Gönderen Konu: Aile Deyince Ne Anlıyoruz (Okunma sayısı 134 defa)

KOYLU · « : Eylül 25, 2022, 02:39:47 ÖS »

Aile Deyince Ne Anlıyoruz

Yakın zamanda sosyal medyada ilginç bir eril zihniyet tartışmasına denk geldim. Bir belediye başkanının karısı eril dil ve eril zihniyetle mücadele açıklaması yapıyordu. İşin ilginç tarafı ise bu mücadelesini eril zihniyet sayesinde yapabildiğinin farkında dahi olmaması. Yani kocasının başarıları ile kendisine bir konum verilmesi ve bu konumun gücünü kullanıyor olması zaten eril zihniyetin eseridir.

Son zamanlarda eskisi kadar aktif olmasa da bu zihniyet aile hayatımızda önemli bir yer tutar. Mesela cumhurbaşkanını seçeriz ama eşini seçmemiş olmamıza rağmen ‘first lady’ makamına bir anda yerleşir. Aynı şekilde generalin olsun, valinin olsun hangi makam sahibi olursa olsun eşlerinin de dolaylı olarak söz sahibi olduğunu görürüz. Kimse onlara sahip oldukları konumu neye dayanarak kullandıklarını sormaz. Bu illegal bir şey değildir. Aile kavramı gereği bu durumun oluşması gayet doğaldır. Bunu anormal karşılama sebebimiz aile kavramını demokrat bir düşünce yapısı içinde değerlendirmeye çalışıyor olmamız. Bunu izah etmemiz için birey kavramı ve bunun kurumlarla ilişkisini anlamamız lazım.

Bireyin kurumlarla ilişkisi üzerine dünya görüşlerini değerlendirdiğimizde karşımıza 3 farklı yol çıkıyor. Birinci yol anarşist anlayışın yoludur. Bireyi kabul eder ve geri kalan her türlü kurumu yok sayar. İnsanın sadece birey olarak yaşamasını savunur.

Demokrat anlayışta ise birey yine değerlidir ama bir düzenin gerekliliğini de savunur. Bu sebeple bireye ek olarak devlet kurumunun da varlığını gerekli görür. Yani demokrat bir bireyin iki tane hayatı vardır. Birincisi şahsi hayatı ikincisi ise diğer insanlarla ortak olarak yaşadığı devlet hayatıdır. Bu ortak hayat ilk başta biraz silik gözükse de aslında şahsi hayatı kadar hareketleri, düşüncesi ve duygularında etkilidir. Mesela yurtdışına çıktığında daha kapıdan geçerken şahsi kimliği silikleşir ve devlet kimliği ile yaşamaya başlar. İnsanlar ona şahsi özellikleri ile değil millet özellikleri ile muamele gösterir. Kişi artık Ahmet, Mehmet, Ayşe olmaktan çıkmış Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmuştur. Bir Avrupalıdan çok Avrupalı özelliklerine sahip olsa bile göreceği muamelede millet kimliği hep ön planda olacaktır.

3. anlayışa geçecek olursak bu da muhafazakâr hayat anlayışıdır. Bireyi kabul eder devlet kurumunu da kabul eder ama bu ikisini direk birbiriyle muhatap etmez. Bireyle devlet arasına bir aracı kurum yerleştirir. İşte bu kurumun adı ailedir. Yani aile kavramı, muhafazakâr anlayışı demokrat dünya görüşünden ayıran temel kavramdır. Demokrat pencereden aile dizaynı yapmak sadece bu kavramı yok etme çabasından ibarettir.

Biraz önce yurt dışına çıkan bir bireyin artık şahsi kimliği ile değil devlet kimliği ile orada olduğundan bahsetmiştik. İşte aynı şekilde aile kurumunun olduğu bir hayatta evden dışarı çıktığınız an şahsi kimliğinizle değil ailenizin kimliği ile çıkarsınız. Dışarıdaki insanlar sizi ailenizle tanımlarlar.

Mesela boşanan çiftlerin yaşadığı en büyük hayal kırıklıklarından birinin sebebi de budur. Boşandıktan sonra çok ciddi bir çevre kaybına uğrarlar. Şahsi olarak iyi ilişkisi olan insanlar dahi gitgide uzaklaşmaya başlar. Bunu yanlış bir şey olarak değerlendiremeyiz çünkü aileyken kurduğunuz ilişkilerde şahsi bir ilişki yoktur. Ne kadar fark edilmese de karşıdaki kişi ailenizi direk görmese dahi sizle kurduğu ilişki şahsi değildir. O ailenin bir ferdi olarak ilişki kurmuşsunuzdur.

Konuyu bir başka örnekle açıklayacak olursak. Mesela eşinizi tanıyan kişiler sizin dünya görüşünüzü, siyasi tarafınızı vb. sorgulamadan sizi içlerine alırlar. Burada hep bir ön kabul vardır. Yani sizi ilk defa gören kişiler eşinizi tanıdığı için size de hemen aynı muameleyi göstermeye başlar. Adeta bir ikiziniz sizden önce o toplumda yaşamış da sizi gören herkes onla karıştırıyormuş gibi muamele görürsünüz.

Eşinizle farklılaştığınız noktalarda toplumla iletişim kurarken hayat oldukça zorlaşır. Mesela Hristiyan bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını düşünelim gittiği her yerde öncelikle Müslüman muamelesi görecektir. Bir yerden sonra sürekli düzeltmeler yapmaktan yorulacak ve birçok konuda bu muamele ile yaşamaya alışacaktır.

Ailede de durum böyledir. Biriyle karşılıklı olarak yaşadığınız duygular evlilik için yeterli olsa da aile hayatının devamı için yeterli olmayacaktır. Evliliği 2 kişinin birbirine olan duyguları üzerine düşünmek yapabileceğimiz en büyük hatalardan biridir. Evlilik karşılıklı olarak anlaşmak üzerine değil iki kişinin hayatını birleştirip bir bütün halinde yaşaması üzerine kurulur. Sadece birlikte geçirilen vakit üzerinden düşünülemez. Aile olduktan sonra yaşadığınız her anı kendisi orda olsun ya da olmasın etkileyecek bir kişiyi seçmiş oluyorsunuz.

Evliliği aile kurumu üzerinden bu şekilde düşünmeyip de 2 kişinin karşılıklı hissettikleri ve yaptıkları üzerinden kurgulamaya kalkarsak elimizde aile olamamış birliktelikler kalır. Son zamanlarda sürekli sorduğumuz bir soru var. İnsanlar neden bu kadar çok boşanıyor? Aslında sormamız gereken ise evliliklerimizin neden aile oluşturamadığı?

RADYO DİNLEME LİNKİMİZ

Yükleme linklerini görebilmek için üye olmanız gerekmektedir. Üye Ol veya Giriş Yap

FANİ DUNYA FORUM HABERLER

Gönderen Konu: Aile Deyince Ne Anlıyoruz (Okunma sayısı 134 defa)

KOYLU

Aile Deyince Ne Anlıyoruz

BENZER KONULAR