İnsanın Felâketi - Kibirlenmek
Kur’an-ı Kerim’de, “O, hanginizin daha güzel amel yapacağınızı sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır” (Mülk, 2) buyrulmaktadır. Allah-u Teâlâ, insanları sınava tabi tutar, sabır ve şükürle imtihan eder. Bazen nimetler verir şükretmesi için; bazen de nimetlerden eksiltir sabretmesi için.
Allah-u Teâlâ’nın insanların rızklarını taksim ederken de genişletip daralttığı başka bir ayet-i kerimede şöyle anlatılmaktadır: “(Ey Resulüm) De ki: Rabbim dilediğine rızkı genişletir, dilediğine daraltır. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler” (Sebe, 36).
Allah-u Teâlâ’nın imtihan gereği bazı insanlara verdiği rızk bolluğu, zenginlik, makam, cismani özelliklerdeki güzellik, zekâ ve ilim gibi özellikler; o insanın diğerlerinden üstün olduğundan değil, imtihanın gereğidir. Bu sebeple, insanın bazı insanlardan görünürde üstün gibi görünen gerçekte imtihan gereği geçici olarak kendisine verilen özelliklerine aldanıp, kibirlenir ve büyüklük taslarsa bu o insanın felaketine dönüşür. Bundan dolayıdır ki İslâm’a göre kibirlenmek büyük günahlardandır.
Kur’an-ı Kerim’de ve hadis-i şeriflerde kibrin büyük günah olduğu, Allah-u Teâlâ’nın ve peygamberlerinin sevmediği bir haslet olduğu anlatılmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de, “Muhakkak Allah büyüklenenleri sevmez” (Nahl, 23) buyrulmaktadır. Yine, “Bu ahiret yurdunu, yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır” (Kasas, 83) buyrulmaktadır.
İslâm âlimleri Allah’a karşı işlenen ilk günahın kibir olduğunu bildirmiştir. Zira Allah-u Teâlâ, Hz. Adem’i yaratıp meleklere ona saygı secdesi yapın dediği zaman şeytan kibrinden saygı göstermemişti. Bu, Kur’an-ı Kerim’de şöyle anlatılmaktadır: “Hani hatırla ki, meleklere Adem’e (saygı olarak) secde edin demiştik de bütün melekler secde etmişlerdi. Ancak İblis secde etmekten yüz çevirip kibirlendi de kâfirlerden oldu” (Bakara, 34).
Kur’an-ı Kerim’de insanları küçümsemenin, böbürlenerek (kibirlenerek) yürümenin dahi müminin özelliği olamayacağı, Allah-u Teâlâ’nın bu kimseleri sevmediği belirtilmekte ve şöyle buyrulmaktadır: “İnsanları küçümseyip yüzünü çevirme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah kendini beğenip öğünen hiç kimseyi sevmez” (Lokman, 18).
Âlemlere rahmet, güzel ahlakı tamamlamak için gönderilen Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kibir hakkında şöyle buyurmuştur: “Adamın biri böbürlenerek yürürken Allah onu yerin dibine geçirmiş ve bu kişi kıyamete kadar batmaya devam edecektir” (Sahih-i Buhari).
Yine bu konuda Ahmed bin Hanbel’in “Müsned”inde geçen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Zalimler ve kibirli kimseler mahşere karıncalar gibi gönderilirler. Herkes onları çiğneyecek ve her taraftan kendilerini bir zillet saracaktır.”
Hadis-i şerifte buyrulmuştur ki: “Size cehennem ehlinin kim olduğunu söyleyeyim mi? Yürüyüşünde mağrur şişman, katı, kaba, mal toplamaya hırslı olan fakat harcamaya cimri olan kişidir” (Sahih-i Buhari), “Kibir, hakkı inkâr etmek ve insanları hafife alıp onları hor görmektir” (Sahih-i Müslim).
Allah-u Teâlâ’nın kendisine sadece imtihan için verdiği rızk bolluğu, zenginlik, makam, cismani özelliklerdeki güzellik, zekâ ve ilim gibi özelliklerini diğer insanlardan üstünlüğüne hamleden kişiden daha cahil kim olabilir ki?