* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Hayat Bir İmtihandır  (Okunma sayısı 354 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Hayat Bir İmtihandır
« : Şubat 26, 2020, 01:37:59 ÖS »
Hayat Bir İmtihandır

Yüce ALLAH, yaratmış olduğu her bir varlık için, kendisinin varlığını devam ettirebileceği bir alan meydana getirmiştir İnsanoğlu için bu dünya hazırlanmış, ona hayatını devam ettirebilmesi için sayısız nimetler verilmiş, ihtiyaçlarına cevap bulabilecek yaşam alanları oluşturulmuştur Bu dünyada can bulan insan, kısa bir yaşamdan sonra ölümle bu dünya hayatını nihayete erdirmektedir İnsan yaşantısının asıl yaşam alanı ise, ölümden sonra başlayan Ahiret hayatıdır Dünya hayatının önemi ve anlamı işte bu noktada ortaya çıkmaktadır.

Dünya ahiret için önemlidir Peygamber Efendimizin ifadesiyle.

ALLAH;ım! Gerçek hayat sadece âhiret hayatıdı. (Buhârî, Rikak 1)

Dünya hayatında insana verilen her şey dünyada kalıcıdır Bu sebeple Ahiret hayatına iman edildiği, ahiret hayatı için gerekli hassasiyet gösterildiği kadar bu hayat önem kazanmaktadır, Ebedi hayat olgusu zihinlerde canlı tutulursa ve gönülde bu iman baki kalırsa dünya hayatının asıl manası ortaya çıkacaktır Bu mananın adı; İmtihandır.

İmtihan her bir birey içim ayrı cereyan etmektedir Her ferdin imtihanı ayrı ayrıdır Kimi zenginliğiyle, kimi fakirliğiyle, kimi evlatlarıyla, kimi eşiyle, kimi ana-babasıyla, kimi hastalıkla vb nice imtihan şekilleri İmtihanlar ayrı ayrı olsa da imtihanlarda başarılı olma şekli ise tek Oda; Sabır İmtihanların zorluğunu hafifletecek olan, başarının anahtarı, Sabırdır İmtihan hayatın bir gerçeği ise, bu imtihanda takınacağımız tavır sabır ise bu imtihanın sonucunda kavuşacağımız şey nedir diye aklımıza bir soru gelebilir, İşte Yüce Rabbimiz, imtihan şekillerini, sabrın önemini ve sonuçta sabrın kazanımlarını Kur;an-ı Kerim;de bizlere şöyle bildirmektedir.

Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz Sabredenleri müjdele Onlar; başlarına bir musibet gelince, ;Biz şüphesiz (her şeyimizle) ALLAH;a aidiz ve şüphesiz ;na döneceğiz; derler İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır[1]

Hz Peygamberimiz (sas) bir hadislerinde cehennemliklerin dünyada çekmiş olduğu ferahın, cennetliklerin ise dünyada çektikleri sıkıntıların cehennem ve cennete nispetle şöyle anlatmakta ve dünyada çekmiş olduğumuz imtihanın neticesinde cennet var ise dünyalık meşakkatin hiçbir öneminin olmadığına şöyle işaret etmektedir.

Cehennemliklerden olup, dünyada pek müreffeh hayat yaşayan bir kişi kıyamet gününde getirilip cehenneme bir kere daldırılır.

Sonra:

Ey âdemoğlu! Sen hayırlı bir gün gördün mü? Herhangi bir nimete nâil oldun mu? denilir.
O kişi:

; Hayır, vALLAHi Rabbim! Öyle bir şey görmedim, der Cennetliklerden olup, dünyada insanların en yoksul olanı getirilir cennete bir kere daldırılır.

Ona da:

Ey âdemoğlu! Sen herhangi bir yoksulluk ve sıkıntı gördün mü? Hiç zorluk ve darlık çektin mi? denilir.

O kişi de:

; Hayır, vALLAHi Rabbim! Hiçbir yoksulluk ve sıkıntı görmedim, zorluk ve darlık çekmedim, der;[2]

Dünya hayatında verilenler geçici birer metadır ve insanoğlu ölümle bu geçici metaların tümünden istese de istemese de ayrılacaktır Kendisiyle kalacak olan amelleridir ALLAH-u Teala bir ayette şöyle buyurmaktadır.

Nefsânî arzulara, özellikle kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı aşırı düşkünlük insanlara süslü gösterildi Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir Halbuki varılacak güzel yer, ALLAH;ın katındadır;[3]

Sevgili Peygamberimiz (sas) bir hadislerinde bu hususa şöyle dikkat çekmektedir.


