* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: İyilik Yap İyilik Bul  (Okunma sayısı 1390 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
İyilik Yap İyilik Bul
« : Ocak 22, 2015, 10:34:15 ÖS »
İYİLİK YAP İYİLİK BUL

Hikmet sahipleri, “Herkes ektiğini biçer, işlediğinin karşılığını görür” demişler. İyilik eden iyilik, kötülük eden de kötülük bulur. Adaletin ölçüsü budur. Artık iyilik isteyen iyilik yapsın, kötülük isteyen kötülük…
Cenab-ı Hak adildir, kullarına zulmetmez. Kim bu dünyada iyilik adına bir şey yaparsa faydası kendisine olur. Kim de bu dünyada bir kötülük yaparsa zararı, vebali yine kendisine olur.
“Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmedecek değildir.” (Fussilet, 46)
Rasul-i Ekrem s.a.v. de bu hususta şöyle buyurmuştur:
“İyilik kaybolmaz, günahlar da unutulmaz. Hakim olan Allah ölmez. O halde dilediğini yap. Nasıl davranırsan öyle muamele görürsün.” (Ahmed b. Hanbel; Ali el-Muttakî)
Kalbe zulüm
Kötülüğün ilk zararı onu yapanadır. Kötülük yapan kimse aslında kendisine haksızlık ve zulüm yapmaktadır. İlk zararı da, dünya ve ahiret cezası bir yana, her şeyden önce kalbinedir. Yapılan her kötülük kalbi öldüren zehir gibidir. Kalbin ölmesi, günah kirleriyle iyice kararıp sonunda kapanması ve üzerine mühür vurulup kendi haline terk edilmesidir. Böyle bir kalp insana yüktür.
Kötülük, kalbi Allah sevgisinden mahrum eder. İnsan kalbine hayat ve tat veren ilahi feyzin, nurun, ilmin, şuurun, desteğin yolunu tıkar. İnsanın temiz fıtratını bozar. Bunlar insanın kendisine yaptığı zulümdür ve tövbe edip temizlenmedikçe bir hesap ve ceza ile karşılaşır.
Hz. Ali r.a. bir defasında:
– Ben hiç kimseye iyilik ve kötülük etmedim, dedi. Orada bulunanlar bu söze hayret ettiler ve:
– Ey müminlerin emiri, sizden hiç kimseye karşı bir kötülük meydana gelmiş değil ama iyilik etmemiş olmanız nasıl mümkün olur, diye sordular. Hz. Ali r.a. şöyle dedi:
– Allah Tealâ, ‘İyilik eden kendine, kötülük eden de kendine etmiş olur’ (Casiye, 15) buyurmuştur. Yani benden meydana gelen her iyilik ve kötülük, aslında banadır, başkasına değil..
Şeyh Sadi Şirazî k.s anlatıyor:
Bazı büyüklerle bir gemiye binmiştim. Bindiğimiz geminin arkasında bir kayık battı ve iki kardeş bir girdaba düştü. Birlikte bulunduğum büyüklerden biri gemiciye:
– Bu iki kardeşi kurtar, sana yüz dinar vereyim, dedi.
Gemici yalnız birisini kurtarabildi, öteki boğulup öldü. Ben bu durumu görünce:
– Demek ömrü bu kadarmış, eceli gelmiş ki onu kurtarmakta geciktin, dedim. Gemici güldü ve şöyle dedi:
– Dediğin doğrudur. Fakat ben ilk önce bunu kurtarmak istedim. Çünkü bir vakitler çölde kalmıştım, o beni deveye bindirdi. Diğeri ise bana kamçıyla vurmuştu.
Sonra ben dedim ki:
– Cenab-ı Hak ne kadar doğru buyuruyor: “İyilik eden kendisine iyilik etmiş olur. Kötülük eden de kendisine kötülük yapmış olur.” (Fussilet, 46)
Kimsenin yanına kalmaz
Abbasî halifelerinden Harun Reşid’in güzel bir bahçesi vardı. Bahçesindeki bir gül fidanına merak salmıştı. Bir gün bahçıvanına, “Fidanın bakımını iyi yap, gül açtığında da kimseye koparttırmadan bana getir.” diye emretti.
