* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Hakîki Kulluğa götüren Nefsin Terbiyesi  (Okunma sayısı 173 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
Hakîki Kulluğa götüren Nefsin Terbiyesi
« : Temmuz 24, 2022, 02:32:22 ÖS »
Hakîki Kulluğa götüren Nefsin Terbiyesi

Zikrullah, Allah'ı zikretme, Cenâb-ı Hakk'ın kullarına emrettiği ibadetlerden bir tanesidir ve onu vasfederken Hz. Allah (c.c.) buyuruyor ki: "Vele zikrullahi ekber - Allah'ın zikri en büyüktür."

Zikir; hatırlama, anma, sena etme ve şükür gibi manalara gelir. Kur'ân-ı Kerim'de 250'yi aşkın yerde zikir kelimesi çeşitli türevleriyle birlikte geçmektedir. Kur'an'ın kendisi de zikirdir.

Cenâbı Hakk Kur'ân-ı Kerim'de, Kur'ân'ın da zikir olduğunu ifade buyurmaktadır.

Rehber dergimizde bu konuda bir makale kaleme aldığımız için burada bu konudaki tafsilata girmeyeceğim.

İnsanlar Cenâb-ı Hakk'ı nasıl zikrederler?

Kur'an-ı Mübin'de Rabbimiz, MÜttâki kulları için: "Onlar, ayakta, oturarak ve yanları üzereyken Allah'ı zikrederler."

buyurmaktadır. Allah'ı ne zaman zikredeceğiz? "Ve sebbihûhü bükraten ve esîlâ
- Sabah ve akşam (yani devamlı olarak) Allah'ı zikredeceğiz. "

Esasen dergimizde de bu hususta bir yazı ele almamıza sebep teşkil eden Mübarek Efendim Abdullah Farukî el-Müceddidî Hazretlerinin zikrullah ile ilgili tarifidir.

İslâm'da Zikir ve Rabıta adlı eserinde Mübarek Efendim buyurmuşlardır ki: "İslâm'da zikir, Hz. Allah'ı anmak suretiyle tevhidi ikame etmektir." Evvelce söylediğimiz üzere Kur'ân'ın kendisi bir zikir, namaz zikir, oruç zikir ve hac da bir zikirdir. Bütün bunlar Cenâb-ı Hakk'ı anma, övme, sena etme manalarını taşıyor.Şimdi umre yaptık. Bizler umreyi niçin yapıyoruz? Allah için... 'Allah için olma' vasfını yüklenmediyse onlar; onun adı sadece "yürüyüş, gidiş geliş ve Kâbe'nin etrafında tur atış" olur. Onun yani bu amelimizin zikirle tezyin edilmesi lazımdır. Zikrullah kuvvetini bu yapılan ibadet ve taatlere
libas olarak giydirmek lazımdır ki onlar, ibadet vasfı kazansın.

Bir mü'mini düşünün ki namazda yaptığı bazı hareketler vardır, bunları yapıp ediyor. Bir başka insan da aynı hareketleri yapıyor ama namaz kastıyla değil. İkisi de aynı hareketleri yapmaktadır. Birisi 'Allah için' olduğu için ibadettir, diğeri ise her hangi birisinin hareketlerinden başka bir şey değildir.

"İslâm'da zikir, Hz. Allah'ı anmak suretiyle tevhidi ikame etmektir." Bu tarifi nasıl anlayacağız.
Ez cümle, bizim yapmış olduğumuz bu zikir meclislerine, Cenâb-ı Hakk'ı anmaya geldik. Bu anlatacaklarım, hem buradaki hâllerimiz içindir hem de yapmış olduğumuz diğer bütün ibadetlere şamildir.

'Zikrullah' demek, gafletin zıddıdır.

Zikrullah, Hz. Allah'ı anmak, hatırlamak ise gaflet de, insanın Yaratan'ını unutmasıdır.

