* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Değişim ve Beşerî İrade  (Okunma sayısı 487 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Değişim ve Beşerî İrade
« : Şubat 22, 2020, 05:40:48 ÖS »
Değişim ve Beşerî İrade

“Şüphesiz ki, bir toplum kendi benliklerinde olanı değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez.” (Ra’d, 13/11.)

Efesli filozof Herakleitos (ö. MÖ 435), “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” demiş. Şüphesiz bu, tecrübe ve gözleme dayalı bir hüküm ve elbette gereceği yansıtıyor. Mevlana da, “Şu akıp giden kum seline bak; ne durması var, ne dinlenmesi. “Bak birdenbire nasıl bozuluyor dünya, nasıl atıyor bir başka dünyanın temelini...” diyor.

Değişim olgusu dünya ve evren ekseninde tabii bir akış içinde gerçekleşirken insan ve sosyal hayat alanında bireylerin iradesi üzerinden yani değiştirebilme imkân ve yeteneği üzerinden ortaya çıkıyor. İnsanın ilahî nizam karşısındaki sorumluluğu da bu yetki ve yeteneğe dayanmaktadır. Değişimin yönünü salahtan, iyiden ve iyilikten yana gerçekleştirmek, kötüye yönelik değişimlerin kaynağı olmamak sorumluluğunda insan. Kendisinin etken olmadığı kötü akışlara da sırt çevirme lüksü yok. Fakat o bu sorumluluğu nasıl yerine getireceğini doğrudan akıl yolu ile bulma imkâna sahip değildir. İşte burada ilahî mesajın yani din olgusunun rehberliği söz konusudur.

İnsanın benliğine hâkim olan durum iyi ve kötü nitelikli olmak üzere çift yönlü bir yapı taşıyor. Buna göre baştaki ayetin genel ifadesi şöyle anlaşılmaya müsaittir: “Bir toplum sahip olduğu iyiye yönelme ve kötülüklerden kaçınma tutumunu kendi iradesi ile terk edip fesat ve yozlaşma içine düşmedikçe Allah onların durumunu kötüye vardırmaz, yardım ve desteğini üzerlerinden çekmez.” Bu anlam, “Bir toplum kendi benliklerinde olanı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği nimeti değiştirmez.” (Enfal, 8/53.) ayetinde de açıkça ifadesini bulmuştur.

Nimet kavramı en geniş anlamı ile insanın -farkında olsun olmasın- yararlandığı her şeyi ifade diyor. “Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız sayıp bitiremezsiniz.” (İbrahim, 14/34.) ayeti nimet kavramının bu geniş kapsamına işaret ediyor. Kur’an ve sünnet bu kavramı daima, nimetleri veren Allah’ı hatırlama ve buna göre bir hayat sürme bağlamında gündeme getirir. Nimetleri verenin devre dışı bırakılması doğrudan ya da dolaylı şekilde kulluk ilişkisinden soyutlanmakla sonuçlanabilmektedir. Böyle olunca da ilişki kesme tek taraflı olmaktan çıkar ve nimeti veren kudret de onu kısıtlar ya da bütünüyle geri çeker.

Toplumda kötü bir süreç yaşanıyorsa bunun sebebi insanın tutum ve yönelişleridir. Kötü gidişi durmak için sebebi ortadan kaldırmak yani tutum ve davranışları iyileştirmek gerekir. Toplumsal değişim toplumsal değerler ile doğrudan bağlantılıdır. Değişimin iyi ya da kötü yönde oluşunu bu toplumsal değerlerin değişim yönü belirler. Değerlerin yitirilmesi ya da aşınmaya uğraması toplumsal yapıdaki bozulmayı ve bunun olumsuz yanaşmalarını kaçınılmaz kılar. Şu hadis-i şerif bu gerçeğe dikkat çekiyor: “Allah Teala benî İsrail peygamberlerinden birine şöyle vahyetti: İyi hâl üzere olan bir şehir ya da ev halkı yoktur ki günah işleyen bir topluma dönüşsünler de Allah onları sevmedikleri bir hâle dönüştürmesin. ‘Bir toplum...’ diye başlayan ayet (Enfal, 8/53.) bu gerçeği ifade etmektedir.” (İbn Ebi Hatim, Tefsir)

Toplumlarda kötüye gidişin temel sebeplerinden biri de benlik yitirme ve kendine yabancılaşmadır. Bu tür savrulmalardan yerli ve öz değerler dolaşımdan kalkar. Kimlik krizleri baş gösterir. Yabancılık ve kan uyuşmazlığı söz konusu olsa da güçlü olanı yeğleme eğilimi güçlü bir etken olarak varlığını hissettirir. Kültürler arası farklılıklar onlar arasındaki etkileşime engel değildir; hatta bu etkileşim kaçınılmazdır. Sakınılması gereken, bir kültürün kendi dokusunu yitirecek şekilde temel yapı taşlarının değişime uğrayacağı etkileşimdir. Bu akıbete uğrayan kültürün mensupları baskın kültürün boyasıyla boyanır, onu benimser. “Bir topluma benzemeye öykünen kimse onlardandır.” (Ebu Davud, Libas, 5.) hadisi bu sosyopsikolojik gerçeğe işaret ediyor.

