Kırmayın Sakın İncitmeyin
Affetmenin ne kadar erdemli bir hareket olduğunu biliriz… Çoğu zaman kendimizde buluruz affediciliği... Kolay affetmekten dem vururken bir gün birini asla affetmem diyeceğimiz aklımıza dahi gelmez...
Kim ne yapmış olursa olsun affedebileceğimizi zannederiz...
Fakat hiçte o kadar kolay olmadığını zaman içerisinde anlıyor insan... Zaten kolay olsaydı bu kadar övülür müydü? Bu kadar yüce olur muydu Hak katında?
Herkesin yapabileceği bir şey olmayışıdır onu erdemli kılan... Allâh’ın sevdiği ve tavsiye ettiği çok güzel bir haslettir hoşgörü ve affedicilik...
Kalp çok narindir... İncinmeye en müsait organdır... En cesur hem de en narin…
Onun adı bazen gönüldür... Şairlerin mısralarına ilham olur…
Yazmakla bitmez derdi, tasası... Bitmez sevdası…Vuslat olur, hasret olur düşer dizelere kimi zaman....
’Gel Ey Sevgili’ diye yazar kalem feryadını...
Türkülerde hayat bulur bazen;
Gönül dağı olur, yağmur olur, boran olur, hüzün olur…
Sevda olur can olur,
Can özü olur… Canana, can olur dergâhı gönülde...
Saz başka söyler, ney başka anlatır... Asırlar aşarak, dağlar aşarak yollar aşarak ulaşır dokunur ince narin gönüllere..
.
Çobanın kavalına, Neyin hasretine, sazın teline; ses olur, nefes olur, vuran el olur… Hüznünü akıtır, acısını, sitemini, ahını… Ve içli içli çağırır sevgiliyi…
Derman arar…
Bazen de bir bulut misalidir…
Beyazlığı gökyüzüne ahenk katar... Salınır rüzgârın önünde... Semanın gelinciği, narini olur… Şekilden şekile girer...
Halden hale... Kalp gibi... Oda halden hale dönmez mi? Çiçekler açar bağrında, sevdalar yeşerir... Deryalara yelken açar ve çatlar kırılır kimi zaman... Gözyaşı salar gözlere… Ateş düşürür sineye...
Mahzunlaşır bulutlarda kimi zaman…
Rengi duman, yükü gamdır… Hüzün giyer, küser, küstürülür belki de… Rüzgârda hoyrat davranır ona... Şiddetle eser. Savurur hoyratça…
Bir başka bulutla çarpışınca bir inilti kopar gökyüzünde, yarılır, gürler... Şimşekler çakar semada... Gök yere iniyor, öfke saçıyor zannedilir... Dehşetinden kaçışır insanlar... Oysa!
Oysa kırılma sesidir gelen... Hüznün sesidir... Feryattır… Acının yankısıdır delen semayı… Ayrılıştır…
Çatlar bağrı ve yavaş yavaş yağmur damlaları düşer… Kimi rahmet der kimi bereket... Kiminin gözyaşlarına karışır hüzün olur düşer yeryüzüne…
Kırmayın! Sakın incitmeyin… Ağlatmayın, bulutlar misali akıtmayın yaşlarını...
Kalpler kırılmaya görsün... Kırılan bir kalp onarılmazmış öğrendim. Bağrımda bir sızı var şimdi... Bir acı… Kanayıp durur... Kabuk bağlarken tekrar tekrar açılan bir yara, yara ki!
Dil nasıl kırardı kalbi... Böylesine derin bir yara nasıl açardı... Kırıldı işte... kapanmayan derin bir yara açıldı işte...
Hani affetmek erdemdi ya! Hani hoşgörü güzeldi! Affetmiyor işte. Hakkım helaldir derken dilim! Kalbim diyemiyor affedemiyor... Kar etmiyor hiçbir sözüm… Dinlemiyor… Kanayıp duruyor her geçen gün…