* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Öfkenin Kontrolü  (Okunma sayısı 1672 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Öfkenin Kontrolü
« : Ocak 22, 2024, 07:13:03 ÖS »


Öfkenin Kontrolü

Öfke, günlük hayatta belki de en sık yaşadığımız, en sık şahit olduğumuz güçlü bir duygu. Onu diğer duygulardan ayıran en önemli özelliği iki yönlü olarak hayatilik arz etmesi. Birincisi; öfke son derece koruyucu bir duygudur, hayatta kalmamızı sağlar, saldırıları bertaraf etmemize yardımcı olur. İkincisi ise kontrol edilmediğinde geri dönüşü olmayan durumlara yol açabilir. Ayrıca öfke, elinde uzun süre kor taşımak gibidir.

Önce sahibine zarar verir. Bu yazımızda öfkeyi hem bireysel ruh sağlığı hem aile ve çift hayatı açısından hem de toplumsal huzur açısından inceleyeceğiz.

Öfke Nedir?

Öfke; istenmeyen sonuçlara, karşılanmayan beklentilere, engellenmeye, haksızlığa ve doyurulmamış ihtiyaçlara karşılık ortaya çıkan doğal bir duygudur. Hayatımızdaki en temel duygulardan biri olup hayatta kalmak için elzem olan kendini savunma ya da savaşma tepkisini gerçekleştirmemize yardımcı olur. Bu yönüyle tıpkı diğer duygularımız gibi hayatidir ve olmazsa olmazımızdır.

Mesele öfkelenmek ya da öfkelenmemek değildir, öfke ile ne yaptığınızdır. Öfkenin iyiliğini ve kötülüğünü, fayda ve zararını öfke duygusundan sonraki davranma biçiminiz belirler. Örneğin, öfke ile telefonunuzu duvara fırlatıyor, saldırganlaşıyor ya da kendinizi hakaretler ederken buluyorsanız bu öfke duygusunun kontrol edilemediğine ve sağlıklı ifade edilemediğine bir örnek olabilir. Yine sizi buluşma yerinde bir saat kadar bekleten arkadaşınıza, “Beni burada bu kadar süre bekletmenden hoşnut değilim; burada bekletilmek beni çok öfkelendirdi, kendimi önemsenmiyormuşum gibi hissettim; lütfen bir daha gecikme durumun olduğunda bunu haber eder misin?” dediğinizde ise öfkenin sınırlarınızı korumak üzere sizi harekete geçirdiği senaryoyu görebiliriz.

Bir Çatı Duygu Olarak Öfke

Öfke, genelde diğer duyguların üzerinde bir çatı ve onların gizleyicisi olabilir. Hayal kırıklığı, utanç, yetersizlik, yok sayılmak gibi son derece güçlü duyguları öfke olarak ifade ediyor olabilirsiniz. Ya da olumlu duyguları dışarı çıkarabileceğinize dair bir inanç varsa, diğer duyguların varlığını bir zayıflık nişanesi olarak kabul ediyorsanız diğer tüm duygular öfke ile kendini ifade edebilir. Öfkenin hangi durumlarda ortaya çıktığı, bunların bir ortak teması olup olmadığı, altında başka bir duygu yatıp yatmadığının kişisel olarak farkında olmak öfke kontrolü için de önemli noktalardan biridir.

İfade Ediliş Biçimine Göre Öfkenin Çeşitleri

Öfkenin En Görünen Yüzü: Agresif Öfke

Bir patlama olarak ortaya çıkar, freni patlamış kontrolsüz bir kamyonda yokuş aşağı sürükleniyormuş hissi verir. Genelde bir saldırı (sözlü/fiziksel) ya da kendine zarar verme davranışı ile karakterizedir. Kişinin kendine ve bir ötekine telafisi zor bazen de mümkün olmayacak zararlar verdiği biçimdir. Sonrasında pişmanlık, utanç ve suçluluk gibi duyguların gelmesi ya da haklıyken haksız duruma düşme hâli doğal bir sonuç olarak kişiye fatura edilmektedir. Sorunlar daha karmaşık hâle gelebilir. Sizi öfkelendiren şey değil de öfke tepkiniz yeni bir mesele olur.
Öfkenin Görünmeyen Yüzü: Pasif Agresif Öfke

