* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Kalb’i Selim  (Okunma sayısı 263 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Kalb’i Selim
« : Temmuz 05, 2023, 08:27:10 ÖÖ »


Kalb’i Selim

Yaratılmışlar arasında insanın seçkin bir konumu vardır. Onu ayrıcalıklı kılan özelliklerin başında akıl, irade ve muhakeme gibi kabiliyetleri sebebiyle vahye muhatap olması gelmektedir. Cenab-ı Hak, insanı en güzel surette yaratmış ve hayat yolunun ufkunu aydınlatacak bir kandil ve onu esenlik yurduna ulaştıracak bir rehber olarak vahiy göndermiştir. İlahi rahmetin yeryüzüne tecellisi olan vahyin tebliğcisi peygamberler de bu kutlu mesaja elçilik etmiş; örnek hayatlarıyla insanlığı daima hak ve hakikate, adalet ve merhamete, iyilik ve güzelliğe çağırmışlardır.

İnsanın bu kutlu çağrıya icabet etmesi, dünyada huzur, güvenlik ve esenliğe, ahirette ise ebedî kurtuluşa ulaşmasının yolunu açacaktır. Bunun için öncelikle kalbini büsbütün vahyin rehberliğine ve risaletin örnekliğine açması gerekir. Zira kalp, insanın tavır ve davranışları üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Söz ve eylemlere etki eden irade, niyet, rıza, ümit, sevgi, korku gibi hasletler de kibir, haset, kin, nefret gibi kötü huylar da kalpte neşet eder. Ayrıca Kur’an’da düşünme (teakkul) ve anlama (tefekkuh) fiilleri kalbe nispet edilmiştir. (Hac, 22/46; A‘raf 7/179.)

Diğer yandan namaz, oruç, zekât, hac gibi bedenî ibadetlerin ve diğer bütün iyiliklerin Allah katındaki değeri, kalbin bir ameli olan niyete bağlanmıştır. Amellerin ancak niyetlere göre değerlendirileceğini (Buhari, Bed’ü’l-vahy, 1.) haber veren Rasul-i Ekrem (s.a.s.), “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34.) hadisiyle kalbin, nazargâh-ı ilahi olduğunu vurgulamıştır.

İlahi hitabın muhatabı olarak kalp, insanın idrak eden ve bilen yönüne işaret etmektedir. Yaratılış gayesi Allah’a itaat etmek olan insanın bu amacını gerçekleştirebilmesi, ancak kalb-i selim sahibi olmasıyla mümkündür. Allah’ın cennet davetine layık ve sınırsız mükâfatlarına nail olabilmenin yolu da kalb-i selimden geçmektedir. Selim bir kalbe sahip olmak, hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, iyiyi kötüden ayırmak için en önemli imkândır. Bu sebeple Yüce Allah’ın insanlığa gönderdiği son vahiy Kur’an-ı Kerim’de ve onu hayatla buluşturan Peygamberimizin (s.a.s) sünnetinde kalp, dinî, insani ve ahlaki her bir meselenin izahında merkezî kavram olmuştur. İslam’ın bu iki asli kaynağında iman ve inkâr, hidayet ve dalalet, sevgi ve nefret, sevinç ve hüzün, iyilik ve kötülük hep kalbin ameli olarak zikredilmiştir. Bu bakımdan kalbin iki tür eğiliminden bahsetmek mümkündür. Bunlardan biri; katı, kilitli, perdeli, hastalıklı, mühürlenmiş, günahkâr, şüpheci ve inkârcı kalbin; dalalet, cehalet, inkâr, hırs, kibir, tamah, haset, cimrilik, taassup gibi menfi eğilimleridir. Diğeri ise ilahî irade ve kudretin tecellileri karşısında akleden, ürperen, haşyet duyan, mutmain olan kalbin; iman, hidayet, iyilik, sevgi, adalet, merhamet, şefkat, takva gibi müspet hâlleridir. Menfi eğilimleri bulunan kalbin yerildiği Kur’an-ı Kerim’de müspet hasletlerin karargâhı olan kalp ise “kalb-i selim” diye nitelenerek ilahi övgüye mazhar kılınmıştır.

