ÇOCUKLARIMZI YABANCI ELLERE TESLİM ETMEYELİM
Çocuklar, her şeyden önce temizliği, doğruluğu, samimiyeti temsil ederler. Ne yazık ki zamanla tüm bu güzellikleri kaybolur.Çünkü onlar kirletilir. Ama nasıl?
* Çocuklar parayı tanımaya çalışır, kirlenir.
* Çevreyi tanımaya çalışır, kirlenir.
* Şehveti tanımaya çalışır, yine kirlenir.
* Gazeteyi-dergiyi tanır ve kirlenir.
* Ticareti, alış-verişi tanır kirlenir.
Yani, yaşayacağı hayatı tanıdıkça kirlenir.
Şimdi düşünelim, bu çocuk mutlu olabilir mi? Sevgisi, doğruluğu, samimiyeti kirletilmiş olan insan mutlu olabilir mi?
Huzurlu yaşayabilir mi? Kendisine, ailesine ve çevresine faydalı olabilir mi? Fıkhi bir kaideye kulak verelim:
Anne ve baba namaz kılarken, küçük çocuklardan birisi ateşe yaklaşsa,tehlike ile karşılaşsa, namaz bozulur ve tehlike önlenir.
Bir yangında çocuklar yanma tehlikesine maruz kaldığında, elimizde olan suyu yangını söndürmek için kullanmazsak, çocukların katili oluruz.
Tıpkı bunun gibi çocuklarımız, öğrendikleriyle, kendilerine öğretilenlerle cehenneme gidecek olurlarsa ve buna göz yumarsak, bu sefer de çocuklarımızın manen ruh ve fikir katilleri oluruz.
Görülüyor ki, tüm bu bilgi ve belgeler, bizlere şöyle bir gerçeği vermektedir:
Çocuk büyütmek ile, çocuğu yetiştirmek arasında ciddi bir fark vardır. Günümüzde ağırlık çocukların büyütülmesine verilmektedir. Yani fiziki olarak yesin, içsin, giysin, gezsin ve bir an evvel topluma karışsın. Evimizin önündeki küçük bir bahçenin bile bakıma ihtiyacı olur. Zararlı otlardan, dışarıdan gelecek tehlikelerden bahçeyi koruduğumuz gibi; bahçemizi gerekirse ilaçlarız, sularız, gübre atarız. İşte bu hal, bahçeyi yetiştirmektir. Çocuklarımız da bir güle, bir çiçeğe benzer. Onlara bahçıvanlık yapmaz isek, ilerisi hem anne ve baba için, hem de toplum için yüz karası olur.
Öyle ise çocuklarımızı büyütmenin adeta ikiz kardeşi olan yetiştirmek vazifesini de ihmal etmeyelim. Pırıl pırıl bizlere teslim edilmiş çocuklarımızın kirlenmesine müsaade etmeyelim. Çocuklarımız için lüzumsuz ve sınırsız, ölçüsüz merhametin, büyük zararlar açacağını hesaba katalım. Bu zararların başında ise mizan başındaki hesaplaşmadır. Kendisini ahirete hazırlamayan anne ve babasından şikayetçi olacak hiçbir çocuk, ilgili şikayette geri adım atmayacak, anne ve babasının yakasından tutup Rabbimize şikayet edecektir. Dünyasını verip, ahiretini ihlal ve ihmal eden anne ve babaların durumu Kur'anda acınacak bir şekilde ve Abese suresinin son bölümlerinde anlatılmaktadır. Merak eden ebeveyn, ismi verilen surenin son kısımlarına bakabilir.
Elimizde imkanlar varken, zararın neresinden dönersek kârdır. Çevreden, olumsuz şartlardan şikayetçi olmak yerine, bu olumsuz ve yanlış hayat tarzından kendimizi ve çocuklarımızı koruma imkanı ve gücü elimizde mevcuttur. Çünkü elimizde mevcut olan imkan, Allah'ın kitabı ve Rasülünün hadisleridir. Bu iki kaynağı elinde ve kalbinde tutan ve gereğini yerine getiren insan, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, imtihanı kazanır. Bu iki nimete sırt dönen insan ise, Kabe'nin yanına ev yaptırsa, imtihanı kaybedenlerden olur. Çocuklarımızın hasmı değil, hısmı, dostu, arkadaşı olmak istiyorsak ve mizan başında onlar yüzünden rezil ve rüsvay da olmak istemiyorsak, ellerimizde imkan varken, onları kullanmaya çalışalım.
