* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Güzel Ahlâka Çağrı  (Okunma sayısı 1163 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Güzel Ahlâka Çağrı
« : Eylül 22, 2024, 05:01:36 ÖS »


Güzel Ahlâka Çağrı   

    İslâm bir ahlâk, fazilet ve hikmet dinidir. Baştan sona güzel ahlâktan ibarettir. Zaten ahlâk ile din birbirinden ayrılması mümkün olmayan iki unsurdur. Her ikisinin de hedefi huzurlu, edep sahibi, kendisine ve topluma yararı dokunan kâmil insanlar yetiştirmektir.

Ahlâk, Arapça “huy, seciye, tabiat, mizaç” anlamında kullanılan “hulk” kelimesinin çoğuludur. Her insanın kendine mahsus özellikler taşıyan bir dış görüntüsü olduğu gibi, iç aleminin de kendine mahsus bir sureti vardır. İşte insanın fizik yapısı ve dış görüntüsü için “halk”, manevi yapısı ve iç alemi için de “hulk” kelimesi kullanılmıştır.

Müminin ölçüsü

İslâm ahlâkı, Allah tarafından vahiy yoluyla belirlenmiş bir davranışlar düzenidir. İslâm ahlâkının kaynağı dindir. Kur’an-ı Kerim, hadis-i şerif ile başta Ashab-ı Kiram olmak üzere İslâm büyüklerinin güzel davranış ve örnek karakterleri bize güzel ahlâk konusunda yol göstericidir.

İslâm’ın gayesi insanları güzel ahlâk sahibi yaparak dünya ve ahirette mutlu kılmaktır. Ayet-i kerimede müminler için şöyle buyurulmuştur:

“Öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah iyilik yapanları sever.” (Âl-i İmran, 134)

İslâm dini, insanlar arasında bir sevgi ve saygı ortamı oluşturmayı hedefler. Bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber s.a.v. şöyle buyuruyor:

“Nefsimi kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de tam anlamıyla iman etmiş olamazsınız.” (Müslim; Ebu Davud)

İnsanlar topluluk halinde yaşadıkları için birbirlerinin haklarına saygı göstermek ve birbirlerine müsamahalı davranmak zorundadırlar. Bu konuda da aşırılığa ve ihmalkârlığa düşülmeden, denge ve ölçü içinde davranmak gerekir. Zira müsamaha demek karşılaştığımız her türlü kötülüğe, haksızlığa, kabalığa göz yummak, susup ses çıkarmamak değildir. Kasıtlı ve kötü niyetle yapılan davranışla, yaratılış ve bilgisizlik neticesinde yapılan hareketleri birbirinden ayırmak gerekir.

Ahlâk ve din

İslâm bir ahlâk, fazilet ve hikmet dinidir. Baştan sona güzel ahlâktan ibarettir. Zaten ahlâk ile din birbirinden ayrılması mümkün olmayan iki unsurdur. Her ikisinin de hedefi huzurlu, edep sahibi, kendisine ve topluma yararı dokunan kâmil insanlar yetiştirmektir. Nitekim Hz. Peygamber s.a.v., “Ben güzel ahlâkı tamamlamak üzere gönderildim.” (Mâlik; Ahmed b. Hanbel) buyurarak nübüvvetin esasının “güzel ahlâk” temeline dayalı bir sistem inşa etmek olduğunu ifade etmiştir.

Allah Tealâ Kur’an-ı Kerim’de, Efendimiz s.a.v. hakkında,

“Sen yüce bir ahlâk üzeresin” (Kalem, 4) buyurmaktadır. Yüce dinimizin güzel ahlâka verdiği önemi anlamak için Kur’an ayetlerine ve Hz. Peygamber s.a.v.’in hayatına bir göz atmak yeterlidir.

İslâm neyi emreder?

İnsan çeşitli terbiye ve tedavi yolları ile fıtratındaki bozuk ahlâkı güzele çevirebilir. Yüce dinimiz, güzel ahlâk sahibi olmak için gerekli olan her şeyi emir ve tavsiye etmiş, kötü ve çirkin olan her hareketi de yasaklamıştır. Her insan başkalarına haksızlık yapmaktan, zarar vermekten sakınmalıdır.

İslâm, fert veya cemiyet olarak;

• Verdiğimiz sözleri, bağlandığımız taahhütleri yerine getirmeyi,

• Bütün işlerimizde dürüst olmayı,

• Adalet, insaf ve doğruluktan ayrılmamayı,

• Yalan söylemekten çekinmeyi,

• İyi geçimli olmayı,

• Gösterişten sakınmayı,

• Her işte iyi niyetli olmayı,

• İçimizi, dışımızı temizlemeyi,

• Başkalarının iyiliğini istemeyi emreder.

İffetli, sabırlı, sebatlı, cesaretli, mütevazi olmayı, kötü ve çirkin davranışlardan sürekli kaçınmayı tavsiye eder.

Dünyada işlediğimiz büyük küçük, hayır şer, bütün amellerimizin ahirette hesabını vereceğimizi, hayrın ebedî saadete erdireceğini, şerrin ise hüsrana götüreceğini, işlenilen en küçük hayrın da şerrin de, karşılığının görüleceğini hatırlatır.

