Gönderen Konu: Allah’ın Varlığının Delillerinden biri AİLE (Okunma sayısı 180 defa)

fanidunya NET · « : Mart 11, 2023, 07:17:58 ÖÖ »

Allah’ın Varlığının Delillerinden biri AİLE

İnsanlık tarihiyle eş zamanlı olarak vücut bulan aile, yeryüzünün en eski sosyal yapısıdır. İnsanı yeryüzünü imar edecek onurlu bir varlık olarak yaratan Rabbimiz, onun neslinin devam etmesini dilemiştir. Bunu sağlamak için insanlara bazı duygular vermiş, kadını ve erkeği birbirini tamamlayacak özelliklerle donatmıştır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), “Kadınlar, erkeklerle birlikte bir bütünü tamamlayan diğer yarıdır.” (Ebu Davud, Tahâret, 94) ifadesiyle bu gerçeğe işaret etmiştir. Kadın ve erkeğin birbirleriyle huzur bulmaları ilahi iradenin gereğidir.

“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm, 30/21)

Rabbimiz Rûm suresinin 20-25. ayetlerinde; insanı topraktan yaratmasını, gökleri ve yeri var edip aralarında bir düzen oluşturmasını, insanları farklı renklerde ve farklı dilleri konuşacak hâlde yaratmasını, gece ve gündüzü insanların ihtiyaçlarına uygun şekilde var etmesini, şimşeği korkunun yanı sıra ümit de vererek gökten su indirmeye vesile kılmasını varlığına delil olarak göstermiştir. Evlenerek yuva kuracak kişilerin birbirinde huzur bulmasını da bu olağanüstü durumlara eş tutarak varlığının delillerinden biri saymıştır.

Genellikle yakın zamana kadar birbirine yabancı olan iki insan evlenerek bir aile oluşturduklarında birbirleri için vazgeçilmez bireylere dönüşüp bir mucizeyi gerçekleştirirler. Bu beraberlik onların yalnızlığını giderir; huzur, sükûn, dayanışma ve paylaşım ihtiyaçlarını karşılar.

Aileyi karı koca ve çocuklardan oluşan toplumun en küçük sosyal birimidir diye tanımlamak sadece bir giriş cümlesi olabilir. Aile, bu tanımın içine sığmayacak kadar derin anlamlar taşır. Üyelerine mutluluk ve güven veren, onları pek çok kötülükten koruyan bir çatıdır. Aile, toplumu ayakta tutan, devamını sağlayan en güçlü temel taşıdır. Çünkü toplumun huzuru, ailenin mutlu ve huzurlu olmasına bağlıdır. Sağlam bir toplum inşa etmeyi hedefleyen dinimiz bu sebeple aileye büyük önem vermiştir. Bu köklü kurumu kendi potasında şekillendirerek farklı boyutlar kazandırmıştır. Sağlıklı aileler kurulması için gerekli tedbirleri almış, evliliği teşvik etmiştir. Allah Teala “Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler, Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.” (Nûr, 24/32) buyurmuştur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), evliliği kendi sünneti olarak nitelendirmiş (İbn Mace, Nikah, 1.), kolaylaştırılmasını tavsiye etmiştir. “En hayırlı nikâh en kolay olanıdır.” (Ebu Davud, Nikâh, 30-31) buyurmuştur.

“Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin. Çünkü evlenmek gözü (haramdan) korur, iffet ve namusu muhafaza eder.” (Buhari, Nikâh, 2) sözüyle de evliliğin başka bir faydasını bizlere hatırlatmıştır. Aile bireyleri, Allah Teâlâ’nın yaklaşılmasına bile razı olmadığı (İsra, 17/32) haramlardan birbirlerine örtü olarak (Bakara, 2/187) korunurlar. Aile öyle değerlidir ki Allah Teâlâ, aile birliğinin kurulmasının ardından insana öğütler verir, örnekler gösterir. Aile olmanın güzelliklerinden bahseder, aile olmanın kıymetinin kavranmasını diler. Uyumlu, ortak duygu ve değerlere sahip, güzel nesiller yetiştiren aileleri tanıtır. İmran ailesini örnek olarak sunar (Âl-i İmrân, 3/33-34).

İslam, ailenin varlık sebebini sadece biyolojik ihtiyaçların karşılanmasından ibaret görmez. Aile, insanın ruhen ihtiyaç duyduğu diyaloğun maddi ve manevi dayanışmanın gerçekleştiği mekândır. Rabbimizin en güzel nimetlerinden olan aile, karşılaşılacak fırtınalarda sığınılacak en güvenli limandır. İnsan, en zor anlarında ailesini yanında görmek, en mutlu anlarını onlarla paylaşmak ister. Hiçbir başarı ve maddi imkân ailenin verdiği güven ve huzuru veremez. Gelişmiş olarak nitelendirilen bazı ülkelerde, aşırı bireyselleşme sebebiyle ailelerinden kopuk yaşayan ve bu sebeple hiçbir maddi imkânın huzur vermediği ruhları teskin edebilmek için yalnızlık bakanlıkları kurulmaktadır.

Çünkü sosyal bir varlık olan insan, bu tabiatı gereği diğer insanlarla beraber yaşamaya duygusal olarak ihtiyaç hissetmektedir. Bu sebeple yalnız bırakılmak en ağır cezalardan biridir. İnsanın sosyalleşme ihtiyacını karşılayacak ilk ve en doğal ortam ailedir. Ailenin diğer toplumsal birlikteliklerden en önemli farkı tüm bu ihtiyaçların sevgi ve fedakârlık ekseninde karşılanmasıdır. Ailede bireyler birbirlerine fedakâr davranırlar.

