ÇOÇUĞUN DÜNYASI
Hayatı çok hızlı yaşıyoruz. Hemen hemen her zaman mutlaka bir işimiz vardır. "Sabır" bizim için neyi ifade ediyor? Yaradılışımızdan gelen aceleciğimiz, bizim bir türlü terbiye edemediğimiz bir huyumuz.
Ailemizle ve çocuklarımızla olan ilişkilerimizde de bu huyumuzun etkisinden bir türlü kurtulamayız. Hele çocuklarımızı eğitirken bu huyumuz etkisini sürdürüyorsa belkide tamiri çok zor yaralar açabilir.
Çocuklarımızla olan münasebetlerimizde olaylara onların gözüyle bakmalıyız. Kendi çocukluk devremizi hatırlayalım diyeceğim ama insanoğlu 3-7 yaş arasını hatırlamaktan çok uzak. Zaten bu uzaklık bizi çocuklarımızın dilinden anlamamaya itmiyor mu?
3-5 yaş dönemlerindeki çocukların kavramlar dünyası' bizim kadar geniş değildir. Bir çok kavram bizim için çok şeyler ifade ederken onlar için içi boş kavramlardır.
Mesela sabahleyin işe gitmek için hazırlandınız ve aileniz çocuğunuzla birlikte sizi kapıdan uğurlamak için sıraya geçtiler.Tabi ki çocuğunuz sizden ayrılmak istemeyecektir. Bir çok baba durumu kurtarmak için geçici çözüm yollarına sığınmaktadır. "Oğlum, ben bakkala gidiyorum, birazdan döneceğim, sana şunu bunu alacağım sakın ağlama".
Ve bu sendrom her gün devam eder. Bizim büyükler olarak çocuklara söylediğimiz bu sözler aslında minik yalanlarımızdır.
Halbuki bu tür söylemler, sorunu çözmekten çok ertelemekte ve sorunu daha da büyüterek çözümsüz kılmaktadır. Yalan saymadığımız yalanlarımızla o küçücük dünyaları şimdiden yakıp yıkmaktayız. "Sonra, birazdan, şimdi gibi kavramlar..."
Düşünün bir hele, bu kavramlar bir çocuk için ne ifade etmektedir. Bu tür kavramlar, yaşam sürecinde belli beden ve zihin olgunluğuyla birlikte öğrenilir. Bu minik yavrucaklar kafalarında bu kavramlar olmadığı, olgunlaşmadığı için yüzümüze öyle aval aval bakmaktadırlar.
Üstüne üstelik size duydukları güvenleri yavaş yavaş yok olmakta. Ağlamaması için yaptığınız bu söylemler, çocuğun ümitle beklemesine ve güven duygularının zedelenmesine, sebebiyet vermektedir. Yavrucak, birazdan babasının geleceği ümidiyle ağlamasına son vermekte ve "birazdanı" beklemektedir. Fakat ne gelen vardır ne de giden. Daha şimdiden insanlara olan güven duygularını yıkmaktayız veya hırpalamaktayız.
Halbuki bir çocuğun en çok güvendikleri en yakınındakilerdir ve tabi öncelikli olarak anne ve baba gelmektedir. Ama en başta onları anne ve babaları yüzüstü bırakmaktadır (onların kanaatine göre kandırılmaktır)!
Halbuki çocuklarımızı eğitmekten sorunlu olan bizler onları ikna yoluna gitsek bu tür sorunlar en asgari düzeye inecektir.
İş hayatımızda para kazanmak için kimlere saatlerce laf anlatmışızdır. Yavrularımızda bunları anlayabilecek durumda halk edilmiştir. Bir müşteriye gösterdiğimiz özeni evlatlarımıza da göstermeliyiz. İşinizin yoğun olmadığı bir zamanda yavrunuzu iş yerinize götürünüz. Dolayısıyla yavrunuzun kafasındaki "iş" kavramını da doldurmuş olacaksınız. Çocuk her sabah erkenden sizin "işe gidiyorum" dediğinizde nereye gittiğinizi hayal edecek ve para kazanmakta olduğunuzu anlayışla karşılayacaktır.
Ona para kazanmanız gerektiğini ve bu parayla neler aldığınızı anlatınız. "Bak! Sana çikolata, ekmek, elbise almam için para kazanmam gerekir, bunun için de işe gitmem lazım. Ağlamadan beni bekle." derseniz anlayışla karşılayacaktır. İşe gitmek için on dakika önceden ayağa kalksanız ve bunu sabırla, yılmadan birkaç gün anlatsanız eminim sorun çözülecektir.
Unutmayınız, İslama göre yalan üç yerde söylenir:
1-Karı koca arasını bulmada
2-Savaşta
3-Hastaya....
Bir dördüncüsü yok. Çocuklara yalan söylenir diye de bir emir yok. Çocuklarınıza büyük adam muamelesi yaparsanız onların zihnen büyüdüklerini göreceksiniz. Bu sadece bir örnekti. Söylediğiniz kavramlara dikkat ediniz.Uğraşınız, yılmayınız. Onlar, sizin her şeyiniz. Onlar sizin geleceğiniz..
Çocuğunuza yapmayacağınız sözler vermeyin.
İşte şunu yaparsan, sana şunu alacağım.
Yaramazlık yapmazsan şuraya götüreceğim gibi.
Emin OĞULCAN