www.FaniDunya.Net |HUZURUN, DOSTLUGUN, KARDEŞLİGİN EN GENİŞ PAYLAŞIMIN TARAFSIZ, KALİTELİ, DEVAMLI HİZMETİN ADRESİ
FANİDUNYA NET iSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İSLAMİ YAŞAM HAYAT TOLUM VE AİLE => İslamda Aile => Konuyu başlatan: fanidunya NET - Mart 23, 2025, 08:22:28 ÖÖ
-
(http://www.fanidunya.net/resimler/besmele.png)
Aileyi Aile Olarak Korumak
يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا قُٓوا اَنْفُسَكُمْ وَاَهْلٖيكُمْ نَاراً وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ عَلَيْهَا مَلٰٓئِكَةٌ غِلَاظٌ شِدَادٌ لَا يَعْصُونَ اللّٰهَ مَٓا اَمَرَهُمْ وَيَفْعَلُونَ مَا يُؤْمَرُونَ
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. Onun başında, acımasız, güçlü, Allah’ın kendilerine buyurduğuna karşı gelmeyen ve kendilerine emredileni yerine getiren melekler vardır.”
(Tahrîm, 66/6)
Kur’an-ı Kerim, inananların sadece kendi nefislerini düşünerek değil, bunun yanında sorumluluklarını taşıdığı kimseleri, birinci derece yakınlarını da düşünerek hareket etmelerini ister. Bu minvalde kimi zaman kişinin ebeveyniyle olan ilişkisine dair, kimi zaman eşi ve çocuklarıyla ilişkilerine dair hükümleri ya da yönlendirmeleri Kur’an’da görmek mümkündür. Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayatıyla sunduğu örnekliği de aynı şekilde müminlerin ailedeki sorumluluk bilincine ışık tutmaktadır.
Toplumun en küçük yapı taşı olarak adlandırılan aile, eğitim ve öğretimin, ahlakın ve samimiyetin, sevginin ve saygının başladığı yerdir. Aile kavramının kapsamı sosyal yapıya göre bazı farklılıklar taşıyabilir. Bir Müslümanın manevi mesuliyeti ise sadece kişisel hayatıyla sınırlı değildir.
Yukarıda zikri geçen ayet-i kerimede, kişinin ailesini koruması gerektiği vurgulanmaktadır. Neyden korumasına gelince; öncelikli olarak cehennem vurgusu dikkat çekmektedir. Cennetin ve cehennemin yolu da dünyadaki amellerle döşenir. Dolayısıyla ayet-i kerimede “ateşten/cehennemden koruyun” buyruğunu cehenneme götürecek, akıbeti ateş olacak amellerden kendinizi ve ailenizi koruyun manasında anlamak pek tabii mümkündür.
Kişinin kendisini ve ailesini koruma şekli dönemden döneme, bölgeden bölgeye elbette ki birtakım farklılıklar gösterebilir. Bunun tedbirleri üzerine düşünmek ve gerekli fedakârlığı yapmak aile bireylerinin sorumluluğundadır. Çocuğuna sahip çıkmayan, onu kollayıp gözetmeyen, yanlışlarını gidermesi için çaba sarf etmeyen ebeveynler ıslah etme anlayışı yerine gözden çıkarma ve evladını silme gibi bir yaklaşımı tercih edecek olursa çocuğuna “sahip çıkacak(!)” kişilerin var olacağı bilinmelidir. İyilerin insan kaynağına ihtiyacı olduğu gibi kötünün ve kötülüklerin de insan kaynağına ihtiyacı bulunmaktadır. Bu itibarla, kişinin ailesine ve yakınlarına sahip çıkması, çocukları ve gençleri art niyetli insanların eline düşmekten büyük ölçüde muhafaza edecektir. Anlaşıldığı üzere kişinin ailesini ateşten korumasının en önemli yolu, şefkatli ama aynı zamanda dirayetli bir şekilde ıslah düşüncesiyle hareket ederek aile bireylerini yalnızlığa terk etmemekten geçmektedir. Zira yalnızlaşan, aile mefhumundan uzaklaşan ve aşırı bireyselleşmeye doğru yol alan kişi esasen aileden uzaklaştıkça başkalarına yakınlaşabilmektedir. Bunun daha da kötüsü yakınlık kurduğu kimselerin iyi niyetli olmaması, onu istismar etme niyeti taşıması ve bunun neticesinde içki, kumar, ahlaksızlık ve bağımlılık gibi bataklara sürüklemesi ihtimalidir.
