* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Aile İçindeki Uyumsuzluğa İslam Kültürüyle Bakış  (Okunma sayısı 145 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı gurbetciyim

  • Global Moderator
  • *****
  • İleti: 2330
Aile İçindeki Uyumsuzluğa İslam Kültürüyle Bakış
« : Ocak 02, 2023, 05:32:17 ÖS »
Aile İçindeki Uyumsuzluğa İslam Kültürüyle Bakış

Soru: Evliliğimizin ilk devrelerinde yumuşak huylu, hoşgörülü bir bey olarak göründü bana. Fakat aradan geçen senelerden sonra öfkeli, sinirli bir bey var şimdi karşımda.                      

Bazen ben de aynı şekilde öfkeli, sinirli karşılık veriyor, inceldiği yerden kopsun, diyerek sesimi yükseltiyorum. Ama çocuklarımızın geleceğini düşününce sabırlı olmam gerektiğine de inanıyorum. Şu anda nasıl davranacağımı bilemez haldeyim. Bu asabi mizaçlı beye karşı nasıl davranmamı tavsiye edersiniz?

Cevap: Evlilikte ideal olan, tarafların birbirlerine karşı asabi mizaçla muhatap olmaları değildir. Tam aksine konuşarak, danışarak birlikte karar vermeleri ideal olandır.. Ne var ki ideal olan böyle olmakla beraber, yaşanan hayat hep böyle olmayabiliyor. Bazen bey, bazen de hanımefendi zamanla sabırlarını aşındırıyor, tepkisel bir tavra girebiliyor, birbirlerine öfkeli, asabi mizaçlı muhatap olabiliyorlar..

İşte böyle devrelerde aileyi, 'inceldiği yerden kopsun' anlayışı kurtarmaz. Ama İslam kültürüyle bakış kurtarabilir.. Evet, aileyi İslam kültürüyle bakış kurtarabilir. Yeter ki aile hayatına İslam kültürüyle bakış bilinsin ve benimsensin.. İsterseniz sözü daha fazla uzatmamak için aile hayatına İslam kültürüyle bakıştan bir örnek verelim. İslam kültürüyle bakış aileyi nasıl kurtarıyor bir görelim.

 Tabiin devrinde Basra'nın asabi mizaçlı adamı İmran bin Hattan, yumuşak huylu bir hanımla evlenmişti. İmran'ı tanıyanlar, bu evlilik çok sürmez kısa zamanda hanımın şikâyetleri ayyuka çıkar.. diye düşünüyorlardı. Ancak beklenen olmadı, hanım bu asabi mizaçlı beyle mutlu şekilde hayatını sürdürüyor, şikâyetçi olmuyordu.

 Bir gün hanımın bu sabırlı halini düşünen beyi:

- Hanım dedi, sen ne kadar anlayışlı birisin? Benim gibi asabi mizaçlı biriyle şikâyetçi olmadan hayatını sürdürüyorsun. Doğrusu, senin gibi sabırlı bir hanım nasip ettiği için Allah'a ne kadar şükretsem azdır, diye düşünüyorum!.

 Hanımı, beyinin bu takdir duygusunu, Allah'a şükretme ifadesiyle duyunca:

- Bey dedi, sen hiç üzülme. Sen öyle asabi mizaçlı birisin, ben de böyle sabırlı mizaçta biriyim. Rabb'imiz ikimizi de böyle farklı mizaçta yaratmış. Şunu unutma ki, karı-kocanın farklı mizaçta oluşları, ikisinin de cennete gitmelerine sebeptir. Sonunda ikimizi de cennete götürecek bu hayattan neden şikâyetçi olayım?.

 Bu değerlendirmeyi dinleyen bey:

- Hanım dedi, nasıl olacak da senin gibi sabırlı bir hanım, benim gibi asabi mizaçlı biriyle yaşadığı hayattan sonra birlikte cennete gideceğiz? Şöyle açıkladı hanım, aile hayatına bakışını:

- Bak dedi, benim gibi sabırlı bir hanımı nasip ettiği için sen Allah'a şükrediyorsun; ben de senin gibi asabi mizaçlı birini bana nasip ettiği için Rabb'imin takdirine isyan etmiyor sabrediyorum. Böylece sen şükrünün, ben de sabrımın karşılığını göreceğiz bu hayatın sonunda. Şükredenle sabredenlerin gideceği yere gitmeyi kazanmış oluyoruz ikimiz de bu halimizle. Sonuç böyle olunca, ben neden mutlu olmayayım seninle yaşadığım aile hayatından? Allah, adalet sahibidir. Benim sabrımın mükâfatını verecektir elbette. Onun için ebedi hayatımı kazanma imtihanımdır bu diyor, şikâyetçi olma ihtiyacı duymuyorum birlikteki hayatımızdan!."

 Maneviyat büyükleri bu anlayışa, aile hayatına İslam kültürüyle bakış, diyorlar.

 Demek ki, aile içindeki zıtlaşmalara böyle bakılır da 'inceldiği yerden kopsun' deme yerine 'sabredersem hem yuvamı hem de ebedi hayatımı kazanırım' diye düşünülürse, örnek alınacak bir hayat olur bu. Yeter ki hayata böyle İslam kültürüyle bakış bahtiyarlığına ulaşılabilsin.

