* FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Söz Ahlâkı  (Okunma sayısı 107 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2361
Söz Ahlâkı
« : Dün, 09:22:34 ÖS »


Söz Ahlâkı
 
Yüce Allah Ahzâb Sûresi 70-71. âyetlerde şöyle buyurmaktadır:

﴿يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَقُولُوا قَوْلًا سَدِيدًا يُصْلِحْ لَكُمْ أَعْمَالَكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَمَنْ يُطِعِ اللَّهَ وَرَسُولَهُ فَقَدْ فَازَ فَوْزًا عَظِيمًا﴾

“Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve hep doğru söz söyleyin ki Allah da işlerinizi ve hallerinizi düzeltsin, günahlarınızı affetsin. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, pek büyük bir mutluluk ve başarıya nâil olur.”

Bu âyetlerde önce yalan ve iftiralarla ortalığı karıştırmak isteyen kimselere Allah’tan korkmaları emredilmektedir. Daha sonra da Allah’ın işlerini düzeltip günahlarını bağışlaması için doğru söz söylemeleri gerektiği ifade edilerek Allah ve Resulüne itaat edenlerin büyük bir başarıya ulaşacakları vurgulanmaktadır.

Allah, insanı en şerefli varlık olarak yaratmıştır. İnsan sosyal bir varlık olması sebebiyle hayatı boyunca daima çevresindeki insanlarla iletişim kurmak zorundadır. Duygu ve düşüncelerini de konuşmak suretiyle başkalarına iletebilir. Dolayısıyla sözün insan hayatında çok önemli bir yeri vardır. Nitekim Hz. Peygamber, “Güzel söz sadakadır.”[1],

“Söylenen sözde sihir etkisi vardır.”[2] buyurmak suretiyle sözün insan üzerindeki etkisini belirterek sözün önemine işaret etmiştir.

İnsan, ağzından çıkan sözlere dikkat etmelidir. Çünkü ağızdan çıkan sözler, havada yok olup gitmemektedir. Söylenen sözler sorumluluk gerektirir. İnsan söylediği sözlerden dolayı hesap gününde Allah’ın huzurunda sorguya çekilecektir. Resûlullah (s.a.v.), “Allah’a ve ahiret gününe iman eden ya hayır söylesin veya sussun.”[3] buyurarak insanın boş konuşmamasını istemiştir.

Şayet faydalı şeyler söyleyebilecekse konuşmalı, aksi takdirde susmalıdır. Nitekim atalarımız, “Söz gümüş ise sükût altındır.” demek suretiyle bu hakikati veciz bir şekilde ifade etmişlerdir.

Doğruluk İslâm’ın temel ilkelerinden biridir. İslâm dininde her şeyin bir âdâbı olduğu gibi konuşmanın da bir âdâbı vardır. İnsanın sosyal hayatta başarılı olabilmesi için bu âdâba riayet etmesi gerekir. Konuşma âdâbı ile ilgili şu hususlara riayet edilmelidir:

Doğru söz söylemek, asla yalan konuşmamak,

Açık ve net konuşmak,

Kelime ve lafızların anlaşılmasına engel olacak şekilde hızlı konuşmamak,

Dinleyenlere bıkkınlık verecek derecede yavaş konuşmamak,

Yüksek sesle konuşmamak,

Konuşurken dinleyeni el ve kol ile itip kakmamak,

Önemli ve anlaşılması zor olan hususları üç defa tekrar etmek,

Kızgın iken konuşmamak,

Konuşurken argo ifadeler ve çirkin sözler kullanmamak,

Sözün doğru anlaşılması için dinleyenlerin akılları nispetinde konuşmak,

Konuşurken karşımızdaki insanın yüzüne bakmak,

Bilgimiz olmayan konularda konuşmamak, susmak,

Topluluk içinde kulaktan kulağa konuşmamak,

Topluluk içinde konuşmak için izin istemek,

Toplumda çoğunluğun bilmediği bir dille konuşmamak,

Konuşanın sözünü kesmemek, dikkatle dinlemek,

Konuşmada önceliği uzmanlara ve bilgi sahiplerine vermek,

Konuşmada önceliği yaşı büyük olanlara vermek,

Verilen sözde durmak,

Bir kişiyle üç günden fazla bir süre konuşmayı terk etmemek.