Öfke duygusuyla beraber pasif agresif tavırlar sergilediğimizde duyguyu yutmuş, bastırmış ve bedenimizde tutmuş oluruz. Sorun, kısa vadede yatışmış ve çözümlenmiş gibi görünür. Küçük küçük birikerek ilerlediği için kişide yavaş yavaş bir değişim hatta ileri boyutlarda birtakım hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. İşyerinde patronunun emeklerini görmemesinden rahatsız olan ve haksızlığa uğradığını düşünen bir çalışanın arka planda pasif agresif bir biçimde elindeki işleri yavaşlatması, çözebileceği problemleri çözmemesi, müşterilere geç yanıt vermesi buna örnek olarak verilebilir.

Öfkenin İşlevsel Hâli: Asertif Öfke

Öfke duygusunu saygılı ve yapıcı bir biçimde gösterdiğimiz, ne kendimize ne de bir başkasına zarar verdiğimiz ifade ediş biçimidir. Öz güven, saygınlık, sorumluluk ve iş birliği kurabilme gibi yetilerin sayesinde öfkeyi sağaltıp medeni bir formda ifade etmemiz mümkündür. Ayrıca öfkeye karşı bu şekilde bir tutum, sorunları ele almaya, sınırlarımızın ne olduğunu öğrenmeye, hassasiyetlerimizi belirlemeye, haklarımıza tanımaya ve onları sağlıklı bir şekilde savunabilme yeteneğine, haksızlığa karşı yeni bir mağduriyet oluşturmadan durabilmeye destek olur.
Öfkeyi Bastırmanın Ağır Bedeli: Hastalıklar

Fizyolojik rahatsızların ruh hâli ve duyguların ifadesi ile ilişkisi modern psikolojinin de ilgilendiği bir konudur. İnsan ruhsallığı söz konusu olduğunda bedenin, zihnin sürekli etkileşim içinde olduğu, bedeninse zaman zaman dile gelerek “Artık bu yükler bana ağır geliyor, taşıyamıyorum, söylemezsem dayanamayacağım.” gibi mesajlar verdiği durumlar olur. Duyguları ifade edebilmek, hem ruhsal hem de fiziksel sağlık için çok önemlidir. İfade edilmeyen duyguların bir süre sonra fibromiyaljik ağrılar, mide rahatsızlıkları, omuz ve sırt bölgesinde gerginlik ve kasılmalar, birtakım psikiyatrik tanı gerektirebilecek rahatsızlara dönüşmesi muhtemeldir. Öfke, tutulduğunda kişinin kendine karşı saldırganlaşması, kendinden nefret etmesi, kendini yetersiz görmesine yol açabilir ve bu durum bedensel olarak sembolleşerek bir hastalığa evrilebilir. Örneğin, sürekli diyete başlayıp bırakmanız, gerçekte istemiyor olmanıza rağmen kendinizi sürekli sağlıksız yiyecekler ve içecekler yer içerken buluyor olmanız kişinin dışarı çıkaramadığı öfkeyi kendine yansıtmasına örnek olarak verilebilir.

Aile İçi İlişkilerde Öfke

Son yıllarda haber alma araçlarının yaygınlaşması sayesinde birçok vahim, trajik hikâyeye şahitlik ediyoruz. Bu olayları dinlediğimizde genelde aslında öfke kontrolü probleminin telafisi mümkün olmayan sonuçlarını görebiliyoruz. Evlilik ilişkisi, uzun metrajlı bir maratondur. Konuşulamayan şeyler, sümen altı edilen meseleler gün gelir yanardağı patlaması gibi ilişkinin tam orta yerinde patlayabilir. O sebeple özellikle evliliğin ilk yıllarında duyguları konuşabilmek, bunları ifade edebilecek güvenli bir ilişki alanı oluşturabilmek çok kıymetlidir. Bunun içinde önce kişisel olarak duygunuzun ne olduğunu fark etmeniz daha sonra da bunu suçlayıcılıktan uzak saygılı bir biçimde “ben” diliyle ifade etmeniz önemlidir.
Öfkeyi Nasıl Uyuştururuz?

