* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İYİ HULAR  (Okunma sayısı 372 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İYİ HULAR
« : Haziran 01, 2018, 06:17:30 ÖÖ »
İYİ HULAR

Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurdular;

“Yapılan iyi işler, insanı kötülükten korur. Verilen gizli sadaka, yaratanın öfkesini geçirir. Akraba ziyareti, ömre bereket verir; fakirlikten kurtarır.”

Bu hadis-i şerifte güzel ahlak beyan olunmaktadır. Yani iyi huylar.

Bu iyi huylar, imanlı kulları yüce kılar. İrfan sahipleri Rabb’ine bu huylarla kavuşurlar.

İlahi marifete ermenin temeli, iyi huydur.

Kötü huylara gelince: insanın iç âlemini zulmete boğar. Allah cümlemizi kötü huylardan korusun.

Evladım, bilmen gereken bazı şeyler vardır. Ama hepsinden önce, insanın iç âlemini karanlığa boğan sebepleri öğrenmelisin. Zira en büyük zarar, iç âlemin karanlığa gömülmesidir. Çünkü o, iç âlemin körelmesine sebep olur.

O karanlık içe çökünce, insan Hakk’a karşı perdelenmiş olur. Her kime ki bu musibet iş oldu; diğer bela ve felaketler ona kendiliğinden gelir.

En büyük musibet, insanın iç âlemine kötülük cinsinden gelen şeylerdir. Diğer dış musibetler, onun yanında hiç kalır.

Seven sarhoş olur. Bir sarhoş için, dışarıdan gelen belanın ne önemi vardır ki? Ancak insan, imanı dolayısıyla, daldığı sarhoşluk âleminden ayıktığı zaman, zahirde kendisine olanları anlar. Artık ne kadarsa…

Allah’ın nurundan perdelenmiş kimsenin belası eksik olmaz. Ancak bütün varlığını terk edip onun yoluna candan girdiği an, kurtulmuş sayılır. İşte o zaman nura kavuşmuş olur.

Hakk’ı terk edip zulmet yoluna girenler için, şu ayet-i kerimede ki dehşet verici emirden daha serti olamaz. Allah-ü Teâlâ şöyle buyurdu:

“Onların kalpleri RAN hastalığına tutulmuştur.” (Mutaffifin/14)

RAN: Kalbin katılaşıp kararmasıdır.

Birçok ibadet vardır ki: Sahibini ibadet ettiği Zattan gafil kılar. Birçok iyilikler içinde oldukları halde, o iyilikleri göremezler. Bilhassa o iyiliklerin sahibini hiç anlayamazlar.

Birçok uykudakiler vardır ki; Ancak uyandıkları zaman doğru yolu bulurlar.

Birçok ayık kimseler vardır ki: Zamanla gaflet uykusuna dalarlar.

Bütün kötüler, kötü olarak kalmazlar; bunların bir çoğu zamanla velayet derecesine kadar yükselir. Tabiatıyla nefislerini ıslah yoluna girdikleri takdirde…

Ömrünü ibadetle geçiren birçok kimse de sonunda kötülerin yoluna sapmışlardır.

İbadet edenlerin bir kısmına, yaptıkları amel perde olmuştur. Yaratanın iyiliğini göremez olmuşlardır.

Bu sebeple Hak’tan uzak düşerler. Bu halleriyle Hakk’a vasıl olmuş zannına kapılmış olanlar, onlar arasında eksik değildir.

Geçmiş ümmetlerden bir kul şöyle diyordu.

-ilahi ne zamandır ve ne kadar çok sana isyan ediyorum. Böyle iken, bir defa olsun: beni cezalandırmadın.

Allah-ü Teâlâ, o devrin peygamberine şöyle vahyetti:

-Git ona söyle: Onu güzel işlerimi görmekten geri koymadım mı? Onun kalbinden Bana yalvarmak tadını çıkarmadım mı? Bunlardan daha büyük musibet ve ceza olur mu?

Bayezed-i Bistami Hazretlerinin hizmetçisi Ebu Musa, şöyle bir hikâye anlatır:

-Bir gün Bayezid çarşıya çıktı. Halk onu görebilmek için hücum etti. Görebilmek için, neredeyse birbirlerine gireceklerdi. Bayezid Hz. o kalabalığın haline baktı ve şöyle dua etti:

Ya Rabbi, Sana sığınırım, onlara acı:

Beni görünce, Seni unutmasınlar.

Bana da acı, onları görmekle varlığını Bana unutturma.

Ne kadar güzel… Allah O’ndan rahmetini esirgemesin. Hakk’a karşı ne kadar doğru.

Müslüman kardeşlerine karşı ne kadar şefkatli.

Kendisi için neyi istiyorsa, onlara da aynı şeyi istiyor.

Ey insanlar arasına katılmak isteyen! Doğru ol! Ayık ol! Onlar arasına karışanlardan nicelerinin başlarında takunya sesleri uçuştu… Ve nicelerinin dini, imanı kayboldu gitti.

Allah’ım Sen esirge, Allah’ım Sen koru…

İnsanları dörde ayıracağım. Bunları iyi tanı ve iyi bil. Şöyle ki;

a) Allah kalp gözü vermiştir. Allah’ın yaptığı derin manalı ve incelik taşıyan işleri onunla görür. Onun kuvvet ve kudretine o gözle bakar, anlar.

b) Aklı ile iyiyi ve kötüyü seçer. Emir ve yasakları böylece çıkarır; anlar…

c) Sır sahibidir. Her zaman ve her an, olanlara marifet nuru ile bakar.

d) Kötüdür, bir şey göremez. Hiç bir şeyden anlamaz. Bu kimse, Allah-ü Teâlâ’nın şu emrinin tehdidi altında ezilir:

“Kim bu dünyada körlük ettiyse ahirette de kördür, yolunu daha da şaşırmıştır.” (İsra/72)

Şunu bilmek gerekir ki: Küfür ehli karanlık içindedir, yaptıkları fena işler onları boğar. Hidayet yolunu göremez olurlar.

