* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yaşlılara Karşı Görevlerimiz  (Okunma sayısı 245 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Yaşlılara Karşı Görevlerimiz
« : Aralık 14, 2019, 08:25:24 ÖÖ »
Yaşlılara Karşı Görevlerimiz

I. Plan

a) Hayatın evreleri

b) Son durak yaşlılık

c) Kur’an’da yaşlılar

d) Hadislerde yaşlılar

e) Yaşlılara karşı görevlerimiz

f) Yaşlılıkla ilgili hikmetli sözler

II. İşleniş

Konuya insan hayatının değeri ve evrelerinin izahı ile başlanır. Güçsüz ve merhamete muhtaç olarak dünyaya gelen insan, kendisi için takdir edilen yaşam evrelerinden geçer. Çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık dönemlerinde farklı duygular yaşar, tecrübeler edinir. Bu duygu ve tecrübeler çocuklukta oyun, gençlikte heyecan ve arzu, yetişkinlikte kariyer ve kazanç endişesi, yaşlılıkta ise geçmişin muhasebesi ve değerlendirilmesi şeklinde tezahür eder.

Gençlik çağında elde ettikleri bilgi, tecrübe ve donanımlarıyla yılların verdiği olgunluğu birleştiren yaşlı kimselerin, bu birikimlerini kendilerinden sonra gelen nesillere aktarmalarının önemi üzerinde genişletilir.

Sosyal bir varlık olan insanın yaşlılık döneminde çevresine olan bağlılığı ve bağımlılığı artar. Bu sebeple, yarının yaşlıları olan gençlerin yaşlılara hoş muamele etmesi onlara karşı sorumlu, hassas, şefkat ve merhamet içeren davranışlar sergilemesi gerektiği anlatılır. Sadece kendi akrabamız olan yaşlılar değil ilgiye muhtaç tüm yaşlılarla ilgilenmenin, onları ziyaret edip, hâl-hatırlarını sormanın, ihtiyaçlarını karşılayıp dualarını almanın İslami ve insani bir sorumluluk olduğu vurgulanır. Vaaz; ayet, hadis, hikmetli söz ve örnek yaşam öykülerinden örneklerle zenginleştirilebilir.

III. Özet sunum

İnsan, yeryüzünün halifesi, birçok varlığın kendisine hizmetle musahhar kılındığı zübde-i âlemdir. Doğumla başlayan hayat serüveni çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık basamaklarından geçip ölümle nihayete erer. Hayatın akışı içerisinde her dönem yerini bir sonraki döneme bırakır. Bu dönemler içerisinde yaşlılık son demdir.

Yaşlılık hayatın kaçınılmaz bir gerçeği her canlıyı bekleyen bir süreç ve insanoğlunun iyisi ve kötüsüyle geride bıraktığı ömrünü sorgulama zamanıdır. Yaşlanmayı durdurmak mümkün değildir. O hâlde yaşlanmayı kabullenip, yaşlılık günlerine kendimizi hazırlamamız en uygun olanıdır.

Yaşlılık, yaratılışın tersine çevrilmesi yani ikinci bir çocukluk dönemidir. Çünkü yaşlanan insanın hem psikolojik hem de fizyolojik birtakım güç ve yetilerinde zayıflama meydana gelmektedir ve bir anlamda yaşlılar çocukluk dönemine geri dönmektedir. Artık bu dönemde insan güçlülük yerine acizlik, sağlık yerine hastalık gibi kaçınılmaz hâllerle baş başa kalır.

Hz. Ömer’in, kendisine her gün ölümü hatırlatması için birini ücretle tuttuğu, bir zaman sonra saçlarına aklar düştüğünde ise artık bunu hatırlatmaya gerek olmadığını, saçlarına düşen akların ona ölümü hatırlatmak için kâfi geldiğini söylediği rivayet edilir.

Bazı olumsuz yönlerine rağmen yaşlılık, insan tecrübesinin dorukta olduğu en olgun dönemdir. Güçsüzleşen bir bedene mukabil bilgi dağarcığı ve yaşanmışlıklarıyla olgunlaşmış bir zihne sahip olur insan. Yaşlılık ununu eleyip bir kenara çekilme zamanı değil, gücü nispetinde kişinin üretkenliğini devam ettirerek hayata bağlı kalması ve katkı sağlaması gereken bir dönemdir.

Hayatlarının en muhtaç dönemini yaşayan yaşlılarımızı aile ortamından koparmamalı mümkün olduğunca onları huzur evlerine mahkûm etmemeliyiz. Onların eş, dost, çocuk, torun ve akrabalarıyla iç içe yaşayarak hayat sevinci ve mutluluğunu zinde tutmalarını sağlamalıyız. Onların asıl ihtiyacının iyi yemek, iyi giyinmek değil kendilerine sevgi ve saygı gösterilmesi olduğu unutulmamalıdır.
Yaşlılarımızın ihtiyaçlarının karşılanıp, onlara ilgi, sevgi, saygı ve hürmet gösterilmesi gerektiğini yüce Rabbimiz Kerim Kitabında ve Sevgili Peygamberimiz hadis-i şeriflerinde en güzel şekilde ifade buyurmuşlardır.