Yukarıda zikretmiş olduğumuz konuşma âdâbıyla ilgili hususlardan bazılarını açıklamak istiyoruz:

1. Doğru Söz Söylemek: Doğruluk, kişinin özünde, sözünde, niyetinde, ahdinde, ticaretinde kısacası bütün fiil ve davranışlarında hakkı gözetmesi ve samimi olmasıdır. Doğruluk en önemli İslâmî erdemlerden biridir. İnanan bir insan, daima doğruluğu esas almalı ve doğru söz söylemelidir. Zira Yüce Allah, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.”[4] buyurmaktadır.

Müslüman şaka da olsa asla yalan konuşmamalı, doğruluktan ayrılmamalıdır. Müslüman kendisi doğru sözlü olduğu gibi doğru sözlü insanlarla birlikte olmalı ve arkadaşlık yapmalıdır. Çünkü Yüce Allah, “Ey inananlar! Allah’a karşı saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.”[5] buyurmaktadır.

Yüce Allah’ın en güzel rol model olarak gönderdiği Hz. Peygamber hayatı boyunca doğruluktan ayrılmamış ve bu konuda şöyle buyurmuştur: “Hiç şüphe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötülüğe götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.”[6]

Doğruluk Müslümanın hayatının her safhasında temel ilke olmalıdır. Yüce Allah, doğru sözlü insanlara çok önemli mükâfatlar hazırlamıştır.

Nitekim hesap gününde Allah Teâlâ şöyle buyuracaktır: “Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda vereceği gündür. Onlara, içinde ebedî kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da O’ndan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş ve kazanç budur.”[7], “Şüphesiz, Rabbimiz Allah’tır deyip, sonra dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: ‘Korkmayın, üzülmeyin, size vaat olunan cennetle sevinin!’ derler.”[8]

2. Asla Yalan Konuşmamak: Yalan, sözlükte; “gerçeği gizlemek, gerçeği çarpıtmak, birini aldatmak vb. amacıyla bilerek söylenen gerçeğe aykırı söz” anlamında kullanılmaktadır.[9] Terim olarak ise sözün gerçeğe uygun olmaması şeklinde tarif edilmiştir.[10]

İslâm dininde yalan bütün kötülüklerin anası olarak kabul edilmiş ve yasaklanıp haram kılınmıştır. Yüce Allah: “Ey müminler! Allah’a karşı gelmekten sakının, doğru söz söyleyin.”[11],

“…yalan sözden kaçınınız.”[12], “…

Allah, yalancı ve nankör olan kimseyi doğru yola iletmez.”[13] buyurarak yalandan sakınmayı emretmektedir. Yalan, şeytanın en belirgin özelliklerinden biri olup kâfir ve münafık insanların niteliğidir.[14]

 İnanan insan, kâfir ve münafıkların vasfı olan yalanı asla konuşmamalıdır. Nitekim bir hadis-i şerifte müminin korkak ve cimri olabileceği ancak asla yalancı olmayacağı ifade edilmiştir.[15]

3. Argo ve Çirkin Sözler Konuşmamak: Kötü ve çirkin söz söylemek, Allah tarafından yasaklanmış ve haram kılınmıştır. Allah ve Resûlü, bizleri daima güzel söz söylemeye davet etmekte ve güzel söz söyleyenlere büyük mükâfatlar vaat etmektedir. Hakiki müminler Kur'ân-ı Kerîm’de boş ve çirkin sözlerden uzak duran kişiler olarak nitelendirilmektedirler.[16]

Hz. Peygamber, İslâm’ı insanlara tebliğ ederken tatlı dil ve güler yüzle, yumuşak bir tavır ve davranışla, bu kutsal görevini yaptığı için Allah tarafından şöyle övülmüştür: “Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et…”[17]