Günümüzde ise aynı evin içerisinde yaşayan, aynı oksijeni soluyan, beraber hareket ediyor gibi gözüken ancak ruhen ve zihnen farklı âlemlerde bulunan aile bireylerinin varlığından söz edilebilir. Bu, dijitalleşen çağın pek çok güzellikle ve faydayla birlikte getirdiği olumsuzluk olarak değerlendirilebilir. Kişinin ekran bağımlılığı, aile içerisinde bile sosyalleşememesine sebep olurken diğer taraftan o, elindeki telefonla ya da başka bir teknolojik cihazın sağladığı imkânlarla türlü platformlar içerisinde yer alarak kendisini tatmin çabası içine girişebilir. Bu da, başta sosyal medya bağımlılığı olmak üzere olumsuz içeriklerle fazlaca zaman geçirme, sanal kumar bağımlılığı, dolandırılma, şantaj ve tehditlere maruz kalma gibi durumların içerisinde kendisini bulmasına sebep olabilecektir. Hiç beklenmedik kaygı ve streslerle karşı karşıya kalan aile bireyi, ailesine karşı hırçınlaşabilecek ve onlarla güçlü bir bağ kuramadığı için çözüm ilacını yine hastalığında arayacaktır. Bu da içine düştüğü açmazdan çıkmasını zorlaştıracak ve hatta başkasının canına kıyma ve intihar teşebbüsü gibi beklenmedik sonuçlara götürebilecektir. Nice kimselerin çocuklarının ekran başında saatler harcamasını problem olarak görmedikleri, o çocuğun içinden çıkan canavarla ya da kendine kıyma isteğiyle çok geç tanıştıkları da göze alınınca aile bireylerini ateşten korumanın önemi daha iyi anlaşılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’in “kendinizi ve çocuklarınızı ateşten koruyun” emrinin önemi bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Kendimizi, eşimizi ve çocuklarımızı, kardeşlerimizi ve anne babamızı ateşe götürecek amellerin her türlüsünden koruma gayreti içinde olmayı bir vazife edinmemiz gerekmektedir. Hele ki böyle bir çağda yaşıyorsak tedbirleri artırmalı ve sorunlara iyi niyetli ve çözüm odaklı yaklaştığımızı hissettirmeliyiz. Aksi hâlde aile mefhumundan uzak, kimse bana karışamaz anlayışıyla sınırsız özgürlük düşüncesiyle hareket eden aile bireyleriyle karşı karşıya kalınabilecektir.
Aile olmanın ve aile olabilmenin önemi bu noktada açığa çıkmaktadır. Kendisiyle rahat iletişim kurulabilen bir ebeveyn olmak, aile bireylerinin dertlerine derman olabilecek ilk kişi olmak, sevgi, saygı ve hoşgörü ile aileyi bir arada tutabilmek ve bunları da Allah’ın rızasını kazanabilme amacına matuf bir şekilde gerçekleştirmek çağımızın en büyük sorunlarından birinin üstesinden gelme hususunda çok büyük katkı sunacaktır.
Güçlü aile güçlü bireyleri doğurur. Ailesinin kendisine destek olacağını bilen, ailesini korunaklı bir liman gibi gören ve bu şekilde yetişen çocuklar hata yapsa dahi o hataya batmama konusunda ailesini yanında bulabilecektir. Bu itibarla anlaşılmaktadır ki aile bireylerini koruyabilmek için aile içerisinde güçlü iletişim kurabilmek, aileye güven duygusu aşılamak, bireyselliğe ve aykırılığa götürecek yolları tıkamak ve çocukları yalnız bırakmamak gerekmektedir. Her insanın yapıp ettikleri kendi amel defterine yazılacaktır ve bu konuda herhangi bir şüphe bulunmamaktadır.
Ancak Allah Resulü’nün “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden mesulsünüz.” (Buhari, Cum‘a, 11; Müslim, İmare, 20) sözü de dikkatten kaçırılmamalıdır. Sonuçta ailenin her bir ferdi canımızdan bir parçadır ve onun içine düştüğü sıkıntıları gidermek ya da işin en başından bu sıkıntılara düşmesini engellemek elimizde olduğu kadar mesuliyetimizdedir de. Kendimizi ve ailemizi, yakıtı insanlar ve taşlardan olan cehennem ateşinden ve ona götürecek yollardan koruyalım.
İNTERNET RADYOMUZ 24 SAAT YAYINDADIR.
www.fanidunya.net