* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Nasihat Ederken Kızmamalı Hep Tatlı Söylemelidir  (Okunma sayısı 5847 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Nasihat Ederken Kızmamalı Hep Tatlı Söylemelidir
« : Haziran 26, 2024, 07:41:36 ÖÖ »


Nasihat Ederken Kızmamalı Hep Tatlı Söylemelidir

Haram işleyecek kimseye gizlice nasîhat edilir... Herkese önce gizli, tenhâda nasîhat vermek, daha tesirli olur...

 Vaaz ve nasihat eden kimse, yumuşak ve tatlı söylemeli, kimseye kızmamalıdır. İslâmiyeti anlatırken, kitaptan almayıp da, kendi kafasından çıkarıp, sert, hiddetli vaaz vereni dinlememek de, bunun gadabına sebep olur. Bunun ilâcı, doğruyu, yumuşak ve tatlı söylemektir.
 
Hazret-i Hasan ve Hüseyin “radıyallahü teâlâ anhümâ” çölde gidiyorlardı. Bir ihtiyârın abdest aldığını gördüler.

Abdesti doğru almıyor, şartlarına uymuyordu. Yaşlı olduğu için, böyle abdest sahîh olmaz demeye sıkıldılar. Yanına giderek, mübârek efendim! Birbirimizden daha iyi abdest aldığımızı söylüyoruz. Bir abdest alalım.

Hangimizin haklı olduğunu bize bildir, dediler. Önce Hasan, sonra Hüseyin güzel bir abdest aldılar. İhtiyâr, dikkatle baktı. Evlâdlarım! Abdest almasını şimdi sizden öğrendim, dedi.
 
İbrâhîm aleyhisselâm, ikiyüz Mecûsîye ziyâfet verdi. Bize ne emredersen yapalım dediler. Sizden bir dileğim var, buyurdu. O nedir? dediklerinde, benim Rabbime bir kere secde etmenizi istiyorum dedi. Aralarında konuştular. Bu ihtiyârın ihsânları, ziyâfetleri meşhûrdur.

Bunu kırmayıp, bir secde eder, sonra gidip yine tanrılarımıza tapınırız. Bir zararı olmaz dediler. Bunlar secdede iken, İbrâhîm aleyhisselâm, (Yâ Rabbî! Gücümün yettiği bu kadar! Daha fazlasını yaptırmak elimden gelmiyor. Bunları hidâyete, saâdete kavuşturmak, ancak senin kudretindedir. Bunlara Müslümânlık nasîb eyle!) dedi. Duası kabûl olup, hepsi Müslümân oldu.
 
Haram işleyecek kimseye gizlice nasîhat edilir. Haram işlemekte olana, tatlılıkla orada söylenir. Herkese önce gizli, tenhâda nasîhat vermek, daha tesirli olur. Birinin sözünü yanlış anlamak da, gadabına sebep olur. Böyle zamanlarda az ve açık söylemek, şüpheli kelimeler kullanmamak lâzımdır. Bir şeyi kapalı anlatmak, dinleyene sıkıntı verir. Onu incitir. Emr-i ma’rûf yapmanın üç şartı vardır:

Birincisi, Allahü teâlânın emrini ve yasağını bildirmeğe niyet etmektir. İkincisi, söylediğinin vesîkasını, kaynağını bilmektir. Üçüncüsü, hâsıl olacak sıkıntılara sabretmektir. Yumuşak söylemek, sertlik yapmamak lâzımdır. Sert söyleyen ve münâkaşa eden fitne çıkmasına sebep olur.
 
Nasîhat verene ve bütün Müslümanlara hüsn-i zan etmek, iyi karşılamak lâzımdır. Sözlerini, mümkün olduğu kadar iyiye yormalıdır. Müslümanın hayırlı ve sâlih olduğuna inanmak, ibâdet olur. Bir Müslümana sû-i zan ederek ona inanmamak, kötü huylu olmayı gösterir. İşitilen sözü, anlamaya çalışmalı, anlayamadığını sormalıdır. Söz sâhibine hemen sû-i zan etmemelidir. Şeytânın kalbe getirdiği vesveselerden en çok başardığı, sû-i zan vesvesesidir. Sû-i zan etmek harâmdır. Bir sözden iyi manâ çıkarmaya imkân bulunamazsa, bunun hatâ ile yanlışlıkla veya unutarak söylenebileceği düşünülmelidir.

