* FANİ DUNYA FORUM HABERLER


Gönderen Konu: Ey Oğulcuğum  (Okunma sayısı 6347 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi fanidunya NET

  • Administrator
  • *****
  • İleti: 7241
Ey Oğulcuğum
« : Temmuz 01, 2024, 08:14:33 ÖÖ »


Ey Oğulcuğum

İnsan hayatı farklı farklı olaylarla ve imtihanlarla doludur. Rab Teâlâ, insana imtihanlarla baş edebilecek tahammül gücü vermiştir. İnsanoğlu dayanıklıdır. Bu dayanıklılığı Allah Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de türlü türlü yaşamlardan ve özellikle de peygamberlerden örnekler vererek göstermiştir. Bu örneklere biz peygamber kıssaları deriz. Kıssalar Kur’an-ı Kerim’de sadece peygamberleri tanıtmak maksadıyla zikredilmemektedir; insanlara örnek teşkil etmesi ve onların hidayetine vesile olması için kayda geçirilmişlerdir. Her bir peygamber kıssası, insanın farklı bir yönüne işaret eder. Bu kıssaların içinde Allah Teâlâ’nın ifadesiyle en güzeli, en özeli, insanın hayatına en çok dokunanı da Yusuf’un (a.s.) kıssasıdır. Bu kıssadaki her bir kelime, cümle ve olay nesiller boyunca birbirinden farklı zamanlarda yaşamış insanlar için hidayet kaynağı olabilecek tesir gücüne sahiptir.

Kur’an-ı Kerim, bu kıssayı daha derinden anlamamızı ve kavramamızı sağlamak için idrakimizle ilgili hazırlıklar yapar. İlk hazırlık, Kur’an-ı Kerim’in nasıl bir kitap olduğunu anlatmaya yöneliktir. O Arapça yazılmış, apaçık, anlaşılması kolay ve hidayete yönlendiren bir kitaptır. Allah Teâlâ, bu kitabı akıl ve kalp sahipleri için göndermiştir. Ayetler aklı ve kalbi doğrudan etkiler. Etkilenmeyen kalp ve akıl iflah olmaz. İnsanoğlunun yaratılışından itibaren selim bir akıl ve selim bir kalp hep yol göstericisi olmuştur. İnsanın hak ve hakikati anlama biçimi zamanla değişmiştir.

İnsan, yaş aldıkça algılarına giydirilen gerçekliğin ne kadar fıtrata uygun olduğunu ancak ayetlerle muhatap oldukça anlayacaktır. Önce duymak, kavramak sonra hayata geçirmek kalbi hareketlendirir. Ayetlerden beslenerek iflah olacağını anlayan kalp ve akıl artık Yusuf’un (a.s.) temsil ettiği hakikati anlamaya hazır demektir.

Bu surenin indirilme sebeplerinden biri de, Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) zor zamanında, ona moral olması ile ilgiliydi. Aynı sene hem hanımı Hz. Hatice’yi (r.a.) hem de amcası Ebu Talib’i kaybeden Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kalbi hüzünle dolmuştu. O, peygamberliğinin başlangıcından itibaren ona en hayati desteği veren, müşfik, mütehammil, mütevekkil ve sarsılmaz sebat, sabır ve iman sahibi hayat arkadaşını kaybetmişti.

Ayrıca yine, sadece peygamberliğinin ilk günlerinden başlayarak değil, aslında çocukluğundan itibaren kol kanat gererek onu himaye edip koruyan amcası da artık dünyadan göçmüştü. Şartlar Hz. Peygamber için daha da zorlaşmıştı. Böylesi bir durum ve bağlamda Hz. Yusuf’un kıssası ders alınabilecek mesajlarla doluydu. Yusuf’un (a.s.) da hayat hikâyesi zorluklarla doluydu ama nihayette başarıyı ve kavuşmayı gösteriyordu. Bu kıssa ile Hz. Muhammed’e (s.a.s.), hayat ne kadar zorluklarla kuşatılmış olsa da Allah Teâlâ muhakkak bir çıkış yolu gösterecek ve her daim desteğini ulaştıracaktır, mesajı verilmekteydi. Gerçekten de bu kıssanın indirilmesi Sevgili Peygamberimize (s.a.s.) manevi destek ve teşvik temin etti. İlahi mesajı başarılı bir şekilde yayma ve öğretmeye olan inancı daha da kuvvetlenerek pekişti.