Ölen kimseyi peşinden üç şey takip eder: Aile çevresi, malı ve yaptığı işler Bunlardan ikisi geri döner, biri ise kendisiyle birlikte kalır Aile çevresi ve malı geri döner; yaptığı işler kendisiyle birlikte kalır;[4]

Asıl yaşam alanı olan Ahiret için bu dünya, imtihan sahası olarak belirlenmiştir Bu hayata gelen her bir birey için ayrı bir imtihan gerçekleştirilmiş, bu imtihanda niceleri başarılı olurken niceleri de kaybetmiştir Hz Adem, Cennette bir meyveyle imtihana tabi tutulmuş, imtihanında başarısız olunca yeryüzüne gönderilmiş, hatasını anlayınca Rabbine niyazda bulunmuş hatasından dönmüş, dünya ve Ahiret için kazananlardan olmuştur Firavun dünyada yaratılış hikmetini anlamamış, yaratıldığını unutup tanrılık iddiasında bulunmuş, Yüce ALLAH kendisinin yanlış yolda olduğunu ve gerçek doğruya dönmesi için kendisine peygamber göndermiş, buna rağmen hatasından dönmeyen firavun, imtihanını kaybetmiştir Hz Eyüp, kendisine verilen hastalığa sabretmiş, kendisinden hiçbir zaman isyan sözcükleri çıkmamış ve imtihanını kazananlardan olmuştur Hz Nuh;un oğlu tufan koptuğu zaman babasının gemide olduğunu gördüğü halde, Babasının kendisine uzattığı eli tutmamış, boğulup imtihanını kaybetmişti.

Sevgili Peygamberimiz, kendisine verilen görevleri harfiyen yerine getirmiş, dünya hayatını bir ağaç gölgesinde bir müddet kalıp oradan ayrılan yolcuya benzetmiş, bu hayatın önemini ahiretin kazanılması açısından değerlendirmiştir Hz peygamberin tebliğine kulak vermeyen Mekke müşrikleri geçici dünya hayatını ebedi zannetmişler ve imtihanlarını kaybetmişlerdir.

Dünya hayatında bizlere verilen her şey imtihan içindir Dünya insanlar için çekici kılınmıştır Yüce Rabbimiz bir ayette şöyle buyurmaktadır

İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zinet yaptık;[5]

Bir diğer ayette ise dünya hayatının bir oyun ve eğlenceden ibaret olduğu bizlere şöyle hatırlatılmaktadır.

Dünya hayatı ancak bir oyun ve bir eğlencedir Elbette ki ahiret yurdu ALLAH;a karşı gelmekten sakınanlar için daha hayırlıdır Hâlâ akıllanmayacak mısınız?;[6]

Dünya hayatının geçiciliğine, oyun ve eğlencesine, çekiciliğe aldananlar, ALLAH;ı ve ahireti unutanlar kaybedenlerden olmuşlardır, Bu aldanışa düşmeyenlerin sonu ise huzur, mutluluk ve bahtiyarlık olmuştur.

Dünya hayatının bitmeyeceğine aldanmak insan için sıkıntıların başlangıcıdır İmtihanın unutulmasının temel sebeplerindendir Yüce Rabbimiz Kuran-ı Kerim;de akıllarımız için bir benzetme yaparak dünya hayatının faniliğine ve dünya hayatının çekiciliğine aldanmanın insana açmış olduğu sıkıntıyı şöyle anlatmaktadır Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hali gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır Nihayet yeryüzü (o bitkilerle) bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine (her türlü tasarrufa) kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz (afetimiz) geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz;[7]

Bir diğer ayet ise şöyledir ;Onlara dünya hayatının neye benzediğini söyle! Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir suya benzer ki, onunla yeryüzünün bitkileri gelişip birbirine karışır ve sonunda rüzgârların savurup uçurduğu kuru bir çöp kırıntısı haline döner, ALLAH, her şeyi meydana getirmeye gücü yetendir Mal ve oğullar dünya hayatının süsüdür Ebedî kalacak iyi işler ise Rabbinin katında hem sevapça daha hayırlı hem de ümit bağlamaya daha lâyıktır;[8]

Dünya var edildiğinden beri nice insanlar yaratılmıştır Yaratılan her insan, ayrı bir imtihana tabi tutulmuştur Dünya hayatı ölümle bitecek ve biten bu hayatta yapılan her şey sorguya tutulacaktır Bu dünyamızı ahretimizi de güzelliğe ve mutluluğa kavuşturmak için Yüce Rabbimizin bizlerden istemiş olduğu emir ve yasaklara riayet etmeli ve beraberce yaşadığımız insanlarında haklarını da çiğnememeliyiz.

