* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: MÜCAHİD’İN AHLAKI  (Okunma sayısı 414 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

anadolu

  • Ziyaretçi
MÜCAHİD’İN AHLAKI
« : Temmuz 05, 2018, 08:47:13 ÖÖ »
MÜCAHİD’İN AHLAKI

Hamd gökleri ve yeri yoktan var eden her şeye kadir, aziz olan Allah’a aittir. Salat ve selam Peygamber Efendimize, ailesine, ashabına ve kıyamet gününe kadar kendisine tabii olanların üzerine olsun.

Her hususta ahlakın olması gerektiği gibi dinde önemli bir yeri olan cihadın da ahlakı olmalıdır. Bir Mücahid aşağıda özetle zikredeceğimiz özellikleri kendisinde bulunduran ahlaka sahip olmalıdır.

İHLAS

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘’Ey iman edenler! Allah’a itaat edin ve sadıklarla beraber olun.’’(1)

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: “İmam kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur. Eğer o takva ile emrederse ve kendisi adil olursa ona ecir vardır, bunun aksi ile emrederse ona vebal vardır.’’(2)

Yalanlar bir kişiyi alçaltır, adalet ise hava ve su gibi hayati önem taşımaktadır.

Bir Mücahid; Allah’a, insanlara ve kendisine karşı samimi olmalıdır.

Halife Ömer, zenginliklerin hazineye aktığını görünce, haykırdı: ‘’Müslümanlar dürüstlüklerini gösterdi.’’ Onun yanında oturan Ali bin Ebu Talib ise şöyle dedi: ‘’Sen kötü şeylerden kaçınıyorsun, bu sebeple senin emrin altındakiler de öyle. Fakat sen boş bir hayat yaşasaydın, onlar da öyle olacaktı.’’

TEVAZU

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘’Öyleyse kendinizi temize çıkarıp durmayın. O, sakınanı daha iyi bilendir.’’(3)

Tevazu bir Mücahid’in doğasında vardır. O, İlây-ı Kelimetullah için savaşır, insanlara üstünlük elde etmek için değil.

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ’’Kıyamet günü, Mü’minin terazisinde güzel ahlaktan daha ağır bir şey yoktur. Allah Teala çirkin konuşan ve ne konuştuğunu bilmeyenlerden nefret eder.’’(4)

HAYÂ

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ‘’Hayâ, iyilikten başka bir şey getirmez.’’

Bir Mücahid, Allah’ın ve meleklerin her zaman onu gördüğünü bilir. O insanlardan çok, Allah’tan utanır. Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ‘’Utanmıyorsanız, dilediğinizi yapın.’’(5)

Bir Mücahid bilir ki hayâ, insanı hayvandan farklı kılar.

İYİLİK

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘’Hiç şüphesiz Allah, yaptığınız her hayrı bilir.’’(6)

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ‘’Allah iyidir, iyiliği sever ve iyiliğin karşılığı olarak kötülüğe veya başka bir şeye vermediği mükâfatı verir.’’(7)

Bir Mücahid iyiliği düşünür. Melekler ona savaşta yardım eder; ilahi kudret her şeyi ait olduğu yere koyar, böylece ona elinden gelenin en iyisini yapma fırsatı verir. Cebrail aleyhisselam, Peygamber aleyhisselam’a dedi ki: ‘’Ya Muhammed, dilediğin kadar yaşa, yine öleceksin; dilediğini sev, yine ondan ayrılacaksın; dilediğini yap, karşılığını alacaksın.’’