Beşerî ilişkilerde Hz. Peygamber’i örnek alarak insanlara tatlı dil ve güler yüzle davranmak gerekir. Zira tatlı dil ve güler yüzün açamayacağı hiçbir kapı yoktur. Nitekim atalarımız; “Tatlı dil, yılanı deliğinden çıkarır.” demek suretiyle bu hususu vurgulamak istemişlerdir. Her insan, tatlı dil, güler yüz ve yumuşaklıktan hoşlanır. Tatlı dil ve güzel söz, en azgın insanların bile yola gelmesine vesile olur. Bunun için Yüce Allah, Hz. Mûsâ ve Hz. Hârûn’u Firavun’a tebliğ için gönderirken; “Ona yumuşak söz söyleyin. Umulur ki öğüt alır veya korkar.”[18] buyurmak suretiyle en azılı Allah düşmanına bile güzel söz söylemeyi emretmiştir.

İnanan insana kötü ve çirkin söz söylemek yakışmaz. O halde daima kötü ve çirkin sözlerden uzak durmalıyız. İnsanlarla beşerî ilişkilerimizde daima tatlı dil, güler yüz ve yumuşak davranışı esas almalıyız. İnsanları üzecek, moral bozacak sözlerden uzak durmalıyız. Peygamber Efendimiz bir hadislerinde; “Bana benzemekten en uzak olanınız, cimri, ağzı bozuk ve çirkin söz söyleyen kimsedir.” buyurmuştur.

4. Muhatabın Seviyesine Göre Konuşmak: Konuşmaktan maksat karşıdaki kişilerin anlamasıdır. Söylenen sözlerin yanlış anlaşılmayıp doğru anlaşılması için muhatabın seviyesine göre konuşmak gerekir. Nitekim Hz. Peygamber, “İnsanlara akılları ölçüsünde söz söyleyiniz.”[19]

buyurmuştur. Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî (öl. 672/1273) hazretleri de, “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı kadardır!” demek suretiyle konuşmanın karşıdaki kişilerin anlayış seviyesine göre ayarlanması gerektiğini ifade etmektedir. Yani siz ne kadar bilgili olursanız olunuz, şayet sözlerinizi dinleyenlerin anlayacağı seviyeye göre ayarlamazsanız sözleriniz anlaşılmaz ve konuşmadan istediğiniz sonucu elde edemezsiniz.

5. Verilen Sözde Durmak: İslâm literatüründe verilen sözü yerine getirmek, ahde vefa şeklinde ifade edilmektedir. Verilen sözü yerine getirmek, İslâm’da en önemli ahlâkî erdemlerden biridir. Zira Yüce Allah, “Verdiğiniz sözü yerine getirin. Çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir.”[20] buyurmaktadır. Verilen sözü yerine getirmek, Kur’ân’da hakiki müminlerin özelliklerinden sayılmaktadır.[21]

Mümin, verdiği sözü tutmalı, yapamayacağı şeyler konusunda asla söz vermemelidir. Çünkü yapamayacağı şeyleri söyleyenler Kur'ân-ı Kerîm’de ikaz edilip şiddetle kınanmaktadır.[22]

Ahde vefasızlık, insanlar arası ilişkilerin bozulmasına sebep olmaktadır. Çünkü verilen sözde durmamak, hem güveni sarsmakta hem de ilişkilerin kopmasına, huzursuzluğun ve düşmanlığın ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.

Netice olarak Yunus Emre’nin (öl. 720/1320  dediği gibi;

“Söz ola kese savaşı,

Söz ola kestire başı,

Söz ola ağulu aşı,

Yağ ile bal ede bir söz.”[23]

Söz, insanlar arası iletişimde çok önemli bir vasıtadır. Ağızdan çıkacak sözün iyi düşünülerek söylenmesi gerekir. Allah Teâlâ biz insanlara niçin iki kulak, iki göz, bir ağız vermiştir? İyi görelim, iyi dinleyelim ve bir söyleyelim diye. Onun için büyüklerimiz şöyle demişler:

"Göz iki, kulak iki, ağız tek,

Çok görüp, çok dinleyip, az söylemek gerek."