Muaz b. Cebel r.a.’ın şöyle dediği rivayet edilmiştir:

“Yemen’e vali olarak giderken ayağımı üzengiye koyduğum sırada Hz. Peygamber s.a.v’in bana son öğüdü şöyle oldu:

“Ey Muaz! İnsanlara karşı iyi ahlâklı ol.” (Mâlik; Ahmed b. Hanbel; Hâkim)

Ahlâk ve ahiret

Hz. Peygamber s.a.v.:

“Allahım! Suretimi güzel yarattığın gibi ahlâkımı da güzelleştir” (Ahmed b. Hanbel; Beyhakî) diye çokça dua etmiştir.
Sahabenin büyüklerinden Ebu’d-Derdâ r.a. bir gece:

– Allahım! Suretimi güzel yarattığın gibi, ahlâkımı da güzelleştir, diyerek çokça yalvardı ve sabaha kadar dua etti. Sabah olunca hanımı Ümmü’d-Derdâ:

– Ebu’d-Derdâ! Bütün gece dua ve niyazın hep ahlâk güzelliği hakkında oldu. Niçin sabaha kadar böyle dua ettin, diye sordu. Ebu’d-Derdâ r.a. şöyle dedi:

– Ümmü’d-Derdâ! Müslüman bir kul ahlâkını güzelleştire güzelleştire yaşar ve nihayet güzel ahlâkı onu cennete götürür. Bunun gibi ahlâkını çirkinleştire çirkinleştire yaşar ve kötü ahlâkı onu cehenneme sokar.” (Buharî; Beyhakî).

Ahlâkın iman boyutu

Ahlâk iman ile doğrudan alakalıdır ve ahlâkı imandan ayırmak mümkün değildir. Zira Kur’an’ın emirlerine teslim olmak imanın gereğidir. Bu emirlere uymakla da en üstün ahlâkî değerler elde edilir.

Güzel ahlâk, tam ve olgun imanın belirtisidir. Nitekim “İman açısından en olgun mümin, güzel ahlâk sahibi olan ve ailesine iyi davranandır.” (Tirmizî; Ahmed b. Hanbel) hadis-i şerifi de bu hususu dile getirmektedir.

Güzel ahlâk, kemâl seviyesindeki olgun bir imanın göstergesi durumunda iken, kötü ahlâk da imandaki eksikliğe işaret eder.

Ahlâk amel ilişkisi

İslâm’da, dinamik ve harekete geçirici bir iman anlayışı vardır. İnsanların sadece iman etmeleri değil, aynı zamanda güzel davranışlarda bulunmaları da istenir. Nitekim bu husus değişik vesilelerle Kur’an’da çokça vurgulanır. “Asr’a andolsun ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak iman edip güzel amellerde bulunanlar, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenler müstesnadır.” (Asr, 1-3) ayetleri söylenenlerin temeli mahiyetindedir.

İyi ve kötü her amelin değerlendirileceği kıyamet gününde, en makbul ibadetin güzel ahlâk olacağı belirtilmektedir. Çünkü bütün ibadetlerin bir hedefi de insanı güzel ahlâk sahibi yapmaktır. Kıldığımız namazlar, tuttuğumuz oruçlar, verdiğimiz zekât ve sadakalar hep bizi olgunlaştırmak, mükemmel ahlâka ulaştırmak için farz kılınmış görevlerdir. Zira yüce Allah’ın bizim namazlarımıza, oruçlarımıza, zekât ve sadakalarımıza ihtiyacı yoktur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Sana vahyedilen kitabı oku ve namaz kıl. Çünkü namaz çirkin ve kötü işlerden alıkoyar…” (Ankebut, 45) ayeti, bu ibadetlerin kişiyi güzel ahlâka ve nefs temizliğine ulaştırmak için gerektiğini vurgulamaktadır.

Ebu Şurayh r.a. anlatıyor: Hz. Peygamber s.a.v. bir defa arka arkaya üç defa yemin ederek:

“Vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz, vallahi iman etmiş olmaz!” buyurdu. Orada bulunanlar tarafından:

– Ey Allah’ın Peygamberi, bu iman etmiş olmayan kimdir, diye soruldu. Efendimiz s.a.v.:

– Kim olacak, komşusu onun haksızlığından, kötülüğünden güven içinde olmayan kimse” (Buhârî) diye cevap verdi.

Anlaşılıyor ki İslâm güzel ahlâktan ibarettir. Namaza niyaza özen gösteren bir müminin ahlâken kaba, hoyrat, vurdumduymaz, zalim, yalancı ve riyakâr olması düşünülemez.

Rabbinin hukukuna riayetkâr olup yaradılmışlara fenalık yapmak mümkün değildir, olmamalıdır. Kendimizi bir de bu açıdan murakabe ve muhasebeye çekmemiz gerekir.
Allah En Çok Neyi Sever?

Bir adam Rasulullah Efendimiz s.a.v.’e geldi ve:

– Ya Rasulallah işlerin en faziletlisi hangisidir, diye sordu.

Efendimiz s.a.v.:

– Güzel huylu olmaktır, buyurdu.

Sonra adam sağ tarafına geçti ve tekrar:

– İşlerin en faziletlisi hangisidir, diye sordu. Efendimiz s.a.v.: – Güzel huylu olmaktır, buyurdu. Adam sol tarafına geçti ve: – Ey Allah Rasulü, Allah’ın en sevdiği iş nedir, diye tekrar sordu. Efendimiz s.a.v.: – Güzel huylu olmaktır, buyurdu. Sonra bu kez arka taraftan yaklaşarak: – En iyi, en kıymetli iş nedir, diye sorunca, Hz. Peygamber s.a.v. adama dönüp: – Neden anlamıyorsun? Güzel ahlâk, gücün yettiğince kimseye kızmamaktır, buyurdu.”

(Münzirî, et-Tergîb ve’t-Terhîb, 3/405)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]