Tavaf yapıyorsun, yanındakiyle dünyalık sohbet ediyorsun, keyf ediyorsun. Sadece, Kâbe'nin etrafını adım adım arşınlıyorsun demektir. Hâlbuki o Kâbe, bütün mü'minlerin kıblegâhı, Cenâb-ı Hakk'ın rahmetinin an be an indiği, Cenâb-ı Hakk'a gönül ülfetiyle bağlı olan insanın oraya inen rahmetten ruhuna yudum yudum sirayet ettiği bir yerdir. Ama insanda ruh kuvveti, Allah'a îman kuvveti öyle kavi olmalı ki bir çocuğun anasından emdiği süt misali oradan o rahmeti celb edebilsin.

"Hocam biz tavaf yapıyoruz, say da yapıyoruz ama bu
hâller bizde hiç yoktur.. Ne olacak şimdi bizim yapmış olduğumuz umreler, boşuna
mı gidecek?"

Değil! Ben olması gereken üst seviyedeki durumları anlatıyorum. Herkes kendi kabiliyetine göre bundan alır. Herkes buradan kendi kabiliyeti, istidadı ölçüsünde alır.

Cenâb-ı Hakk'ın zikri de aynı bunun gibidir. Beytullah'ta da Cenâb-ı Hakk'ı zikrediyoruz. Umreyi, Allah (c.c.) Kur'ân-ı Kerim'de emrediyor.

Allah içinse, bu ibadettir. İbadetin manası Allah'a yakınlıktır. Hz. Allah'ı anmaktır. İnsan Hazreti Allah'ı andığı bir ibadetin içerisinde Allah'tan gafil olursa... Allah (c.c.) hepimizi muhafaza etsin, hepimizin halini hayra tebdil etsin.

Yapmış olduğumuz evrad ve ezkâr, Allah'ın zikrinde de haslet bunun gibidir. Elimize tesbihi alıyoruz, günlük derslerimiz var, Cenâb-ı Hakk'ı zikrediyoruz; Allah, Allah, Allah.

Bu esmaları söylüyoruz. Bu Rabbimizin ismidir. Dikkat et! Seni, beni ve bütün mükevvenatı yaratan Hz. Allah'ın ismini
söylüyorsun. O'nun ismini anıyoruz. Cenâb-ı Hak ise, Allah'ın ismini anan mü'minleri tarif ederken; "O mü'minler ki Allah'ın adını andıkları zaman kalpleri ürperir, titrer ve onlara Allah'ın âyetleri okunduğu zaman îmanları kuvvet bulur."

Bu kuvvetten düştüğümüz zaman, bu kuvvetten uzak olduğumuz zaman kendi halimizdeyiz, olması gereken halde değiliz.

Yapmış olduğumuz evrad ve ezkâr, bütün bunlar Cenâb-ı Hakk'ın ismini anmak, Allah'ı zikretmek, tevhidin ikamesi içindir. O tevhid ki Allah'ı birlemedir. Yaratanı Yaratan'ın vasfıyla tasdik etmedir. Eğer nefis putlarını ve dünyaya ait olan sevgileri insan yıkamazsa, akşamdan sabaha kadar da Allah dese, nihayetinde o zikir ile gelmesi gereken tevhid onun gönlüne gelmez ve dolayısıyla Allah o kulun kalbine de itibar etmez. Dünya sevgisiyle, şirkle, enaniyetle, kibirle dolu olan bir kalpten yükselen zikir, insanın boğaz hançeresinden yukarı çıkmaz.

Bu yolda itibar ' tevhîdî istikamet ' üzeredir. Bundan ayrılan, bunları bırakıp da eline oyuncak gibi verilen şeylerle oynayan istikametten ayrılmış demektir.

Dervişlik, bir yola intisab etmek ve seyr u sülûk görmek ne demektir, manası nedir? Biz niçin gayret ediyoruz? Bizler niçin toplandık Almanya'dan, Amerika'dan, Türkiye'den?

