SÖZÜNDE DURAN YİĞİT
Sahabeden Enes b. Nadr r.a., Bedir Savaşı’na katılamadığı için büyük üzüntü duydu ve Efendimiz s.a.v.’e gelerek, “Şayet Allah beni müşriklerle kaşı karşıya getirirse, onlara neler yapacağımı herkes görecektir!” dedi.
Nihayet Uhud Savaşı’na katıldı. Müslümanların bozguna uğradığını görünce, kılıcını çekip düşman saflarına doğru ilerlemeye başladı. Karşılaştığı müslümanlara;
– Ben cennetin kokusunu Uhud Dağı tarafından alıyorum, diyordu. Onların geri dönüp savaşa katılmalarını tavsiye etti.
O sırada “Muhammed öldü” diye düşmanın çıkardığı asılsız habere inanıp morali iyice bozulanları uyardı ve:
– Allah Rasulü neyin uğrunda öldüyse aynı şey uğrunda ölmek gerek, diyerek onları kendilerine getirdi. Sonra da düşman saflarına yiğitçe daldı. Önüne geleni tepeledi ve nihayet şehadet şerbetini içti.
Savaş bittikten sonra vücudunda seksenden fazla kılıç yarası tesbit edildi. Onun mübarek bedeninden intikam almaya kalkan merhametsiz kâfirler burnunu, kulaklarını ve diğer bazı organlarını kesmişlerdi. Kız kardeşi Enes’i zor tanıdı. İşte bunun üzerine şu ayet nazil oldu:
“Müminlerden öyle erler (yiğit kahramanlar) vardır ki, Allah’a verdikleri sözü yerine getirip sadakatlerini isbat ettiler.” (Ahzab, 23)
(Beyhakî, Delâilü’n-Nübüvve, 3/224; Kurtûbî, el-Câmi li- Ahkâmi’l-Kur’an, 7/146; Ebu Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, 1/168.)