Toplumsal hayat iyi bir çizgi takip ediyorsa bunun bilincinde olup devamının sağlanması ve daha iyiye gidişin yollarının aranması; kötü bir gidiş söz konusu ise bunun düzeltilmesi yönünde çaba harcanması toplumsal salahın olmazsa olmaz şartıdır. Kur’an söylemi ile ifade etmek istersek diyebiliriz ki bunun yolu da inancı, itaati, şükrü, kulluk bilincini yitirmeksizin daima “sa’y ü gayret” yönelişi içinde olmaktır. Bu yapılabilirse sağlık, güvenlik, bolluk, huzur ve istikrar gibi nimetlerden mahrum kalınmaz.

Hiçbir sosyolojik değişme bıçakla keser gibi birden bire gerçekleşmez. Kötüye gidişler kendini fark ettirmeden yavaş yavaş ama köklerini gittikçe toplumların ruhuna işleterek ilerler. Durum fark edilip düzeltilmek, iyi yönde değişim sağlanmak istendiğinde de aynı sosyolojik gerçek etkili olur. Bozulma sırasında yaşanan zamansal süreç ıslah ve tamir yönünde de yaşanır. İslam’ın gelişi ile müşrik Arap toplumu kısa zamanda hayret verici bir değişim yaşamış ise de bu durum, sonuca ulaşma yolunda vahyin belli bir zamana yayma süreci geçirdiği gerçeğini gölgede bırakmaz.
Bireyler gibi toplumlar da öteden beri alışageldikleri, doğru bildikleri düşünce, yaşayış biçimini, tutum ve davranışları benimseyip özümserler. Her toplum kendi inanç, düşünce ve hayat tarzından memnun bir tavır içinde olur. Öyle ki bunlar kişiliklerinin yapı taşları hâline gelir. Kur’an’ın ifadesi ile artık “Her bir grup kendi inanç ve anlayışı ile sevinçlidir.” (Rum, 30/32.)

Kabullerimiz ve memnuniyetlerimiz, gerektiğinde alışkanlıklarımızı, tutum ve yaşayış tarzımızı, içinde bulunduğumuz durum ve çevreyi değiştirmemizi zorlaştırıyor. Böyle de olsa gerçekte bir değişim ihtiyacı hep hissedilir. “Hiç kimse değişime karşı değildir, yeter ki ucu kendisine dokunmasın.” (Ahmet Hamdi Tanpınar). Gerekli ama ben değil, başkaları yapsın demeğe getirilir. Bu gerçeği dillendiren hoş bir karikatür görmüştüm: Konuşmacı dinleyenlere “Kim değişim ister?” diye sorunca herkes mütebessim yüzlerle el kaldırıyor. “Peki, kim kendini değiştirmeyi ister?” sorusu karşısında ise bütün suratlar asık, başlar önde ve bir tek kalkan el yok; büyük bir sessizlik. Ortamdaki tek hareketli varlık havada uçan bir sinek...

Kötüye gidişler içimizdeki negatif eğilimlerin desteği ile “kendiliğinden” yahut kolayca ortaya çıkarken, iyiye yönelişler özel bir gayret, plan ve fedakârlık istiyor. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in “büyük cihat” (Münavi, Feyzü’l-Kadir, [Beyrut, 1994,] III, 211.) diye nitelediği hayat algısını kast ediyorum.

İslam dünyasının yaşadığı sarsılma, örselenme ve çöküşler Kur’an’ın dikkatleri üzerine çektiği değişim kanunu çerçevesinde vuku buluyor. Ancak, Kur’an inananlarını içinde bulundukları kötü durumla baş başa ve ümitsizlik içinde bırakmıyor. Onlara ümit aşılıyor, iyiye değişimin gereğini yerine getirmeleri konusunda teşvik ediyor ve nihai hâkimiyetin “iyilere ait olacağını müjdeliyor: “And olsun, Tevrat’tan sonra Zebur’da da, ‘Yeryüzüne muhakkak benim iyi kulların varis olacaktır’ diye yazmıştık.” (Enbiya, 21/105) “Eğer siz (dininin ilkelerini yaşmak sureti ile) Allah’a yardım ederseniz o da size yardım eder.” (Muhammed, 47/7.) “Ve Allah size yardım ederse artık size galip gelecek kimse olmaz.” (Âl-i İmran, 3/160.)

İhmal ettiğimiz görevlerimizi yerine getirme, günahları terk etme, kulluk davranışlarında sebat gösterme, içimizdeki kin, nefret, kibir, başkalarını küçük görmek gibi kötü duyguları iyileri ile değiştirmeye ihtiyacımız var. İnsanlarla iyi geçinme, başkalarının iyiliğini düşünme, mütevazı ev, uyumlu insanlar olma yönünde atılacak her adım ruhumuzu yükselten basamaklara dönüşecektir.

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]