* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: AİLE İÇİNDE İYİLİKTE YARIŞ  (Okunma sayısı 389 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı KOYLU

  • *****
  • İleti: 2314
AİLE İÇİNDE İYİLİKTE YARIŞ
« : Mart 19, 2018, 04:59:57 ÖS »
AİLE İÇİNDE İYİLİKTE YARIŞ

Sosyoloji biliminde aile¸ “karı¸ koca ve çocuklardan meydana gelen¸ fıtrî bağlar üzerine kurulan küçük sosyal bir topluluk” şeklinde tarif edilmektedir.

Sosyoloji biliminde aile¸ “karı¸ koca ve çocuklardan meydana gelen¸ fıtrî bağlar üzerine kurulan küçük sosyal bir topluluk” şeklinde tarif edilmektedir. Muhtelif aile tipleri vardır¸ fakat hepsi de “cemiyetin temel birimi olmak” gibi ortak bir vasfa sahiptir. Aile en mühim okuldur. İnsanın aile içi eğitiminin¸ daha doğmadan¸ annesinin karnında bulunduğu sırada başladığı söylenmektedir. Ekonomisi ve teknolojisi bizden daha ileri seviyedeki ülkelere nispeten üstün taraflarımızdan biri¸ daha sağlam aile yapısına sahip oluşumuzdur. Bunun kıymetini bilmeli¸ muhafazasına ve niteliğini daha da geliştirmeğe çalışmalıyız.

“Bir insana yapılabilecek en büyük iyilik nedir?” mühim bir sorudur ve cevabı titizlikle araştırılmalıdır. İnsanların bu soruya muhatap olunca¸ cevap verebilmekte ekseriya zorlandıkları¸ bazılarının da tam emin olamadan bazı cevaplar verdikleri görülür. “Bir insana iyilik yapmak” denilince ilk akla gelenler onun yiyecek¸ giyecek¸ tedavi¸ mesken gibi temel ihtiyaçlarını temin etmektir. Bunlar tabii ki iyilik olmakla beraber¸ biraz daha derin düşünülecek olursa¸ “bir insana yapılabilecek en büyük iyiliğin ona hakikati söylemek olduğu” anlaşılabilir. Çünkü insan ebed için yaratılmış ve onu Yaratan¸ insanın içine en büyük ihtiyaç olarak ebedî yaşamak arzusunu yerleştirmiştir. Ebedî yaşamak¸ insan için dünya hayatında gerçekleşmesi imkânsız boş bir hayalken âhirette ise¸ insanın istemese bile maruz kalacağı bir âkibettir. İnsan bu dünyada ölüme çare bulmak için değil¸ âhirette zaten yaşayacağı ölümsüz ebedî hayatının iyi şartlarda olabilmesi için çalışmalıdır. İnsanın âhiretteki ebedî hayatının şartları¸ bu dünyada aklıyla ve iradesiyle imtihanının neticesinde ortaya çıkacaktır. Buna dair iman varsa¸ “bir insana yapılabilecek en büyük iyiliğin onun ebedî hayatını şekâvetten kurtarıp saadete vesile olabilecek hakikat derslerini verebilmek olduğu”nu anlamakta ve kabul etmekte güçlük çekilmez. Hakikaten yaşamak¸ bunun gibi en mühim hakikatlerle yaşamaktır ve bu yaşayışla ölüm sonrası ebedî hayatını “ebedî şekâvet” olmaktan kurtarmanın ve “ebedî saadet”e dönüştürebilmenin sebeplerine tevessül etmektir.

