* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Ahlak Mektebi – Okulu  (Okunma sayısı 156 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ahlak Mektebi – Okulu
« : Mart 17, 2021, 09:12:53 ÖÖ »
Ahlak Mektebi – Okulu

Ahlakın, insan yaratılışını ifade eden bir yanı olduğu kadar eğitimle de kazanılabilen bir yönü olduğu unutulmamalıdır. Bireyin; hoşgörülü, iyimser, karamsar, tez canlı olup olmaması, elbette ki yaratılışıyla birlikte var olan bir durumdur; ancak kişinin gerek ailesinden gerek arkadaşlarından, kısacası çevresinden de bazı özellikler alması mümkündür.

Ahlakın şekillenmesinde etkili olan çevre içerisinde ailenin etkisi, diğer faktörlerden daha fazladır. Zira henüz dış etkilere maruz kalmamış, taze bir zihin dünyasıyla baş başadır aile. Yaratılıştan getirilen ve her biri bir hazine olan ahlaki özelliklere farklı ve zararlı özellikler eklenmemiştir. Bu yüzden ailede başlayan eğitim, çok önemlidir. Anne ve babanın, çocuklarını eğitirken bu duruma dikkat etmeleri, hem çocuğun kişiliğinin oluşmasında hem de toplumun sağlam temeller üzerinde yükselmesinde önemlidir.

Aile içinde sevgi, saygı ve güzel ahlak gören çocuğun, bu aile mektebinin değerlerinden etkilenmemesi mümkün değildir. Anne ve babanın eğitiminden geçmeye hazır olan çocuğun ahlakının oluşması, en çok dikkat edilmesi gereken noktadır. Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, Allah Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Her doğan çocuk, fıtrat üzere doğar. Sonra anne babası; onu, Yahudi, Hıristiyan veya Mecusi yapar.”[1] Allah Resulü de bu duruma dikkat çekerek bu evrenin ne kadar önemli olduğunu göstermek istemiştir. Çünkü fıtrat üzere doğan çocuk, Allah’a, herkesten çok daha yakındır. Onun fıtratında kötülük, çirkinlik, insanı üzen herhangi bir özellik bulunmaz. Ne hakaret etmesini bilir, ne yalan söylemeye ihtiyaç duyar ne de kimseyi kandırmak gibi planlar yapar. Herkese gülücükler dağıtan, her şeyi eğlenmek için fırsat bilen, kimsenin canını yakmak için uğraşmayan bir ahlak üzeredir. İşte bu kadar saf ve güzel bir ahlak üzerine olan çocuğun, aileden öğreneceği yeni şeyler büyük bir önem arz etmektedir. Aile, çocuğun üzerine ne kadar titrerse ahlakı da o kadar güzel olacaktır. Bunun tam aksi bir ortam oluşursa şayet ailede, çocuğun ahlakının da bozulması söz konusu olacaktır.

Peki, çocuğun ahlakının iyi bir biçimde şekillenebilmesi için neler yapmak, nelere dikkat etmek gerekir. Aslında takip edilecek yol bellidir ve bu yolun takip edilmesi, işlerin çok daha kolay olmasını sağlamaktadır. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah Resulü (sav), bizim için en güzel örnek olarak çıkıyor karşımıza. “Ben, güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim”[2] diyen Allah Resulünün, bu düşünceyi desteklediğini açık bir biçimde anlamaktayız. Güzel ahlak bakımından peygamberin iyi bir örnek olduğunu ayetlerde de görmekteyiz. Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de, Peygamberimiz (sav) hakkında şöyle buyurmuştur: “Ve şüphesiz sen, büyük bir ahlak üzerindesin.”[3], “Şüphesiz ki Allah’a, ahiret gününe iman edenlerle Allah’ı çok anan kimseler için Allah’ın elçisinde güzel bir örnek vardır.”[4] Allah’ın methettiği, onda güzel örneklikler olduğunu zikrettiği Allah Resulünün takip edilmesi, ondan yöntem alınması, işleri daha da kolaylaştıracaktır.