Halifenin emrini yerine getirmek için gece gündüz fidanın üzerine titreyen bahçıvan, bir gün henüz yeni açılmış olan gülün dalına konan bir bülbülün gagalayarak yapraklarını darmadağın ettiğini gördü ve korkuyla durumu halifeye arz etti. Bunun üzerine halife, “Üzülme, bülbülün de yaptığı yanına kalmaz!” dedi.
Ferahlayan bahçıvan tekrar işine döndü. Bir gün otların arasında dolaşan bir yılan gördü. Yılan bülbülü ağzına almış, dikenlerin arasına doğru kayıp gidiyordu. Bahçıvan durumu halifeye arz etti. Halife, “Yılanın ettiği de yanına kalmaz!” dedi.
Bir müddet sonra bahçıvan otlar arasında dolaşırken yılan bahçıvanın ayağına dolandı ve onu sokmaya çalıştı. Bahçıvan elindeki kürekle yılanı öldürdü, sonra da durumu da halifeye arz etti. Harun Reşid, “Senin yaptığın da yanına kalmaz!” dedi.
Aradan zaman geçti ve bahçıvan halife aleyhinde bir suç işledi. O da cezalandırılması için bahçıvanı hakimin huzuruna sevk etti. Fakat bahçıvan hakimin bütün sorularını cevapsız bıraktı ve “Ben ancak halifeye konuşurum. Başka kimse benden cevap alamaz!” dedi. Nihayet Harun Reşid’in huzuruna getirilen bahçıvan şöyle konuştu:
“Efendim siz, bülbülün yaptığı yanına kalmaz, dediniz, onu yılan yuttu. Yılanın da yaptığı yanına kalmaz, dediniz, onu da ben öldürdüm. Benim de yaptığımın yanıma kalmayacağını söylediniz, işte o da oldu. Zat-ı âliniz benim kusurumu affedip bağışlayınız! Siz bana etmeyiniz ki size de bir eden bulunmasın.”
Bahçıvanın sözleri Halife Harun Reşid’in çok hoşuna gitti. Kendi şahsına karşı suç işleyen bahçıvanın kusurunu bağışladı.
Küçük diye küçük görmek
En küçük iyilik bile karşılığını mutlaka bulacaktır. Nitekim Hak Tealâ “Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.” (Zilzal, 7-8) buyurmaktadır.
Zerre, hiç ve yok denecek kadar azdır. Güneşin ışığında sezilebilen ince toza da denilir. İbn Abbas r.a. elini toprağa sürüp üflemiş ve “İşte bunlardan her biri bir zerre ölçüsü.” demiştir.
Görüldüğü gibi insan zerre kadar iyilik veya kötülük yaparsa onu amel defterinde kayıtlı olarak bulacaktır. Allah Tealâ bir yandan “az, çoğa vesile olur” diye müslümanları az demeden vermeye teşvik ederken, “küçük günahlar kısa zamanda çoğalır, dolayısıyla büyük günahlara dönüşür” diye küçük günahları işlemekten de sakındırmıştır.
Küçük diye bir iyilik terk edilmemeli, yine küçük diye bir kötülük işlenmemelidir. Çünkü her ikisi de kaybolmaz ve birikebilir. Hz. Aişe r.a. validemiz şöyle derdi:
“Hiçbir sadakayı küçük görmeyiniz. Çünkü tane kadar bir sadaka kıyamet gününde dağlar kadar sevap ile tartılır.”
