İnanmışsan Rabbin Seninle
Gün ağarır. Kâinatın bütün güzelliği yeniden tecelli eder. Ama yarının ne getireceği bilinmez. Bir saniye sonrasını bilemediğimiz bir dünyada yeni yılın ne getireceğini bilmeden coşkuyla tepinmeler(!) ne kadar anlamsızdır. Bu dünyada ‘bir garip yolcu’ olduğunu unutana ne anlatılabilir ki? Gerçek yurdunu unutan insan, daha az önce vermiş olduğun nefesten sende ne kaldı? Farkında mısın? Son nefesini alamayacak kadar ya da aldığın nefesi veremeyecek kadar yakınsın, ölüme. O zaman hemen göçüp gidecek gibi hayat yaşamalı ve yarın (ahiret) için hazırlanmalısın.
İnsan bir âlem ama çevresi kadar. Etrafında kurmaya çalıştığı dünya ile kendisi imtihan sahasının sınırlarını çizmektedir. Merkezde bir insan, etrafında daireler halinde genişleyen bir dünya meydana gelmektedir. Sosyal çevresiyle beraber bir menzile ilerlemektesin. Sana yapılan telkinler ve örnek olarak sunulan yaşam tarzıyla nasıl bir akıbete sürüklenmektesin? Düşünmelisin.
Belki de halinden rahatsız olup bir arayış içine girmelisin. Bir bak, kendine! Sesini yükselt, nereye kadar ulaşabiliyorsun? Kollarını aç, kaç kişiyi kucaklayabiliyorsun? Bu kadarsın işte! Dünyevi bağlarla oluşturduğun küçücük dünyada kapasiten sadece bu kadarla sınırlıdır. Fakat kendini sonsuza ait hissediyor, niçin yaratıldığını biliyor ve vazifeni hatırlatan bir dünyanın ortasında bulduysan çok şükretmelisin. O’nun nimetlerinin minneti altında kaldığını unutmadan her an kendini ve niyetlerini kontrol etmelisin. Hedeflerini yeniden gözden geçirme zamanını kaçırmadan diriliş ateşini yeniden yakacak bir mefkûre kazanmalısın.
Bir insanın -eğer gerçekten inanmışsa- yapamayacağı ne vardır? Ama bu çağda bizim potansiyelimizden, bizim gençlerimizden her gün kaç yaprak koparak ayaklar altında çiğnenmektedir? Bir milletin nesli ifsat edilmeye çalışılırken ileriye dönük hangi idealimiz ete, kemiğe bürünecektir!
Çanakkale’de vatanı için hayatını ortaya koyanları kaybedilen nesil olarak görüp de bugün gözlerimizin önünde yoldan çıkarılmaya çalışılan nesil üzerinde düşünülmemiz temel meselemizdir. Arkadan gelecek neslin dinini, vatanını ve namusunu kendine emanet bilip gövdesini siper eden neslin sonrasında gelenler bugün sokakları dolduruyor. Soluklarından çok psikolojik sorunları olan gençlerimiz ahvalimizi bütün çarpıklığıyla gözler önüne sermektedir. Bugünün gençleri varmak istediğimiz hedefin ne olduğunu bilemediğimizin neticesi olarak boş heveslerin cengâveri olmuşlar. Bir yere çarpmadan durdurmamız gerekiyor.
Yetişmekte olan nesiller için örnek şahsiyetler, vazgeçilmez eğitim numuneleridir. Yapılamayacak görünenleri başarmanın örneği, ömrüne hesapla sığdırılamayan eserleri bırakıp gitmiş olanlardır. Düşünceleri, hareketleri, ahlakları, etkileri ile kitleleri peşine takmış ve gönüllerde taht kurmuşlardır. Asılmışlar, sürülmüşler, işkence ve hakaret görmüşler… Yüzyıllar da geçmiş olsa bile hala sevilen ve anılan bu bahtiyar insanları tanımak, örnek almak adam olma yolundaki çabamıza çok önemli katkılar yapacaktır.
Genç Kardeşim; Mısır’dan Hasan el Benna’yı, Hindistan’dan Nedvi’yi, Pakistan’dan Mevdudi’yi, Amerika’dan Malcolm X’i ve Anadolu coğrafyasından Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’yi tanımadan Müslümanların bugün içinde bulunmuş olduğu esareti anlayamazsın. Unutma, anlayamadığımız her gün yeni felaketleri tecrübe etmek zorunda kalıyoruz. Ortadoğu’da -öz yurdunda- garip kalmış Müslümanlar, imanının verdiği dirilikle mazlumları yeniden ayağa kaldıracak ve kendini davasına adamış ‘adam’ların hasretiyle kavrulmaktadır. Ruhunun isteklerini bilmeden ve şahsiyetinden çok uzaklarda yaşayamazsın. Artık kendine gelmeli ve ben de varım demelisin.
Küçücük gördüğün kendi dünyandan işe başlamalı ve gölün ortasına düşen damlanın oluşturduğu dairelerden ilham almalısın. Yalnızlıktan veya azlıktan tedirgin olmaya gerek yok. “Biz sana (şimdi) onların haberlerini doğru olarak aktarıyoruz. Gerçekten onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi ve biz de onların hidayetlerini artırmıştık. Onların kalpleri üzerinde (sabrı ve kararlılığı) raptetmiştik. (Krala karşı) Kıyam ettiklerinde demişlerdi ki: ‘Bizim Rabbimiz göklerin ve yerin Rabbidir. İlah olarak biz O’ndan başkasına kesinlikle tapmayız’. And olsun ki (bunun tersini) söyleyecek olursak gerçeğin dışına çıkarız.” (Kehf, 13-14) ayet-i celilesi’nin ifade ettiği, tırnağından saç teline kadar iman yüklü genç nesiller yetiştiğinde eski dünyaya benzemeyen İslam nimeti dünyayı saracaktır. Kula değil, Allah’a kul olarak hürriyete kavuşmak ya da bu uğurda ölerek ölümsüzlüğe ulaşmak varken bu dünyaya boyun eğmek ve kaybolup gitmek büyük bir aldanıştır.
Genç Adam! Kendini ucuza satma! Unutma ki sen arşın gölgesine adaysın. Dünya ve içindekiler teklif edilse kapılma. Sen sonsuzluk yolcususun. Ebedi kurtuluşun yolunu bulmalısın. Aldırma, inanmış isen Rabbin seninle!