 Görüşümü soran hanımefendiye, hayata İslam kültürüyle bakıştan bir örnek arz etmiş oldum. Düşünüp değerlendirmesi size aittir.

Aile içindeki anlaşmazlıklarda kime uyulmalı

Çoğalan aile içi sorulara topluca cevap vermiş olmak için konuyu baştan sona şöyle özetlemek istiyorum.                      

Önce evlenecek gençlerin, hayat anlayışlarında ortaklık bulunup bulunmadığına dikkat etmeleri gerekmektedir. Bu ortaklık bilhassa dindarlıkta olmalıdır. Dindarlıkta birbirine yakınlık olmazsa baştan mühim görmeseler de sonunda bu farklılık önce uyumsuzluğa, sonra da geçimsizliğe dönüşebilmektedir.

Çünkü bey dindar olunca evde İslami alışkanlıklar, örf, âdetler uygulanıyor. Bu uygulamaya alışık olmayan hanım kızcağız da uyum sağlayamıyor, bazen zıddını bile iddia ediyor, derken uyumsuzluk geçimsizliğe dönüşebiliyor. İşte böyle bir uyumsuzlukla karşılaşmamak için gençlerin baştan denk olup olmadıklarını araştırmaları, kesin kararı bu denklik tespitinden sonra vermeleri gerekiyor.

Ancak buna rağmen istenen denklik sağlanamaz da sonunda aile içinde bir uyumsuzlukla karşılaşırlarsa durum ne olacak? Aile yıkılma tehlikesiyle yüz yüze mi kalacak? Yoksa bu uyumsuzluğun da bir çaresini aramak, bir uyum yolu bulmak mümkün mü?

İşte burada maneviyat büyüklerinin uyumsuzları uyumlu hale getirecek tavsiyelerine bakmak gerekiyor. Bu tavsiyelerden birini Bediüzzaman Hazretleri iki cümle içinde ifade ederken diyor ki:

- Ne mutlu o erkeğe ki, aile içinde dindar hanımını taklit eder, dindarlıkta hanımına tabi olur!.

- Ne mutlu o hanıma ki, dindarlıkta beyine tabi olur, dindar beyini taklit eder.

Demek ki, bir ailede uyumsuzluk varsa çare, yıkım değildir. Birinin ötekine tabi olmasıdır. Ama kim kime tabi olacak, hangisi hangisini taklit edecek?

Bediüzzaman Hazretleri'nin gösterdiği en doğru uyum çaresi budur:

- Ailenin dindar olanı hangisi ise ona tabi olunacak, dindarlıkta ileride olan taklit edilecek, böyle bir tabi oluşla hem ailedeki uyumsuzluk giderilecek hem de tabi olanın ebedi hayatı kurtulacak. Çünkü dindara tabi olanın ahireti tehlikeye girmez, aksine kurtulur. Böylece tabi olan kaybetmez, kazanır..

Hemen ifade edelim ki, aile içinde tabi olunacak bu dindar, bey de olabilir, hanım da.
Bu durumda uyması gereken itiraz edip de mesela, 'ben erkeğim, kadına tabi olamam' demeyecektir. Çünkü tabi olduğu aslında kadın değil, kadının dindarlığıdır. Bu nokta, tarafları benlik duygusundan kurtarır, şahsa değil şahsın dindarlığına tabi olduğu için rahatlatır. Böylece ailedeki zıtlaşmalar şahsa değil şahsın benimsediği dindarlığa tabi olarak çözümlenmiş olur.

Aslında bu, konunun güzel ihtimalidir. Bir de kötü ihtimali vardır. Şöyle ki:

- Ya kadın da bey de dindar olmaz da, birbirlerini günahlı bir hayata teşvik eder, yanlışta yarışa girerlerse ne olur? O zaman aile içinde kim kime tabi olacak? İşte çaresi zor ihtimal.

Bediüzzaman Hazretleri bunlar için büyük bir esef içinde şöyle sızlanmaktadır:

- Yazık o iki karı kocaya ki, birbirinin günahını, sefahetini taklit eder, birbirini ateşe atmakta, cehenneme itmekte yarışa girer, yardımcılık ederler..

Demek ki, aile içinde tabi olunacak dindar birinin bulunması, aile için büyük bir şanstır.

Diğerleri ona sahip çıkıp tarafını tutmalı, yalnız bırakmamalılar. Ancak o dindar da bulunduğu yerin nezaketini bilmeli, itici tavırlardan kaçınmalı, sabırlı ve sevimli bir esneklik içinde muhatap olmalıdır.

Konuyu Bediüzzaman Hazretleri'nin üslubuyla bağlayacak olursak şöyle diyebiliriz:
- Ne mutlu o aileye ki, içlerindeki dindara tabi olma akıllılığını gösterirler, böylece birbirlerini Cehennem'e değil Cennet'e yönlendirme ortaklığında buluşmuş olurlar.     

RADYO  FANİDUNYA FM.
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]