Üç aylar denen yeni ve yine bereket, mağfiret ve merhamet aylarına kavuşmuş bulunuyoruz Bu ayların bizlere sağlamış olduğu bu manevi iklimde hayat imtihanımızın başarılı geçmesi ve ahirette mutluluğu yakalayanlardan olmak için tüm çabamızı sarf etmeliyiz Bize verilen imtihanların farkında olmalıyız Ne ile imtihan olduğumuzun farkında olursak o hususlarda alacağımız tedbirler bizler için daha faydalı olacaktır Dünya hayatını geçiciliğini unutmayalım Her daim aklımızda olmasına gayret gösterelim Ölümden sonraki asıl hayatımız için amellerimizi çoğaltalım
Vaazımızın bu kısmında yapmış olduğumuz açıklamaları şu ana başlıklar altında özetleyerek yapmamız gerekenleri yeniden hatırlatmak istiyorum.

1 - Dünya hayatı geçicidir Mutlaka ölümle sonlanacaktır Ahiret hayatı ise bakidir, ölümle başlayıp ebediyen devam edecektir Dünya hayatıyla ahiret hayatını birbirine benzetmek bu haliyle pek doğru olmayacaktır.

2 - Dünya hayatı nefsanî istekler için süslü, cazibeli yaratılmıştır Dünyanın her türlü süsü, makamı, malı-mülkü, zenginliği geçicidir Bu cazibeye, zenginliğe, mala-mülke, makama aldanmamalıdır İnsanın asıl hedefi ahreti kazanmak olmalıdır ahreti kazanmanın yolu ise bu dünya hayatında bizlere sunulmuş imtihanları değerlendirmekle gerçekleşecektir

3 - Dünyada bir imtihan vesilesi olarak verilmiş konumlarımıza çok fazla sevinmemeli veya çok fazla üzülmemeliyiz.

Zenginlik bir imtihan vesilesi olabileceği gibi fakirlikte bir imtihan vesilesi olabilmektedir Çalışmakta olduğumuz işlerimizde böyledir Makamca en yüksekte olmakta imtihan vesilesidir, aşağıda olmakta imtihan vesilesidir Önemli olan ise bulunduğumuz halde yaşantımızı insanların ve ALLAH;ın rızası doğrultusunda sürdürmüş olmamızdır Bu sebeple bizden üstündekilere bakıp hayıflanmak veya bizden aşağıdakilere bakıp kibirlenmek yerine bize verilen nimetler için şükürde bulunmak bize fayda sağlayacaktır.

4 - Ahiret yurduna insanların mal-mülk olarak hiçbir şey götüremediklerini her gün etrafımızda ölenler aracılığı ile görmekteyiz Peygamber Efendimizin bildirdiği üzere bizimle ahiret yurduna gelecek olan -iyi veya kötü olsun- amellerimizdir Bu sebeple Yüce Rabbimizin bizden istediklerini yerine getirmeye özen gösterirken yasaklarından da kaçınmaya gayret gösterelim

5 - Dünyadan ayrılmak veya dünya malından el-etek çekmek istenilen davranış şekli değildir Önemli olan insanı ALLAH;tan gâfil kılacak, ibadet ve tâatine engel olacak derecede dünya malına dalmamaktır Maddi bir ayrılık değil kalbi bir ayrılıktır dünya malından ayrılış Bu sebeple bitmek tükenmez bilmeyen nefsanî isteklerimize esir olmamalıyız.

6 - Bu hayatta bize verilen her şey bir ganimet bir fırsattır Başımıza gelenin lehimize mi aleyhimize mi olduğunu bilemiyorsak, hayır gördüklerimizde şer, şer gördüklerimizde hayır olabiliyorsa, gaybı bilemiyorsak o zaman bize verilenlere sabır ve şükür yapabileceğimiz en doğru davranış şekli olacaktır İsyan etmekle hiçbir sıkıntıya çare bulamayacağımız ise aşikâr değil midir?

Sonuç itibariyle imtihandan başarılı olmak imtihanı yapanın istediklerine uymakla sağlanacaktır Dünya hayatını bizlere imtihan alanı olarak ALLAH-u Teala belirlemiştir Bu imtihandan başarılı olmanın yolunu ise yine kendisi belirlemiştir İstenilenlere isyan etmek yerine istenilenlere icabet etmek ve yasaklananlardan kaçınmak imtihanda başarılı olmanın anahtarıdır.

Vaazımızı Hz Peygamber Efendimizin (sas) bizlere sunmuş olduğu şu tavsiye ile bitiriyorum Efendimiz şöyle buyuruyor:

Âhirete göre dünya, sizden birinizin parmağını denize daldırmasına benzer O kişi parmağının ne kadarcık bir su ile döndüğüne baksın[9]

Yüce Rabbim bu günler hürmetine imtihanımızı başarıyla tamamlayıp dünya ve ahiret huzurunu yakalamayı cümlemize nasip etsin Sabırla her türlü zorlukların üstesinden gelmeyi nasip etsin

Amin.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

[1] Bakara, 2/155-157

[2] Riyazü8217;s-Salihin, Hadis No: 463

[3] Al-i İmran, 3/14

[4] Riyazü8217;s-Salihin, Hadis No: 462

[5] Kehf, 18/7

[6] En8217;am, 6/32

[7] Yunus, 10/24

[8] Kehf, 18/45-46

[9] Riyazü8217;s-Salihin, Hadis No: 464

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Ynt: Hayat Bir İmtihandır 1
« Yanıtla #1 : Şubat 26, 2020, 01:49:38 ÖS »
Hayat Bir İmtihandır 1

İnsan, bir mânâda ‘imtihan' demektir ve insanın olduğu her yerde illâ ki imtihan da vardır.

