Ailede Haklar ve Görevler
İslam, kuruluşunu düzenlediği aile yuvasının mutluluğu için, eşlere karşılıklı sevgi ve fedakârlığa dayalı görevler de yüklemiş, bu görevlerin içtenlikle yapılmasının, erkek ve kadın için birer ibadet olduğunu bildirmiştir Bu ailevî görevleri şöyle özetleyebiliriz:
a- Kadının ailedeki görevleri
İslam ahlakı, hayatın tüm alanlarında olduğu gibi aile kurumunda da başıbozukluğu kabul etmez Bu sebeple, bir sosyal kurum olması itibariyle, aile içinde de bir düzenin hakim olması gerekir ki, bu da ailede bir otoritenin bulunması ile sağlanır İslam, bu yetki ve sorumluluğu, belli şartlar içinde erkeğe vermiştir Bu durumda, aile düzeninin huzur ve saadetinin sağlanması için, her otorite sahibine olduğu gibi, aile reisine de saygılı olmak, kadının başta gelen ailevî sorumluluğudur Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: "Kadın,kocasının hakkına riayet etmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz" (İbn Mâce, Nikâh 4) " Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur" (Buhari, Cum'a 11; Müslim, İmaret 20) "Kocasını memnun bırakmış olarak ölen kadın, cennete girer" (Tirmizi, Radâ 10; İbn Mâce, Nikâh 4) Kadın, yöneticilik ve sorumluluk bakımından aile reisliğine getirilen kocasının meşrû arzularına saygı göstermekle mükelleftir Kocasının malını, aile sırlarını, namusunu ve çocuklarını da korumak mecburiyetindedir Kocasını meşrû yollarla tatmin/memnun etmeye çalışmak, çocuklarını güzelce yetiştirmek ve yabancılara karşı tesettürüyle, davranışlarıyla namusunu muhafaza etmek: Müslüman hanımın ailedeki en önemli üç vazifesi bunlardır "Sâliha (iyi) kadınlar, itaatkârdır Allah, kendilerini (haklarını) nasıl koruduysa, onlar da öylece gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyanlardır" (4/Nisâ, 34) Peygamberimiz'in müjdesi de şöyledir: "Kadın, namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve kocasına itaat ettiği zaman, cennet kapılarının dilediğinden girsin" (Ahmed bin Hanbel, I/191)
Kadının en başta gelen görevi, iffet ve namusunu korumasıdır Kadın, gözünü haramdan sakınarak, ırzını koruyarak, görülmesine müsaade edilen yerlerin dışında, örtülmesi gerekli yerlerini örterek bu görevini yerine getirir (Bkz 24/Nûr, 31; 4/Nisâ, 34; 33/Ahzâb, 59) Evdeki işlerle ve çocukların yetiştirilip büyütülmesiyle daha çok ilgilenme durumunda olan kadın, dışarı çıkarken câhiliyye çıkışı ile çıkmayacaktır (Bkz Ahzab suresi, 33) Câhiliyye çıkışı, yabancı erkekler için süslenme, ince veya dar elbiseler giyme, açılıp saçılarak sokağa çıkmayı içermektedir Kadınlar, cinselliklerini sadece kocalarına karşı kullanmalı, kocasının yanında dişi; diğer insanların yanında kişi olarak yer almalıdır Kocasına karşı süslenmeyi ibadet bilmeli, onu doyurabilmelidir.
Kadın, iyiliği emir ve kötülükten yasaklama görevini, sadece fıtrî öğretmenleri olduğu çocuklarına karşı değil; eşinde gördüğü yanlışları düzeltmek ve doğrularını arttırmak için kocasına karşı da uygulayabilmelidir
Hanımların bu aile içi görevleri yanında, tabii ki, erkeklerin de görevleri vardır
b-Kocanın ailedeki görevleri
"Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde belli hakları vardır" (2/Bakara, 228) Hanımını, Rabbinin emaneti olarak alan ve iffetini Allah adına söz vererek helâl edinen koca da, karısına karşı sevgi ve şefkat göstermek, yediğinden yedirmek, giydiğinden giydirmek, ona ve yaptığı işlere çirkin dememek, fena söz söylememek, hoş görülü olmak gibi görevlerle mükelleftir İslam'ın aile düzenini yaşatmak üzere kocaya tanımış olduğu otorite hakkı, ona kadın üzerinde haksız bir baskı ve zorbalık imkânı vermez Zira, bu konuda vârid olan ayet ve hadisler, bir anlamda kadının müdâfiisi/avukatı olmak suretiyle ilâhî kaynaklı bir dengeyi temin etmektedir Yüce Rabbimiz, aile reisliğinin mutlak bir hâkimiyet demek olmadığını açıklayarak şöyle emreder: "Kadınlarınızla iyi geçinin Eğer kendilerinden hoşlanmazsanız, olabilir ki, bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş olur" (4/Nisâ, 19) Anlayışlı ve şefkatli bir eş olmanın en güzel örneklerini sunan Peygamberimiz (sas) şöyle buyurur: "Bir mü'min, mü'mine hanıma buğz etmesin Onun bir huyunu beğenmezse, başka bir huyunu beğenir" (Müslim, Radâ 61; Müsned II, 329) "Sizin en hayırlınız, kadınlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır" "Kadınlarınıza karşı hayırlı olmayı birbirinize tavsiye edin" (Müslim, Radâ 62; Tirmizî, Radâ 11) "Kıdınlarınız konusunda Allah'tan korkun Çünkü siz onları Allah'tan emanet olarak aldınız" (Ebu Dâvud, Menâsik 56; İbn Mâce, Menâsik 84)
