Nefis Terbiyesi
Nefis ve şeytan insanın has düşmanlarıdır. Melekler için böyle şey sözkonusu değildir. Yanlışa düşme veya düşürülme,yoldan çıkma,Allah’a cc bilerek veya bilmeyerek isyan etme durumu yok. Verilen görevi veya görevleri eziyetsiz,meşakkatsiz yerine getirirler.
Teslimiyet ve itaat esastır meleklerde. Cenabı Hak,onlara isyan etme ve günah işleme kabiliyetini vermemiştir. Bu yüzden günah işlemezler, gaflete düşmezler, birbirleriyle uğraşmazlar,kalbi hastalıkları yoktur; Kibirlenmezler,gururlanmazlar,hased etmezler, kıskançlıkları yoktur, gösteriş ve riyadan beridirler, giybet, dedikodu ve iftiradan uzaktırlar...sadece Yüce Allah’ın vermiş olduğu görevleri eksiksiz yaparlar, gaflete düşüp görevlerinden geri durmazlar. Zorlanmadan, eziyetsiz ve zahmetsiz bir şekilde ödevlerini, ibadet ve zikirlerini ifa ederler. Ancak Cenabı Hak insanları farklı bir şekilde yaratmış,nefis ve şeytanla imtihana tabi tutmuş,akıl ve irade vermiş,doğruyu ve yanlışı göstermiş,bunun için kitaplar ve peygamberler göndermiştir.
Yüce Allah cc insanları ve cinleri ancak kendisine kulluk etmek üzere yarattığını Kuranı Kerim’de bize bildirmektedir.”Eşrefi Mahluk”olarak Cenabı Hak tarafından yaratılan insana,her türlü bitmez tükenmez niymetler bahşedilmiş ve ondan iyi bir kul olması istenmiş,gaflete düşmeden,”emrazi kalbi” dediğimiz kalbi hastalıklara kapılmadan,nefis ve şeytana uymadan Rabbine kulluk ve itaat emredilmiştir.Ahiret ve nimetleri hakkında da,cehennem ve sıkıntıları hakkındada Kuran ve sünnette yeterli malûmat verilmiş,kulluğun gerekleri anlatılmıştır. Dünyada kim ne ekerse ahirette onu biçecektir. Zerre kadar iyiliğin de kötülüğün de kaybolmayacağı bir “Hesap Günü” olacak ve herkes o dehşetli günde hesabını verecektir.Üstad Bediuzzeman Saidi Nursi nin ifadesiyle:” cennet ucuz değil,cehennem lüzümsuz değil”. Sufiler ise cennet ilede meşgul olmamışlar,sadece Allah’ın rızasına talip olmuşlardır.
Yunusun ifadesiyle: Cennet cennet dedikleri,birkaç köşkle birkaç huri,isteyene sen ver onu,bana seni gerek seni.
Cenabı Hakkın rızasına talip olan insanlar, akıllı kimselerdir. Efendimiz SAV ise akıllı insanı şöyle tarif eder:”Akıllı kişi,Nefsini terbiye eden ve ölümden sonraki hayat için hazırlık yapan kimsedir.” buyurmuşlardır. Yine Kainatın Efendisi sav, nefis terbiyesini,ruh tezkiyesini “Cihadı Ekber” olarak ilan etmiştir. Büyük cihadın zorluğunu,diğer bir değişle nefisle verilen mücadelenin en büyük cihad olduğunu bize bildirmişlerdir. Azgın olan nefis her türlü haramı arzu eder,Rabbimizin haram kıldığı şeyleri özellikle ister. Dünya malına karşı olan meyil konusunda olsun,makam,şan ve şöhret konusunda olsun,kadın konusunda olsun ...son derece zayıf yaratılmış insanoğlu. Bu yüzden iyi bir nefis terbiyesi almamış kimseler, her an faizede, nazar ve zinayada,ihtikar,rüşvet,kandırma,ölçü ve tartıda hile yapmak ve her türlü kebaire de bulaşma ihtimali kuvvetle mevcuttur. Bu yüzden gaflete düşmemenin çarelerini aramak gerekir; Kuran okumak,anlamı üzerinde tefekkür etmek,farz orucun dışında nafile oruçlar tutmak,bazen inzivaya çekilip tefekkür etmek, itikafa girmek,ölüm rabıtası yapmak,kibir ve ene kavramlarını yok etme çabası içinde olmak, az yemek, az uyumak, az konuşmak(eski sufiler bunu:”kılletüt team”,”kılletül menam “,”kılletül kelam” şeklinde ifade etmişlerdir),teheccüt,duha,evvabin...gibi nafile namazları kılmak,rüku ve secdeleri uzatmak,huşu ve hudu ile namazları ifa etmek,zamanımızı en verimli biçimde Rabbine adamak,günlük vird denilen görevleri yapmak,istiğfar ve tevbe,salavatı Şerif’e,lafzetullah,besmele,hamdele...gibi zikirler çekmek,”halk içinde Hak ile beraber olabilmek”,mümkün olduğu kadar abdestsiz gezmemek,riya ve gösterişten çok çekinmek,sürekli kendimizi niyetimizi kontrol etmek,Hesap Günü gelmeden kendi kendimizi sürekli hesaba çekmek...gibi kazanımlara ve salih amellere ulaşmak arzusunda olmalıyız.
Müslüman ferdin oluşmasında yukarda zikredilenlerin yanında edep ve haya,dürüstlük ve güven,empati dedikleri Nefsu kiyas,özellikle yetimlere,mazlum ve mağdurlara karşı görev ve sorumlulukların yerine getirilmesi ...gibi hususları da söylemek gerekir.
Müslüman Ferdi ancak çok dikkatli bir nefis terbiyesi ile oluşturabiliriz. Müslüman ferd oluşmadan Müslüman aile oluşmaz, Müslüman aile oluşmadan Müslüman toplum oluşmaz, Müslüman devlet oluşmaz. O halde sonuç olarak diyoruz ki herşey bireylerin çok iyi yetişmesine, nefis ve ahlak yönünden eğitilmesine bağlıdır. Böylece kişi kendisini de, düşmanları olan nefis ve şeytanı da iyi tanıyacak,hilelerini çok iyi bilecek ve korunacak. Onların tuzağına düşmemek için yukarıda bir kısmını zikrettiğimiz konulara riayet ederek Rabbine karşı,kulluk görevini yapmış olmanın huzuru ile O’na sığınacak, rahmetini ve merhametini talep edecek ve bundan umitvar olacaktır.
Ancak yine de kişi Allah’ın gazabından korkmalıdır,hiç bir şeyin ğarantisi yoktur. “Beynel havfi verreca” denilen denge budur işte.Cenabı Hak bizleri uyanık olup gaflete düşmeyenlerden eylesin,Rabbim büyük ve küçük cihadı birlikte yapmayı bizlere nasib ve müyesser eylesin.Mevlam bizleri nefsini terbiye eden ve ahiret için hazırlık yapan akıllı kullarından eylesin.
Amin.