Maksadımız şu: Bizim nihayetinde vereceğimiz bir hesap var, bizim bu dünyaya gönderilişimizin, yaratılışımızın bir gayesi var. O gayeyi en salim bir şekilde elde edip onun gereği gibi Allah'a kulluk
yapmaktır, kulluk vazifemizi yerine getirmektir. Tasavvufun, yani bu yolun maksadı da, insanı bu (yukarıda ifade ettiğimiz) maksada gitmekten uzaklaştıran nefis putlarını yıkmak, bizi peşinde gece gündüz dolaştıran dünya sevgilerinden uzaklaşmak, sevdiğini Allah için seven, sevmediğini de Allah için sevmeyen, îmanın halâvetini tadan mü'minler olabilmektir.

Gönüller bu kuvvetten uzak olduğu zaman hemen kendi hallerine düşer. Kendisine göre istekleri vardır. Kendisine göre arzuları vardır, doğruları vardır; ama seni içinde bulunduğun bu dağınık hâllerden tevhidin kuvvetine çekecekse (bir kuvvet), işte bu nefis putlarından kurtulmakla mümkündür. Bunu (arınmayı) bulmak ve bu nimete kavuşmak bizim asli vazifemizdir. Aksi halde
Yaratan'ının huzuruna, seni Yaratan'ından uzaklaştıran nefsinin ahlâklarıyla gidersin.

Nefis terbiyesinde bulunan kişiler; sadece çeşitli vakitlerde bir araya gelip, nefislerinin heva ve hevesleriyle rahat bir hayat sürüp, sonra da oturup yeme içme, çay içme gibi herhangi (dünyalık) bir maksat için bir araya gelip, bununla hoş vakit geçiren insanlar gurubu değildir.

Nefis terbiyesine talip olan insan, 'Allah'ın gayrında her şeyden vazgeçen insan' demektir. Bu fakîrin tarifidir bu. Bunun dışında sen adını ne koyarsan koy, seni oyalayan, seni bu maksattan uzaklaştıran her şey, senin nefsinin kazancından başka bir şey değildir. Tevhidin karşısında nefsî bahanelerle ömrünü geçiren, ömrünün nihayetinde büyük pişmanlıklar yaşar.

İmam-ı Rabbânî Efendimizin buyurduğu gibi 'Her ne ki seni Allah'tan uzaklaştırıyor, o kıl kadar da olsa senin için öldürücü bir zehirdir.'

Hazret-i Allah'ın huzuruna, Cenâb-ı Hakk'ın huzuruna kavuşmaya namzet kullar gibi hareket etmek gerekir. Onun mümessilleri, bu beldede Rasûlullah Efendimizin ve Kur'ân-ı Mübîn'in tasdikiyle bu vasfın sahibi oldular elhamdülillah.

Hayatlarını onların hayatlarına tebdil etmekten uzak kalan, bahanelerle ömrünü heva ve heveslerin peşinde geçiren elbette ki, onun karşılığında Allah neyi takdir etmişse onu bulacaktır.

Mü'minler hac veya umreye, Cenâb-ı Hakk'ın takdiriyle çeşitli vesilelerle gelir. İşte Beytullah! İşte misâl-i mahşer! Bugün ihramlarla dolaştığımız bu beldede, biraz kalabalık olduğu zaman adım atmakta zorlandığımız ve bir an önce vazifemizi bitirip de feraha kavuşmak istediğimiz bu yerde olduğu
gibi, yarın mahşer gününde de insanlar anadan üryan Hz. Allah'ın huzurunda toplanacaklar.

Güneş insanlara bir mızrak boyu yaklaşmış olacak ve insanlar dünyada yaşadıkları
hayatlarına göre o mahşer gününün sıkıntısını çekecekler. Kimisini ter boğacak.

Allah aşkına! O dehşetli güne hazırlanan insanın, mü'minin vasfı ne olmalıdır? Allah'a kulluk yoluna çıkan bir insan üzerinde hangi halin vasıflarını taşımalıdır? Elbette bu yol tehlikelerden arınmış değildir. O yolun üzerinde belki sıkça kullandığımız fakat tehlikesini bir türlü idrak edemediğimiz

nefis ve şeytan gibi, dünya sevgisi gibi, kötü arkadaş gibi büyük sıkıntılar var.

Farkında değiliz; ama bakın hepimizin yandığı, feryat ettiği bir şey var.