Erkek, gözünü harama bakmaktan, ırzını ve namusunu zina yapmaktan koruyacaktır (Bkz 24/Nûr, 30; 70/Meâric, 29-30) Erkeğin bu hareketi, kendini haram işlemekten koruduğu gibi; karısının hukukuna da riayetin bir gereği olmaktadır
"Allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler, kadınlar üzerinde kavvâmdırlar Onun için sâliha kadınlar itaatkârdır" (4/Nisâ, 34) Âyette geçen "kavvâm" kelimesini 'hâkim' diye tercüme etmek yanlıştır Eğer Allah'ın muradı bu olsaydı, yine Arapça olan "hâkim" kelimesini kullanırdı; ama "kavvâm" kelimesini kullanmış Bu kelime, Türkçedeki kayyim kelimesiyle aynı köktendir Kayyim, tayin edildiği kurumu keyfine göre yönetmez Hakimin gösterdiği doğrultuda yönetir İşte evi üzerinde "kavvâm" olan erkek de aileyi kendi keyfine göre yönetemez; Allah'ın koyduğu kuralları yürürlükte kılar Erkekler, kadınların kavvâmı, yani Allah'ın hükümleri çerçevesinde onların yöneticisi ve koruyucusudur
Kayıtsız şartsız hâkimiyet, ancak Allah'ındır (Yusuf suresi, 40) Ailede uyulması gereken ilahî kurallara muhatap olmada kadınla erkek eşit statüye sahiptir Ailede Allah'ın koyduğu kuralları yürürlükte kılma yetkisi kocaya verilmiştir Evin reisi, Allah'ın koyduğu kurallara göre aileyi yönetecek ve Allah'ın hükmüne zıt bir emir ve yasak koymayacaktır Eğer ilahî emir ve yasakları çiğneyen bir istekte bulunursa, hanım bu isteğe itaat etmeyecektir "Allah'a isyanı emreden kişiye itaat olunmaz" (Buhari, Ahkâm 4; Müslim, Cihad 40) Kadının kocasına itaati, mutlak değil; helal ve meşrû konularda, Allah'ın hükmü doğrultusundadır ve itaat, daha çok kocanın cinsî konulardaki istekleriyle ve temel dinî hususlarla ilgili olarak değerlendirilmelidir
Her konuda İslam'la câhiliyye arasında büyük farklar vardır İslam, vahiy kaynağından ilham almayan kanunlar ve geleneklerden farklı olarak aile kurumunu değerlendirir Aileyi, içinde Allah'a ibadet edilen bir mâbed olarak tanıtır Öyle mâbed ki, orada yapılan her müsbet iş, ibadettir Erkeğin, ailesinin nafakasını temin etmesi, hanımına ve çocuklarına şefkat göstermesi büyük bir ibadet olarak vasıflandırıldığı gibi; kadının itaati, sevgi dolu bir bakışı da bir ibadet olarak takdim edilmiştir En doğal bir davranış olan cinsî ilişkiler dahi, hayırlı bir amel, yani bir sevap olarak kabul edilmiştir Hele çocuk dünyaya getirmek ve o çocukları İslam'ın istediği gibi güzel terbiye ile yetiştirmek, çok büyük ecir ve mükâfatla karşılık verilecek olan büyük bir ibadettir
Aile yuvası kuran nice insan, batı tarzı bir yaşayışın ve propagandanın etkisiyle çocuk istememekte veya bir, ya da ikiden fazlasını yanlış görmektedir Bu davranış, meşrû bir mâzerete dayanmadıkça dinimizin hoş görmediği bir anlayıştır.
Çocuk, dünya nimetleri içinde çok önemli bir yer tuttuğu, evin neşe ve huzurunu temin ettiği gibi, ahiret saadetine de sebep olabilir Yuvanın temelini sağlamlaştırdığı gibi, özellikle anneleri evine bağlar Ev kadınının ulu orta çarşı-pazarı sıkça dolaşıp, başkalarını fitneye düşürmesine engel olur Batılı ve batıya özenen hanımlar, eğlenceye engel olduğu, gönüllerince gezip tozmaya, lüzumsuz işlerle veya televizyon karşısında vakit öldürmeye, nefislerini azgınlaştıran başı boşluğa engel olduğu için çocuk istememektedir Yine batılılar, kendi ülkelerinde vatandaşlarına çocuk başına extra para verip çocukların artmasını teşvik ederken; özellikle müslümanların yaşadığı ülkelere doğum kontrolünü ve az çocuğu teşvik etmektedir Azıcık aklı olanlar, bunun emperyalizmin bir oyunu olduğunu hemen anlarlar ve oyuna gelmezler Boşanmanın ve geçimsizliğin önüne geçmede çocuğun rolünü dikkate alırlar Hanımların eve bağlanıp hayırlı işlerin en önemlilerinden olan insan yetiştirmeye çalışmalarının kıymetini ve ecrini bilirler.