Hak dostları, “Mü'min, dini ve imanının salâbeti miktârınca ibtilâ ve imtihana tâbi tutulur.” derler. (İbn Kesir, III-189)
Zâten İmtihan Kahramanı (Aleyhisselam);

عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيِّ؛ قَالَ: دَخَلْتُ عَلَى النَّبِيَّ وَهُوَ يُوعَكُ فَوَضَعْتُ يَدِي عَلَيْهِ. فَوَجَدْتُ حَرَّهُ بَيْنَ يَدَيَّ فَوْقَ اللِّحَافِ. فَقُلْتُ: يَا رَسُولَ للّهِ! مَا أشَدَّهَا عَلَيْكَ! قَالَ: إنَّا كَذلِكَ يُضَعَّفُ لَنَا   الْبََءُ وَيُضَعَّفُ لَنَا ا‘جْرُ قُلْتُ: يَا رَسُولَ للّهِ! أيُّ النَّاسِ أشَدُّ بََءً؟ قَالَ: ا‘نْبِيَاءُ قُلْتُ: يَا رَسُولَ للّهِ! ثُمَّ مَنْ؟ قَالَ: ثُمَّ الصَّالِحُونَ. إنْ كَانَ أحَدُهُمْ لَيُبْتَلَى بِالْفَقْرِ. حَتَّى مَا يَجِدُ أحَدُهُمْ إَّ الْعَبَاءَةَ يُحَوِّيهَا. وَإنْ كَانَ أحَدُهُمْ لَيَفْرَحُ بِالْبََءِ كَمَا يَفْرَحُ أحَدُكُمْ بِالرَّخَاءِ.فِي الزوائد: إسناده صحيح. رِجَالُهُ ثقات .

1224. (4024) (7211)- Ebu Sa'idi'l-Hudrî radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah Aleyhissalâtu vesselâm hasta yatmakta iken yanına girdim. Elimi üzerine koydum, hararetini, yorganın üstünden elimin altında hissettim. "Ey Allah'ın Resulü! Hararetiniz çok fazla!" dedim.

"Biz (peygamberler) böyleyiz. Belalar bize katmerli gelir, buna mukabil ücretleri de katmerli verilir" buyurdular.

"Ey Allah'ın Resûlü! Hangi insanlar en çok bela çekerler?" dedim. "Peygamberler!" buyurdular.

"Ey Allah'ın Resûlü! Sonra kimler?" dedim.

"Sonra sâlihler! buyurdular ve açıkladılar: Onlardan biri fakirliğe öylesine müptelâ olur ki, kendini örten abadan başka bir şey bulamaz. Onlar, sizin bollukla sevindiğiniz gibi fakirlikle sevinirler."buyurarak, imtihanın insanlar ve bilhassa üstün insanlar için bir yükselme noktası olduğuna işaret eder.

Hayat aslında bir baştan bir başa imtihandır.

Ama imtihanların en büyüklerine, ‘büyükler' mâruz kalmıştır. Ve yine büyüklerimiz, Allah, asfiyâsını fazilet bakımından kemâle kavuşturmak ve kendi nezdinde onların derecelerini artırmak için türlü türlü imtihanlara tâbi tutmayı sever, (Feyzu'l-Kadir, I-519) diyerek aynı noktaya parmak basmışlardır.

Bazı peygamberler öldürülmüş, üç raşid halife, Hz. Hüseyin, İbn Zübeyr, İbn Cübeyr şehit edilmiş; Ebû Hanife uzun çileler sonunda hapiste vefat etmiş, İmam Mâlik defâatle sopalanmış ve neticede kolu sakat kalmış; Ahmet b. Hanbel bayılıncaya kadar dövülmüş ve diri diriyken etleri koparılıp parçalanmış; büyük âlim Süfyan asılacakken, kaçıp saklanmış ve o haldeyken vefat etmiş ve meşhûr hadisçi Buhârî de kendi beldesinden sürülmüştür... ve daha niceleri. Ve günümüzün muzdarip insanları ve daha niceleri…

Yaratılış gâyemiz; Ahsen-i Amel'e kavuşmak:

Yaratılış gâyemiz, Kur'ân'da mükerrer yerlerde ‘ahsen-i amel'e, yâni yapılabilecek en güzel amele, en hayırlı işe ulaşmak olarak tespit edilmiştir.

