* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Sağlıklı düşünebilmek 1  (Okunma sayısı 639 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Sağlıklı düşünebilmek 1
« : Eylül 20, 2017, 06:44:42 ÖÖ »
Sağlıklı düşünebilmek  1

Hepimizin kendi görüşünü beğendiği, onunla yetindiği ahir zamandayız. Neredeyse hepimiz her şeyi bilmek iddiasındayız. Her şeyi bilen Rabbülalemindir. Bilmek, bilmediğini bilmekle başlar. Bilmediğini bilmek de bilmekten sayılmış. Bir şey bilmeyen kimseye bir şey öğretmek, anlatmak kolaydır. Ama bilmediğini bilmeyene, yanlış bilene, eksik bilene anlatmak daha zordur. En sağlam kesin bilgiler bize “vahiy”le gönderilen bilgilerdir. Allah-u Teâlâ’nın ve Elçisinin (S.A.V) bildirdikleri kesin doğrudur, gerçektir... Bunların dışındaki bilgilerimiz de yaşayarak, deney ve tecrübeyle edindiğimiz bilgilerdir.
 
Görüş ve fikirlerimiz neden farklıdır, hatta zıttır? Görüş ve fikirlerimiz inançlarımızdan, bilgilerimizden beslenir, onlara dayanırlar. Ayrı inanç ve bilgiler ayrı görüşleri, fikirleri oluştururlar. Yine doğru görüş için doğru habere de ihtiyaç duyarız. Edindiğimiz haber, olay doğru değilse, bunun üzerine kuracağımız görüşümüz ne kadar doğru olabilir?! Peki günümüzde doğru bilgiye, inanca, habere ulaşabilmek ne kadar mümkün?!
 
Bir olayın iki ayrı haberle farklı algı oluşturulmasına, meşhur “Adana Müftüsü Olayı” ne güzel örnektir. Bir olaydan iki farklı haber ve algı oluşturulmuş: İlki “Adana Müftüsü keçi çaldı”. İkincisiyse, “Adana Müftüsü’nün keçisi çalındı...” Medya denen “büyü” araçlarıyla ne kadar doğru bilgiye, doğru habere ulaşabiliyoruz?!
 
Bırakalım medyayı, geçenlerde bir tarih profesörümüzün “son yüz elli yıllık tarihimizi İngilizler yazdılar” beyanı ne kadar korkunç ve düşündürücüdür...
 
İslam da öyle değil mi? Kaç çeşit İslami anlayış ve algılamalarımız var! “İslam nedir?” sorusuna ne kadar eksik, yanlış cevaplar alabilmekteyiz... Genellikle parçalı, eksik ve yanlış dini algılamalarımız bizde daha da tefrikaya, dolayısıyla çatışmaya, ayrıştırmaya neden olabiliyor.
 
“Körlerin fil algılaması” buna ne güzel örnektir. Her biri hangi organı algılamışsa, fil budur, diyor... Parça bütündendir ama bütün değildir ki!
 
İnsan da, İslam da öyle değil mi? “İnsan” dendiğinde her organıyla, özellikleriyle bir bütünlük algısı oluşuyor. İslam da biz insanlara dünyada ve ahirette mutlu olabilmemiz için gerekli yolu, nizamı, ilke ve yasaları, bilgileri, haberleri... özetle muhtaç olduğumuz her şeyi bildiren bir hayat tarzı, teklif ve tavsiyeler merhamet, adalet, tevhid, doğruluk, ahlak, inanç, ilim, hukuk her yönüyle bir ekmel nizam, son din... Eksiği, noksanı, fazlası, yanlışı, çelişkisi, benzeri, eşi olmayan “nev i şahsına mahsus” özgün, ilahi bir nizam... Ne sağ, ne de sol gibi hiçbir beşeri ideoloji, düzen ve ilkeyle benzeşmeyen temelinde çatışma, zulüm değil, barış ve adalet olan bir tevhid nizamı beşeri sistemlerle mukayese bile edilemez...
 
İslam’ı sağ veya sol ile karıştıran, benzeştiren, onlarla İslam’ı değerlendirmeye çalışanlarla, laik, seküler, Hristiyani vb. bir gözlükle İslam’a bakanlar İslam hakikatini nasıl doğru olarak algılayabilir, dolayısıyla nasıl doğru görüş ve fikir sahibi olabilirler ki?