Allah Resulü, pek çok hadiste insanın güzel ahlaklı olması için öğütler vermekte, onlara takip edebilecekleri yöntemler sunmaktadır. “Nevvâs İbni Sem’ân (ra), şöyle dedi: Rasulullah’a (sav) iyilik ve kötülüğün ne olduğunu sordum. Buyurdu ki: İyilik, güzel ahlâktan ibarettir. Günah ise kalbini tırmalayıp durduğu hâlde insanların bilmesini istemediğin şeydir.”[5] Anne ve babanın çocuklarına her şeyden önce güzel ahlaklı olmalarını öğütlemesi, onlara bu konuda örnek olması gerekir. Güzel ahlakın özünün iyilik olduğunu, bu hadisten açık bir biçimde görüyoruz. Kötülüğün kalbi tırmaladığı, rahatsız ettiği, bir noktada yok ettiğini yine bu hadisten öğreniyoruz.

Bir başka hadiste de ahlakın güzel tutulması gerektiğinin tavsiye edildiğiyle karşılaşıyoruz. Ebu Hüreyre’den (ra) rivayet edildiğine göre, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Müminlerin iman bakımından en mükemmeli, huyu en iyi olanıdır. Hayırlınız, kadınlarına karşı hayırlı olanlardır.”[6]

Güzel ahlakın aile içerisinde oluştuğunu, şekillendiğini pek çok farklı noktadan görmek mümkündür. Aile, bu kadar önemli iken çocuğun ahlakının şekillenmesinde aileden sonra en etkili faktör olan çevreye, çok fazla pay bırakmamak gerekir. Tüm bu sebeplerden dolayı ebeveyn, çocuğunun eğitimiyle ciddi bir biçimde ilgilenmeli, onu tanımadığı ortamların zararlı etkilerinden korumalıdır. Çocuğa zaman ayırmalı, onunla konuşmalı, onu dinlemeli kısacası onunla kaliteli zaman geçirmelidir.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhari, Tefsir (Rum), 2.

[2] Muvatta, Hüsnü’l-Hulk, 8; Ahmed b. Hanbel, 2/381

[3] Kalem, 68/4

[4] Ahzâb, 33/21

[5] Müslim, Birr 14, 15. Ayrıca bk. Tirmizî, Zühd 52

[6] Tirmizî, Radâ’ 11. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünne, 15; İbni Mâce, Nikâh 50

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Ahlak Savaşı
« Yanıtla #1 : Mart 17, 2021, 09:46:59 ÖÖ »
Ahlak Savaşı

“Bismillah, Elhamdulillah, Vessalatu Vesselamu Ala Rasulillah…”

Zaman ilerliyor. Günler günleri geride bırakıyor. İnsan değişiyor, değiştiriyor; dönüşüyor, dönüştürüyor; başkalaşıyor, başkalaştırıyor; kayıyor, kaydırıyor… Her geçen vakit aleyhimize işler hale geliyor. Rengimiz değişiyor, dengimiz değişiyor. Değişecek miyiz, yoksa değiştirecek miyiz? Biz, neyiz ve neyin temsilindeyiz? Uçuruma yuvarlanan bir toplum karşısında, yuvarlananların öncüsü mü olacağız; yoksa o uçurumun önüne devasa bir set kurup alçalmanın zıddına ve karşısına yükselmenin yuvasını mı kuracağız? Rüzgârların önünde serpilen mi; yoksa o amansız esen asiliklere yön veren mi olacağız?

Sevda talibi olmak zor, çetin, meşakkatli… Mümin yürek, hep cenneti ister, hep cenneti özler ve hep cennetli müjdeler bekler. Böylece heybesine en yüce arzu olan şehadeti ekler. Kimse uzak durmasın ondan, herkes yaklaşsın ona, bîcan kesilmişler onunla canlansın derdiyle, ümit biriktirir mahşere, o yevmu’l-kıyamete…

O yürek ki; ahlâksızlığa, ahkâmsızlığa, çirkinliğe, çirkefliğe, zulme, zulmete, isyana ve nisyana karşı durur. Ve yılmaksızın anlamsızlığı tâ alnının çatından vurur. Hep kardeş olmak ister, hep kardeş kalmak… Yanlışlıklar deryasında yüzen nasipsizlere, dosdoğru kurtarıcı bir el olur, el-baş olur. Suskunluklara yelken açmış biçarelere sır olur, sırdaş olur. Çıkmazlar içinde ömür tüketenlere hal olur, haldaş olur. Yalnızlıkları kader bilip solgunlaşanlara yar/yan olur, yandaş olur. Membaını şaşırmış/kaybetmiş sular gibi, garip kalmış bitimsiz arayışçılara yol olur, yoldaş olur. Takati kalmamış, gözlerinden fer gitmiş, dizlerinden derman düşmüşlere kan olur, kandaş olur. Lezzet yoksunu sevdasız canlara, afacanlara, ümitsiz kalmış ve gün yüzü görmemişlere can olur, candaş olur…