وَهُوَ الَّذى خَلَقَ السَّموَاتِ وَالْاَرْضَ فى سِتَّةِ اَيَّامٍ وَكَانَ عَرْشُهُ عَلَى الْمَاءِ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا وَلَئِنْ قُلْتَ اِنَّكُمْ مَبْعُوثُونَ مِنْ بَعْدِ الْمَوْتِ لَيَقُولَنَّ الَّذينَ كَفَرُوا اِنْ هذَا اِلَّا سِحْرٌ مُبينٌ (7)

“Ve O, O'dur ki gökleri ve yeri altı günde yaratmıştır ve O'nun Arş'ı su üzerinde idi. Hanginizin amelce daha güzel olduğunuzu imtihan için (yaratmıştır). Ve eğer sen desen ki: "Siz öldükten sonra şüphe yok ki, yine diriltileceksinizdir….” (Hud, 11\7)

Yine benzer bir âyet-i kerimede

اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْاَرْضِ زينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا (7)

“Biz, dünyada bulunan her şeyi ona bir ziynet kıldık. Böylece insanlardan kimin daha iyi iş gerçekleştireceğini ortaya koymak istedik.” (Kehf, 18\7) buyrulmaktadır.

Mülk suresinin ikinci âyeti de aynı noktayı işâret etmektedir:

اَلَّذى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزيزُ الْغَفُورُ (2)

“Hanginizin daha güzel iş ortaya koyacağını denemek için, ölümü ve hayatı yaratan O'dur.” (Mülk, 67\2)

Görüldüğü üzere, kâinatın yaratılışı, yeryüzünün güzelliklere donatılması, ölüm ve hayatın yaratılması, kısacası insanla ilgili herşeyin varlığa kavuşturulması hep insan için ve insanların ‘ahsen-i amel'e kavuşup kavuşamamalarının tesbit edilmesi içindir.

Nimetler, nankör ile şükredeni ortayı koymak içindir:

Allah'ın vermiş olduğu bütün nimetler, yine imtihan için ve insanların ‘şükür' mü yoksa ‘nankörlük' mü edeceğini ortaya çıkarmak içindir:

فَلَمَّا رَاهُ مُسْتَقِرًّا عِنْدَهُ قَالَ هذَا مِنْ فَضْلِ رَبّى لِيَبْلُوَنى ءَاَشْكُرُ اَمْ اَكْفُرُ وَمَنْ شَكَرَ فَاِنَّمَا يَشْكُرُ لِنَفْسِه وَمَنْ كَفَرَ فَاِنَّ رَبّى غَنِىٌّ كَريمٌ (40)   

“..Süleyman, Kraliçenin tahtının yanıbaşında durduğunu görünce:

“Bu, Rabbimin lütuflarındandır. Bu şükür mü edeceğim, yoksa nankörlerden mi olacağım diye beni sınamak içindir..” (Neml,27\ 40)

Demek ki maddî–mânevî herhangi bir nimet ve güzelliğe kavuşan bir kişi, bu lütuflarla imtihan olduğunu aslâ unutmamalı ve neticede kendisine faydalı olan şükrü kesinlikle elden bırakmamalıdır. Çünkü nimetlerin ihsan edilmesinin sebeb-i hikmetlerinden biri de budur. Ve ayrıca, herhangi bir nimete kavuşulduğunda bunun Allah tarafından olduğu bilinmeli ve

‘هذَا مِنْ فَضْلِ رَبّى  denilmelidir.

Yaratılıştan gâye: İMTİHAN

Evet ‘yaradılış’tan maksat ‘imtihan'dır. Yüce Kitabımız,

اِنَّا خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ اَمْشَاجٍ نَبْتَليهِ فَجَعَلْنَاهُ سَميعًا بَصيرًا (2)

“Biz insanı katışık bir meniden yarattık. Onu denemek istiyoruz. Onu işitici ve görücü kıldık” (İnsan, 76\2) buyurmaktadır.

Değişik âyetlerde farklı lafızlarla ifâde edilse de öz itibariyle insanın yaratılışından maksat, onun denenmesidir; Bir alimin ifâdesiyle ‘kömür' mü yoksa ‘elmas' mı, bu durumun ortaya çıkarılmasıdır.

