ÖFKENİN KONTROLÜ
İnsanoğlu yaşadığı sürece bazen kendini yıpratan bazen tazeleyen kimi zaman da marifet tohumları saçan olaylardan ve ilişkilerden geçer. Yaradan insana bir şeyler öğretmek düşünme kabiliyetini, sevme gücünü artırmak ister. İnsanoğlunun yaratılışının ve tekâmülünün önemli sebeplerinden biri de sevgiyi artırmak, öfkeyi yenebilmektir.
Öfke kontrolü insanın hem diğer insanlarla, hem de diğer canlılarla olan ilişkilerinde istikrarı sağlama adına büyük önem taşır. Günlük olaylardaki öfkelenmelerde biraz derin düşünürsek aslında kişinin kendine öfkelendiğini söyleyebiliriz, tabii Allah için öfkelenmeyi ayrı tutalım.
İnsan eğer gören gözlere ve işiten kulaklara sahip olursa ve hikmetten nasibini alırsa öfke duygusu onda azalır. Çünkü böyle insanlar sabrı gelişmiş, olgunlaşmış insanlardır. Fakat bu anlayışa sahip olmak için bazı zor dönemeçlerden geçmiş olmak gerekir diye düşünüyoruz. Bu dönemeçlerden geçmiş olan insanlar öfkenin asıl nedenini fark ettikleri için yaşanılan olguya çatık kaşlarla değil gülümseyen bir yüz ile bakarlar. Bilmem ki gereğince ifade edebildik mi?
İnsanoğlu ömrü boyunca huzur arar, asıl huzur kendi içimizde aranır ve sağlanır. Bir gönüle girmek için sarf ettiğimiz çaba kendi iç huzurumuzu sağlamak için sarf edilmiştir aslında, diğergamlığın manası budur belki de…
Malik İbni Dinar (k.s.) dedi ki:
“Haccacı Zalim hutbede şöyle derken işittim: ‘Allah’ın rahmet ve bağışı, hesabını başkası görmeden kendi hesabını görenin üzerine olsun. Zira o kimse amellerini dizginler ve yaptıklarının kimin hoşnutluğuna uygun olduğunu bilir. Allah o kimseden razı olsun ki, o mizanda nasıl geleceğini de iyi bilir.’ Böyle konuşmaya devam ediyordu, ben dayanamayarak ağladım.” (Kalplerin Keşfi, İmam Gazali, Sevgi ve Nefis muhasebesi bahsi).