MÜNAFIKLIK TESTİ
“Onlar, namaza kalktıkları zaman, üşene üşene kalkarlar, insanlara sürekli gösteriş yaparlar. Ve Allah’ı da çok az zikrederler.” (Nisa 4/142)
“Onları gördüğün zaman kalıpları (dış görüntüleri, cüsseleri) hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsin. Ancak onlar sanki elbise giydirilmiş kütükler gibidirler.” (Münafikun 63/4)
“Münafık iyiliği konuşur ama kötülüğü işler. Ümmetim için en çok bu ağzı iyi laf yapan münafıklardan korkarım.” (Râmuz el-Ehadis)
“Konuştuğu zaman hayâlı, edepli ve sadece gerektiği zaman konuşmak imanın göstergesidir. Açık saçık, (müstehcen), lüzumsuz ve fazlaca konuşmak ise münafıklığın kısımlarındandır.” (Tirmizi)
“Kim ki, kendisini insanlara olduğundan daha fazla Allah’tan korkan ve takvalı göstermeye çalışırsa o, münafıktır.” (Camiussağir)
“Mü’min, yiğittir, zekidir, dikkatlidir, itaatlidir, acele etmeyendir, âlimdir, takva sahibidir. Münafık ise, insanları arkalarından çekiştiren ve yüzlerine karşı dil uzatan bir cehennem odunudur. Şüpheli şeylerden uzak durmaz, harama, helale önem vermez, tıpkı gece odun toplayan kimse gibi, nereden kazandığına, nereye harcadığına ehemmiyet vermez.” (Râmuz el-Ehadis)
“Mümin omuzları yumuşak kimsedir. (İyi geçimlidir) O, din kardeşine rahatlık ve ferahlık verir. Münafık ise kardeşinden uzak durur. Kardeşine sıkıntı ve huzursuzluk verir. Mümin selam vermekte atılgandır. Münafık ise bakar ki önce kendisine versinler.” (Râmuz el-Ehadis)
“Üç kimse vardır ki, münafıklardan başkası onları hafife almaz: İslam’da saçını ağartmış olan kişi, ilim sahibi ve adaletli bir önder.” (Taberânî)
“Kimde dört vasıf bulunursa halis münafık olur O dört şeyden biri kendisinde bulunan kişi ise onu terk edinceye kadar münafıklıktan bir haslet bulunur Bunlar: Kendisine bir emanet bırakıldığı zaman ihanet eder; konuştuğunda yalan konuşur, anlaştığı zaman sözünde durmayıp bozar. Bir kimseyle tartıştığı zaman haddi aşıp, aşırı giderek karşısındakine kötülük yapar.” (Buhari)
“Bizimle münafıkları ayıran alamet, yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmaktır. Münafıklar, yatsı ve sabah namazına devam edemez. Onlara sabah ile yatsı namazlarından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. Hâlbuki bu iki namazın cemaatinde olan sevabı bilselerdi, emekleye emekleye de olsa, onlara gelip hazır olurlardı.” (Buhari)
“İşte bu, münafıkların namazıdır. « (Üç kere tekrarladı ve ekledi;) «Onlardan biri güneş sararıncaya kadar oturur, (namazı erteler) o anda (sanki) güneş şeytanın boynuzları arasındadır. En son kalkar, hızla dört rekat kılar ki burada da Allah’ı çok az zikreder.” (Ahmed bin Hanbel)
“Mü›min, günahını üzerine düşüverecek bir dağ gibi görür ve günahtan böylece korkar. Münafık ise, günahını burnunun üzerine konmuş uçan bir sinek gibi görüp günahlarını hafife alır.” (Buhari)
“Onlar için namaz aşikâre oldu, onu kabul ettiler. Zekât gizli oldu, onu yediler. İşte bunlar münafıktır.” (Râmuz el-Ehadis)
“Mü›mine hastalık gelip, Allah onu iyi ettiğinde, bu müminin günahlarına kefaret ve ilerisi için ders olur. Münafık ise, hasta olup iyi olduğunda, bağlanıp salıverilen deve gibi kalkar. O niçin bağlandığını ve niçin salıverildiğini bilmez.” (Râmuz el-Ehadis)
“Şu iki özellik asla münafıkta bir araya gelmez. Güzel ahlak ve dinde anlayış, kavrayıcılık.” (Camiussağir)
Allah’ımız, tüm bu münafıklık özelliklerini üzerimizde toplamaktan bizi muhafaza eylesin.
Abdülaziz Kıranşal.