‘’Ne mutlu sana! ’der ona arkadaşları. Bazen bir Mücahid, insan gücünün çok üstünde bir şey yapmayı başarır. Ve bu yüzden diz çöküp rahmet ve yardımı için Allah Teâlâ’ya şükreder. Ama bir Mücahidin şükrü, manevi çerçevenin ötesindedir; savaş meydanında beraber kan akıttıkları için arkadaşlarını asla unutmaz. Bir Mücahide yapılan yardımların hatırlatılması gerekmez, onu kendisi hatırlar zaten onlarla mükâfatını paylaşır.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘’Kim zerre miktarı hayır işlerse, onun mükâfatını görecek.’’ (8)

ZÜHD

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: “Sonra, yemin olsun ki, o gün(size verilen) her nimetten sorulacaksınız.’’(9)

Peygamber aleyhiselam şöyle buyuruyor: ‘’Bir sürüye salınan iki aç kurdun sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsıyla dinine verdiği zarardan daha fazla değildir.’’(10)

Bir Mücahid, ruhunun saflığına özen gösterir ve bu da yaptığı her işte ona yardım eder. Bir Mücahid hislerinin, arzularının ve malının kölesi değildir.

Bir Mücahid, Allah-u Teâlâ’nın kuludur ve kendi arzularının yöneticisidir.

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ‘’Bir kişinin yemeği iki kişiye, iki kişinin yemeği dört kişiye, dört kişinin yemeği de sekiz kişiye yeter.’’(11)

Ebu Derda’nın şu cevabı, (evine ziyarete gelen) misafirini şaşırtmıştır: ‘’Bizim öyle bir evimiz var ki, kazanır kazanmaz eşyalarımızı oraya göndeririz. Eğer onların bir kısmını burada bırakmış olsaydık, mutlaka verirdik. Ayrıca bizim ötedeki evimize gideceğimiz yolda hafifin ağırdan daha iyi olduğu çetin bir yokuş var. Biz ağırlıklarımızı atmak istedik ki belki geçeriz’’ dedi. Peygamber aleyhi selam şöyle buyuruyor:

‘’Eğer dünya, Allah’ın nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kâfire ondan bir yudum su içirmezdi.’’ (Tirmizi)

SEBAT

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘’And olsun, içinizden, cihad edenleri ve sabredenleri belirleyinceye ve durumlarınızı ortaya koyuncaya kadar sizi deneyeceğiz.’’(12)

Bir Mücahid, bir Çinlinin şu ana kaidesini kabul etmelidir: ‘’Sebat sağlığa yararlıdır.’’

O, inatla sebatın alakası olmadığını bilir. Bazen öyle anlar gelir ki çatışma normalden uzun sürer, gücünüzü tüketir ve hevesinizi azaltır.

İşte o zaman, Mücahid taktik değiştirir. Dayanma gücünün tükenmek üzere olduğunu hisseder, çatışmadan geri çekilir ve bir mola verir. Amacını yerine getirmede ısrarlıdır, müsait bir vakit oluşturur ve artık yeni bir hücuma geçer.

Bir Mücahid daima savaşa geri döner; ama inatçı olduğu için değil. Bir Mücahid hep şu sözleri hatırlar: ‘’Bir zamanlar biri hakkında hikâyeler dinlemiştim. Bir zamanlar sadece yaşamak için yaşıyordum. Ama artık ben yaşıyorum; çünkü ben bir Mücahidim ve çünkü bir gün hep uğrunda savaştığım O’nun karşısına çıkmak istiyorum.’’

ZORLUKLAR

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘’And olsun ki sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz azaltma(fakirlik) ile deneriz. (Ey Peygamber!) sabredenleri müjdele!’’(13)

Bazen bir Mücahidin yatacak yeri, yiyecek bir şeyi olmayabilir. Bazen hastalıklara yakalanır ve hiçbir tıbbi yardım yoktur. ‘’Olsun’’ diye düşünür, ‘’ bu da görevimin bir parçası. Kimse beni bu yola girmeye zorlamadı. Bu, benim aldığım bir karardı.’’ Bu sözler onun tüm gücünü içerir; o yolunu seçti ve onun için sızlanacak bir şey yok ve şikâyet edecek kimse yok.