“İki kulak, iki göz, bir ağız niye,

İki dinle, iki gör, bir konuş diye.”[24]

İnsan, güzel bir söz söylemekle gönül alabileceği gibi kötü sözle de kalp kırıp gönül incitebilir. Dolayısıyla sözün çok iyi ve yerinde kullanılması gerekir. Her şeyin bir âdâbı olduğu gibi söz söylemenin de belirli bir âdâbı vardır. Konuşurken bu âdâba uyulması gerekir. Aksi takdirde insan çevresiyle iyi iletişim kuramaz ve yaptığı işlerde başarılı olamaz.

------------------------------------------------------------------------------------------------------

[1]     Buhârî, “Edeb”, 34, “Cihâd”, 128, Müslim, “Zekât”, 56.

[2]     Buhârî, “Tıb, 51, “Nikâh”, 47; Tirmizî, “Birr”, 81; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 87.

[3]     Buhârî, “Edeb”, 141.

[4]     el-Ahzâb 33/70.

[5]     et-Tevbe 9/119.

[6]     Buhârî, “Edeb”, 69.

[7]     el-Mâide 5/119.

[8]     el-Fussilet 41/30.

[9]     Ebû’l-Fadl Cemalüddin Muhammed b. Mükerrem İbn Manzûr, Lisanu’l-Arabi’l-Muhit, 3. Baskı, (Beyrut: Dâru’l-fikr, 1994), 1/704.

[10]    Ali b. Muhammed eş-Şerif Cürcânî, Kitabu’t-ta’rifât, (Beyrut: ts.), 183.

[11]    el-Ahzâb 33/70.

[12]    el-Hac 22/30.

[13]    ez-Zümer 39/3, bk., el-Mümin 40/281.

[14]    Buhârî, “İman”, 24, “Edeb”, 69; Müslim, “İman”, 107, 108; Tirmizî, “İman”, 14.

[15]    Mâlik b. Enes, el-Muvatta’, (İstanbul: 1981), 989-990.

[16]    el-Müminûn 23/3.

[17]    Âl-i İmrân 3/159.

[18]    Tâhâ 20/44.

[19]    Buhârî, “İlm”, 156.

[20]    el-İsrâ 17/34.

[21]    er-Ra’d 13/20; el-Müminûn 23/8.

[22]    es-Saff 61/2.

[23]    Mustafa Tatcı, Yunus Emre Dîvanı, (Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, 1990),  113-114.

[24]    İsmail Parlatır, Atasözleri ve Deyimler 1, (Ankara: Yargı Yayınevi, 2010), 314.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Kimya'yı Saadet - İmam Gazeli -Sohbetler - Özel Seri - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:05:14 ÖS]


Agah Albümleri - 320 kbps - Nette İlk Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:45:17 ÖS]


Söz Ahlâkı Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:22:34 ÖS]


Din İhtiyaçtır Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:12:43 ÖS]


Tehlikeler Karşısında Neslin Korunması Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:09:50 ÖS]


Hayata Bereket Katmak Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:06:32 ÖS]


Söylem Eylem Uyumu Gönderen: KOYLU
[Dün, 09:02:39 ÖS]


Müslümanın Merhamet Silahı Gönderen: KOYLU
[Dün, 08:54:15 ÖS]


Namazla Yeniden, Namazla Yenilen Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:11:13 ÖÖ]


Ya Üç Aylar Hiç Olmasaydı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:05:20 ÖÖ]


Sevginin Yerine Konan Değerler Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:59:12 ÖÖ]


Hayata Dair- Bir Sonsuzluk Yolculuğu Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:45:53 ÖÖ]


Mi’rac Hadisesi - Ahireti Nebevî Temaşa 9 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:38:22 ÖÖ]


Berât Gecesinde Neler Yapmalı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:26:13 ÖÖ]


Evlilik gemisi kaptanları neleri bilmeli Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 10:07:26 ÖS]


Kışın Hastalıktan Korunmak İçin Bunlara Dikkat Edin Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 10:02:36 ÖS]


Çocuğunuza Arkadaş Olabiliyor musunuz Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 09:58:59 ÖS]


Eşinize Ayna Olun Duvar Değil Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 09:55:55 ÖS]


Din Ahlak İlişkisi ve Luzumu Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 09:52:42 ÖS]


Cimri ve Cimriliğin Akıbeti Gönderen: melek
[Şubat 10, 2025, 09:50:12 ÖS]