Bütün güzellikleri ve dahi ahlâkın en güzelini (ahlâk-ı ahsen) yeryüzüne nokta nokta işlemek için, işletmek için toprağımızın ve suyumuzun bereketi; bize can, bize canan olan ve tüm asırların izini sürdüğü müddetçe hayat bulacağı yegâne önder, yegâne örnek ve yegâne muallim Muhammed Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem), vahyin ilkeleriyle, tüm iliklere işleyen emsalsiz bir “ahlâk donanması” kurmuştur saadet asrında. Ve dünya durdukça, döndükçe çağlara numune-i imtisal olmuştur, olacaktır bu başlangıç kervanı.

Gelelim rezalet asrına/asrımıza!

Yüzyıllar öncesinden yola çıkan bu mezkûr donanma, bugün kendini nerede ve nasıl bulurdu acaba? Ahlâksızlık furyasına karşı, nasıl bir mukavemet geliştirirdi? Kur’an-ı Azimuşşan’dan fersah fersah uzak kalmamanın uyarısını yapardı Allahu âlem. Hayatlarımızı neye ve hangi ölçülere göre düzenlediğimizi; hanelerimizde nelerin hüküm ferma olduğunu; pratiğimizde ne tür bir yol çizelgesi belirlediğimizi, bize sormaz mıydı?

Ahlâkın, Ahkâm-ı Kur’aniyye ile bir türlü buluşamayışının/buluşturulamayışının en belirgin ve en tetikleyici sebep olduğu aşikârdır bugün. Bizlerin, evlerimizin, ehlimizin, işimizin, sokağımızın, beldemizin ne ile/neler ile ve kim/kimler tarafından kuşatıldığı sorusuna kesin, net ve doğru cevaplar vermeksizin/bulmaksızın, bu “hayâsız akın”a dur diyebilmek neredeyse imkânsız. İmkânsızı başarabilmek ise, yalnızca şanı pek yüce olan Allah Teâlâ’ya güvenip dayanma dirayetini gösterebilen bahtiyar müminlere nasip olur.

Toprağa, bin bir ümit ve aşkla karış karış serpilen tohumlar misali, her bir insana ahlâk’ı ulaştırmanın yolları, metotları ve çareleri bulunmalıdır ve elbette bulunmak zorundadır. Toplumların ekonomik düzeylerindeki iyileşmeler ve yükselmeler, onlar için ebedî yurda dair kurtarıcı vasıf taşımamaktadır, taşımayacaktır da. İktidar sahipleri, ekonomiyi düşündükleri kadar ve ekonomik refah için verdikleri amansız mücadele kadar –ah bundan da başarılı olunsa ya-, milletin ahlâkî zaaflardan kurtulup birer “ahlâk abidesi” haline gelmeleri için de gayretkeş olabilselerdi –ki olmaları gerekirdi–; işte o vakit, önümüze nasıl bir dünyanın kapılarının açılacağı berrakça görülecekti. Tabi ki, böylesi bir vak’ay-ı hayriyye’yi ancak ve ancak rüyalarımızda görebileceğimizin şuuruyla; fazlaca uyumanın akla, asra ve aşka zarar olması hasebiyle el-ân uyanmayı tercih ediyoruz Rabbimizden, biricik Uyandırıcımızdan…

“En güzel ahlâk’ı yakalama ve yaşama projesi”ni evvela kendi ellerimizle, kendi evlerimizden başlayarak sokak sokak, cadde cadde tüm toplumun hayat süren dirilerine sunmakla görevliyiz hepimiz. Tek başucu, el nuru ve hayat buldurucu rehberimiz olan Kur’an-ı Kerim’i ve ahlâkın usta öğreticisi Muhammed Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in sîretini, sünnetini, hadislerini kalkış noktası belirleyip sonucu yalnızca Rabbu’l-alemînden bekleme yoluna koyulmanın zamanıdır şimdi. Ve zamanıdır sadece Hakk Teâlâ’yı razı kılmanın…

Güzel ahlâk, güzel insanla gelir ve güzel ihsanla belirir. Güzel insan, en güzel izan sahibidir. İzanımızla ve samimi bir ihsanla yoğurduğumuz tertemiz insanlığımızla, hep en güzel ahlâk’ı konuşan, hep en güzel ahlâk’ı konuşturan ve hep en güzel ahlâkla koşturan müminler olabilmek temennisi, kaygısı ve duasıyla…

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]