Kendi de sevdiği hâlde eşine kahvenin köpüklüsünü, çocuğuna ekmeğin köşesini ikram eden insan, hem karşısındakini hem kendini mutlu eder.

Aile, neslin devamını sağlayan çocuğun gelişimi için en güvenli ve ideal ortamdır. Değerler nesilden nesile ailede aktarılır. Çocuklar inancı, ibadet alışkanlıklarını ve ibadetin insana kazandırdığı değerleri, güzel ahlaklı olmayı ailede içselleştirir. Çocukların değer yargıları, gelenek görenekleri, davranışları dolayısıyla kimlikleri ailede şekillenir. Sosyalleşme esaslarını ailede öğrenen çocuk, toplumda yaşamanın, çevresindeki insanlarla güzel geçinmenin kurallarını kolaylıkla benimser.

Böylesine değerli ve vazgeçilmez bir yapı olan aile, günümüzde önemli pek çok problemle karşı karşıyadır. Maddenin, hız ve hazzın vazgeçilmez değerler olarak dayatıldığı modern zamanlarda gerçek değerlerin taşıyıcısı olan aile bir rakip olarak gösterilmeye çalışılmaktadır.

Evliliğin gerektirdiği fedakârlıkları birer angarya olarak göstermeye yönelik algı oluşturulmaktadır. Bireye huzur, güven ve paylaşma gibi duyguları doyasıya yaşatarak onu pek çok tehlikeden koruyan aile bağları, özgürlük adına yok edilmeye çalışılmaktadır. Sosyal ve ekonomik sebeplerle yuvaların kurulması geciktirilmekte ve gençler ciddi risklerle baş başa kalmaktadır. Özellikle son yıllarda cinsiyetsizlik ve sapkın cinsi yönelimlerin yaygınlaşması için büyük ölçekli kampanyalar düzenlenmekte; bu durum, aile için ciddi tehlikeler oluşturulmaktadır. Gençlerin inançlarını zayıflatarak aileden ve değerlerinden uzaklaştırmayı hedefleyen faaliyetler yürütülmektedir. Ailenin yıpratılmasıyla ilgili faaliyetler sadece günümüzün problemi değildir ve uzun bir geçmişe sahiptir, en eski aile düşmanı şeytandır. İnsanlığın ve ailenin ilk temsilcileri olan Hz. Âdem ve eşinin huzur içinde yaşadıkları cennetten uzaklaşmasına sebep olmuştur. Bencilliği körükleyerek kardeş kanının dökülmesi de onun aileye verdiği zararlardandır. Aile bireylerinin arasında huzursuzluk çıkarmak şeytanın her dönemde en değer verdiği, sevdiği fiildir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), müminleri şeytanın kışkırtmalarına karşı dirençli olmaya davet etmiş, bu uyarısını her zamanki eşsiz eğitim metoduyla örneklendirmiştir.

“İblis tahtını suyun üzerine koyar. Sonra bölüklerini, insanlar arasında fitne çıkarmak üzere gönderir. Onların makam olarak kendine en yakın olanı, en büyük fitneleri çıkarandır. Onlardan biri gelip ’Şöyle şöyle yaptım.’ der. İblis: ’Hiçbir şey yapmamışsın.’ der. Sonra diğer biri gelip: ’Bir kişinin peşine takıldım, hanımıyla arasını ayırıncaya kadar onu bırakmadım.’ der. Buna çok sevinen İblis onu kendine yaklaştırır, yanından hiç ayırmaz ve ona ’Sen ne güzelsin!’ diye iltifat eder." (Müslim, Sıfâtü’l-Münâfıkîn, 67, 66).

Bu problemlerin yaşanması, insanın kendini savunmasız hissettiği anda tutunacağı ilk dal olan ailenin ne kadar değerli ve korunması gereken bir yapı olduğuna işaret etmektedir. Aileyle ilgili olumsuz propagandalarla mücadele etmenin yolu, ümitsizliğe kapılmadan aileyi güçlendirmekten geçmektedir. Bu, tüm topluma düşen bir sorumluluktur. Ülkemizde hâlâ güçlü bir aile yapısının varlığı ümitleri artırmaktadır. Ailede bazı problemler yaşanmasının, ailenin sorun kaynağı gibi algılanmasına fırsat verilmemelidir. Mutlu ailelerin, sorunlarıyla baş edebilen ve onları çözebilen aileler olduğu göz ardı edilmemelidir. Gençlerin güzel aile örnekleriyle tanışmaları onları aile hakkındaki ön yargılarının giderilmesine yardımcı olacaktır. Evliliğin geçinme sanatı olduğu ve tüm sanatlar gibi emek istediği farkındalığı oluşturulmalıdır. Rabbimizin, varlığına ve kudretine en güzel delil olarak gösterdiği ailenin güçlendirilmesi, evlerin mutlu yuvalara dönüşmesi ve huzurlu bir toplum yapısı için en güçlü dayanaktır. Bu güzel sonuç için emek vermeye değer.

Zehra Tuncel.

RADYO FANİDUNYA FM
Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Allah’ın Varlığının Delillerinden biri AİLE (Okunma sayısı 180 defa)

fanidunya NET

Allah’ın Varlığının Delillerinden biri AİLE

BENZER KONULAR