* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Yaşlılık ve Umut Üzerine  (Okunma sayısı 140 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Yaşlılık ve Umut Üzerine
« : Aralık 10, 2023, 09:03:19 ÖÖ »


Yaşlılık ve Umut Üzerine

“O şöyle demişti: ‘Rabb’im! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.’”

(Meryem, 19/4)

Yüce Allah’ın peygamber olarak görevlendirdiği Hz. Zekeriya, görevini diğer peygamberler gibi en güzel şekilde yerine getirmişti. Yaşının ilerlediğini, günbegün güçten düştüğünü görünce Rabb’ine gizlice yakarmaya başlamıştı. Duasında, önce kemiklerinin zayıfladığını ifade ederek hâlini Allah’a arz etmişti. Zira kemikler, vücudun bedeni ayakta tutan kısımlarıdır. Kemikler zayıflayınca bedenin tümüne zayıflık isabet eder.

Sonra ateşin yanıp her tarafa yayıldığı gibi beyazlığın da saçının her yerini kuşattığını ifade etmiş, daha sonra bir oğul ihsan etmesi için Allah’a niyaz etmişti. Onu, böyle bir dua etmeye iten şey, dünyevi bir saik değildir. Zira o, ölümünden sonra dine davet konusunda yerine geçecek liyakat ve ehliyet sahibi birinin bulunmamasından ve bu işin hakkıyla yerine getirilmeyeceğinden endişe etmiştir. Onun bu duayı ederken hareket noktası, ümmetine duyduğu şefkat ve onların iyiliğini istemesidir. Tercih edilen görüşe göre ayetteki (Meryem, 19/6) vârislikten maksat, mal konusunda değil ilim ve din konusunda vârisliktir. (Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, s.882) Bu kıssada, ilerlemiş yaşına rağmen umudu elden bırakmayan, toplumla bağını koparmayan, insanlarının iyiliği için çaba göstermeye devam eden bir peygamber portresi çizilmiştir.

Zekeriya Peygamber’in kıssasından, yaşlılığın, umudu yitirmek için bir gerekçe olarak görülmemesi gerektiği anlaşılmaktadır. Şüphesiz bu yaklaşımı insana kazandıran imanıdır. Zira iman, insanın dünya hayatında başına gelecek olaylar ile ilgili ikna edici açıklamalar sunmakta, yaşlılık döneminde de insana rehberlik etmektedir. İman, ayrıca ölümün hakikatini bildirmekte, ölümden sonraki hayatı aydınlatmaktadır. İnsanın bu dünyaya gelişinin bir amacının olduğunu, bu dünyadaki vazifesini tamamladığında ahiret âlemine göçüp sevdiklerine kavuşacağını, öteki âlemde Cenab-ı Hakk’ın nimet ve ikramlarına mazhar olacağını telkin ederek hayatına anlam katmaktadır.

İslam dini yaşlılık dönemi ile ilgili olarak çeşitli ilke ve değerler ortaya koymuştur. Bu çerçevede yaşlılık, insanoğlu için bir gerçekliktir. Yaşı ilerlediğinde insanın eski gençlik hâlinin zindeliğini yitirmesi, çeşitli hastalıklarla karşı karşıya kalması mümkündür. Ancak yaşlılık, mutlak anlamda olumsuzlukların hâkim olduğu bir dönem olarak görülmemeli, bu dönemin olumlu yönlerinin de bulunduğu gözden ırak tutulmamalıdır.

Bu bağlamda Hz. Peygamber (s.a.s.), iyi değerlendirildiğinde yaşlılığın mümine avantajlar sağlayacağını şöyle ifade etmiştir: “İnsanların en hayırlısı ömrü uzun, ameli güzel olandır.” (Tirmizi, Zühd, 2) Öte yandan bu dönemin zorluklarına göğüs germek için başvurulacak bir dayanak vardır ki o da duadır. Dua ile mümin, başa gelen sıkıntılara sabretme ve onları aşmada Allah’ın yardım ve desteğini dilemekte, O’ndan işini kolaylaştırmasını niyaz etmektedir.

Yaşlılık diğer bir yönüyle insanın bir ömür boyunca elde ettiği tecrübelerini sonraki nesle aktardığı dönem olarak değerlendirilmelidir. Gençler için yaşlıların tecrübelerinden istifade etmek, aynı yolları tekrar yürümeden zaman kazanmak önemlidir. Yaşlı için de uygun ortamda tecrübelerini aktarması hem bir görev hem de onu hayata bağlayacak önemli bir fırsattır. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) yaşlılıktaki tecrübe ve birikime kıymet verdiği görülmektedir. Müslüman olduktan sonra Medine’ye gelen ve orada eğitim alıp memleketlerine dönecek olan gençlere “Haydi ailelerinizin yanına dönün ve onların yanında kalarak kendilerini bilgilendirin. Onlara şu namazı şu vakitte, bu namazı bu vakitte kılmalarını söyleyin. Namaz vakti geldiğinde içinizden biri ezan okusun, en yaşlınız da size imam olsun.” demiştir. (Buhari, Ezan, 17)

Kur’an’dan ve Hz. Peygamber’in sünnetinden ilham alan İslam âlimleri, yaşlılığı bir atalet dönemi olarak görmemişler, ömürlerinin sonuna kadar insanlara faydalı olmak için çaba içinde olmuşlardır. Onların yaşlılığa bakışını şu iki örnek çok güzel ifade etmektedir:

Ebu Hanife’nin öğrencisi ve Hanefi mezhebi imamlarından Ebu Yusuf, hayatının son demlerinde kendisini ziyarete gelen öğrencisi ile fıkhi bir meseleyi müzakere etmiştir. Hastalandığında imamı ziyarete giden öğrencisi, yanına girdiğinde onu baygın hâlde bulmuştu. İmam bir süre sonra ayılınca kendisine; “Şu mesele hakkında ne dersin?” diye sormuştu. Öğrencisi de “Bu durumda bunu mu müzakere edeceğiz?” deyince; “Bir beis yok. Bu meseleyi tetkik edelim ki belki bilmeyen bir kimse öğrenip kurtulur.” diye cevap vermişti. Daha sonra hac ibadeti ile ilgili bir konuyu aralarında müzakere ettikten sonra öğrencisi kalkmış ve tam evin kapısına vardığında ağlama sesleri duymuştu. Bu, imamın vefat ettiği anlamına geliyordu. (Abdülfettah Ebû Gudde, Zamanın Kıymeti, s.28)

Müfessir Taberi, vefatından önce kendisini ziyaret eden bir öğrencisi ile sohbet ederken faydalı bir bilgi nakledildiğinde hemen bir divitle kâğıt istemiş ve onu yazmıştı. “Bu hâlde de bununla mı iştigal edeceksin?” denince şöyle cevap vermişti: “İnsanın ölene kadar ilim elde etmeyi bırakmaması gerekir.” Öğrencisi evden ayrıldıktan kısa bir süre sonra âlimin vefat ettiğini haberini aldığını belirtir. (Ebû Gudde, a.g.e., s.41)

Sonuç olarak imani bir perspektiften bakılırsa yaşlılık; salih amelleri çoğaltmak, sevaplarını artırmak, kullukta ilerlemek, insanlara fayda sağlayabilecek bilgi ve tecrübeyi onlarla paylaşmak için fırsat olarak görülebilir. Bu, yaşlılığında mümini teselli eden, yolunu aydınlatan, umudunu diri tutmasını sağlayan İslam’ın sunduğu bakış açısıdır.

Dr. Abdülkadir Erkut.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Bugün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]