Merhamet Seferberliği
Ey müminler! And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, müminlere şefkatli ve merhametli bir peygamber gelmiştir.” (Tevbe, 128.)
Melekler; arşıâlâdan yeryüzündeki bozgunları, bozgunculuk yapanları; kan döküp cana kıyanları, kibirli zalimleri, adaletsizleri, hainleri gözlerken Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’i anarlar mı?
- “Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” dendi ona. Bu rahmeti yeryüzünde egemen kılmak içi her türlü sıkıntı ve meşakkate katlanmaya razı oldu.
- Mazlumlar, mağdurlar, suiistimal edilen, hakkı gasp edilen herkes için,
- İçlerinde sönmeye yüz tutmuş insanlık kandilinin yeniden tutuşturulması için,
- Bencillerin, kıskançların ve şiddet sevenlerin önüne geçip “dur!” demeye,
- Nasıl da fedakârdı. Başkasının nefsini daima kendi nefsine tercih ederdi.
- Gönüllüydü buna. Karşılığında, insanlardan hiçbir şey beklemezdi.
- Hep kazanmak ve hep tüketmek isteyenlerin doymazlığından, mutsuzluğundan uzak,
- Kimsenin acısına kayıtsız kalmazdı. Ne açlığına, ne hastalığına, ne pişmanlığına,
- Başkasının acısını kendi acısı gibi hissederdi.
- Ne yetime, ne kimsesize, ne ihtiyara kayıtsız kaldı.
- Ne de Ümmetinin cehennemde yanmasına…
- Yeryüzündeki varlık sebebi merhametti onun.
- Yaralara merhem olmak,
- İnsanları kendi merhamet pınarında yıkamak,
- Kirlenen gönülleri arındırmak,
- Kaynağı Allah’tı merhametinin,
- Sübhanallah!
- Sübhanallah!
- Sübhanallah!
- Er-Rahîm, Er-Rahman,
- Allah merhametini yüz parçaya ayırdı, doksan dokuz parçasını kendi yanında tuttu.
- Bir parçasını indirdi yeryüzüne.
- İşte bu bir parça rahmet sebebiyle mahlûkât birbirine merhamet etti.
- Hatta yavrulu hayvan, bir tarafını incitir endişesiyle ayağını yavrusundan sakındı.
- Ne oldu yeryüzündekilere, unutmaya yüz tuttular merhameti?
- Herkes önce kendini, yalnız kendini düşünür oldu.
- Sübhanallah!
- Sübhanallah!
- Er-Rahîm, Er-Rahman…
- İnsanın hatırlaması gerek.
- Rabbine verdiği sözü unuttu ama peygamberin sözü o kadar uzak değil.
- İçlerinden bazıları ileri çıkmalı,
- Çıkıp da bir merhamet seferberliği başlatmalı.
- Merhamet edenin güçlü olduğunu söylemeli,
- Peygamber onlara en mükemmel örnekti,
- Bilenler bilmeyene anlatmalı,
- En güzel şekilde anlatmalı,
- Herkes yaşadığı yerde bir gönüllü nefer gibi,
- İyilik elçisi olmalı.
- Nefsinin gemi elinde,
- İnsan ki, hem yücenin yücesi, hem sefilin sefili,
- Âlemin çekirdeği,
- Kulluğuyla cennetlik,
- Rabbin ruhundan bir nefes,
- Fakat bir talihsizlik ki pek azı istiyor.
- Pek azı şerefleniyor şefkatle,
- Merhamet seferi düzenlenmeli o memlekete,
- Fethedilmeli, kararmış şehirleri kalp ülkesinin…
Derler mi?