* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yaşamak Kıymeti  (Okunma sayısı 2934 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Yaşamak Kıymeti
« : Ağustos 12, 2024, 07:27:38 ÖÖ »


Yaşamak Kıymeti

İnsan yaşamanın kıymetini en iyi hastalıktan çıktığında anlıyor. Günlerce yastığa mahkûm olan bir baş, iştahsız oturulan sofralar ve lokmasız kalkışlar, evin duvarlarından fazlasını görmeden geçen günler… Hele ki yapılacak işler varsa ve bunlar hastalıkla askıya alındıysa… Gidilecek yere gidilemediyse… İnsanın içinde uhde olur büyür gider. Herkes için önemli olan davetler fuarlar vardır ve kitapseverler için elbette ki kitap fuarları vazgeçilmezdir. Ama gelin görün ki o günlerde hastalanıveriyorsunuz ve o müthiş buluşma gerçekleşemiyor.

İnsan hastalık vaktinde en şiddetli ölümü hissediyor. Burun buruna az mı geliriz ölümle O aslında her köşe başında, her taşın altındadır ve bizim için yazılı vakti beklemektedir sabırla. Oysa biz bunun çoğu zaman farkında olmadan yaşarız. Yaşamdan şikâyetimiz tükenmez, isteklerimize odaklanmış vaziyette, gerçekleşmeyenleri için duyulan kızgınlıkla debelenir dururuz. Elimizde bulunan anın tek bir kıymetini belki bu sebeple kaçırırız. Odaklandığımız hırslarsa ruhumuzu örseler. Sürüklendiğimiz bunalımın içinde çaresizliğe boyun eğer gibi karartırız onu, onun sesini hiç duymadan. İşte hastalık bu noktada bir törpüleyici bir uyarıcı niteliktedir ve şifa için gelmiştir, ruhumuzun şifası için. O ağır hastalık döneminizi ve ardından mucize gibi iyileşişinizi yeniden ayaklanıp sıhhate kavuşuşunuzu hatırlayın bir. Müthiş bir enerji, yaşama mutluluğu ve sıhhatin tattırdığı zevkler nasıl canlanır. Bütün o aşkınızla eksik kalmış işlerinize sarılırsınız, hepsini birden bitirmek arzusu sizi öylesine kaplar ki sonunda bitimsizlik içinde bulursunuz kendinizi. Her bir iş ayrı uzun süre istemektedir zira. Hâlbuki geniş vakitler içinde sıhhatiniz yerindeyken o işler için hayıflanıyordunuz. Şimdiyse şevk duyuyorsunuz fakat süreniz kısıtlı. Hayat da böyle değil mi zaten, ölüm geldiğinde hep erken bulunur. Yapılacak tonla iş vardır ama saat artık durmuştur sizin için.

Bir de intihar cephesine bakalım. İnsanı yaşama bağlayan şeyler meşguliyetleridir. İmanın varlığı insanı güçlü kılarken, meşguliyetler kendimize saygı duymamızı kendimizi oyalamamızı sağlar. Belki bu nedenle kitap okumayı çok severiz. Her birinde ayrı bir dünyanın kapısı aralandığından, kendi hayatımıza bir yön bir ek isteğimizden. Burada en hassas şey ruhumuz. Ruh sırf maddi zevklerle uğraşılarla tatmin olamaz, onun gıdası istek ve arzuları çok ayrıdır. Onun biricik tatmini imandır. Yine de imanın varlığına rağmen gerçekleşen intiharlar olmuyor değil. Gelin bunun üzerine düşünelim öyleyse.

 İnsan yalnızlığın kimsesizliğin kıyısında ise bir uçurumun kenarında dolaşır durur. Sürekli dışlanan toplumun dışına itilen bireyler (gerekçe inancı, yaşam felsefesi, giyimi ya da konumu olabilir) bu kıyıya ne çok yaklaşıyor. Sonunda belki şizofreninin koluna, belki antidepresanlara teslim oluyor. Büyük bir güceniklik bir kırgınlıkta buluyor kendini. Her inandığından güvendiğinden dost bildiğinden bir darbe yiyor. Yediği darbelere karşılık bir panzehiri de yoksa… Yani bir insan kardeşi ona kulak verip acılarını azaltamıyorsa… Gözünde büyüttüğü dev yaptığı şeylerin aslında sıradan ve basit olduğunu anladığında yaşadığı hayal kırıklığı ya da. Bunda da farkında olmadan bir değeri ya da bir kişiyi tanrı konumuna yükseltiş var. Koyulan bir hedef; öyle kendisini kaptırmıştır ki gerçekleşmezse dünyanın sonu olacaktır onun için, hedefin tanrılaştırılması. Ya da sevdiği bir kişi; ayrılığıyla ya da o kişinin bir kaza sonucu vefatı ile hayat durmuştur onun için, insanın tanrılaştırılması.

Tehlike burada başlıyor diye düşünüyorum. Tanrı bilincinin Allah’a inanma olduğunun incelikleri kuşatmalı kalbi. Ayet-i kerimenin mealince biliyoruz ki Allah kuluna kâfidir. Bunu bilen her inançlı insan sıkıntılarının dertlerinin geçici olduğunun, hayatın imtihanla geçeceğinin ve sonunda Allah’a kavuşacağının bilincindedir. Kimsesiz kalmış dışlanmış olsa bile Onun varlığına sığınır, Onunla içine düştüğü bunalımdan kurtulur. İnanan bir mümin kulumun kalbine sığarım diyendir O.

Kalbimiz Allah ile dolsun dilerim.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]