Peygamber aleyhisselam buyurdu ki: ‘’Allah kimin hayrını isterse, onu imtihan eder.’’(14)

Bir Mücahid, Peygamberimizin halası Safiyye’nin metanetine hayrandır. O, İslam’ı savunmak için düşman öldüren sekiz Müslüman kadından ilki. O, Uhud savaşı boyunca, Peygamber aleyhisselam’ı korurken gözü kara bir şekilde savaşıyordu ve savaştan sonra kardeşi Hamza’nın karnının deşildiğini, ciğerinin çıkarıldığını, burnunun ve kulaklarının kesildiğini ve yüzünün mahvedildiğini fark etti ve dedi ki: ‘’Bunların hepsi Allah-u Teâlâ’nın adına ve O’nun yazdığı kaderden memnunum. Allah-u Teâlâ’ya and olsun ki sabırlı olacağım ki Allah-u Teâlâ ona hak ettiği mükâfatı versin.’’

NAMAZ

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘’Namaz insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.’’(15)

Bir Mücahid’in kendine zaman ayırmaya ihtiyacı vardır. O, bu istirahat zamanını tefekkür etmek için ve her şeye kadir olan Allah-u Teâlâ’ya ibadet etmek için kullanır. Hatta sıcak savaşın içinde dahi bir Mücahid namaza ve Allah celle celâluhu’yu zikretmeye devam eder. İki tür dua vardır.

İlki, bir insanın hayatında olan muayyen olaylar hakkında Allah-u Teâlâ’ya yalvarmasıdır. Ancak her şeye kadir olan Allah-u Teâlâ olayların gerçekleşmesi için zaman veya yer vermez. Ve O, neyin bizim için daha hayırlı olduğunu hepimizden daha iyi bilir, sadece bir duaya göre olayları belirlemez, gerekli olan neyse onu yapar. Ve dua eden kişi, bu anda duasının duyulmadığını hissetmeye başlar. İkinci tür dua ise, bir kişinin, yaratıcının onun yoluna hangi basamakları koyduğunu bilemeyeceğinden Allah-u Teâlâ’nın tüm planları onun hayatında gerçekleşinceye kadar sadece sabırla beklemesi/tevekkül etmesidir. O ızdırap ve acılarından kurtulmak için, Allah-u Teâlâ’ya sığınır ve Cihad için Rabbinden ruhuna cesaret vermesini ister ve tek bir dakika bile ‘’Allahım bu isteğimi kabul et’’ demeyi unutmaz. İşte bu, bir Mücahidin dua metodudur.

Mücahid, sıkıntılı anlarında işte bu metodu seçer. Bu tip durumlarda Allah-u Teâlâ, büyük yardımlarından bahsediyor.

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ‘’Allah’ı çokça hatırlayın, umulur ki kurtuluşa erişirsiniz.’’(16)

Bir Mücahid tekrar tekrar aynı görevi başardığında, bu metodu kullanır ve bu rutin görevini bir ibadete çevirir.

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ’’Kulun rabbine( manen) en yakın olduğu an, secde anıdır. Bu sebeple secdede duayı çoğaltın.’’(17)

Bir Mücahid kendisini duaya adar. O, bu zamanlarda başka hiçbir şeyi düşünmemeyi dener. Zevklerden, isyandan ve ifşadan, dünya telaşından uzaklaşır. Ve sonra Mücahid, ruhunu sevinç ve sükûnet ile doldurur.

DUA

Allah-u Teâlâ şöyle buyuruyor: ’’Calut ve ordusuna karşı savaş meydanına çıktıkları zaman da şöyle dediler: ‘Ey Rabbimiz! Üzerlerimize sabır dök, ayaklarımızı sabit tut ve kafirler topluluğuna karşı bize yardım et!’’(18)

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ‘’İki tür dua vardır ki asla reddedilmez: ezan esnasında Allah Teâlâ’ya yapılan dua ve iki düşman birbirine doğru ilerlerken savaş esnasında yapılan dua.’’(19)

Bir Mücahid duasında şöyle der: ‘Ey Allahım! Sana sığındım. Sen her ne emredersen razı oldum. Kalbimdeki en büyük korku senin korkun. Kalbimdeki en büyük aşk senin aşkındır. Bana sabır ver ve cesaretimi arttır. Beni sebatla mükâfatlandır ve beni Sırat-ı Müstakimine yönelt. Bana nefsimi yenmem için fırsat ver. Kâfirlere karşı bana zafer nasip et. Bana asla unutmayacağım irfan gönder. Bana şehid olma fırsatı ver. Beni bağışla ve merhamet et.’’

