Dijital Dünyanın Dönüştürdükleri
Teknolojinin gelişmesi, dijital platformların çoğalması ile birlikte her geçen gün hayatımızı daha yakinen etkileyen şeyler meydana geliyor. Dün dijital platformları yerden yere vuranlar bugün mecburen bu alanları kullanmaya başladılar. Eğitim, sağlık, ekonomi, sanat, edebiyat gibi aklımıza gelen birçok alanın bir ayağı artık dijital platformlarda.
Teknoloji geliştikçe mertlik bozuluyor, doğal olandan uzaklaşıyoruz, her şey anlamını yitiriyor gibi bir anlayış söz konusu. Bu noktada reddetmek mi yoksa teknolojiyi kullanmak mı ikileminde kalıyoruz. Aslında sorulması gereken teknolojiyi hangi amaçla ve nasıl kullanacağımız olmalıdır.
Üzümden sirke de yaparsınız şarap da. Sirkenin faydalarını say say bitiremezken, diğeri zihni bulandırıp muhakeme yeteneğini zayıflatarak nasıl büyük zararlar verdiğini hepimiz biliriz. Teknoloji de böyledir, doğru kullanılmadığı zaman zihni bulanıklaştırıyor. İnsanlığın faydasına kullanmak da, insanlığın zararına kullanmak da bizim elimizde. Üzümü tanımadan, hangi koşullarda yetişip, nasıl mayalamamız gerektiğini bilmeden sirke üretemeyeceğimiz gibi teknolojiyi de tanımadan kullanamayız.
Özellikle dijital platformları insanlığın faydasına kullanabilmek için bu mecraların çalışma şekillerini, algoritmalarını iyi bilmemiz gerekiyor. Tanımadan bize sunulduğu şekliyle kullandığımız için dijital platformlar yaşantı tarzlarımızdan inançlarımıza, alışkanlıklarımızdan zevklerimize kadar etki etmektedir. Şuan bu mecraları eleştirmemizin en büyük nedeni de budur. Zira bilmediğimiz, etkilerine tam olarak vakıf olmadığımız her ortam ister istemez bizi içine çeker.
Bu mecralarda hemen her gün bir akım meydana gelmekte, yeni bir özellik üretilmekte ve bizler de nedenini, nelere neden olabileceğini sorgulamadan bu akımlara ayak uydurmaktayız. Kimi zaman daha çok beğeni almak, daha çok takipçi toplamak için, kimi zaman da olduğu ortamın koşullarına ayak uydurmak zorunda olduğu psikolojisi ile hareket eden insanların hiç düşünmeden bu akımların bir parçası haline geldiğini görüyoruz. Bu mecraların en büyük zararı da “düşünmeden” bu akımlara kapılmamız. Belki de düşünmemiz istenmiyor ve ona göre tasarlanıyorlardır? Hızlı akan yapısı içerisinde birçok kez amaçları ve sonuçları düşünmeden hareket ediyoruz. Sokakta, parkta, evimizde yapıldığı zaman rahatsız olacağımız birçok şeyi ortamın büyüsüyle yapabiliyor veya alkışlayabiliyoruz.
Bir insan bize hakaret etse, değerlerimizi küçümseyecek tavırlarda bulunsa, mahremiyetimizi tüm insanların içinde ifşa etse ne hissederiz? Tepkimiz ne olur? Tüm bunlar dijital platformlarda meydana geliyor ve biz bunları ortamın büyüsüyle normal karşılıyoruz. Komik olmak, eğlenceli zaman geçirmek için bu şekilde davranılması gerektiğini düşünüyoruz. Hâlbuki bir insanın yüzüne karşı hakaret etmek, aşağılamakla dijital mecralarda yapmanın etkisi arasında hiçbir fark yoktur. Bugün dijitalde linç yediği için intihara sürüklenen, sürekli mükemmel insan portreleri sunulduğu için sürekli o mükemmelliği arayan, ciddi psikolojik sorun yaşayan insanlar mevcut. Belki de hiç düşünmeden yaptığımız bir paylaşımla, bir yorumla bizde parçasıyız bu vebalin.
Dün iyiyi, doğruyu, hakkı anlatmanın çabasında olanlar, bu zamanın şartları bu diyerek inançlarından taviz verir hale geldiler. Önceleri amaca ulaşmak için bu yolu izlememiz gerektiği söylenirken, şimdilerde amacın da yolun da ortada olmadığını görüyoruz. Çok beğeni alan, çok paylaşılan, çok takip edilen, çok yorum yapılan, keşfette önümüze düşen şeylerin muhakkak doğru olduğu zannındayız. Bu hayatın bir parçası olabilmek, dışlanmamak için bu şekilde hareket etmeye çalışıyoruz. Böyle böyle taviz veriyor, taviz verdikçe duyarsızlaşıyor, bu kötü hasletleri gerçek hayata taşıyoruz. Zamanla kaba, düşüncesiz, önüne ne konulursa sorgulamayan insanlara dönüşüyoruz.
Tesettürümüz, sofralarımız, yeme içme alışkanlıklarımız, okuduklarımız, izlediklerimiz, konuştuklarımız, zamanımızı değerlendirme biçimlerimiz, gezdiğimiz yerler, satın alma alışkanlıklarımız ve daha birçok şey farkında olmadan dijitalin etkisiyle değişiyor. Sanal bir dünyada olduğumuz düşüncesi ile yaptıklarımızın, takip ettiklerimizin, beğendiklerimizin bir karşılığının olmadığı yanılgısı içerisindeyiz. Hâlbuki ipleri bizim elimizde olmayan bu mecra bizi istediği gibi yönlendiriyor. Ya ipleri elimize alır bu mecraları doğru bir şekilde kullanırız ya da bu mecralar bizi değiştirmeye ve dönüştürmeye devam eder. Seçim bizim.