Masiyet işlemekte devam edenler de takva nurundan mahrum yaşarlar. Yaptıkları işler, onları gaflet uykusuna daldırmıştır.

Taat ve ibadete kavuşmuş olanlar da karanlık içindedirler. Sebebi: yaptıkları ibadetleri görmemeleridir. Allah’ın başarı ihsan ettiğini bilmezler. Mevla’nın inayetini sezemezler. Amma, Allah dilerse, bunların perdesini açar. Açınca, nurla nuru görmeye başlarlar. Gözleri nur; baktıkları şey nur olur. Böyle olunca: Hak’tan başkasını göremezler.

Bir kimse, yaptığı ibadeti ve taatı görürse: Efendisini bilemez. O’nun bilgisinden mahrum olur. Efendisini gören de başkasını bilemez.

Bir kimse Allah’ın yardımı olmadan bir iş yapamayacağını anlarsa, Allah’ın iyi işleri içinde kendisini kaybeder. Kul, ibadetini görür; Yaratıcısını görmezse, taat tadından mahrum kalır.

Bazen bu hal, insanı iyi arzudan da mahrum kılar.

Çünkü insanların çoğu; iyiliği görünce, o iyilik sahibini unuturlar.

Allah her şeyden temizdir… Sübhan’dır.

Nessac şöyle diyor;

-Bir kimse ibadet ettiği zaman, nefsini görürse, ucüpten kurtulamaz…

İbadet ettiği zaman, halkı gören ve onların görmesini isteyen riyakârdır…

İbadetin çokluğunu görüp duran, kendisini aldanmaktan alamaz…

Sevaba güvenen, Hak katında perdelenmiş olur.

Yalnız Allah’ı gören, O’nun karşısında tam yerine oturmuş ve sağlam bir dost olur.

Ebu Bekir b. Abdullah şöyle anlatıyor:

Bir kimse hikmetin yanlarını görür, özüne varamazsa, bu hali ile de işi incelemeye yeltenirse aslına eremez. İşin özü ona kapalı kalır.

Bir irfan sahibi için, Allah’ı unutmaktan daha fena bir şey olamaz. Kalbini, Allah’tan başkasına bağlamaktan daha fena bir şey tasavvur edilemez.

Hangi gaye ve anma, Allah’tan başkası için olursa; kul ile Allah arasında bir perde sayılır.

Evvel zamanda inen bazı kitaplarda şu cümleler vardır:

Birçok işler vardır ki kul onu iyi bilip de yapar; ama o iş, günah saydığından daha zararlıdır.

Birçok kötü olarak yapılan iş vardır ki onlar da iyi sayılır, Hâlbuki iyilik, daima iyidir; kötülük de daima kötüdür.

Bazı büyükler, bu cümleleri şöyle açıklamışlardır.

-Bir kul iyi iş yapar. Sonra, onu yaptığı için böbürlenmeye ve övünmeye başlar. Bu gibi bir işten ne fayda hâsıl olur? Hâlbuki Allah için olması lazımdır.

Bir kimse de bir hata işler: Onun kötü olduğunu anlayınca da tövbe eder, ağlar, sızlar; haliyle bu da iyi olur.

Birinci insanın yaptığı iş gizli şirktir. Bu tehlikedir. Hem de tehlikesi kolayca sezilemeyecek kadar.

Hazreti Ebu Bekir (ra) gizli şirk için şu duayı yapardı:

-Ya Rabbi! Gizli şirkten Sana sığınırım.

Rabia Hatun şöyle anlatıyor:

-Dünya, kendisine koşanların kalbine perde olur; Allah’ın nurunu göremezler. Bilseler, dünya’yı bırakırlar. O zaman perde de olmaz: Dünyalık da daha iyi gelmeye başlar.

Bir gün Mansur’a şöyle sordular:

-Kul, Allah’a karşı basiretinin perdelenmiş olmadığını nasıl anlar?

Şöyle anlattı:

-Kul, yalnız O’nu ister: O’ndan başkasını istemezse… Bütün dileğini, O’nun zatına yöneltip, her hangi bir şeyi gayrından dilemezse…

Kul, yalnız O’nu istemeli; yalnız O’nu arzu etmeli... İsterse bu uğurda ateşe atılsın.

Her kimin ki kalbinde: Heybet sultanı, sevgi ateşi, sohbet tadı olmaz; onun basireti Allah’a karşı kapalıdır.

Bundan sonra şöyle devam etti:

-Marifet olarak: Allah-ü Teâlâ’nın, senin bütün halini bilen olduğunu bilmen yeter.

İbadet olarak: Allah-ü Teâlâ’yı senden zengin bilmen, senin ibadetine muhtaç olmadığını anlaman kâfi. O’nun sevgisinin senin sevginden daha önce başlamış olduğunu anlaman yeter.

Allah’ı anmak için: O’nun, seni senden önce anmış olduğunu bilirsen, bu da sana zikir olarak yeter.

Kalplere heybet sergisi açılınca, şehevi hisler ve kötü arzular gider. İman sahipleri marifete erdikleri zaman gafletten kurtulurlar; teklik otağına kavuşurlar.

Bunlara yapılan ihsan artık geri alınmaz. Zira onlar, artık bulacaklarını bulmuşlardır.

Allah-ü Teâlâ cümlemize nasip eylesin.

Amin.

 


* BENZER KONULAR

Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]