Yusuf suresinde sıklıkla İbrahim’e (a.s.) atıfta bulunulur. Zira hem Yusuf peygamber hem Hz. Muhammed (s.a.s), İbrahim (a.s.) için “atamız” der. Bu iki peygamber de kuşaklar öncesinden İbrahim’in (a.s.) torunudur. İbrahim (a.s.), Yusuf (a.s.) ve Muhammed (s.a.s.) arasında tarihî ve manevi anlamda derin bağlantılar vardır. Bu üç peygamber farklı zamanlarda farklı rüyalar gördüler. Hz. İbrahim rüyasında oğlunu kurban ettiğini gördü. Evladını kurban etmesine izin vermeyen Allah Teâlâ, onun yerine bir hayvanı kurban etmesini istedi. Sonrasında bu, kurban kesmek olarak haccın bir menasiki hâline geldi. Hz. Peygamber (s.a.s.) hac yapacağının rüyasını gördü. Bu Mekke’yi fethedeceği anlamına geliyordu.

Atamız İbrahim’in (a.s.) yıllar önce gördüğü rüyanın kaderi, Hz. Peygamber’in rüyasında kendisini hac yaparken görmesiyle tamamlanmış oldu.

Yusuf (a.s.) on bir yıldız, ay ve güneşin kendisinden dolayı Allah’a secde ettiğini gördü. Bu rüya Yusuf’un kardeşlerine üstün gelmesini işaret ediyordu. Peygamberin rüyasında haccettiğini görmesi Mekke halkına üstün geleceğinin müjdecisiydi. Mekke fethedildikten sonra Peygamberimiz oradaki halkına şöyle demişti, “Kardeşim Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi ben de size diyorum: Bugün sizin için bir kınama yoktur.” Peygamberimiz (s.a.s.), kardeşi Yusuf’un mirasını Mekke halkının suçlarını bağışlayarak devam ettirmiş oldu. Bu iki peygamberin hayatından da affetmenin ne büyük kazançlar sağladığını görmüş oluyoruz. Mekke’nin fethinde yaşananlar bir anlamda Hz. Yusuf’un rüyasının yeniden karşılık bulmasıydı. Bu yüzden Hz. Peygamber, fetih hutbesinde Hz. Yusuf’u andı, ondan alıntılar yaptı. Tüm bu rüyalar birbiriyle muazzam bir şekilde irtibat kurdu ve vücut buldu.

Yusuf suresi bir çocuk ve babasının konuşmasıyla başlar. Çocuk, “Babacığım! ” diye hitap eder babasına. Bu çok tatlı bir başlangıçtır. Bu ifade, içinde saygıyı, sevgiyi ve güveni barındırır. Burada Kur’an-ı Kerim’in ebeveynlerle çocuklar arasındaki ilişki şekli hakkında temel bir öğretisini görüyoruz. İlk olarak baba ile çocuklar arasındaki ilişki tarzının nasıl olacağı ortaya konuluyor. Bu kıssada anne figürüne hiç rastlamıyoruz.