Böyle bir mücadele ve eğitim hizmetlerimizde başarılı olmamızın sebeplerinden biri de,çocuklarımızı tanımaktan geçer. Aşağıda maddeler halinde okuyacağımız meseleler, büyük bir dikkat ve itina ile okunur ve üzerinde düşünülürse, öyle ümit ediyoruz ki, çocuklarımız yabancı ellerden kurtarılıp, emin ellere teslim edilmiş olacaktır..
ÇOCUKLARIMIZI TANIYOR MUYUZ ?
1. Çocuklarınızı bulunduğunuz zamana göre değil, gelecek zamana göre terbiye ediniz.Zira onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmışlardır. (Hz.Ali (r.a.)
2. Her doğan çocuk, Allah'ın insanlardan hâlâ ümitli olduğuna bir işarettir. (Bir bilim adamının sözü)
3. Anne baba eğitilmiş olsalardı, işte o zaman eğitilmiş çocuk dünyaya getirmek mümkün olurdu. (Goethe.)
4. Çocuk, itaat etmek kadar, lider olmak için de terbiye edilmelidir.
5. Karısına haksızlık yapan her baba, şu acı gerçeği bilmelidir ki,o aynı zamanda çocuğunu kaybetmiş demektir.
6. Çocuk eğitiminde en önemli noktalardan birisi de şudur: Onlara ilgi ve sevgi göstermek.
7. Bir çocuğun terbiye edilmesinde, içinde büyüdüğü evin önemi büyüktür. Ailenin oturduğu evin, ilmi, imani, ahlaki, ameli, sosyal, manevi ve iktisadi kimliğinin zengin olması gerekir.
8. Çocuk büyütmek başka, çocuk yetiştirmek ise çok daha başka bir şeydir. Çocuğu okula göndermek, yedirip içirmek, giydirip gezdirmek, asla onu yetiştirmek değildir.
9. Aile ağacının meyvesi olan çocuğu yetiştirmekte, ailenin, ara sıra, aklına geldikçe, mecbur kaldıkça değil; sürekli olarak tüm hayatına yönelik vazifeleri yapmaktır.
10. Çocukta bir problem varsa, bu problemi çözmek için hatayı önce kendimizde, sonra annesinde, eğer varsa abla ve abisinde ve sırasıyla, yakın temas halinde olduğu arkadaş, komşu ve akraba çevresinde ve en son olarak da çocukta aramalıyız.
11. Damlaya, damlaya göl olur. Çocuğa her gün bir şey kazandırsak, sene sonu 365 tane iyilik kazandırmış oluruz. Bu durum akil-baliğ yaşına kadar yani 15 senede 5475 iyilik eder.
12. Çocuklar, anne ve babaların kötü örnekleriyle bozulmaya devam ettikçe, yeni bir dünya kuramayız. (Alexis Carrel) 13. Şu gerçeği bir daha tekrarlayalım: İlk çocuğu iyi veya kötü yetiştirmek, yalnız onları yetiştirmek demek değildir. Bu durum otomatik olarak diğer kardeşlerinin yetişmesine de tesir eder. İşimizi ya kolaylaştırır veya zorlaştırır.
14. Çocuklarınızla 7 yaşına kadar oynayın,15 yaşına kadar arkadaş olun,15 yaşından sonra istişare edin.(Hz.Ali r.a.)
15. Çocuğu iyi yetiştirmek için, yalnız onun okuduklarına ve yaptıklarına dikkat etmek yetmez. Özellikle onun gördüğü yerlerde kendi okuduklarımıza, dinlediklerimize, seyrettiklerimize ve yaptıklarımıza da dikkat etmemiz gerekir..
16. Telefon görüşmelerimizle, arkadaş sohbetlerimizle, aile içi davranışlarımızla, her şeyimizle, ama her şeyimizle farkında olmasak bile, çocuğumuza güzel veya kötü örnek oluyoruz.
Mehmet Şahin