Hiçbir iyiliği küçümseme!
Hiçbir iyiliği küçümseme! Ne, aç bir hayvanı doyurmak küçük bir şeydir, ne de bir kardeşinle karşılaştığında ona gülümsemen basit ve değersizdir. “Kim zerre kadar hayır yaparsa onun karşılığını görür, kim de zerre kadar kötülük yaparsa onun karşılığını görür” (Zilzâl, 7–8)
Hz. Peygamber Efendimiz s.a.v. buyurmuştur: “Cennet kapısını açacakların ilki benim. Fakat beni geçmeye çalışan bir kadın göreceğim ve ona: “Sana ne oluyor? Sen kimsin?” diyeceğim. O da: “Babasız kalmış yetimlerimin başında oturup bekleyen bir kadınım” diyecek.”
Şam’dan biri gelir ve “Bana Safvan b. Süleym’i gösterin. Onu rüyamda gördüm. Cennete girmişti” der. Adama: “Neden ötürü girmiş?” diye sorarlar. Adam: “Bir gömlekten ötürü” cevabını verir. Sonra bazı arkadaşları Safvan’a bu gömlek neyin nesi deyince Safvan: “Soğuk bir gecede mescitten çıkmıştım. Çıplak birini görünce, hemen gömleğimi çıkarıp ona vermiştim” diye cevap verir.
İmam–ı Gazali çalışıyordu. Kalemini hokkadan çıkarmış, tam yazmaya hazırlanıyordu ki, kaleminin ucuna bir sinek kondu ve mürekkepten içmeye başladı. İmam Gazali, sinek uçuncaya kadar hareketsiz kaldı...
İyilikte büyük–küçük ayrılmaz. Cennet bir sürprizler diyarıdır. Bizi hangi amelimizin kurtaracağı da belli değildir, o da bir sürprizdir. Bazen, dudağımızda beliren bir tebessüm goncası, karşımızda bütün ümitleri hazanla sarsılmış birisine öyle bir inşirah baharı yaşatır ki, onun karşılığını biz, ahirette cennet bahçeleri olarak görürüz. Öyleyse iyiliklerden hiçbirini, ama hiçbirini küçük görmek doğru değildir. Velev ki bu iyilik, kovadaki suyu bir başkasının kabına boşaltmak kadar küçük bile olsa.