Ayetler baba üzerinden ilerliyor. Kasas suresindeki Hz. Musa’nın kıssası ise anne üzerinden ilerliyor. Bu iki surede de insanlığa örnek olacak anne ve babadan bahsediliyor. Yönlendirme ve örnek olmada bazen anne ön plandadır bazen baba. Yusuf suresinde, Hz. Yusuf’a örnek olan, koruyup kollamaya çalışan baba olmuştur. Yusuf (a.s.) rüyasının sıradan bir rüya olmadığının farkındaydı ve bu sebeple rüyasını öncelikle babasıyla paylaşma ihtiyacı hissetti, bir başkası ile değil. Yakup (a.s.) oğlunu dikkatle dinledikten sonra cevabını verdi. Burada baba çocuk ilişkisinde dikkatimizi çeken şey, iki tarafın da birbirini ciddiye almaları, güven duymaları, rahatlıkla iletişim kurabilmeleridir. Ebeveynler olarak bizler de çocuklarımızla iletişimimizde samimi, içten ve anlayışlı olmalıyız ki çocuklarımız gerekli şeyleri gelip bizimle paylaşabilsin. İhmal edilmiş çocuk her yöne gidebilir, herkes tarafından kandırılabilir. Allah Teâlâ bu vesileyle çocuklarımıza destek ve sığınak olmamızın gerekliliğine işaret ediyor. Çocuklarımızla yaptığımız hiçbir konuşma önemsiz değildir. Bu konuşmalardan hangisinin hayatlarına yön vereceğini bilemeyiz. Yusuf (a.s.) için, babasıyla olan konuşması hayatında yaptığı en içten ve en samimi konuşmaydı belki de. Çünkü yıllar sonra kavuşana kadar bir daha böyle bir konuşma yapamadılar.

Yakup (a.s.) oğluna cevabını vermeden önce “Ey oğulcuğum!” diye hitap ediyor. Bu karşı tarafı rahatlatmayı amaçlayan ve onu anladığını gösteren müşfik bir hitap şeklidir. Çocuklarla konuşma şeklimiz, karşılıklı konuşmalar esnasındaki onlara sağladığımız rahatlık, hitap ettiğimiz kelimelerle onlara sevgimizi hissettirmemiz çok önemlidir. Yusuf’un (a.s.) burada babasının vereceği cevaba ve onu rahatlatmasına çok ihtiyacı vardı. Babasının yanına endişe içinde gelmişti. Görülen rüya önemliydi ama buna binaen nasıl davranması gerektiği konusunda bir fikri ve bilgisi yoktu. Hz. Yakup’un (a.s.) bu yaklaşımı, çocuğunun o andaki psikolojik ihtiyacına yöneliktir.

Hz. Yakup (a.s.) konuşmasının devamında oğluna rüyasını kardeşlerine anlatmamasını tembih etmişti. Kardeşlerinin kıskançlık hissedip ona zarar vermek isteyebilecekleri uyarısını da yapmıştı. Bu da gösteriyor ki hayatı boyunca karşılaşacağı insanlara neleri anlatıp neleri anlatmaması gerektiği konusunda öngörü sahibi olmasının önemine vurgu yapmıştır. Bu durum aile bireyleri için de geçerlidir. Hz. Yusuf konuşmanın başında babasının kardeşleri ile ilgili uyarılarına karşı endişelenmiş görünüyor. Sonrasında ise babasının konuşmasıyla rahatlamaktadır.

Yakup (a.s.) kötülüklerin arkasındaki asıl tesir sahibinin şeytan olduğunu da belirtiyor. Sonrasında görüyoruz ki Yusuf’un (a.s.) kardeşleri, ona kötülük yaptılar ve zarar verdiler. Şeytan bazen kıskançlığı, bazen şehveti, bazen de açgözlülüğü ve kibri kullanarak tuzaklarını kurabilir. Çünkü şeytan ilk kovulduğunda insanları doğru yoldan saptırmak için elinden geleni yapacağını söylemişti. Yakup (a.s.) bunları aşağı yukarı on yaşındaki bir çocuğa anlatıyor. Çocuklarımız bu yaşlarda neyin iyi neyin kötü olduğunu kavrayabilecek olgunluktadır. Arada sırada bu tür uyarılarda bulunmak onları hayata hazırlamak için önemlidir. Hz. Yakup, oğlunun zor durumlarla karşılaşabileceğini belirterek onu geleceğe hazırlıyor. Ona iyimser olmasını, şeytanın türlü hilelerine rağmen ümidini asla kaybetmemesi gerektiğini, insanlardan gelecek kötülüklere karşı sebat ve kararlılıkla daima mücadele etmesini ve sonuçta Allah’ın samimi kullarına her zaman destek olarak hakkın galip geleceğini vurguluyor.