İmtihansız Cennet zor;

Aşağıya alacağımız âyetler dikkate alındığında Cennet yolunun türlü türlü imtihanlarla dolu olduğu apaçık anlaşılmaktadır. Çok büyük bir lütuf olan Cennet'e girmek ve orada Cemâlullah'ı müşâhede etmek çeşit çeşit imtihan potalarından sonra som altın haline gelinerek kıvama kavuşma sâyesinde elde edilebilecektir.  Şu ayetlere bir bakalım:

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَاْتِكُمْ مَثَلُ الَّذينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ مَسَّتْهُمُ الْبَاْسَاءُ وَالضَّرَّاءُ وَزُلْزِلُوا حَتّى يَقُولَ الرَّسُولُ وَالَّذينَ امَنُوا مَعَهُ مَتى نَصْرُ اللّهِ اَلَا اِنَّ نَصْرَ اللّهِ قَريبٌ (214)

“Yoksa sizden evvelki geçmiş ümmetlerin hali sizlere gelmedikçe cennete gireceğinizi mi zannettiniz,? Onları nice şiddetli ihtiyaçlar, hastalıklar kapladı ve sarsıntılara uğradılar. Hatta peygamberleri ve O'nunla beraber imân edenler, "Allah'ın nusreti ne zaman?" diyecek bir halde geldiler. Haberiniz olsun Allah'ın nusreti pek yakındır..” (Bakara, 2\214)

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تَدْخُلُوا الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّهُ الَّذينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرينَ (142)

“Yoksa siz, Allah Teâlâ sizden mücâhede edenleri ayırt etmedikçe ve sabredenleri belli buyurmadıkça cennete girivereceğinizi mi sanıverdiniz?” (Âl-i İmrân, 3\ 142)

اَمْ حَسِبْتُمْ اَنْ تُتْرَكُوا وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّهُ الَّذينَ جَاهَدُوا مِنْكُمْ وَلَمْ يَتَّخِذُوا مِنْ دُونِ اللّهِ وَلَارَسُولِه وَلَاالْمُؤْمِنينَ وَليجَةً وَاللّهُ خَبيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ (16)

“Yoksa siz, Allah sizden mücahede edenlerle Allah'tan, Resulünden ve müminlerden başkasını sırdaş edinmeyenleri iyice ortaya çıkarmadan, kendi halinize bırakılacağınızı mı zannettiniz? Halbuki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Tevbe, 9\16)

اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُوا اَنْ يَقُولُوا امَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ (2)

 “Müminler sadece “İman ettik” demeleri sebebiyle kendi hallerine bırakılıvereceklerini, sınanmayacaklarını mı zannettiler?” (Ankebut, 29\2)

Görüldüğü üzere bu âyetler bize, Cennet yolunun çile ve ızdıraplarla, ağır imtihanlarla dolu olduğunu bildirmektedir. Cennet yolu, gayret, himmet ve dişimizi sıkıp dayanma gerektirmektedir.Ne diyelim! Bir Allah dostunun dediği gibi herhalde Cennet ucuz değil, Cehennem de lüzumsuz değil.

Zâlim ve Kâfirler için imtihan unsuru olmamak;

Kur'ân bize nasıl dua etmemizi öğrettiği gibi, ayrıca bir dua edebi de öğretmektedir. Bu dua da, kâfir ve zâlimler için imtihan unsuru olmaktan Allah'a sığınmayı öğütlemektedir.

رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلَّذينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا اِنَّكَ اَنْتَ الْعَزيزُ الْحَكيمُ

“Ey Rabbimiz! Bizi kâfir olanlar için bir fitne kılma ve bizim için mağfiret buyur. Ey Rabbimiz, şüphe yok ki azîz, hakîm olan ancak Sen'sin.” (Mümtahine,60\ 5)

Yine aynı minvalde olmak üzere başka bir yerde,

فَقَالُوا عَلَى اللّهِ تَوَكَّلْنَا رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِلْقَوْمِ الظَّالِمينَ (85)

“Onlar da dediler ki: "Allah Teâlâ'ya itimat ettik. Ey Rabbimiz! Bizi o zalimler olan kavim için bir fitne kılma.” (Yunus, 10\85)

‘Hayır' ve ‘Şer' ile imtihan;

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَاِلَيْنَا تُرْجَعُونَ (35)

“Her nefs, ölümü tadacaktır ve sizi bir imtihan olmak üzere şer ile ve hayr ile deneriz ve (sonra) Bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya,21\ 35)

Varlıkla imtihan daha zordur. Kulübede kulluk yapmak daha kolaydır ama saraylarda lüks bir hayat içerisinde Allah'a dört dörtlük bir kul olabilmek ancak babayiğitlere mahsus bir şeydir. Şerlerle, yokluklarla imtihan olan kişinin şayet varsa iradesi dayanma gücü artar, bilenir ve önüne çıkan engellerin üstesinden gelmek ister. Ancak varlık içindeki hiç yokluk görmemiş birinin durumu daha zordur.

