Umut, Zorluklara Karşı Dayanıklılığı ve Gücü Artırır
Ümitsizlik, her şeyin bir kader üzerine geliştiğini kavrayamamanın sonucudur. Allah’ın beğendiği tavır, umut var olarak, her olayın hayırla yaratıldığının bilincinde, sabır ve tevekkül göstermektir.
Dünya hayatının bir imtihan mekânı olarak yaratıldığını düşünmeyen, Allah’ın her şeyi bir hikmet üzerine yarattığına iman etmeyen insanlar, şeytanın da telkinleriyle umutlarını tamamen yitirir, mutsuz yaşarlar.
Şeytan, insanı Allah’ın yolundan saptırmak, düşünmesini engellemek için her fırsatı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışır. Şeytanın fırsat kolladığı durumlardan biri de, insanın karamsarlığa düştüğü zor zamanlardır.
Gerçekte şeytanın her zehrinin panzehiri vardır; ecza dolabında hiç eksik yoktur. İnsanın yapması gereken, Allah’a sığınmak, O’na güvenmek ve samimiyetle dua etmektir. Allah, insanlara rahmetinden umut kesmemelerini buyurur.
Allah’tan uzak yaşayan insanların umutlarını sürekli kılacak sağlam bir güvenceleri yoktur. Bu nedenle ufak bir olayda bile ümitsizliğe kapılırlar. İman edenler ise tüm kuvvet ve kudret sahiplerinin üzerinde olan Allah’a duydukları güven nedeniyle, en zor zamanlarda bile umutlarını diri tutarlar. Hep umutlu olabilmek de stres ve sıkıntıdan uzak, mutlu bir yaşam demektir.
Sahip olduğu nimetlerin Allah Katından bir lütuf olduğunu bilen bir insan için, sabah uyanabilmek dahi çok büyük bir nimettir. Adım atabilmek, yürüyebilmek, konuşup düşünebilmek insan için büyük bir mutluluktur. İnsan nimetlerin değerini genellikle kaybettiğinde takdir eder. Ancak samimi inanan insan bu nimetleri verenin Allah olduğunun ve dilerse geri alabileceğinin şuurunda olduğundan, elindekilere şükreder. Onun mutlu olmak için dünyevi nimetlere ihtiyacı yoktur.
Gerçek mutluluk yalnızca insanın kalbinin tatminiyle mümkündür. Bunun sırrı ise Allah’ı anmak ve güzel işler yapmaktır. Kalbini Allah’a tam olarak teslim eden insan, artık Allah’ın yönetimindedir. Allah’a duyduğu aşkın derinliği nedeniyle mutluluğu sürekli içinde hisseder.
Umut var olmak insanın inancı ölçüsündedir, imanının göstergesidir. İnsan imanı ölçüsünde Allah’ın nimetlerine, rahmetine ve rızasına kavuşmayı umut eder. Rabbine yakın olan ve O’na teslimiyeti yaşayan kimse, “neden böyle oldu”, “keşke olmasaydı” gibi düşüncelere kapılmaz. Bilir ki en kötü gibi görünen olayın bile ardında hayır ve hikmet vardır.
Sevgisiz insanlar hem ruhsal, hem bedensel, hem de maddi yönden çökerler. Sürekli hata yapan, suç işleyen ve şeytanın bataklığa benzer karanlık sisteminde yaşayan bu kimseler için de ciddi ve yararlı olacak işler yapmak gerekir. Güzel ahlaka davet etmek, Allah sevgisinin o kucaklayıcı sıcaklığına insanları yaklaştırmak, gerçek sevginin ve aşkın güzelliğini insanlara anlatmak önemlidir.
İman sahibi insan, görünürde her şeyini kaybetmiş de olsa, ümitsizlik ve karamsarlığa kapılmadan, her şeye yeniden başlayabilir. Allah’a duyduğu sevgi, güven, tevekkül ve O’nun hayırla yarattığı kadere imanı, yeni bir sayfa açarken umudunu ve coşkusunu diri tutacaktır. Umudu da zorluklar karşısında onun dayanıklılığını ve gücünü artıracaktır