Olumsuz Aile Tutumlarının Çocuklar Üzerindeki Etkileri
Bireyin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesi ya da acı çekmesiyle sonuçlanan/sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranıştır şiddet.
Özel veya kamusal alanda (evde, aile bireyleri arasında, sokakta, iş yerinde) meydana gelebilir.
Şiddet ve Öfke İlişkisi
Öfke ile ilişkisine baktığımızda şiddetin öfkenin bir sonucu olabileceği gerçeğini göz ardı etmememiz gerekir. Sinirlendiğimizde en ilkel duygumuz olan saldırgan davranışımızı ortaya çıkarmak en kolay yoldur. Bizler, düşünmeden hareket etmiş ilkel duygularımızın esiri olmuşuzdur. Sonuç çoğu zaman hüsrandır. Karşımızdaki kişiye yüksek sesle konuşmak, hakaret etmek, vurmak sağlıklı bir insanın anlık seçimi olmamalıdır.
Şiddet uygulayan bireylere baktığımıza onların da çocukluklarında kendi ebeveynleri tarafından şiddete maruz kaldığını ve bu davranışları onlardan öğrendiklerini aynı zamanda bu davranışı normalleştirdiklerini gözlemlemekteyiz. 2-3 yaş (özellikle 3 yaş) öfke nöbetlerinin sıkça yaşandığı bir dönemdir. Bu yaş döneminin özelliği olan inatlaşmalar, bazen ebeveyn ile çocuk arasında güç gösterisine dönüşebilmektedir. Ebeveyninden şiddetli bir tepki gören çocuk, öfkesinin öfkeyle karşılık bulması karşısında utanma ve öfkesini bastırma yoluna gitmektedir. Bu dönemde ifade edilemeyen ve bastırılan duygular, öfkenin çocukta kalıcı hasar yaratmasına ve bireyin şiddete eğilimli olmasına yol açmaktadır.
Şiddetin Çocuk Üzerindeki Etkileri
Aile içi şiddete maruz kalan ve buna tanıklık eden çocuklar; kavgaya eğilimli, kendine güveni olmayan, öfkeli çocuklar olarak toplumumuzun içinde yer alacaktır. Erkek ya da kadın fark etmez onlar da ebeveynlerinden gördükleri davranışları normalleştirecek ve ilerde kendilerinden aciz gördükleri bireylere uygulayacaklardır.
Şiddet sadece davranıştan ibaret değildir. Çocuğun aile içinde tanık olduğu, annenin babaya/babanın anneye aşağılayıcı ifadeler kullanması da çocuğun ruhunda derin yaralar açacaktır. Onlar için güven unsuru olan anne babanın birbirini üzmesi ve mutsuz olması, çocuğun da kendini güvensiz ve dayanaksız hissetmesine neden olacaktır. Şiddet gören çocukların ileriki yaşamlarında mutsuz olması, depresyon ve takıntılı davranışlar geliştirmesi sık yaşanan bir durumdur.
Aile, toplumumuzun bel kemiğidir. Sağlıklı aile, sağlıklı toplum demektir. Aile Araştırma Kurumunun yaptığı bir çalışmaya göre, ailelerin üçte birinde aile içinde fiziksel şiddet vardır. Şiddet uygulanan ailelerin dörtte üçünün çocukların şiddete tanık oldukları tespit edilmiştir.
Şiddette Tanık Olan Çocuklarda Görülen Sorunlar
Özgüven kaybı
Saldırganlık
Anneyi kaybetme korkuları ve başka korkular
Yeme bozuklukları
Kaygı bozuklukları
Okul başarısında özellikle matematik dersinde düşüş
Mide bulantısı, baş ağrısı gibi psikosomatik belirtiler
Anne Baba Tutumlarının Çocuğun Şiddete Yönelmesindeki Etkileri
Eleştirici - Yargılayıcı - Baskılayıcı Tutum
Aile ortamında çocuğa söz hakkı verilmez.
Çocuk evde kurallara uymaya zorlanır.
Çocuğun istekleri geciktirilir.
Çocuğa gerektiğinde “Hayır” deme imkânı verilmez.
Çocuk, kimi zaman psikolojik ya da fiziksel şiddete maruz kalabilir.
Aile içinde huzur yoktur.
Eleştirici-yargılayıcı-baskılayıcı tutumlar gösteren ailelerde yetişen çocuklar büyüdüklerinde yetersizlik ve güvensizlik duygularını kapatmak için kendini kanıtlama çabası içine girerler. Örneğin bir öğrenci evde yeteri kadar sevgi ve saygı görmüyor, kendini yeteri kadar ifade edemiyorsa okul içindeki kurallara uymama, kurallara başkaldırma ya da tam tersi okulda arkadaşlarıyla diyaloğa girmeme, derslerde aktif olmama şeklinde iki uç tepki gösterebilmektedir.
İlgisiz Tutum
Çocuğun sevgi ihtiyacına karşı duyarsızlık vardır.
Çocuğun eve gelip gelmediği nerede ne yaptığı bilinmez.
Çocuğun gereksinimleri ihmal edilir.
İlgisiz aile ortamında yetişen çocuklarla baskıcı ailede yetişen çocukların psikolojileri birbirine benzerdir. Çünkü iki tutumda da sevgi ihmali vardır. Her iki tutum sonucu çocuk, sevgiyi yanlış yerlerde aramaya kalkabilir. Bu aile tutumlarında çocuk saldırgan davranışlar gösterebilir.
Korumacı Tutum
Çocuğun yerine getirmesi gereken sorumlulukları ailesi onun adına yapar.
Çocuğun hayatı tanıma, sorumluluk alma ve kendi başına var olabilmesi engellenir.
Çocuk pasifleşir.
Korumacı tutum üstlenen aileler, çocuk için değil kendi için tedbir alıyordur. Çünkü çocuğun sorumluluk aldığında başına bir şey gelmesinden korkuyordur. Bu çocukların anne ya da babalarına baktığımızda ebeveynlerinin de mükemmeliyetçi ya da özgüveni düşük bir kişilik sergilediklerini gözlemlemekteyiz. Bu ailelerde büyüyen çocuklar, ailelerine bağımlı hâle gelirler. Ailelerine danışmadan karar alamazlar çünkü kendilerine güvenleri yoktur.
Demet Taşdan
Psikolojik Danışman