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ‘’Dua, ibadettir.’’(20)

ORUC

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ‘’Allah azze ve celle şöyle buyuruyor: Ademoğlunun işlediği her iş kendisinindir, fakat oruç benimdir, onun mükafatını ben vereceğim.’’(21)

Bir Mücahid, cihadına veya sağlığına zarar vermediği sürece oruç tutar.

Peygamber aleyhisselam şöyle buyuruyor: ’’Allah yolunda bir gün oruç tutan kulun yüzünü, Allah-u Teâlâ yetmiş yıl ateşten uzaklaştırır.’’(22)

İnsanlar düşüncesizdir. Vücutlarının sağlığına en iyi şekilde özen gösterirler, fakat onlar ruh sağlıklarına özen göstermezler. Bir Mücahid, hem ruh hem de beden sağlığını dikkate alır. O, bu hayatı dikkate aldığı gibi bundan sonra gelecek hayatı da dikkate alır.

El-Muhacir, Müslümanların, Mücahidlerinin çoğunu kaybettiğini fark ettiği zaman, kararlı bir şekilde kendisini Allah’ın yardımına mazhar olmak için feda etmeye karar verdi. O, vücudunun her yerine ölülerin cesedinin çürümeden muhafaza edilmesi için sürülen ilacı sürdü, kendisini kefene sardı ve kardeşi er-Rabia’ya son emrini verdi. Er-Rabia, Emir Ebu Musa’ya geldi ve dedi ki: ‘’El Muhacir oruçlu olduğu halde kendisini feda etmeye karar verdi. Zorlu savaşın ardından ve orucun tüm Müslümanları etkisi altına almasına rağmen, onlar asla oruçlarını bozmuyorlar. Siz bir şeyler yapmalısınız, neyin gerekli olduğunu düşünüyorsanız…’’

Ebu Musa El Eşari, Mücahidlere hitaben şöyle dedi: ‘’Ey Müslümanlar! Her birinize söylüyorum, ya orucunuzu bozun ya da savaşı durdurun.’’ Daha sonra bir kap su alıp içtikten sonra Müslümanlar onu örnek alabildi. Ebu Musa’nın sözlerini duyan El Muhacir, biraz su içtikten sonra şöyle dedi:

 ‘’Vallahi, ben susuzluğumdan dolayı değil, Emirim emrettiği için bu suyu içtim.’’ Daha sonra kınından kılıcını çekti ve yiğitçe savaşmaya devam etti, düşmanlarına korkusuzca saldırdı. O bu şekilde düşmanın ortasına kadar ulaştığında düşmanın kılıç darbeleriyle yaralandı ve bu savaşta şehid düştü. Allahu Ekber!

Rabbim bizleri de bu özellikleri kendisinde bulunduran üstün şahsiyete sahip dini uğrunda mücadele veren kullarından eylesin.

Âmin.

--------------------------------------------------------------------

1-(Tevbe,119)

2- (Müslim)

3- (Necm, 32)

4- (Tirmizi)

5- (Buhari ve Müslim)

6- (Bakara, 215)

7- (Müslim)

8- (Zilzal, 7)

9- (Tekasür,8)

10- (Tirmizi)

11- (Müslim)

12- (Muhammed,31)

13-(Bakara, 155)

14- (Buhari)

15- (Ankebut, 45)

16- (Cuma,10)

17- (Müslim)

18- (Bakara,250)

19- (Ebu Davud)

20- (Ebu Davud ve Tirmizi)

21- (Buhari)

22- (Buhari ve Müslim)

 


* BENZER KONULAR

Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]