Bir Beyaz Sayfa Açallım
Yanlış okumadınız; hadi bir beyaz sayfa açalım… Hayat kitabının bilinmedik nice beyaz sayfalarından birine daha başlayalım; kaderin “yazı” olduğunu, “yazgı” olduğunu unutmadan… Yeniden, yeni doğmuş, dünyayı yeni tanıyormuş duygusuyla kavrayalım hayatı. Biz hayata yeni bir yüzle baktıkça, hayatın da yenilendiğini, yeni tanıyormuş gibi bir gülümseme ve merakla bizi karşıladığını göreceğiz.
Beyaz kelimesini yaratan Allah’a hamdolsun, okuyucunun yüzü ve bahtı ak olsun; ömrü ırmaklar gibi gür ve berrak olsun, amin, diyeceğimiz odur ki insan hayatı ilk nefesten son nefese kadar “yeni” bir “beyaz sayfa” açmak için sınırsız imkanlar sunmaktadır. Ondandır ki “tövbe kapısı” diye bir kapı her zaman açıktır ve Mevlâna Hazretleri’nin dediği gibi yüzlerce kez tövbemizi bozmuş olsak bile kalbimiz mühürlenmedikçe o kapının kapanası yoktur; ümitsizlik, karamsarlık, yeis, keder kendine varsın başka kapılar arasın!..
Bilenlerin söylediklerinden özetlersek, bir beyaz sayfa açmadan hayatımızda aşka, gönül enginliğine, derinliğe, sükunete ulaşmamız mümkün değildir. Bizi yüce mekan ve mertebelere taşıyan her yolculuk açılan bir beyaz sayfayla başlar. Ara duraklarda yeni beyaz sayfalar açarız; kazanırsak şayet üzerimizdeki “kâmil” sıfatı bir beyaz sayfalar yolculuğunun sonucundan başkası değildir.
Durağanlık kesinlikle sükunet değildir. Ben kendime yeterim, yeniliğe ne gerek var diyerek kendi içine kilitlenen ve bir beyaz sayfa açmaktan çekinen insanlar hayatı kirlenmiş ve yıpranmış sayfalara çevirirler. Gönlümüzü sabitlediğimiz yüce zirveden kainatın bütün enginliklerine açtığımız pencereler “beyaz sayfa” açma cesaretimizden dolayı ışıklanmaktadır.
Dağların taşıyamayacağı yükü taşıma kudretiyle, yeteneğiyle yaratılan kişioğlunun karşılaştığı her zorluğu “bu da geçer ya hu” tevekkülüyle karşılaması ve “imtihan” olarak görmesi de icabında bir beyaz sayfadan ibarettir; açılmıştır açılacağı kadar… Sabır ve tevekkül katlanma değildir; yeni bir başlangıç için aradığımız zemini anlatmaktadır bu sözcükler…
İnsanın fıtratı beyaz sayfaları eksik olmayan bir defter gibidir; yüzümüzü fıtratımıza döndürmemiz de bir beyaz sayfa açmaktan başka bir şey değildir.
Unutmayalım ki Efendimiz’in etrafında pervane olan, onu canlarından çok seven ve dünyanın en çiçekli, en derin, en anlamlı, en insanî devrimini Efendimiz’le birlikte gerçekleştiren o “mübarek” kişiler de, ki hepsine selam olsun, gıpta ederiz, bir beyaz sayfa açarak yıldızlaşmışlardır.
Her beyaz sayfa yeni bir başlangıçtır; insanın ve tabiatın fıtratında (evet, doğanın doğasında!..) baskın olan yenilenmeden başkası değildir. Her dem yeniden doğduğunu söyleyen şair her dem bir beyaz sayfa açmakta ve bir ırmak gibi sonsuzluk denizine aktığının, bir an’ının bir an’ına benzemediğinin farkına varmış demektir. Artık her “an” onun için bir beyaz sayfadan ibarettir ve tabiatıyla bu “yenilikten” bu yenilenmeden kimsenin usanması da mümkün değildir.
Bir beyaz sayfa açalım, değişir hayatımız…