Ancak birçok hadiste işaret edildiği gibi varlıkla imtihanı kazanmanın da sevabı pek çoktur. Fakat varlıkla imtihanı başarabilmek de gerçekten pek zordur. Elbette ki Cenâb-ı Hakk'ın koruduğu seçilmiş ve ısmarlama şahsiyetler hariç... Onlar hakkında Peygamber (a.s) şöyle buyurmaktadır:

عَجَباً ‘مْرِ الْمُؤْمِنِ إنّ اَمْرَهُ كُلّهُ لَهُ خَيْرٌ وَلَيْسَ ذلِكَ حدٍ إّ لِلمُؤْمِنِ إن اَصَابَتْهُ سَرّاءُ شَكَرَ فَكَانَ خَيْراً لَهُ وَإنْ اَصَابَتْهُ ضَرّاءُ صَبَرَ فَكَانَ خَيْراً لَهُ

"Mü'minin hali hayrete değer doğrusu. Zira her bir işi onun için hayırlıdır. Bu meziyet sadece mü'mine hastır. Çünkü o nimete kavuşsa şükreder, bu ise onun için hayırlıdır. Musibete uğrasa sabreder, bu da onun için hayırlıdır. Bu meziyet sadece mü'mine hastır. Çünkü o nimete kavuşsa, şükreder. Bu ise onun için hayırlıdır. Musibete uğrasa sabreder, bu da onun için hayırlıdır"

Yine benzer bir âyet aynı gerçeği ortaya koyar:
وَقَطَّعْنَاهُمْ فِى الْاَرْضِ اُمَمًا مِنْهُمُ الصَّالِحُونَ وَمِنْهُمْ دُونَ ذلِكَ وَبَلَوْنَاهُمْ بِالْحَسَنَاتِ وَالسَّيِّاَتِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ (168)

“Onları parça parça topluluklar halinde dünyanın her yerine dağıttık. Aralarında iyi kimseler de vardı, iyi olmayanlar da! Kötülüklerden dönüş yaparlar diye onları gâh nimetler, gâh musîbetlerle imtihan ettik.” (A'raf, 7\168)

İMTİHAN UNSURLARI

MAL VE EVLÂT:

Mal ve evlat insan için birer imtihan unsurudurlar.

 وعن كعب بن عياضٍ رضِىَ اللّهُ عنهُ قال: ]سَمِعْتُ رسولَ اللّهِ  يَقُولُ: إنَّ لِكُلِّ أمَّةٍ فِتْنَةً، وَإنَّ فِتْنَةَ أمَّتِِى الْمَالُ[.

6. (395)- Ka'b İbnu İyâz (radıyallahu anh) anlatıyor; "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı şöyle derken işittim: "Her ümmet için bir fitne vardır, benim ümmetimin fitnesi de maldır." Tirmizî, Zühd 26, (2337).

وعن خَوْلَةَ ا‘نْصَارِيّةَ رَضِيَ اللّهُ عَنْها قالت: ]سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ  يَقُولُ: إنَّ رِجَاً يَتَخَوَّضُونَ في مَال اللّهِ بِغَيْرِ حَقٍّ فَلَهُمُ النّارُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ[. أخرجه البخاري والترمذي.»يتخَوَّضون« أي يأخذونه ويتملكونه كما يخوض انسان الماء يميناً وشماً .

2. (5162)- Havle el-Ensariyye (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı  işittim. Şöyle buyurmuşlardı:

"Bir kısım insan vardır, Allah'ın mülkünden haksız bir surette mal elde etmeye girişirler. Halbuki bu, kıyamet günü onlara  bir ateştir, başka değil." [Buhârî, Hums 7; Tirmizî, Zühd 41, (2375).]

Bu husus ayetlerde de dile getirilmiştir.

وَاعْلَمُوا اَنَّمَا اَمْوَالُكُمْ وَاَوْلَادُكُمْ فِتْنَةٌ وَاَنَّ اللّهَ عِنْدَهُ اَجْرٌ عَظيمٌ (28)

“Biliniz ki mallarınız ve evlatlarınız, sadece birer imtihan konusudur. Büyük mükâfat ise, âhirette Allah nezdindedir.” (Enfâl, 8\28; Teğâbün, 64\15)

يَا اَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا لَاتُلْهِكُمْ اَمْوَالُكُمْ وَلَا اَوْلَادُكُمْ عَنْ ذِكْرِاللّهِ وَمَنْ يَفْعَلْ ذلِكَ فَاُولئِكَ هُمُ الْخَاسِرُونَ (9)

“Ey iman edenler! Gerek mallarınız, gerek evlatlarınız sizi Allah'ı zikretmekten alıkoymasın! Bilin ki böyle yapanlar, en büyük kayba uğrarlar.” (Münafikun,63\ 9)

AÇLIK, KORKU, MALA/CANA/ÜRÜNE GELEN NOKSANLIK:

Herhangi bir şekilde insanların başına gelen açlık, korku, mala-cana ve ürüne gelen zararlar-eksiklikler bunlar da birer imtihan unsurudurlar. İnsan bu noktaları bu şekilde kabul edip, her şeyin birer imtihan olduğunu asla unutmaması gerekir.