Ancak¸ bu bahsedilenler gibi en mühim hakikatleri insanlara söylemek de çok ince bir meseledir ve inceliğine riayet edilmezse¸ faydadan çok zarar getirebileceği haller de vardır. Bu mühim tebliğ¸ sözün muhatapta meydana getireceği tesirin ne olabileceğini dikkate almadan rastgele ve hoyratça yapılamaz; böyle yapılacaksa¸ hiç yapılmaması daha iyidir. Çünkü¸ “Her zaman def-i şer¸ celb-i nefye râcihtir.” Yani her işte önce zarardan uzak kalmağa¸ daha sonra fayda elde etmeğe çalışılmalıdır. Tarz-ı beyan ve üslûpta hata edilip¸ “Ben hakikatı söylüyorum.” savunmasıyla¸ muhatabın enesi (benliği) ve bazı menfi hissiyatına dokunulur ve tahrik edilirse¸ maksadın aksi bir netice ile¸ muhatabın hakka muhalefet damarı kabartılmış¸ bazen de fitne uyandırılmış olabilir. “Her sözün doğru olmalı¸ fakat her doğruyu söylemek doğru değil. Bazen zarar ihtimali olursa¸ sükut etmeli¸ fakat yalana asla cevaz yok.” diyen asrın büyük âliminin bu vecizesi¸ bu mevzuda çok mühim bir ölçüdür. Vefat etmek üzere olan birinin yanında yüksek sesle kelime-i tevhid veya kelime-i şehadet söylenirken¸ o kişinin bu tavsiyeye uymaması veya reddetmesi ihtimalinin doğurabileceği zararın büyüklüğü sebebiyle¸ “Sen de söyle!” demenin yasaklanmasındaki hikmet de bununla ilgilidir.
Bu sebeple¸ aile içinde iyilikte bir yarışa girilse¸ bu yarış esnasında ailenin fertlerine yapılabilecek en büyük iyilik¸ onlara hem en mühim hakikatleri söylemek; hem de usulünce¸ muhalefet hislerini tahrik etmeden ve İslâm’daki tebliğ metotlarına uygun olarak söylemektir.

En çok satılan kitapların¸ yemek tarifi kitapları olduğu söylenmektedir. Mesleği aşçılık olanlar¸ zaten yemek yapmayı ya okuluna giderek veya usta-çırak eğitim sistemi ile öğrenmişlerdir ve yemek kitabı alarak yemek yapmayı öğrenmek ihtiyacını pek duymazlar.

Yemek kitaplarını satın alanlar daha çok¸ aile içinde yemek yaparak aile hayatında paylaşılacak maddî gıdalar¸ lezzetler vermeğe çalışanlardır. Bu da ihtiyaç olmakla beraber¸ ruhların ve maneviyatların açlığının giderilmesi¸ ondan daha mühim bir ihtiyaçtır. Maddî gıdalar ve lezzetler için sarf edilen zaman¸ enerji¸ gayret¸ dikkat ve itina¸ ondan daha mühim olan ruhların ve maneviyatların açlığının giderilmesinde ve zevklerinde¸ bilhassa aile ortamında¸ daha fazlasıyla gösterilmelidir.

Ailemizdeki fertlerin midelerini doyurmak ve onlara damak zevkleri sunmak için kimler gayret gösteriyorsa¸ bu onların ailemiz fertlerine yaptıkları hizmetleri ve iyilikleridir. Bundan çok daha büyük iyilikler olarak¸ ebedî saadetlerin yolunu açan çok mühim hakikatları hem yaşamak¸ hem de birbirlerine hazmedebilecekleri ve lezzet alabilecekleri şekillerde sunmak için¸ ailemiz fertlerimizin¸ kendi kapasiteleri nispetinde¸ zikirle¸ fikirle¸ şükürle¸ merhametle¸ hürmetle¸ şefkatle dolu söz ve davranışlarla birbirleriyle iletişim kurmalarını ve bu şekilde ailemiz içinde iyilikte yarış halini göstermelerini¸ önce tasavvur ve sonra hayal edip¸ ardından da tahakkuk ettirmeğe çalışamaz mıyız?
Şimdi¸ bu mevzuda düşünelim ve basit bir muhasebede bulunalım:

Akıllıca yaşayan insan¸ zararıyla faydasını ayırt ederek yaşayan değil midir?

Ailemiz içindeki fertler olarak¸ iyilikte böyle bir yarış içine girersek¸ ne kaybederiz?

Ailemiz içinde iyilikte böyle bir yarışa girmezsek¸ ne kazanırız?

Kaybımız olmayacak; aksine kazancımız olacaksa¸ bizi bundan alıkoyan nedir?

 


* BENZER KONULAR

Allah’ı Ne Kadar Seviyoruz Gönderen: anadolu
[Dün, 08:40:07 ÖS]


Böyle Sevdik Gönderen: anadolu
[Dün, 08:35:30 ÖS]


Dostluk Üzerine Gönderen: anadolu
[Dün, 08:27:16 ÖS]


Sevmek-Sevilmek Gönderen: anadolu
[Dün, 08:21:12 ÖS]


Sermayemiz takvamız olsun Gönderen: anadolu
[Dün, 08:14:00 ÖS]


Bize De Dua Yâ Rasulallah (S.A.V) Gönderen: anadolu
[Dün, 08:09:36 ÖS]


Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Aralık 21, 2024, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Aralık 21, 2024, 04:50:26 ÖS]