TEKNOLIJİ KÖLESİYİM
Efendisi olmamız gereken teknolojinin köleleri olduğumuz bir dünyanın içinde bulduk kendimizi.
Hangi ara özgür olduğumuz dünyadan köle olduğumuz dünyaya geçiş yaptık farkında bile olamadık.
Sahip olduğumuz bütün bu teknoloji ilüzyon aslında.
Biliyoruz zararlarını, farkındayız zamanın hırsızı olduğunu, kayıpların kazançtan fazla olduğunu da biliyoruz.
Fakat öyle bir akıma kapıldık ki; öyle bir akıl tutulması yaşıyoruz ki; irademiz çaresiz kaldı. Ve hızla savruluyoruz, ne yazık ki.
Bizim çocukluğumuzda sokaklardan şen sesler yükselirdi gökyüzüne.
Şimdiki gibi şen seslerin sahipleri metal teknolojinin esiri olup sessiz değildi sokaklar.
Bizim çocukluğumuzda gençlerin ellerinde kitapları, dillerinde şirin sohbetleri, samimi arkadaşlık ve dostlukları vardı.
Şimdiki gibi ellerindeki metalin kurbanı olup dilleri suskun, arkadaşlıkları , dostlukları yapay ve sanal değildi.
En önemlisi yalnız değildi, çocuklarımız ve gençlerimiz.
Çünkü sımsıcak eller tutardı ellerini sımsıkı.
Şimdiki gibi elleri buz gibi sarılmazdı o demir parçasına.
Çünkü gözleri öyle gözlerle buluşurdu ki o ışıktaki samimiyet güven sarardı tüm bedenini.
Şimdilerde olduğu gibi; gözleri metalin soğukluğu ile donuklaşmış; anlamsız ve mutsuz bakışlara bürünmüş, güvenden ve samimiyetten yoksun kalplere ve bedenlere sahip değillerdi.
Bizim zamanımızda çocuklarımız ve gençlerimiz yakın hissettikleriyle dertleşirdi.
Şimdilerde paylaşımlarını sanal âlemlere yapar hale geldiler.
Hayaller kurarlardı içinde gerçek yaşamlardan canlı, canlı, hayaller…
Şimdiki gibi cansız, duygusuz bir üst model demir yığını hayalleri değildi.
Aslında farkındayız teknolojinin hayatımızı kolaylaştırdığını, hangi zamanda yaşadığımızın bilincindeyiz.
Evet devir teknoloji devri faydasını tabiki görüyoruz.
Hayatın her alanında karşımıza çıktığını ve bizlerin de geride kalmadan onu takip edeceğimizi biliyoruz.
Fakat anlamak da zorlandığım niçin bu dengeyi bir türlü kuramadığımız.
Neden amaç haline geldiği; oysa onlar sadece hayatımızı kolaylaştırsın diye var olan araçlar.
Bizler bu ayrımı daha ne zaman yapıp anlayacağız.
Kaybediyor çocuklarımız, gençlerimiz aidiyet duygusunu; insanlar ile hem hal olup değer duygularını.
Tabiki genellemiyorum. Vardır elbette bunun ölçüsünü bilen gençler ve buna dikkat etmeye çalışan ebeveynler.
Ama şöyle bir gerçek var ki; böyle yaşayanların sayısı çok, ama çok azınlıkta kalıyor.
Nereye baksam kaç yaşında fark etmiyor, eller de telefon; parmaklar sürekli hareket halinde, gözler ekrana kilitli….Çok kaygılıyım çokkkk….. ne yazık ki…
Nagehan İpek.