Nitekim bir keresinde fakirlerden birine bir üzüm tanesini verdi. Fakir onu azımsayarak geri çevirdi. Bunun üzerine Hz. Aişe r.a. yukarıda geçen ayeti okudu ve “Bu üzüm tanesinde ne kadar zerre ağırlığı olduğunu biliyor musun?” dedi. Bu uyarı üzerine fakir Allah’tan af diledi. (Malik, Muvatta)
Muhammed b. Ka’b el-Kurazî’ye bu ayet-i kerime sorulduğunda şöyle demiştir:
“Kâfir olan bir kimse hayırdan zerre miktarı bir iş yapsa karşılığını dünyadan ayrılmadan önce kendisinde, ehlinde veya malında bulur. Karşılığını dünyada görmesi kendisi için bir hayır değildir. Mümin kişi de zerre kadar kötü bir iş yapsa, ahirete gitmeden onun cezasını kendisinde, ehlinde veya malında görür. Böyle olması kendisi için şer değildir.”
Hayır mı şer mi?
İyilikten Allah Tealâ razıdır. İnsan her yaptığı iyilik ile yüce Allah’ın rızasını ve sevgisini elde eder. Başkasına kötülük yapan kimse de cezasını görür. Nitekim Cenab-ı Hak: “Kötülük işleyen layık olduğu cezayı görecektir.” (Nisa, 123) buyuruyor.
Peygamber Efendimiz s.a.v. de: “Dünyada karşılaşılan kaza ve belalar kötülüklere karşı cezadır.” (Müslim; Tirmizî) buyurmuştur.
Kur’an-ı Kerim’de fesatçı, arabozucu ve münafıklar anlatılırken, onların bu işi bir alışkanlık halinde sürekli yaptıkları belirtildikten sonra “Onlara iki kez azap edeceğiz, sonra da onlar büyük bir azaba itileceklerdir.” (Tevbe, 101) buyuruluyor.
Müfessirler bu ayet üzerinde farklı açıklamalar yapmışlardır. Bazıları iki azabın biri dünyada rezalet, diğeri ahirette kabir azabıdır demiştir. Kimisi de, biri dünyada mal ve evlatlarının başına gelen kaza ve belalar, diğeri ahirette ateşte görecekleri zahmet ve sıkıntılardır demiştir.
Bazıları şöyle düşünebilir: Fenalık ve hıyanetleri her yanı sarmış nice kötü huylu insan görüyoruz ki, kötülükleri arttığı gibi mal ve varlıkları da artıyor. Makam ve rütbeye kavuşuyorlar. Onların dünyadaki cezaları bu mu? Ebü’l-Hasan el-Maverdî buna şöyle cevap veriyor:
“Sen onların kavuştuğu varlığı, yüksek makam ve rütbeyi kendileri için nimet mi zannediyorsun? Büyük hata ediyorsun. Hayır, onlar için bu şaşaa nimet suretinde gözüken büyük bela ve musibetlerdir, felakete adım adım yaklaşmadır. Zamanı gelip aşağı doğru yuvarlandıklarında ölümle kurtulamayacaklar. Ve böylece nimet zannettiklerinin nimet olmayıp belanın ta kendisi olduğunu anlayacaklar.”
Onun için Ukbe b. Müslim r.a.’ın rivayet ettiği bir hadiste Rasul-i Ekrem Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur:
“Kulların kötülükte devam etmelerine rağmen Allah tarafından (her) istediklerinin verildiğini görürseniz, emin olun ki bu hal haklarında nimet değil, felakete adım adım yaklaşmadır. Onlar için bu aslında bir musibettir.” (Ahmed b.Hanbel)
Delil olarak da hemen Enam suresi 44. ayeti okumuştur:
“Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, (indirmiş olduğumuz sıkıntı ve musibetleri kaldırıp) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakaladık, birdenbire onlar bütün ümitlerini yitirdiler.”
Öyleyse bize düşen iyi olmak, iyilik yapmak. Dünyada karşılığını göremesek, kıymeti bilinmese de… Çünkü her bir iyilikte kul için en az on rahmet lutfedilir ve on sevap verilir. İnsan her iyilikle kendisine ahiret sermayesi biriktirir, ebedi cennet nimetleri hazırlamış olur. Çünkü ahirette, Allah için yapılmış salih, güzel ve hayırlı amelden başka fayda verecek hiçbir sermaye yoktur.
Siraceddin Önlüer



 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]