* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Hayat Değirmeni.  (Okunma sayısı 130 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
Hayat Değirmeni.
« : Ağustos 27, 2022, 11:37:10 ÖÖ »
Hayat Değirmeni.

Hayat akıp giderken bir gün, bir ağacın gölgesinde oturmuş dinleniyorduk. Bu gölgelikte büyük küçük, çoluk çocuk, genç yaşlı bir grup insan vardı ve bir şeylerle uğraşıyorlardı. Selam verdik ve aldık. Birbirimize eminliğimizi sunarak bu ortamda onlar bize biz de onlara dâhil olduk…

O gün, o ağacın gölgesinde selam verdiklerimizin içinde Ayşe Hanım Teyze de vardı. Mütevazı ve zarif duruşuyla ayrıca misafirperverliğiyle dikkatimi çekmişti… Dimdik ayakta bir genç kız edasıyla namazla öyle bütünleşmiş ki o an, ondan gözlerimi alamadım. Altmış yetmiş yaşlarındaydı, normalde dururken ve yürürken biraz kamburu vardı. Ama namazda öyle değildi. Namaz, onu bambaşka bir âleme götürmüş, gençleştirmiş, ruhu kadar bedenine de sıhhat vermiş gibiydi. Onu öylece izledim. Sanki burada değildi, biz de ona göre yoktuk. Görevinin her aşamasını huzur ve huşu içinde yapıyordu. Ve ben şimdiye kadar böyle bir şeye şahit olmamıştım. Yanımda çocuklarım vardı ve zaman zaman seslerinin yüksekliğinden dolayı onları uyarmak zorunda kalmıştım.

Ayşe Hanım Teyze’nin dudaklarında sessiz kıpırtılar, elleri yukarılara açık, gözlerinde yaşlar, içini dışa yansıtmıştı. Bu hâl, görevini tamamlamış olmasının göstergesiydi. Allah kabul etsin, diyerek iyi dilekte bulunduk. Gözlüğünü taktı, bize döndü ve ne zaman geldiniz, diye sordu. Ne bizi görmüş ne de sesimizi işitmişti. Oysa biz namaza başladığından beri oradaydık. Çocukları hiç duymamıştı. Kusura bakma, diye özür dilediğimde anladım ki o, seslerin içinde sessizliği yakalamış. Makamını çoktan bulmuş ve duayla hemhâl olmuştu. “Kızım,” diyordu, "Biz cahiliz, okuma yazma bilmiyoruz, okula da gidemedik, namazı kılacak kadar birkaç sure biliyoruz. Daha fazlasını öğreneyim çok istedim. O kadar uğraştım ama bir türlü ezberleyemedim. Aklımda kalmıyor, hemencecik unutuveriyorum. Bu yaştan sonra yeni bir şey öğrenmek suya yazı yazmak gibi.” Teyzem, dedim, sen bildiklerinle öyle devam et. “Çok şükür,” dedi, “en azından namaz surelerini, dualarını belledim.” diye ekledi. Belki yeni şeyler öğrenememişti ama öğrendiklerine gönülden bağlıydı. Çünkü o hâliyle öyle içten ve samimiydi ki onu daha sonra da birkaç kere gördüm ve aynı şeye şahit oldum.

Ayşe Hanım Teyze’nin babası savaşta şehit olmuş. Annesi yirmi yaşında dul kalmış. Çocukluğunda annesiyle birlikte köyün çamaşırlığında çamaşır yıkarken Yunan askerlerinin köylerine geldiğini öğrenmiş. Bütün köy telaşa kapılmış zira düşman askerlerinin köylerde yaptığı zulüm dilden dile dolanırmış. İnsanlar toparlanıp kaçmaya yahut saklanmaya fırsat bulamamışlar. Büyükler kaçarken küçüklerin bir kısmını vakit bulup alamamışlar. O, arkada kalanlardan küçük bir çocuk olarak bir ağacın arkasına saklanmayı akıl etmiş. Başka çaresi de yokmuş. Annesi bir anlık korkusundan sıyrıldığında çocuğunun olmadığını fark etmiş fakat geri de dönememiş. Komşularının almış olabileceğini düşünmüş. Zira insanlar o telaşta kimi görse yanına katıp köyden uzaklaşmanın yolunu tutmuşlar.

Annesi diğer köylülere yetiştiğinde bakmış ki evladı onların arasında da yok. Yüreğine ateş düşmüş. Ayşe Hanım Teyze bir başına saklandığı yerde üç gün üç gece geçirmiş. Orada saklandığı süre boyunca geçen üç gün ona üç ay gibi gelmiş. Annesinin yüreği bu zaman içerisinde yanmış durmuş… Askerler köyden ayrıldıktan üç gün sonra aileler evlerine dönmüşler.