Nasihat Edenlere De Kızmamalı

Nasîhat verene ve bütün Müslümanlara hüsn-i zan etmek, iyi karşılamak lâzımdır. Sözlerini, mümkün olduğu kadar iyiye yormalıdır.

 Müslümanın hayırlı ve sâlih olduğuna inanmak, ibâdet olur. Bir Müslümana sû-i zan ederek ona inanmamak, kötü huylu olmayı gösterir. İşitilen sözü, anlamaya çalışmalı, anlayamadığını sormalıdır. Söz sâhibine hemen sû-i zan etmemelidir. Şeytânın kalbe getirdiği vesveselerden en çok başardığı, sû-i zan vesvesesidir. Sû-i zan etmek harâmdır. Bir sözden iyi manâ çıkarmaya imkân bulunamazsa, bunun hatâ ile, yanlışlıkla veya unutarak söylenebileceği düşünülmelidir.
 
Bir fakîr, bir zenginden bir şey isteyip, zengin vermeyince, her ikisi de gadaba gelebilir. Bir işle meşgûl olana, düşünceli olana, üzüntülü olana, sıkıntıda olana bir şey söylemek, bir şey sormak, onu gadaba getirmeye sebep olabilir.
 
Çocuğun ağlaması, bağırması, hayvanın bağırması da böyledir. Böyle gadaba gelmek çok çirkindir. Cansızların hareketinden gadaba gelenler görülmüştür. Bu, daha kötüdür.
 
Koyduğu yerden kayarsa, keseri vurunca kırılmazsa, kızarak söven, vuran, helâk eden, yakan kimseler görülmüştür.
 
Kendi yaptığına kızan, bunun için kendine söven, kendine vuran da yok değildir. İbâdette kusur ettiği için, kendine kızmak iyidir. Dîninde gayret olur, sevap olur.
 
Emirleri ve yasakları sebebi ile hükûmete, hükûmet reîsine, Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve hattâ Allahü teâlâya karşı gadaba gelmek, hepsinden fenâdır. Küfre sebep olur. (Gadab, îmânı bozar) hadîs-i şerîfi, Allahü teâlâya, Resûlullaha karşı gadabın küfür olduğunu göstermektedir.
 
Harâm işleyeni görünce, gadaba gelmek, iyidir. Din gayretinden ileri gelir. Fakat, kızınca aklın ve İslâmiyetin dışına taşmamak lâzımdır. Ona, kâfir, münâfık, deyyûs ve diğer fuhuş, çirkin şeyler söylemek, harâm olur.

Söyleyenin ta’zîr edilmesi, cezâlandırılması lâzım olur. Harâm işleyeni görenin, buna câhil veya ahmak demesine izin verilmiş ise de, yumuşak, tatlı söyleyerek nasîhat vermek, iyi olur. Hadîs-i şerîfte, (Allahü teâlâ, her zamân yumuşak söylemeyi sever) buyuruldu.
 
Harâm işleyeni, kanûnlara karşı geleni, hükûmet memûrunun, polisin güç kullanarak menetmesi lâzımdır. Fakat, lüzûmundan fazla dövmesi, işkence yapması, zulüm olur, günâh olur. Devlet memûru yoksa, gücü yetenin de menetmesi, ta’zîr etmesi lâzım olur. Ölüm, evini yıkmak cezâları, ancak hükûmet ve hâkim tarafından yapılır. Lüzûmundan fazla cezâ yapmak, zulüm olur. Muhtesiblerin yani emr-i ma’rûf ve nehy-i münker yapan hükûmet memûrlarının işkence yapmaları harâmdır.
 
Gadabın mukâbili, karşılığı hilmdir. Hilm, gadabını yenmekten dahâ efdaldir. Hilm, gadaba gelmemek demektir. Aklın çokluğuna alâmettir. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki: (Gadaba sebep olan şey karşısında hilm göstereni, Allahü teâlâ sever.)
 
(Allahü teâlâ, hayâ ve hilm ve iffet sâhiplerini sever. Fuhuş söyleyenleri ve sarkıntılık yaparak dilenenleri sevmez.)

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.
[/font][/size][/color][/b]

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]