* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Öfkelerine Hakim Olanlar  (Okunma sayısı 1707 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Öfkelerine Hakim Olanlar
« : Ocak 21, 2024, 07:56:54 ÖÖ »


Öfkelerine Hakim Olanlar

اَلَّذٖينَ يُنْفِقُونَ فِي السَّرَّٓاءِ وَالضَّرَّٓاءِ وَالْكَاظِمٖينَ الْغَيْظَ وَالْعَافٖينَ عَنِ النَّاسِؕ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُحْسِنٖينَۚ

Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever.
(Âl-i İmrân, 3/134)

Arapçada daha çok “gazap” kavramıyla ifade edilen öfke duygusu bütün biyolojik canlıların ortak özelliklerinden biri olarak sayılabilir. Söz gelimi, kovanını tehlike altında hisseden arılar kızgınlıkla çevresine saldırabilir, boğa güreşlerinde boğalar seyir zevki açısından insanlar tarafından çeşitli yöntemlerle bilinçli olarak öfkelendirilirler. İnsanın da temel duygularından biri olan öfke, kontrol edilebilir olduğu ölçüde insanı diğer hayvanlardan farklılaştırmakta ve yüceltmektedir. Diğer bir deyişle âdemoğlu, öfkesine hâkim olarak, onun etten kemikten varlığına vurgu yapan “beşer olma” niteliğinden manevi ve öz değerine işaret eden “insan olma” derecesine yükselmektedir.

Esasen öfke duygusu hem Antik Yunan hem de İslam ahlak felsefesinde, tamamen ortadan kaldırılması gereken zararlı bir özellik değil, insanın yetkinliği için belirli oranda zorunlu bir nitelik olarak görülmüştür. Zira hamiyet ve cesaret gibi insan ve toplum haysiyeti için gerekli meziyetler, temelinde mutedil bir öfke barındırmaktadır. Nitekim kaynaklarda Allah Resulü’nün dinî ve içtimai bazı konularda vücut diline ve yüzüne yansıyacak derecede sinirlendiği nakledilmektedir. Yine Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette gazap, mecazi anlamda Yüce Allah’a nispet edilmekle birlikte, müminler için de kullanılmaktadır. Mesela Hz. Musa’nın Tûr-i Sînâ’dan dönüp İsrailoğullarının buzağıya taptığını gördüğünde öfkelenip üzülerek elindeki vahiy içerikli levhaları yere attığı ifade edilmektedir. (Aʻrâf 7/150) Görüleceği üzere buradaki öfkelenme nefsani, kişisel bir kızgınlık değil onca nimete rağmen Allah’ı bırakıp şirke yönelen kavmine karşı bir peygamber olarak yaşadığı mahcubiyet ve hayal kırıklığının neticesidir. Yine bir diğer ayette müminlerin özelliği olarak öfkelendikleri zaman insanları affettikleri buyrulmaktadır. (Şûrâ, 42/37) Bu da öfkenin tabii bir duygu olduğuna ancak gerçek müminlerin bu hislerini denetleyecek iradeye sahip olduklarına işaret etmektedir.

Bununla birlikte öfkenin daha aşırı ve yıkıcı bir boyutu bulunmaktadır ki ayetlerde bu hâl “gayz” kavramıyla ifade edilmektedir. Yakıcı bir nefret ve intikam duygusunu içeren bu öfke durumunun Kur’an’da geçtiği yerler incelendiğinde bu kavramın müminler için değil daima inkârcılar için kullanılması manidardır. Mesela Bedir Savaşı’nda zafer kazanan Müslümanlara karşı Medine Yahudilerinin öfkeden (gayz) parmaklarını ısırdıkları haber verilmiş ve onlara “Öfkenizden ölün!” şeklinde hitap edilmiştir. (Âl-i İmran, 3/119) İşte bu şekilde ilkel güdülerin ön plana çıktığı ve aklın perdelendiği öfke hâli, sonuçları itibarıyla aslında kişinin kendisine zarar veren tehlikeli bir duygu olmasının yanında, kontrol edilmesi son derece zor bir durumdur. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) “Asıl pehlivan güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir.” (Müslim, Birr, 108) buyurarak öfke kontrolünün ne kadar zor bir mesele olduğuna dikkat çekmiştir

Yazıda merkeze aldığımız Âl-i İmrân suresindeki ayette Allah Teâlâ, kendileri için cennetin hazırlandığı takva sahibi müminleri şöyle tavsif etmektedir: Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever. (Âl-i İmrân, 3/134)

Görüldüğü gibi bu ayette öfkeyi yutup insanları affetmek, karşılığında cennetin kazanılacağı zor ve mühim bir davranıştır. Burada şunu ifade etmek gerekir ki müfessirlerin de vurguladığı gibi ayette sitayişle bahsedilen bu olgun tavır ancak kişinin gücünün yettiği kimselere karşı gösterildiğinde ve intikam için önünde hiçbir engel yokken değerli ve anlamlıdır. Dolayısıyla maddi manevi kayıp yaşamamak için patrona, amire yahut fiziksel, ekonomik ya da sosyal statü açısından kendisinden üstün olana karşı gösterilen zorunlu öfke hâkimiyeti, gerçek bir meziyet değildir.

Bu noktada söz konusu ayetin tarihsel bağlamından ve arka planından bahsetmek, hem bu tavrı göstermenin ne kadar zor olduğunu anlama hem de kapsamının genişliğini görme açısından faydalı olabilir. Öfkeye hâkim olup insanları affetmeyi idealize eden bu ayet, metinsel ve tarihsel bağlamından anlaşılacağı üzere müşriklerin Müslüman şehitlerin cesetlerine dahi zarar verdiği Uhud Savaşı sonrasında Müslümanların son derece öfkeli ve üzgün hâlde intikam sözleri verdiği bir ortamda nazil olmuştur. Dolayısıyla burada gerçek müminlere nispet edilen öfkesini yutup affetme tavrı, hâlihazırdaki Müslüman kardeşlerinden öte savaşta kendilerine büyük zarar vermiş ancak ileride iman edeceklere karşı müminlerden beklenen tavırdır. Nitekim bu ve benzer ayetlerden sonra Uhud’un intikamı için söz veren Hz. Peygamber (s.a.s.) ve sahabe intikamdan vazgeçmişler, bu savaşa katılıp kendilerine büyük acılar çektiren ancak daha sonra Müslüman olan birçok ismi affetmişlerdir.

Şunu unutmamak gerekir ki hepimiz günlük yaşamımızda Allah’ın gazabını çekecek birçok davranış sergiliyor ve sonrasında Yüce Allah’ın bizi cezalandırmayıp affetmesini istiyor ve bekliyoruz. O hâlde bu beklentimizi haklı çıkaracak tek davranış, bizim de Allah Teâlâ’dan beklediğimiz davranışı başkasına karşı sergilemek, özellikle de gücümüzün yettiği ve hiddetimizin gereğini yapmamızın önünde hiçbir engelin bulunmadığı insanlara karşı öfkemizi yutup onları affetmektir.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]