* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: insan Haklarına Saygı  (Okunma sayısı 490 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melek

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2334
insan Haklarına Saygı
« : Kasım 07, 2024, 10:42:34 ÖÖ »


İnsan Haklarına Saygı

İslâm dinî yaratılmışların en şereflisi olan insana büyük değer vermiştir. İnsanlık, ortaçağ karanlıklarında cehalet, vahşet içerisinde yüzerken, İslâm'ın getirdiği ilkeler ve ahlâkî değerler bu takdiri haklı çıkaracak güçtedir. Kur'an-ı Kerim ve onu tebliğ eden Hz. Muhammed (s.a.s.) hep insana saygıyı tavsiye ederek, kime karşı olursa olsun zulmü yasaklamışlardır. Yüce Allah, her şeyden önce insanı yeryüzünde   iradesini temsil etmek üzere yaratmıştır. "Hani, Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" dedi..."( Bakara, 2/30. ) âyeti bu hususu ifade etmektedir. Böylesi ağır ve şerefli bir görev sadece insana verilmiştir. Evrende başka bir varlığın bu tür bir fonksiyonundan söz etmek mümkün değildir. Yine "Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık."( Tîn, 95/4.) âyetiyle, insanın yaratılışında bir güzelliğin hedeflendiği vurgulanmıştır.   

İnsan hakları kavramı geride bıraktığımız yüzyıla damgasını vuran medeniyetin bir simgesi, göstergesi ve vazgeçilmez bir şartı olarak karşımıza çıkıyor. 20. yüzyıl insan hakları kavramının belki de en çok konuşulduğu, tartışıldığı bir dönem olarak görülebilir.

Zira insan hakları ve temel özgürlüklerin evrensel olarak ve ayırım gözetilmeksizin herkes için geliştirilmesi, çağın amaçları arasında yer almıştır.

Bugün insan hakları kavramı dile getirilirken; 17. 18. y.y’dan itibaren, insanlığın batının öncülüğünde büyük bir değişim geçirdiği, birtakım batılı mütefekkirlerin, filozofların öncülüğünde ve büyük mücadeleler sonucu, dişle, tırnakla söke söke elde edildiği yönünde kesin bir kanaat bulunuyor. Bu kanaate göre de insan haklarının bayraktarı batıdır ve batının insanlığı medenileştiren, insanı insan yapan bu kurum ve kavramı önce kendi toplumlarında hazmettiği ve yaydığı, daha sonra da bütün dünyaya yaymak istediği görüşü hakimdir.

 Burada dikkati çeken husus, yüzyıllarca insan haklarını ihlal eden, ayaklar altına alan devletlerin, kültürlerin, 20. y.y’da insan haklarının savunucusu konumunda kendilerini görmeleridir. Aristo'nun "İnsanlar iki grup halinde doğarlar. Birincisi hizmet edilenler yani hürler, diğeri ise hizmet edenler yani hizmetçiler ve köleler." sözü yüz yıllar boyu özellikle batı uygarlıklarının hareket noktası, ilham kaynağı olmuştur.

İslâm ise yalnızca içinde yaşadığımız yeryüzünü değil, kainatın tüm bölümlerini kuşatan bir düşünceden hareketi geçerli ve gerekli görür. Sadece içinde bulunulan çağa değil, bütün çağlara hitap eder. İnsanların Hz. Adem'in oğulları olmaları hasebiyle aralarında ayırım gözetmez.

 İslâm'ın insana tanıdığı haklar ve insana yaklaşım şekliyle bugün savunulan ve uygulamaya çalışılan insan hakları ile ilgili metinlerde maddeleştirilen haklar arasında zıtlık teşkil edecek hususları bulmak mümkün değildir. Bilakis mahiyeti itibariyle İslâm'da konu daha geniş şekilde yer alır. Fertlerin sadece haklara değil insanlığa karşı, kendisi dışındakilerle dayanışma ve kardeşlik gibi bir takım vazifeler ile sorumlu olduğu, komşularına karşı dahi bir takım yükümlülükleri bulunduğu, ilk planda insan hakları ve dayanışma ile ilgili göze çarpan İslâmi prensiplerdir. Ve burada fertler arasında sadece bir yardımlaşma değil, maddî manevî bir dayanışma ve iş birliği olarak özetlenebilecek karşılıklı bir bağımlılık söz konusudur.

"İnsanlar! Bugünleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz nasıl mukaddes bir şehir ise canlarınız, mallarınız, namuslarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecavüzden korunmuştur...

"İnsanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Ademin çocuklarısınız. Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Allah saygısı ölçüsünden başka bir üstünlüğü yoktur...

 "İnsanlar! Kadınların haklarının gözetilmesi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim..."

Bu sözler, zamanımızdan sekiz asır önce dile getirilmiş ve uygarlık tarihinde oldukça önemli bir yer işgal eden, insan haklarının başlangıcı olarak kabul edilen ve büyük barış anlamına gelen İngilizlerin Magna Carta'sında yer alan maddelerden değil.

Bu sözler, 18. Y.y’ın ikinci yarısında ilan edilen ve bir çok yönü ile insan hakları bağlamında büyük bir ilerlemeyi simgeleyen, insanların hür olduklarını, eşit olduklarını ve doğuştan bir takım haklara sahip olduklarını beyan eden Amerikalıların Virjinya İnsan Hakları Bildirisi'nde de yer almıyor.

Bu cümleler, on binlerce insanın ölümüyle, idamıyla sonuçlanan, bununla birlikte "Aydınlanma Dönemi" diye tarihe damgasını vuran 1789'daki Fransız Büyük İhtilali'nin ardından yayınlanan Fransızların İnsan Hakları Beyannamesi'ne de ait değil.