Gördüğümüz zaman gönlümüzdeki sıkıntıların gittiği, sözleriyle içinde bulunmuş olduğumuz bedbaht hâllerden diğer bir hâle kavuşturan Mübarek Efendim Abdullah Farukî el-Müceddidî Hazretleri için diyoruz ki "Kıymetini bilemedik!"

Bu kıymeti sana bildirmeyen şey, taşıdığın azılı nefsindir. Eğer nefsini o Sultanın ayaklarının altına koymuş olsaydın, onun bu gün bedenen aramızdan ayrılmasının senin için hiçbir zararı olmazdı. O azgın nefis işte, önümüzde.

Bizlere Allah sevgisini, Peygamber sevgisini, Ehl-i Beyt ve Sahabe sevgisini ve bu gün "Yâ Ummî, yâ Haticetü'l-Kübra! " dediğimiz zaman, kendi annemize seslenir gibi bu yakınlığı bize alıştıran Mübarek Efendim'dir.
Hangimiz bu nimetlerden haberdardık ?

Ama işte o nefis öyle bir zalım ki, senin gözünün önüne bir perde getiriyor ki, seni yaratan Hz. Allah'tan bile seni gafil bırakıyor. Sen ben ise Cenâb-ı Hakk'ın rızasını ve yakınlığını, o nefsimize muhalefet etmek suretiyle değil de, onun sözlerini ve isteklerini yerine yetirmekle elde edeceğimizi zannediyoruz.

Nefis terbiyesi çetin iştir kardeşlerim! Nefisinin istek ve arzuları, heva ve heveslerini Allah için terk etmeyi vaad etmeyen, bu yolun nimetindeki saadete kavuşamaz.

Zikrullah işte öyle bir kuvvettir ki seni bu nimetlerden alı koyan nefsin bütün hastalıklarını bertaraf edip Allah'tan gayrı senin gönlündeki her şeyi söküp atar ve maksat hâsıl olur. Bu yapılan zikrullahtan elde edilmesi gereken maksat ve gaye ancak Allah'tır, ancak Allah'tır, ancak Allah'tır. Bunun dışında seni oyalayan her ne varsa; seni bu yolun istikametinden ayıran gerek dünya, gerek nefis ve gerekse şeytanın işleri cümlesinden olan şeylerdir.
Mübarek Efendimin, "İslâm'da zikir, Hz. Allah'ı anmak suretiyle tevhidi ikame etmektir" tarifince acaba tevhid nasıl ikame olur?

Allah'ın farz kılıp yap dediklerini yapıp haram kıldıklarından şiddetle içtinap edip bu hususta Allah'ın Nebî'sine tam bir teslimiyetle, ondan gelen hükümlere gönlünde hiçbir hoşnutsuzluk olmadan teslimiyet göstermek suretiyledir. Ruhunu, canını O'na (s.a.v.) teslim eden, tevhidin kuvvetiyle Allah'ın nezdinde hayat bulur elhamdülillah.

Nefis terbiyesi, sözünde sadık olanların, Allah ve Rasûl'üne sevgi ve muhabbette, itaatte kendi canından geçenlerin yoludur. İşte Mübarek Efendim bunun en güzel mümessilidir. Rabbim şefaatlerine mazhar eylesin inşallah.

Kardeşlerim: 'Nefis terbiyesinin nihayetinde, seyr u sülûkun nihayetinde hâsıl olan nimet şudur: Kur'ân'ın ahkâmı o gönülde hâkim olur. O ruhun, o bedenin gıda merkezi Allah'a itaattir, Kur'ân-ı Mübin'dir ve o kulun mutlak rehberi Rasûl-i Kibriya Efendimizdir, O'na (s.a.v.) ittiba eder. Bunları topladığımız zaman çıkan kelime şudur: "Lâ İlâhe İllallah Muhammedü'r-Rasûlullah."

İşte nefis tezkiyesinde elde edilecek nihai nokta budur. Bulan dünya ve ahiret saadet içerisindedir. Allah'ım bizleri de o bahtiyarlardan kılsın.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]