ANNE BABAM NEREDE?
Bu yazıya böyle bir başlıkla başlamak istedim, çünkü çocuk eğitimi deyince akla hep anneler geliyor ama aslında karakter gelişiminde babanın rolü de çok büyük. Sağlıklı bir baba figürü ile yetişen bireylerin özgüvenleri daha yüksek oluyor, otorite ile çatışmayı daha az yaşıyorlar, şaşırtıcı bir şekilde babası ile arası iyi olanların Allah’a inanmaları ve güvenmeleri de daha kolay oluyor. İnançlarını, küçükken her şeyle ilgili bir otorite ve “güç” sembolü olarak gördükleri baba figüründen, her şeyin üstündeki Allah’a yöneltmeleri daha kolay oluyor. Hele bir de baba sevgi-otorite dengesini kurabilmişse, o kişinin yine hayatı, toplumu, kuralları ve her şeyin üstünde Allah’ı sevmesi daha da kolay oluyor.
Bunun için “baba” çok önemli. Keşke anneler kadar babalar da çocuk eğitimi ile ilgilenseler. Jane Grandon, ”Sevgili Baba: Baba-kız ilişkileri neden bu kadar önemli?” kitabında dört tane baba figüründen bahsediyor. Bu figürlerden biri “Hayalet babalar”..İşte bu yazının başlığı “Anne, babam nerede?” bu babalara ithafen yazıldı. Grandon’un dört figürü şöyle:
Prens babalar:
Bu figüre uyan babalar, kızlarının her istediğini yapar, onlarla bol bol vakit geçirir. Grandon’a göre böyle babalara sahip kız çocuklar büyüdüğünde diğer erkeklerle rahatça iletişime geçebilen bireylere dönüşür.
Patron babalar:
Otorite figürü olmayı seven, sert, dediğim dedik, tartışmaya genellikle kapalı babaların figürü. Jane Grandon’a göre bu tip babaların çocukları, onların sert olmalarına karşın kendilerini sevdiğine inanıyorlar.
Dost babalar:
Dost baba figürü başlığında değerlendirilebilecek olan babalar kızları ile olabildiğince çok zaman geçiren kişiler. Grandon’a göre böyle babalara sahip olan kız çocukları büyüdüğünde, babasının kendini her zaman destekleyeceğini düşünüyorlar.
Hayalet babalar:
Bu gruptaki babalar, genelde iş gezisinde olan ya da evde olup da gazetenin arkasına ya da TV’nin önüne kilitlenen kişiler. Bu tip babaların çocukları benlik sorunu yaşıyor ve ilişkileri olumsuz etkileniyor.
Kendi annelik tecrübemden paylaşacık olursam, kızım 2 yaşını doldurduktan sonra hastanede gece nöbeti tutmaya başladım ve kızım ben nöbetçiyken babasıyla kaldı. Daha önceleri nasıl da kızımın tüm bakımını üstlenmiş olduğumu ve eşime göre çok daha fazla şey paylaştığımı nöbet tutmaya başladıktan sonra fark ettim. Benim gece nöbetlerim, kızımla babasının arasındaki bağlanmayı güçlendirdi. Babası, onun bakımında birebir –yedirme, giydirme, alt değiştirme, tuvalete götürme gibi- görevler aldığında, çocuğuna daha da bağlandı. Anne ve çocuk olarak kızımla biz bu gece nöbetlerinde birbirimizi özledik ama ayda 4-5 kez olan bu durum aslında çok işe yaradı. Nasıl ki annelik sadece doğurmaktan ibaret değil, anneyi anne yapan aynı zamanda çocuğuna bakmak, yetiştirmekse, aslında babalık da böyle.
Sanırım biz anneler, engin merhametimiz ve şefkatimizle çocuğun sanki tek bakım vereniymişiz gibi babaları biraz geri planda bırakıyoruz. Anne, çocuğun yetiştirilmesinde babaya yer açmadığında, baba da eğer kendinden lokomotifli bir yapıya sahip değilse tabii ki hayalet babaya dönüşecektir.
Benim düşüncem, babaların kız ve erkek çocuklarıyla muhakkak özel vakit geçirmeleri gerektiği hatta bakımlarında aktif rol almaları gerektiği yönünde. Çünkü çocukların hayalet babalara değil, bazen dost, bazen patron, bazen de prens babalara ihtiyacı var
Dr.Rabia Nazik Yüksel