AİLE HAYATINDA EKONOMİK PROPLEMLER
Günümüzde evlilikteki geçimsizliklerin önemli bir kısmının ekonomiye dayandırıldığını görüyoruz. Ama hakîkî sebebin bu olmadığı açıktır. Gerçekten para sıkıntısı çeken birçok çift vardır. Bunlar, karşılıklı dayanışma ve fedakârlık-la hayatlarını zenginleştirip mutlu ve huzurlu bir evlilik sürdürmektedirler. Para konusundaki gay-retlerini paylaşmak, onları daha yakınlaştırır, yuvalarının temelini daha sağlamlaştırır sanki.
Bazı durumlarda kadın da evinde veya dı-şarıda iş yapmak zorunda kalır, ama onlar asla bunu anlaşmazlık, geçimsizlik konusu haline ge-tirmezler. Bu gibi yuvaların varlıklı ailelerden bi-le, yerine göre daha mutlu olduklarını göre-biliriz. Bu çiftler de ekonomik sıkıntılardan bu-nalıp kavga edebilirler, tabîi olarak. Ne var ki eş-ler arasındaki anlayış ve sevgi, bütün bu kriz ve çatışmaları atlatabilecek ölçüde sağlamdır.
Parayla Saadet Olur mu?
Son yıllarda mutlu olmak için zenginliğin şart sayıldığı, mutlulukla zengin olmanın ayrıl-maz bir bütün olduğu şeklinde bir inanışın yay-gınlaştığı görülüyor. Yani zengin olunca mutlu olunur, mutluluk için zenginlik şarttır gibi bir dü-şünce toplumu sarmış durumda. Halbuki ger-çek böyle değil. Yalnız evli çiftlerin temel ihtiyaç-larını zahmetsiz gidermeleri, maddî yetersizlik-ten sıkıntıya düşmemeleri evliliğin iyi gitmesi için gerekli bir şarttır. Bugün geçimsiz ve uyum-suz ailelerin bir çoğunun temelinde ekonomik sıkıntıların yattığı doğrudur. Bu yüzden evini ge-çindirecek, merde ve namerde muhtaç olmaya-cak kadar ailenin gelirinin olması gerekir. Ancak maddî ihtiyaçların sonunun olmadığı bilinme-lidir. Muhakkak bu yönden kendimizden yoksul olanlara bakmalı, kanaatkârlığı ihtiyat haline getirmeliyiz. Yoksa ihtiyaçlar bitmez, doyum-suzluk mutsuzluğa davetiye çıkarır.
Bir çok evlilikte parasal sorunlar hınç ve düşmanlık duygularını dışa vurmak için birer araç olarak kullanılır. Eşler öfke ve düşmanlık-larını doğrudan belirtecekleri yerde birbirlerini para sorunlarıyla hırpalarlar. Parasını eşinden gizli biriktiren, kazancını az gösteren, ailesine para sıkıntısı çektiren bir erkek, gerçekte karı-sına olan düşmanca duygularını bu yolla açık-lamaktadır. Kocasının parasını har vurup har-man savuran kadın, dolaylı yoldan onu üzmek, hatta zarara uğratmak isteğini belirtmektedir.
Bazı erkekler, parayı hâkimiyet aracı olarak da kullanabilmektedirler. Paraları olduğu halde bunu esirgeyerek karşısındakini ezer, “koklata-rak” ödüllendirir. Böylece kendilerinin egemen konumunu sergilemiş olurlar. Böyle bir hâkimi-yet, aslında ezilen kadından çok, ezen erkek için alçaltıcı bir durumdur.
Evlilikte Ekonomik Problemler
Toplumumuzda geleneksel olarak para ka-zanmak, para harcamak, para sahibi olmak er-keğe has bir ayrıcalık sayılmaktadır. Böyle bir evlilikte kadına, kocasının gelirini aşan bir miras kalsa, duygusal dengelerin sarsıldığını görüyo-ruz. Günümüzde kadının çalıştığı evlilikler de bu yüzden hassas bir denge üzerindedir. Kadının sık sık kendisinin de çalıştığını, kocasının maaşı-nın kendilerine yetmediğini söylemesi evliliği sarsabilmektedir.
Evlilikteki ekonomik problemlerden biri de, kocasının verdiği mutfak parasından kendine pay ayıran kadının durumudur: “Masrafı biraz fazla gösterip, aradaki farkı cebime atıyorum. Ne yapayım, kocam isteklerime hep karşı çıkı-yor?” diyen kadın, aslında ya istemesini bilmi-yordur, ya da istekleri ailenin bütçesine göre gerçekçi ve ölçülü değildir. Karı koca arasında başka tür maddî problemler de vardır. Mesela kadının, eşinden, erkeklerin kadınlara aldığı tür-den hediyeler beklemesi (babasının bir zaman-lar annesine aldığı gibi), ama dile getirememe-si:“Çocuklar için olduğu zaman para istemekten hiç çekinmiyorum da kendim için olunca utanı-yorum” Burada kadın parayı bir sembol olarak kullanmaktadır: Kendi boynunun büküklüğü-nün bir sembolü. Ne var ki içten içe kocasına kızmaktan kendisini alamıyor. Koca ise karısı-nın “almayı bilmediğinden” yakınır. “Bir şey alıp getirsem, ah çok pahalı, yapmamalıydın ” gibilerden konuşmasından rahatsızlığını dile ge-tirir.
Kadın burada kendini boynu bükük, hakkı yenen biri olarak görmek eğilimindedir. Kocası-nın veren elini âdetâ itiyordur. Zengin aile kızı-nın maddî geliri düşük biri ile evlenmesi duru-munda da problemler ortaya çıkar. Geçmişte yapmadığı şeyleri yapmakta zorlanır ve kendini çaresiz hisseder. Kendinin “normal” gördüğü şeyleri kocası “israf” olarak değerlendirir.
Örneğin: Erkek hanımına; “Benim ailemde ki kadınlar ev işlerini kendileri yapardı. Sen ise, süpürge tutmasını bile bilmiyorsun.” gibi sözler sarf ederken, hanımda beyine; “Neden temiz-likçi tutmuyoruz sanki. Sigaraya harcadığın pa-ranın birazını bir kenara ayırsak haftada bir gün temizliğe kadın getirebiliriz” şeklinde sözler sarf eder.
Çözüm Nedir?
Bütün bu problemlerin tek çözüm yolu, eş-lerin karşılıklı oturup konuşarak duygularını bir-birleriyle paylaşmalarıdır. Evliliğimizde parayı olumlu duygularımızın yani sevgimizin sağlıklı bir dışa vurumu olarak kullanmak da elimizde-dir. Parayı ailemizin mutluluğu için şuurla harca-mak, ortaklaşa yaşantımızı daha güzelleştirmek ve rahatlamak için kullanmak gerekir.
Önemli olan eşler arasındaki saygı, sevgi, güven ve anlayıştır. Bu olgulara sahip bir yuva, sağlam temellere dayanmaktadır. Para, ailevî yaşantıyı daha rahat ve güzel bir hale getirmek için sadece bir araçtır. Ve ailenin mutluluğu için bilinçli harcamak gerekir.
Şu gerçeği hiçbir zaman unutmayalım, aile içi harcamaları, harcamaların en hayırlısı olarak kabul etmek ve harcanan tek bir kuruşun bile sa-daka yerine geçeceğine inanmak, ailede eko-nomik problemleri temelden halleden bir tedavi usulüdür…
Selman Yiğit
FANİ DUNYA FORUM HABERLER