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَىْءٍ مِنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِنَ الْاَمْوَالِ وَالْاَنْفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرينَ (155)

“Biz mutlaka sizi biraz korku ile, biraz açlık ile, yahut mala, cana veya ürünlere gelecek noksanlıkla deneriz. Sen sabredenleri müjdele!” (Bakara, 2\155; Al-i İmran, 3\186)

FARKLILIK:

Milyonlarca insan vardır. Bunların yaşantıları ve hayattan kazandıkları farklı farklıdır. İnsanlarda bulunan maddi ve manevi farklılıkların hepsi yine imtihan unsurudur. Bundan dolayı bu konunun da bir imtihan olduğu bilinip, farklılıklara sahip olanların bu konuda da kazanmaya bakmaları gerekir.

وَهُوَ الَّذى جَعَلَكُمْ خَلَائِفَ الْاَرْضِ وَرَفَعَ بَعْضَكُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَبْلُوَكُمْ فى مَا اتيكُمْ اِنَّ رَبَّكَ سَريعُ الْعِقَابِ وَاِنَّهُ لَغَفُورٌ رَحيمٌ (165)

“O'dur ki sizi dünyada halifeler yapmış ve verdiği nimetlerle sizi denemek için kiminizi kiminize üstün kılmıştır.

Muhakkak ki Rabbin, cezalandırmayı dilediğinde işi çabuk bitirir. Şüphesiz O gafurdur, rahimdir.”(En'am, 6\ 165)

وعن أبى هريرة رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: ]قَالَ رَسُولُ اللّهِ #: إذَا كَانَتْ أُمَرَاؤُكُمْ خِيَارَكُمْ، وَأغْنِيَاؤُكُمْ سُمَحَاءَكُمْ، وَأُمُورُكُمْ شُورَى بَيْنَكُمْ فَظَهْرُ ا‘رْضِ خَيْرٌ لَكُمْ مِنْ بَطْنِهَا؛ وَإذَا كَانَتْ أُمَرَاؤُكُمْ شَرَارَكُمْ، وَأغْنِيَاؤُكُمْ بُخََءَكُمْ وَأُمُورُكُمْ الى نِسَائِكُمْ
 فَبَطْنُ ا‘رْضِ خَيْرٌ لَكُمْ مِنْ ظَهْرِهَا[. أخرجه الترمذي .

13. (4785)- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:

"Ümeranız hayırlı olanlarınızdan iseler, zenginleriniz sehâvetkâr kimselerse, işlerinizi aranızda müşavere ile hallediyorsanız, bu durumda yerin üstü (hayat), altından (ölümden) hayırlıdır. Eğer ümeranız şerirlerinizden, zenginleriniz cimri ve işleriniz kadınların elinde ise, yerin altı üstünden, (ölmek yaşamaktan) daha hayırlıdır. (Çünkü artık dini ikame imkanı kalmaz.)" [Tirmizî, Fiten 78, (2267).]

Netice itibariyle, hayat bir imtihandan ibarettir. Burası bir hizmet ve çalışma yeri, ötesi ise imtihanın sonucuna göre ya nimetlere doyma ya da bitmeyen çileyi doldurma mekanıdır. Rabbim bizleri, imtihanımızın şuuruna varıp, her türlü imtihan unsurundan başarıyla geçmeye muvaffak eylesin. Ve sonunda da rızasına, sevgisine ve Cemalullah'a ulaştırsın.

AMİN.

 


* BENZER KONULAR

Rahîm Ve Rahmân Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:28:55 ÖÖ]


Davranışlarımız Kaydediliyor Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:22:46 ÖÖ]


Biliniz Cesedin Öyle Bir Et Parcası Vardır Ki Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:18:08 ÖÖ]


Melek Girmeyen Evler Gönderen: türkiyem
[Bugün, 11:04:30 ÖÖ]


Doğru Çalışma Methodu Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:59:59 ÖÖ]


Başınızı Çevirip Gitmeyin Gönderen: türkiyem
[Bugün, 10:39:23 ÖÖ]


Ozan Birgül 320 kbps - 2 kısım Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:15:33 ÖÖ]


Ozan Birgül - İlahiler 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 09:04:09 ÖÖ]


Dualarımız Neden Kabul Olmuyor Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:10:43 ÖÖ]


Birlikte Hizmet Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:59:59 ÖÖ]


Gizli Halleri Açık Hallerinden Daha Hayırlı Adamlara İhtiyacımız Var Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:40:31 ÖÖ]


Mücahitler Kazandığınızı Kaybetmeyiniz Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:32:32 ÖÖ]


İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]