Bu sözler, bundan tam 14 asır önce dünyaya İslâm güneşinin doğduğu yıllarda, İslâm peygamberi Hz. Muhammed'in, yüz bini aşkın sahabeye irad ettiği, insan hak ve hürriyetleri bağlamında aslında bir ilki oluşturan veda hutbesinden.

Asrımızda batı medeniyeti insanların gözünde ne kadar büyütülse ve övgü ile söz edilse de, Kur'an'ın ve İslâm'ın 14 asır önce getirdiği ve ortaya koyduğu hükümlerin, insanî hoşgörünün, ahde ve fanın, fedakarlığın ve adalet anlayışının en aşağı derecesine dahi ulaşabilmiş değildir.

Kur'an İsrâ Sûresinin 70. ayetinde "And olsunki, biz insanoğullarını şerefli kıldık, onların karada ve denizde gezmesini sağladık, temiz şeylerle onları rızıklandırdık, yaratıkların pek çoğundan üstün kıldık." buyuruluyor.

Nahl Sûresinin 90. ayetinde ise, "Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder." buyuruluyor. En'am Sûresinin 152. ayetinde de, "Konuştuğunuzda (Akraba bile olsa) sözünüzde adil olun." buyurulmaktadır. Her iki ayette de ana fikir, adalettir ve adaletin yerine getirilmesidir.

Batı medeniyetinin bugünkü durumuna baktığımızda, medeniyetin en esaslı dayanağı olan adaletin ve insan haklarının bir ikilem içerisinde ve problemli bir biçimde uygulandığını görüyoruz.

Bu medeniyette Avrupalı'nın (Hıristiyanlığın)hakkı ayrı, diğerlerinin (Müslümanların) hakkı ayrı ele alınarak taraf tutulmakta, Avrupa'nın orta yerinde, BosnaHersek'te üç yıl süre ile Sırp vahşeti olanca şiddetiyle hüküm sürerken, insanlık şerefi ayaklar altında çiğnenirken, insan hakları tamamen göz ardı edilmiş; Buna karşın Afganistan da heykeller yıkılıyor, bir medeniyetin kalıntıları yok ediliyor bahanesiyle bir anda Adalet kılıcını kuşanan ABD ve batılı güçler. Buda heykellerini korumak bahanesiyle sivil ve savunmasız insanların üzerine binlerce ton bomba yağdırırınken insan haklarından hiç bahsetmediler. ABD İşgal güçlerinin Irak ve Felluce de savunmasız insanlara karşı girişmiş olduğu soykırımdan, zulüm ve işkencelerden  bahseden olmadığı gibi; kutsal değerlerimize karşı yapılan çirkin saldırılar, hakaretlerle birlikte İslam ve Müslümanlara karşı yeni haçlı savaşlarını başlattıklarını ilan ederek ırak'a özgür(süz)lük getirdiklerini, ırak halkını saddam zulmünden kurtardıklarını söyleyen işgalci haçlı zihniyet. Her fırsatta Siyonist işgal devleti İsrail'in yanında görünen, yapmış olduğu devlet terörüne ses çıkarmayıp kendilerini koruyorlar diye beyanatlar veren ABD ve yandaşları Filistinli, ıraklı veya dünyanın herhangi bir yerindeki bir insan; canını, namusunu ve vatanını korumak için istişhadî bir eylem gerçekleştirdiğinde terörist ilan edilip haçlı ittifakın savaş  açtığı ve kurtların kuzulara emanet edildiği garip bir Dünya… Bütün bunlara rağmen, bugünkü Avrupa medeniyetinin geldiği aşama kendi içinde normaldir. Zira bu medeniyet; içinde mana bulunmayan, sadece maddeye dayanan kof bir medeniyettir.

Diğer tarafta gerektiği hallerde düşman üzerine askeri güç gönderirken komutanlarına:
"savaş dışı olan yaşlıları, hanımları, çocukları öldürmeyin. İbadet yerlerine, meyve ağaçlarına, ekinlere zarar vermeyin", şeklinde talimat veren bir medeniyet kurucusu İslâm Peygamberi.

Bugün dünyanın muhtelif yerlerinde birçok ülke savaş halinde. Bu savaşlarda binlerce kişi ölüyor. Birçok ülke açlık tehlikesi ile karşı karşıya ve binlerce insan açlıktan hayatlarını kaybediyor. Uyuşturucu, kumar, fuhuş insanlığın geleceğini adeta tehdit eder bir durumda ve binlerce insan bu batakta yok olup gidiyor. Toplumlar sevgiden uzak, hoşgörüsüz, gergin, kimsenin kimseye tahammül edemediği bir hale geliyor.

Görünen o ki insanlık yıllar öncesinden değil, çağlar öncesinden gelen, hatta onun yaratılışı ile başlayan bir çağrıya kulak vermek mecburiyetinde. İnsanlık tüm yaratılmışları kucaklayan, ona barış içinde yaşama sırrını öğreten, haklara saygılı İslâm'ın evrensel çağrısına muhtaç.

Dünya topyekün bir barışa muhtaç. İnsanların hiçbir ayırım gözetilmeksizin eşit olarak kabul edildiği bir anlayışın, İslâm'ın çağrısına muhtaç.

Ne güzel söylemiş merhum Mehmet Akif Ersoy

"Gökten inmez bir de hiç bir şey... bütün yerden taşar;

Kendi ahlâkıyla bir millet ölür, yahut yaşar."

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]