Batıcı, laik bir eğitimle, “Rabbimizin adıyla başlamayan, besmelesiz bir eğitim”le kendimizi, kainatı, olayları, Kur’an’ı doğru olarak nasıl okuyabiliriz? İşte okuyamıyoruz. Ya da yanlış ve eksik okuyoruz... Ve sorunları çözmek, tahlil etmekle de çok zıt, farklı görüşler ortaya çıkabiliyor. Sonuçta birbirimizi anlayamıyoruz. Konuşamıyoruz... Çatışıyor, ayrışıyoruz. Ve çözümsüzlüğü, tefrikayı (azabını) yaşıyoruz...
 
Cehaletimiz, din hürriyetimizin tam anlamıyla olmayışı, nefis ve şeytanın düşmanlığı saptırması, dünya hayatını ahiret hayatına tercih edişimiz, İslam’ı doğru ve tam olarak bilemeyişimiz, haset, hırs, riyaset, servet, eş, evlat, mal şehvetlerimiz, günahlarımız, haram (faizli) lokmalarımız, laik, seküler hukuk, eğitim ve anlayışlar, siyasi partiler, ümmet şuurunun eksikliği, görüş ve fikirlerimizi farklılaştırabiliyor.
 
Sömürüsüz, çatışmasız, sınıfsız, paylaşmaya, dayanışmaya dayalı adalet temelinde bir kardeşlik düzeni...
 
 Tüm farklı kimliklerin bir arada barış ve güven içinde temel hakları sağlanarak yaşayabileceği biricik nizam İslam’dır. “Ötekilerin” öteki olma hürriyetleri ve temel hakları da korunaklıdır. Hiçbir sistemin böyle bir derdi yoktur. Olsa da sağlanamaz... Tarih şahid...
En zayıfın hakkını en güçlüden kolaylıkla alabildiği nizam. Herkesin hukuka bağlı ve sorumlu olduğu bir adalet düzeni.
 
“Hayırda, hizmette yarışanların düzeni”... Kötülüklerin egemen olmadığı, rağbet ve itibar görmediği bir sosyal düzen... Gelirler arası uçurum değil, denge olan barışık, uyumlu bir toplum düzeni...
Acıların, sevinçlerin paylaşıldığı, bir vücudun organları, bir duvarın tuğlaları gibi olan bir toplum düzeni... Ticarette, siyasette, adalette, ailede güven.

Bahaddin Elçi.

fanidunya

  • Ziyaretçi
Ynt: Sağlıklı düşünebilmek 2
« Yanıtla #1 : Eylül 20, 2017, 06:47:14 ÖÖ »
Sağlıklı düşünebilmek  2

İslam’ın bir nizam, bir yol olduğunun şuurunda ve bilgisinde olan hangi Müslüman hem namaz kılar, hem de İslam’dan başka yollara (AB gibi) nasıl yönelebilir?

Din, can, akıl, nesil, mal gibi temel hak ve hürriyetlerinin ve güvenliklerinin ancak İslam’la sağlanıp, korunabileceğini bilen bir kimse başka bir düzen arayışına niçin yönelsin?

Furkan’a bakmadan dost-düşman, adalet-zulüm farkına nasıl varılır? Tüm çözümlerin, ilaçların İslam’da olduğunu bilen bir kimse, niçin başka adreslerde çözüm arasın?

Ahirete, hesaba, mizana, cennete, cehenneme inanan bir kimse nasıl zulmedebilir, sömürebilir, aldatabilir, yolsuzluk yapabilir, ticarette, siyasette hile yapabilir, aldatabilir?

Dünyadaki tüm zulümlerden sorumlu olan mü’minler, nasıl “bana ne” diyebilir? Zulme nasıl boyun eğebilir?!
 
Hayat, adalet, barış, huzur, güven, sevgi, saygı tüm güzelliklerin biricik adresi İslam’dır. Hem dünya hem de ahiret saadeti ancak İslam’dadır. İslamsız ne adalet, ne de barış ve huzur mümkün değildir. İslam’a yalnızca biz değil, tüm insanlar muhtaç... Güneş, hava, su gibi... Daha da çok...
 
Ne sağda, ne solda hayat yok. Sağa da, sola da muhtaç değiliz. Hak yol İslam!
Başka adreslerde sağda-solda bilmem nerede aradığımız tüm güzelliklerin, çözümlerin biricik doğru adresi vardır: İslam! Allah-u Teâlâ’nın nizamı... Yalnızca O’na kulluk... Ve teslim olanlar kurtulacaklar.
İslam’ı doğru bilen Müslüman, nasıl kardeşini tekfirle, tekbirle öldürebilir?
 