Üç gün sonra geldiklerinde ayağında takunyalar, korkudan ve açlıktan onu baygın hâlde bulmuşlar. Ömrü varmış ki yeniden toparlanmış. Yokluk kıtlık yılları insanları çok zorlamış. Yıllar geçmiş, Ayşe Hanım gelinlik çağa gelmiş. Hayırlı bir kısmetle evlendirilmiş. Genç yaşta yuvasını kurmuş, bir de kızı olmuş, bu güzel yuvası daha da şenlenmiş. Fakat imtihan dünyası işte. Eşi o zamanlar yakalandığı ince hastalıktan kurtulamamış. Hamileyken bir başına kalmış Ayşe Hanım. Bütün umutlarını doğacak çocuğuna bağlamış. Onu gözünden sakınarak büyütmüş ve daha sonra da bir daha evlenmemiş.

Büyüyen kızı kendi isteğiyle köyün öğretmeniyle evlenmiş. Eşinin tayini dolayısıyla da bir süre sonra büyük şehre göç etmiş. Ayşe Hanım Teyze, torunları doğduğunda kızına kıyamamış ve evladına destek olmak için yanlarına gelmiş. O zamandan bu yana birlikte oturuyorlarmış.

Hayatın akışında bizim de yolumuz onlarla kesişti. Bu akışta insanların bir kısmı su, bir kısmı değirmen gibiydi. Kararsızlıkları vardı fakat tercihleri bizler yapsak bile büyüklerin söz ve davranışlarını değerlendirmek gerekiyordu.

Büyüklerin sorumlulukları çok fazlaydı. Ara sıra böyle güzel sohbetler herkese iyi geliyordu. Hayatta kimisi konuşmacı kimisi dinleyici kimileri de ders alanlar olarak katılımcılardı.

Güncel akışta ileri gelenler arasında, değirmen mi önemliydi yoksa değirmeni döndüren su mu, diye bir sohbet başlamıştı. Konuşmalar güncel olsa da derinliğiyle ilgi çekiciydi. Bir münazara tadındaydı. Konu, ortalamanın üstünde bir gelişmeyle devam ediyordu.

Yatağında belli bir miktarda akan su şırıl şırıl mırıldanıyor, sanki huzuru temsil ediyordu. Akan su insanı rahatlatıyordu. Su varsa boşa akmamalı ve burada bir değirmen de olmalıydı. Değirmenin dönmesi için mutlaka suya ihtiyacı vardı. Suyun akışında olası bir değirmen çok güzel olurdu fakat suyun akışı için değirmene ihtiyaç yoktu. Ama en önemlisi orada öğütülen una insanlığın ihtiyacı vardı.

Akıp giden su hayatın ta kendisidir. Dünya da bir değirmendir. Öğüten de öğütülen de insanlıktır. İki taş arasından bir un olarak çıkabilirsen ne mutlu sana… Görev ve sorumlulukların seni eşit bir şekilde yoğurmuş demektir. Ancak o iki taş arasında ezilip kaybolmak da var…

Bazılarımız bu hayatın akışında bir damla su olur, temizliği ve saflığı temsil eder, bir kısmımız da değirmeni... Yontulur, değirmene alet ve edevat oluruz. Her bir parça ayrı bir işe yarar. Biri olmadan diğerinin de anlamı olmayan, olmazsa olmaz parçalar inancın sanata yansımasıdır. Bir kısım insan da sanatın bir parçasıdır…

Akışı kolaylaştıran insanın özü su gibidir. Sabırla damla damla biriktirir kendini. Ve akar da akar… Değirmeni döndürür, ekmek oluşun dermanı olur. Yeniden akışa ulaştığında tamamlanmış görevi teslim eder…

Su taşıyan, un akıtan, boy boy görev bilinciyle aşınmış oluklar yenilenmek üzere huzurla ayrılığa teslim olurlar. Sonuçta bir un çıkar ortaya, sofraların olmazsa olmazı ama elimizin, dilimizin ve gözümüzün de doyduğu bir berekettir. Gönlümüze ve ruhumuza merhamettir…

Demiştim ya hayatın münazara konusu derindi. Neresinden tutarsan tut, tuttuğun yer yeni bir değer olarak çoğalıyordu. Konuşanlar da sözlerin ustası olunca kırmadan dökmeden derince bir konuyu yarence konuşarak üstesinden gelinirdi. Kaybedeni olmaz, tam tersi birçok kazananı olurdu. Su da olmalıydı değirmende fakat un, bir nimetti, bir hikmetti, kazanımların bereketiydi…

Ama rızıklar dağıtılırken hep ayaktaymış ve payına düşenden fazlasıyla ödüllendirilmiş. Bu güzel insanı tanımaktan ve ondan kendi payıma düşeni almış olmaktan onur duyduğumu söylemeliyim.

RADYO DİNEME LİNKİMİZ.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]