IV. Konuyla ilgili bazı ayetler
“Rabbin, sadece kendisine ibadet etmenizi, anne babaya da iyi davranmanızı kesin olarak emreder. Eğer onlardan biri ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf” bile deme. Onları azarlama. Onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek üzerlerine kanat ger ve de ki: Ey Yüce Rabbim! Küçükken onlar beni nasıl koruyup yetiştirdilerse, Sen de onları esirge.” (İsra,17/23, 24.)
“Kime uzun ömür verirsek biz onun yaratılışını (gençliğini, güzelliğini) bozar, gücünü azaltır, beli bükük hâle getiririz. Onlar bunu hiç düşünmezler mi?” (Yasin, 36/68.)

“Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir.” (Rûm, 30/54.)

V. Konu ile ilgili bazı hadisler

Ebu Hüreyre (r.a.) anlatıyor: "Peygamberimiz (s.a.s.) bir gün:

"Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün" dedi.

"Kimin burnu sürtülsün ey Allah’ın Rasulü?" diye sorulunca şu açıklamada bulundu:

"Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına ulaştığı hâlde cennete giremeyenin." (Müslim, Birr, 45/9, III, 1978.)

“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizi, Birr, 25/15, IV, 322.)

“Herhangi bir genç, bir kimseye yaşlı olduğu için ikramda bulunursa, Allah o gence, yaşlılığında kendisine ikramda bulunacak birini nasip eder.” (Tirmizi, Birr, 25/75, IV, 372.)

Aşırı yaşlılıktan Allah’a sığınan Hz. Peygamber (Ahmed İbn Hanbel, Müsned, II, 185.) bir devlet başkanı olarak güçsüzlerin ve yaşlıların bakımını üstlenmiştir. Bu konudaki bir hadis şöyledir:

"Güçsüz ve düşkünleri araştırıp bana getirin, (ihtiyaçlarını karşılayayım). Çünkü siz ancak içinizdeki güçsüzler sayesinde yardım görüyor ve rızıklandırılıyorsunuz." (Tirmizi, Cihad, 21/24, IV, 206.) Abdullah İbn Amr İbni’l-Âs (r.a.) anlatıyor: "Rasulüllah (s.a.s.) buyurdular ki: "Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semada bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahman’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır." (Tirmizi, Birr, 25/16, IV, 323-324.)

Hz. Ebu Bekir’in babası Ebu Kuhafe, pir-i fani olduğu hâlde, henüz Müslüman olmamıştı. Gözlerinin feri kalmamış, yolunu göremiyordu. Oğlu Hz. Ebu Bekir ihtiyar babasının elinden tutarak Hz. Peygamber’in huzuruna getirdi. Herkese karşı saygı gösteren büyük Peygamber: "İhtiyarı niçin buralara kadar zahmete koştun? Onu kendi hâlinde bıraksaydın, biz onun ayağına giderdik", dedi. Onu önüne oturttu. Elini göğsünün üzerine koyarak ona İslam’ı telkin etti. (İbn Hişam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Kahire 1955, II, 405-406; A. H. Berki, O. Keskioğlu, Hz. Muhammed ve Hayatı, D.İ.B. Yayını, Ankara 1972, s. 330.)

VI. Konu ile ilgili bazı hikmetli sözler

Yüzün sararması, saçın sakalın ağarması olgunlaşmış aklı müjdeler, yeni sürmüş yeşermiş yapraklarsa meyvenin hamlığına delalet eder. (Mevlana)

Beynimiz yeni tecrübeler keşfettiği sürece insan beyni genç kalır. (William Gladstone)

Yalnızlığa dayanırım da bir başınalığa asla,
Yaşlanmak hoş değil duvarlara baka baka,

Bir dost göz arayışıyla,

Saat tıkırtısıyla…
Korkmam, geçinip gideriz bir mutlulukla,

Ama; ‘Günün aydın, akşamın iyi olsun’ diyen biri olmalı

Bir telefon sesi çalmalı ara sıra da olsa kulağımda

Yoksa zor değil, hiç zor değil demli çayı bardakta karıştırıp, bir başına yudumlamak doyasıya

Ama; ‘Çaya kaç şeker alırsın?’ diye soran bir ses olmalı ya ara sıra…
(Can Yücel)

VII. Verilebilecek mesajlar

Son durağı yaşlılık olan bir yoldur dünya hayatı. Bu hayatın son evresi olan yaşlılık ise dünyanın bir imtihan yeri oluşunu gösteren önemli bir işarettir. Allah’ın ömür verdiği herkes için kaçınılmaz bir durumdur yaşlılık. Öyleyse gençler birgün mutlaka yaşlanacaklarının farkında olmalı ve Hz. Peygamber’in dediği yaşlılık gelmeden önce gençliğin kıymetini bilmelidirler. Bu anlayışla hayatlarını sürdürme gayreti içerisinde olmalıdırlar.

Toplumun görmüş geçirmiş, tecrübeli kişileri olan yaşlılar da bu dönemi gençlere tecrübelerini aktaracakları bir zaman dilimi olarak görmeli ve çabalarını bu yöne teksif etmelidirler.

-------------------------------------------------------------------------------------------------

VIII. Yararlanılabilecek diğer bazı kaynaklar

• Elmalılı, M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul 1979.

• Kur’an Yolu, Komisyon, DİB Yayını, Ankara 2006.

• Hadislerle İslam, DİB Yayını, Ankara 2013.

• Riyazü’s-Salihin, DİB Yayını, İstanbul 2012.

• Levent, Lamia, Yaşlılara Saygı, DİB Yayını, Ankara.

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]