Ümmet bilinci olan, dünyada olup bitenlere nasıl kayıtsız kalıp, kendi bölünmüş din algısıyla ferahlanabilir?
Göklerin ve yerin Nur’u Rabbülalemin, Kur’an Güneş’i ve son Resulü (s.a.v) kameriyle tüm canlılara ve “eşrefi mahlûkat” ve “halife” olarak da biz insanlara hayat veren, yönümüzü, yolumuzu aydınlatan gecemizi, gündüzümüzü, zamanımızı, vaktimizi takdir ve tayinle hayatımızı tanzimle de nimetlerini tamamlamış bize sayısız ikramda bulunmuştur.
 
Güneş ve ay kiminse, Kur’an ve Resulü de O’nundur. Kur’an ve Elçi, Güneş ve ay gibidir. Rabbimiz hayatımızda ihtiyacımız olan her şeyi, nizam da dâhil teklif, tavsiyeyle ikramda bulunmuştur. Hem dünya, hem de ahiret saadetine ulaşabilelim... Aradığımız mutluluk nedenleri için ne sağ, ne de sol hiçbir ideolojiye, görüşe muhtaç değiliz. Tam tersine ideolojiler, “izm”ler insanları mutsuz etmişlerdir. Çünkü herşeyi ve insanı yaratan Allahu Teâlâ ihtiyacımız olan düzeni de göndermiş (İslam), hayatımızın her alanını tanzim buyurarak bize ikramda bulunmuştur.
 
Günümüzde yaşadığımız tüm sorunlarla kıvranmakta ve çıkış aramakta, ideoloji kavgası yapagelmekteyiz. İlahi reçete, “çözümler” İslam’da... Güneş kimin ise, İslam da O’nundur. Ne Arabın, ne Türkün, ne Kürdün... Herkesin, her zaman her coğrafyada kıyamete kadar geçerli yegane mutluluk ve adalet nizamı, İslam...
 
Sağcı, solcu, liberal, faşist, sosyalist, ateist... Farklı kimliklerle kendisini tanımlayan tüm kimliklerin başka adreslerde aradığı “hayat veren mesajlar”dan bir demet sunuyoruz:

Tüm insanların Rablerinin, atalarının bir ve yaratılışta ırk, renk, cinsiyette eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğu inanç ve bilgisini benimsendiği bir dünyada kim ırkçılık yapabilir?

“Kendin için istediğini, sevdiğini kardeşin için iste ve sev.” “Zenginlerin mallarında yoksulların (muhtaçların) hakları (zekat) vardır.”, “Ticarette hile yapanların vay haline.”, “Zekatı olmayanın namazı da yoktur.”, “Zekâtı vermekten kaçınan müslümanla savaşılır.”, “Bizi aldatan bizden değildir.”
 
“Altınlarını (paralarını) biriktirip de Allah yolunda (infak, yardım) harcamayanları ateşle müjdele.”
“Ne zulmedin, ne de zulme boyun eğin.”
“Bir mahallede bir fakir varsa, o mahallede onun hakkını çalan bir zengin vardır.”, “Lokma temiz olmadan amel salih olmaz.”
 
“Çalışanın hakkını alnının teri kurumadan veriniz.”, “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.”, “Faiz zinadan eşeddir.”, “Allah-u Teâlâ’yla savaş gibidir” mesajlarını bilen kim solculuğa yönelir ki?! “Mü’min, elinden, dilinden emin olunan kimsedir.”, “Sizin dininiz size, benimki bana.”, “En hayırlı rızk, el emeğiyle kazanılandır.”, “Dileyen inanır, dileyen inkâr eder.”, “Dine zorlama yoktur” anlayışlarını bilen hangi gayrimüslim İslam’a yan bakabilir?
 
“Bir insanı öldürmek, tüm insanları öldürmek gibidir.”, “Kısasta hayat vardır” ayetlerini bilen gayrimüslimler İslam’a yönelmezler mi? “Sevgi, temizlik, güvenirlik imandandır.”, “Adalet mülkün temelidir.”, “Haksızlıklar karşısında susanlar, dilsiz şeytanlardır.”

“Zulme boyun eğenler, haklarıyla birlikte şereflerini de kaybederler.”, “İnsanların hayırlısı onlara en çok hizmet edenlerdir.”, “En yakınların kendin aleyhine bile olsa şahitlikte adaletli olun.”, “Mümin yalan söylemez.”, “Komşusu kendinden emin olmayan iyi bir mümin değildir.”

Bahaddin Elçi.

 


* BENZER KONULAR

İnsanlardan Övgü Beklemek Ateşle Oynamak Gibidir Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:24:29 ÖÖ]


Zamanın Kıymetini Bilmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:17:13 ÖÖ]


Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]