Yakup (a.s.) çocuğuna bu uyarıları yaptıktan sonra rüya ile alakalı tabirine geçiyor. Rabbinin ona özel değer verdiğini, rüya yorumu bilgisini ona öğreteceğini, ataları Hz. İbrahim (a.s.) ve Hz. İshak’a (a.s.) verdiği nimetleri ona da vereceğini söylüyor. Hz. Yusuf hayatının ilerleyen zamanlarında türlü zorluklar içindeyken Rabbinin maddi ve manevi nimetlerine tutunarak başarıya ulaşabilmişti. Hz. Yusuf’un (a.s.), uğradığı iftiraya karşı sabır ve tahammül göstererek ismini temize çıkarması, büyük bir devletin yöneticisi olabilmesi ve ailesi ile tekrar kavuşabilmesi bu sayede mümkün olabilmişti.

Kur’an-ı Kerim bu kıssayla Hz. Yakup (a.s.) ve oğulcuğu Hz. Yusuf (a.s.) örnekliğinde çocuklarımızla ilişkimizin nasıl olması gerektiğini göstermektedir. Çocuklarımızla konuşmak, paylaşmak ve onların sözlerini ciddiyetle dinlemek, onların gelişim ve terbiyeleri için çok önemlidir.

Hz. Yusuf’un hayatında isabetli kararlar verebilmesi ve karşılaştığı zorluklarla baş edebilmesi, Allah’ın bir nimeti ve babasının ona verdiği eğitim ve terbiyenin bir kazanımıdır. Her şeyi nihayette Allah’a bağlamak, O’nunla olan irtibatımızı kesmeden devam ettirmek de nimetlerine nail olmanın bir yoludur. Yusuf (a.s.) babasının ona verdiği temel öğretilerden yola çıkarak hep “Maazallah” diyerek Rabbine sığındı. O’nunla irtibatını hep sağlam tuttu. Bu sayede şeytan veya insanlardan gelebilecek kötülükler karşısında metanetli davranıp dünya imtihanını başarıyla tamamladı. Ne mutlu onu örnek alıp dünya imtihanında başarılı olanlara!

Sümeyra aman.

İNTERNET RADYOMUZ. 24 SAAT YAYINDADIR.

RADYO  FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

TÜM OKUYCULARIMIZI PAYLAŞIMA DAVET EDİYORUZ, DAVETLİSİNİZ.

 


* BENZER KONULAR

Çoban Deyip Geçmeyelim 2 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 08:04:55 ÖÖ]


Çoban Deyip Geçmeyelim 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:57:14 ÖÖ]


Yabancılaşmadan Değişmek ve Gelişmek Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:44:43 ÖÖ]


Suriye Olaylarının Perde Arkasında Neler Var 8 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:34:29 ÖÖ]


O insanı Yetiştiremezsek 1 Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:25:16 ÖÖ]


Mutluluğun Sırrı Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:12:56 ÖÖ]


Murada Ermek İçin Gönderen: fanidunya NET
[Bugün, 07:07:00 ÖÖ]


Bize Kalana Bakın Siz Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 06:02:09 ÖS]


Âlemler O’na Hayran Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:34:39 ÖS]


Dünya Nedir Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:25:53 ÖS]


Gönül Allah (CC) 'ta Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:22:44 ÖS]


İmani olgunluğun sırrı - Teslimiyet Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:15:04 ÖS]


İnsanın Manevi Yapısı (Ruh, Kalb, Akıl ve Nefs) İle İlgili Meseleler Gönderen: gurbetciyim
[Dün, 05:06:24 ÖS]


Esat Kabaklı - Sürgün - 320 KBPS Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 04:50:26 ÖS]


Ozanlardan Single Eserler - Karma 320 kbps Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:20:38 ÖS]


Esat Kabaklı - Oğul Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 12:07:15 ÖS]


Ehl-i Beyt ve Kerbelâ Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:49:31 ÖÖ]


Filistin’in Tarihçesi Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 10:42:17 ÖÖ]


Cennetlik Kadınlar 3 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:10:52 ÖÖ]


Cennetlik Kadınşar 2 Gönderen: fanidunya NET
[Dün, 09:06:00 ÖÖ]