Mümin ve Münafığın Günah Anlayışı
Günah; Mümin’in karşısında yükselen bir dağ, bazen o dağdan kopup gelen bir çığ, bazense ıssız bir çölün ortasında görülen esrarlı bir vaha gibidir. Aşılmaması gereken dağın bin bir zorluğunu sırtlanması, hücumuna maruz kaldığı çığdan kurtulamayışı, bir vahayı gerçeğinden ayırt edememesi Mümin’in günah kuyusuna düşmesidir. Ne dağ, ne çığ, ne de vaha sonrasında gelecek olan pişmanlık ve utançtan insan kadar mesuldür.
‘İyilik güzel ahlaktan ibarettir. Günah ise içini tırmalayan ve insanların bilmesini istemediğin şeydir’ buyuruyor Efendimiz aleyhisselam. Günahın en güzel tespiti. Yaptığında içinde bir rahatsızlık duyuyorsan, karşına getirilip koyulmasından irkilip korkuyorsan yaptığının ne olduğunu Peygamberimiz aleyhisselam haber veriyor. O an bir savaş alanına dönüşüveren vicdanın ya ahlak taarruzuna geçerek günaha galip gelmeni ya da nefs baskınına uğrayıp perişan olmanı önüne koyarak çetin bir çatışma ortamı hazırlıyor. Bu ortamda sıkılan her mermi bir günah, bırakılan her bomba bir günah ve üstüne basılan her mayın bir günahtır. Güzel ahlaksa karşı cepheyi yerle yeksan eden kıyamet bombardımanı.
Abdullah ibn Mes’ud r.anh der ki: ‘Mü’min kimse günahlarını hayalinde öylesine büyütür ki sanki kendisi bir dağın eteğinde oturuyormuş da dağ üzerine çökecekmiş zanneder. Günaha düşkün kimse ise günahlarını burnunun üstüne konan bir sinek gibi görür.’ Günahı küçük görmek, günahın bataklığına götüren bir durumdur, maazallah. Hiçbir düşkünlüğü ve çirkinliği yapmaktan çekinmeyen fasıkların hasletlerinden üzerimize bulaşması muhtemel çamur demektir. Öyle ki fasık; günaha düşmeyi önemsemez hatta Mümin’in aleyhine olan her durumu kendisine başarı bilir. Oysa Mü’min günaha hiçbir şekilde sempati duymaz. Her günahı adeta aynanın üstüne yapışan tozların görüntüyü köreltmesi gibi kalbinde oluşan siyah noktaların da çoğalmasıyla karanlık bir yola savurucu olarak görür.
Mü’min her durumda hassas davranmalı ve ince bir sezişle müteyakkız olmalıdır. Enes b. Malik r.anh; ‘Siz kıl kadar önemsemediğiniz birtakım işler yapıyorsunuz ki biz onları Resulullah aleyhisselam zamanında helak edici büyük hatalardan sayardık.’ diyerek bu durumu açıklamıştır.
Önemsenmesi gereken husus günah işlememek değil, günah işlememeye dikkattir. Ebu Hureyre’den r.anh rivayetle Efendimiz aleyhisselam; “Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki siz hiç günah işlemeseydiniz Allah sizi yok eder. Yerinize de günah işledikten sonra Allah’tan af dileyecek bir millet getirirdi ve onları affederdi’ buyurmaktadır. Günah işleyebilirsin, ancak işlememek için de çırpınmalı, mücadele etmelisin. Günaha götüren yolları engellemeli, kendini dizginlemelisin.
‘Bir de onlar işledikleri günahta bile bile ısrar etmezler.” (Al-i İmran, 135) ayeti beyanıyla Mü’min hiçbir günahta yatıya kalmaz, münkere alışkanlığın topraklarında seyahate çıkmaz ve fahşaya bağlanmanın suyundan içmez. Mümin’e yakışan günaha düştüğü gibi kalkmayı bilmek, günahı küçümsemeyerek günahından büyük bir Rabbinin olduğunu unutmamak ve günahlara set çekmeye çalışarak kalbinin berraklığına sahip çıkmaktır. Rabbimiz her türlü günahın pençesinde ezilmekten bizleri muhafaza eylesin.
Âmin.