Sadece öfke için değil, tüm duygular için geçerli olabilecek durumdur. Bazen duygularda kalabilmek zordur; hele ki duyguları isimlendirmekte, neyin neden olduğunu fark etmekte zorlanıyorsak. Bir şekilde negatif sınıfında değerlendirdiğimiz o zor duygulardan dikkatimizi uzaklaştırmak isteriz. Bu uzaklaştırma yöntemleri arasında bazen telefon bazen işkolik tutumlar bazen yeme atakları, aşırı uyumak bazen de bağımlılıkları sayabiliriz. Böylece o duyguyu hissedemeyecek şekilde uyuşuruz ve tam da bu anda bedel ödemeye başlarız. Bir defa duygular ağrı gibidir, bir mesajla bir S.O.S. çağrısı olarak gelir fakat uyuşturmayı seçtiğimiz duygularımızın mesajını alamayız ve harekete geçemeyiz. İkinci bedel ise uyuşturmak için kullandığınız yöntemlerin bir alışkanlığa dönüşmesi ve bir süre sonra hem fiziksel sağlığı hem ruhsal sağlığı hem de sosyal ilişkileri tehdit eder hâle gelmesidir. Duygular gelir ve geçerler. Onların sadece bir süre ağırlanmaya, sizde durmaya ihtiyaçları vardır o kadar.
Ayrıca duygular bir eğilim oluşturur fakat insan, o eğilim ya da meyil çerçevesinde davranmak zorunda değildir. Örneğin, öfke saldırganlık eğilimi doğurabilir ama saldırgan bir biçimde kendinizi ifade etmek zorunda değilsiniz. Korku, kaçınma eğilimi ya da kaygı oluşturabilir ama yine de sakin kalabilmek seçeneği her zaman mevcuttur.

Duygularla ve Öfkeyle İlgili Mitler, Tabular ve Galatımeşhurlar

Öfke, utanç, korku, üzüntü, mahcubiyet ve kaygı olumsuz duygulardır.

Olumlu veya olumsuz olarak her nasıl sınıflandırılırsa sınıflandırılsın her duygumuz değişken yaşam olayları göz önünde bulundurulduğunda uyum sağlayarak hayata devam edebilmek adına kritik bir görev üstlenir ve faydamızadır.

Olumsuz duygular; kötü, tehlikeli, akıl dışıdır ve zayıflık göstergesidir.

Duygunun bizatihi kendisi tehlike arz etmez, onunla ne yaptığınız tehlike arz edebilir. Ayrıca bir duyguyu hissetmek, zayıflık değil insan ruhsallığının doğal bir sürecidir. Olmaması bir şeylerin ters gittiğine dair semptom olarak görülebilir.

Olumsuz duygular hissetmek psikolojik olarak kusurlu olduğumu gösterir.

Herhangi bir durumla orantılı ve uygun ortaya çıkan hiçbir duygu sizin psikolojik olarak kusurlu olduğunuzu göstermez, tam tersi duygusal mekanizmanızın çalıştığını, devrede olduğunu gösterir. Fakat burada bir antrparantez açmakta fayda var: Eğer ortaya çıkan duygu hem durumla orantısız hem de rasyonel biçimde bir bağ kuramayacağınız şekilde ortaya çıkıyorsa oraya bir soru işareti koymakta fayda var. Örneğin; akşam sizinle görüşmek isteyen arkadaşınızı yorgun olduğunuz gerekçesiyle reddettiğiniz için suçluluk hissediyorsanız burada bir durup düşünmek gerekir. Birine hayır demek ya da yeri geldiğinde kendi ihtiyaçlarını öncelemek bir suç değildir zira.

