* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Özü Sözü Bir Olmak  (Okunma sayısı 176 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı türkiyem

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 2159
Özü Sözü Bir Olmak
« : Ağustos 11, 2020, 01:15:18 ÖS »
Özü Sözü Bir Olmak

Doğru, dürüst, istikamet üzere olmak hep olumlu ve güzel şeyleri çağrıştırır zihinlerde…

Doğruluğa dürüstlüğe herkes gıpta eder, kendileri olamasalar da, ulaşamasalar da…

Peki, doğru olmak, dürüst olmak, istikamet üzere olmak kolay bir iş midir?

Kolay olsaydı Allah(cc) sevgili peygamberimize, onun şahsında tüm müminlere belki de tüm insanlığa hitaben “Emrolunduğunuz gibi dosdoğru olun” der miydi?

Doğru olmak için iki şey lazım. Birincisi gidilen yolun, takip edilen izlerin doğru olması…

İkincisi de gidiş tarzının ve yolcunun doğru olması…

Öyle ya. Takip ettiğiniz yol doğru değilse, izlediğiniz izler yanlışsa doğru hedefe varmanız imkânsız.

Aynı şekilde, yol doğru olsa bile, üzerinde yürüyenler, doğru yürümez, yalpalayarak, zikzaklar çizerek yürürlerse yine hedefe varmaları çok zordur.

Yol ne kadar düzgün olursa olsun, o yolun üzerinde yolcuları saptırmak isteyenler, ilerlemelerini engellemeye çalışanlar mutlaka olacaktır.

Onların niyetleri yolda yürümek değil, gelenin geçenin ayağına takılarak, düşenlerin, yolda kalanların sayısını artırmaktır.

Hatta bazıları insanların doğru yolunun üzerine oturup, onların sapmaları için çeşitli yönlerden yaklaşacaklarına ant içmişlerdir.

Demek ki her yola çıkan, yolun sonuna kadar gidemiyor.

Bazıları tali yollara sapıyor veya çıkmaz sokaklara dalıyor.

Bazıları da yolda kalıyor, ilerleyemiyor.

Başkalarının da ilerlemesine mani olacak şekilde engeller oluşturuyor.

O halde istikamet üzere olmak için; hem yolunuz doğru olacak, hem siz doğru olacaksınız, hem de gidişiniz doğru olacak.

Burada bir soru daha çıkıyor karşımıza.

Doğru yolu kim belirleyecek?

Yaşayan insan sayısınca doğru yol gösterenler olabilir.

Ama en doğruyu, dosdoğruyu belirleyen Allah’tır.

Kur’an-ı Kerim’in başında, Fatiha suresi’nde kuluna âdeta dikte ettirerek sıratı müstakim’e, dosdoğru yola ulaşabilmesi için dua ettiriyor.

Bununla da yetinmeyip o yolu en ince ayrıntısına kadar tarif ediyor.

Yolda kendilerine gerekli azığın ne olduğunu bildiriyor.

Karşılaşacağı engellere, düşmanlara karşı uyarıyor.

Daha önce gelmiş geçmiş insanların yoldan nasıl saptıklarını, nasıl hakikatten ayrı düştüklerini anlatarak ibretler/dersler veriyor.

Yolcunun nasıl bir donanıma sahip olması gerektiğini yalnızca anlatmakla kalmıyor, Resulü’nü de örnek gösteriyor.

Resul’ün şahsında nasıl yaşanılası bir hal aldığına şahitlik ediyor.

Bundan sonrası kulun tercihine kalıyor.

Ya doğru yolu seçerek, o yolda doğru dürüst yürüyecek, ya da o yolun dışında başka yollara sapacak.

Allah’ın bizim yürümemizi istediği yol Kur-an’ı Kerim’de bize gösterdiği, seçip beğendiği yoldur.

Peygamberlerin, şehitlerin, sıddıkların yoludur.

Sözün burasında Kur-an’ı iyi anlamanın, fehmetmenin, fıkhetmenin önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.

Kur-an’ı yanlış anlayanların sırat-ı müstakim’e ulaşabilmeleri mümkün mü?

Peygamberlerini, önderlerini, dava adamlarını anlayamayanların, gereği gibi örnek alamayanların dosdoğru olabilmeleri ne mümkün?

Vahye tam bir teslimiyetle tâbi olmak, akletmek, fikretmek dua edip istemek gerekiyor.

Samimi bir şekilde doğruyu arayanları Allah(cc) ne zaman doğruya eriştirmemiş ki?

Kendisinden yardım isteyenleri ne zaman yardımsız bırakmış ki?

Sinelerin özünü bilen Allah(cc) ne zaman o ‘öz’ e sahip çıkmamış ki?

Allah(cc)’ın Ahsen-i takvim üzere yarattığı özünü kirletmeyenler, üstünü örtmeyenler, ne zaman rahmetten, inayetten mahrum kalmışlar ki?

Allah(cc) kendisine yönelenleri hiçbir zaman cevapsız bırakmamıştır, bırakmaz da…

O’nun sözleri, vaatleri mutlaktır.

O sözünden, vaadinden caymaz.

Aslında Allah(cc) bizim de bu ahlâktan nasiplenerek sözümüzün eri olmayı, söylediğimiz sözlere değer vermemizi, onlara sahip çıkmamızı istiyor.

Aksi halde nasıl doğru insan olarak addedilebileceğiz?

Düşmanımız da olsa diğer insanlara karşı âdil olmayı beceremiyor isek nasıl ‘âdil’ olarak tanınacağız?

Hakkın karşısında teslim olmuyor isek, özümüz sözümüz bir değilse, gittiğimiz yolun, istikametin doğru olduğunu nasıl iddia edeceğiz ve başkalarını da o yola davet edeceğiz?

İstikamet üzere olmak, öyle kolay değil…

En başta ihlas/samimiyet, bilgi ve adanmışlık gerektiriyor.

Sonra sabır, sebat, merhamet, dürüstlük, cesaret gerektiriyor.

Kendini tanımayı, yolu tanımayı, yolun sahibini tanımayı gerektiriyor.

Özünü, tertemiz bir şekilde Allah(cc)’a sunma gayreti gerektiriyor.

Ne mutlu halisâne duygularla gayret edenlere…

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]