Bir kalbin kalb-i selim olup olmaması, kişinin söz, tutum ve davranışlarında kendini belli eder. Bir başka ifadeyle insanın bütün söz, tavır ve eylemleri, kalbinde taşıdıklarının dışavurumudur. Dolayısıyla tevhit inancı ekseninde yeryüzünün imarı ve ıslahı için çalışmak gibi yüce bir amaçla dünyaya gönderilmiş olan insanın hem bu dünya hem de ahiret selameti, kalbin selametiyle doğrudan ilişkilidir. Bu bakımdan kalbini bütün kötü huy ve hasletlerden arındırıp manevi hastalıklardan koruması, kişinin kalbine karşı en önemli görevidir. Bunun için öncelikle her türlü masiyet ve günahtan sakınmak gerekir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de “Hayır hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları, kalplerini paslandırmıştır.” (Mutaffifîn, 83/14.) ayeti, günahların kalpte bıraktığı menfi ize işaret etmektedir. Hadis-i şeriflerde de masiyet ve günahlardan korunmayan kalbin zamanla safiyet ve berraklığını kaybedeceği bildirilmekte; söz konusu lekelerden arındırılmasının ise ancak tövbe ve istiğfarla mümkün olduğu beyan edilmektedir. (Tirmizi, Tefsiru’l-Kur’an, 83.)

Kalbin etkilenme, değişme, yanılma, meyletme, bozulma gibi özellikleri vardır ki onun “kalp” diye isimlendirilmesindeki hikmetlerden biri de budur. Bu gerçeğe dikkat çeken Peygamber Efendimiz, bir hadisinde “Dikkat edin! Vücutta öyle bir et parçası vardır ki o düzgün olursa bütün vücut düzgün olur. O bozuk olursa bütün vücut bozuk olur. Dikkat edin! Bu et parçası, kalptir.” (Buhari, İman, 39.) buyurmuştur. Bu sebeple Kur’an’da “Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok ki lütfu bol olan yalnız sensin.” (Âl-i İmran,3/8.) duasıyla kalplerin iman, selamet ve istikamet üzere daim olabilmesi için Allah’a sığınılmasını istenmiştir. Zira bütün kalpleri kudret elinde tutan O’dur. Kalpler, ancak O’nu anmakla huzura ve selamete kavuşur. (Ra’d, 13/28.) Ayrıca Allah’ı anmak, kişiye ölümü, hesap bilincini hatırlatacağından ve İslam’ın kalplere ab-ı hayat olan nasihatlerini özümseme imkânı kazandıracağından bu minvalde ortaya konacak kararlılık, selim bir kalbe sahip olma ve onu son nefese kadar tertemiz muhafaza etme yolunda atılacak en önemli adımdır.

Kuşkusuz insan için en feci durum, günah ve kötülüklere karşı duyarsız olduğundan kararmış ve Allah’ın rahmet nazarından mahrum kalmış bir kalp ile yaşamaktır. Bu yüzden Yüce Allah, müminlerin bütün kötülüklerden arındırılmış bir “kalb-i selim”e sahip olmalarını, böyle bir kalple yaşamalarını ve onunla huzuruna gelmelerini istemiştir. “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar! Ancak Allah’a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer.)” (Şuara, 26/88-89.) fermanıyla, dünya hayatının istikamet üzere sürdürülmesinde belirleyici etken olan “kalb-i selim”in, aynı zamanda hayatın uhrevi boyutunun da yegâne geçer akçesi olduğunu beyan etmiştir. Bu ayetler, insanın dünya hayatında sahip olabileceği en kıymetli servet ve Allah’a takdim edebileceği en güzel hediyenin, yaratıcısına teslim olmuş ve bu teslimiyetin gereklerini yerine getirebilmiş selim bir kalp olduğunu göstermektedir.

Şair Ruhî-i Bağdadi’nin Kur’an’dan ilhamda dediği gibi “Sanma ey hâce kim senden zer ü sîm isterler / Yevme lâ yenfeu’da kalb-i selîm isterler.”

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]