Olumsuz duygular sağlığıma zarar verir.

Duyguların varlığı değil, onlarla ne yaptığımız sağlığa zarar verir. Uzun süre öfkeyi, hiddeti, hayal kırıklığını bedenimizde taşıdığımızda bunun bir yıpranmaya, bir hastalığa yol açması muhtemeldir.

İnsanlar duygularını gizlemelidir.

Duyguların söylenmesinin tehlikeli bulunduğu toplumlarda yetişen çocuklar bunu öğrenir. Yine duyguların ifade edilmesine tahammül gösteremeyen ebeveynlerle büyümüş çocukların kafası karışır ve duyguları ifade etmenin tehlikeli, utandıran ya da yersiz bir davranış olduğu bilinciyle büyür. Tam tersi duyguları gizlemek, bastırmak hiçbir şeye zararı olmasa bile ikili ilişkilerde yakınlık kurmayı, samimiyeti engeller.
Duyguları açığa vurmak, bir zayıflık göstergesidir.

Tam tersi onları fark edebildiğiniz ve kontrollü bir biçimde dışarı çıkarabildiğiniz için mental güçlülük olarak bile görülebilir.

Şiddetli duygular hissediyorsam kontrolü kaybettiğim anlamına gelir.

Şiddetli duygular gelebilir ama kontrolü kaybetmek de bir seçimdir. Bazen çok farkında olmadan kontrolümüzü yitireceğimiz durumun içine kendi ayaklarımızla gideriz. Burada çok daha karmaşık süreçler devrede olabilir.

Kadınlar/erkekler öfke hissetmemelidir.

Duygular, hissetmek içindir. Cinsiyeti yoktur. Genelde öfke ile kadın, korku ile erkek bir türlü bağdaştırılamaz ama hakikat bunun tam tersidir ve bu gerçek değildir. Herkes, her duyguyu hissedebilme özgürlüğüne ve hakkına sahiptir.

Öfke ile İlgili Öneriler

• Öncelikle duygunuzu tanımak ve tanımlamak önemlidir. Ancak tanımlayabildiğiniz şeyi yönetebilirsiniz.

• Nefes tekniklerini kullanın. Öfkelendiğimizde ve kontrolden çıkmaya başladığımızda nabız yükselir, kalp atışı hızlanır, göz bebekleri büyür, yumruklara ve ayaklara kan pompalanır. Bu tetikte olma hâlini nefesinizi kontrol ederek yatıştırabilirsiniz.

• Öfkeli iken karar vermekten sakının. Muhtemel objektiflikten ve sağduyudan oldukça uzaktır. Öfkeli iken tartışmaya da girmeyin. Sinir sisteminiz bu denli uyarılmışken rasyonel tarafınızdan konuşmak çok zorlaşacaktır.

• Hangi konular sizi daha çok öfkelendiriyor? En çok hangi hâllerde öfke duygunuz bir patlama gibi ortaya çıkıyor? Gündelik hayatta bunları takip edin. Burada öfkenin tetiklenmesi sizin anlam dünyanızla, yaşantılarınızla ve yaralarınızla ilgili olabilir.

• Öfkenin kalıcı olmadığını fark edin. Öfke yükselir ve sonra yatışır. O yatışma evresine geçerken birtakım bedensel rahatlama tekniklerini öğrenin. Öfke duygusu gelirken bir strateji belirleyin.

• Öfkeyi yapıcı olarak ifade etme yollarını öğrenin.

• Spor yapın. Spor, öfkenin bedende birikmesini engeller. Basketbol, futbol, koşu, yürüyüş, boks gibi sporlar öfke kontrolü konusunda yardımcı olabilir.

• Öfkeyi tetikleyen durumların altında yatan sebepleri çözümlemek için profesyonel destek almaktan çekinmeyin. Her şeyi kendiniz çözümlemek zorunda değilsiniz. Yalnız olmadığınızı fark edin!

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]