ÇOCUK, OYUN VE ARKADAŞLIK İLİŞKİLERİ
İnsanların doğuştan, sosyal ilgileri ve empati kurma be-cerileri de vardır. Bazı araştırmalar, bir günlük bebeklerin ağlamakta olan diğer bebeğe onun seslendir-me özelliklerine uygun bir ağlama ile karşılık vermekte olduğunu ve bu davranışın ilerde empatik ilginin müjdecisi kabul edilebileceğini ortaya koymaktadır. İşte bebeklik-te başlayan bu empatik ilgi, yetiş-kinlikte bireylerin önemli sosyal fonksiyonlarından biri olmaktadır. Bebekler, daha ilk yaşlarda akran-larına ilgi gösterirler; 1 yaşında, ta-nımadıkları bir bebeğe, tanımadık-ları bir yetişkine baktıklarından da-ha çok bakarlar. 2 yaşına doğru ço-cuklar, akranlarıyla birtakım etkin-liklere katılabilirler, yine de, oyun-larının çoğu, işbirliğine dayanmayan oyunlardır. Birbirlerinin duyguları hakkındaki anlayışları çok azdır. "Arkadaşlarının aynı cinsiyetten ol-ma zorunluluğu yoktur. Bununla birlikte, bu yaşlardaki çocuklar cin-siyete uygun davranışların da far-kındadırlar.
OYUNUN YAŞA GÖRE EVRİMİ
1.Tek başına oynanan oyun: (0-2 yaş) Oyun açısından tek başına etkinlik dönemini oluşturur. "Tek başına oynanan oyun", başlangıçta çocuklar için mümkün olan tek oyun türüdür. Bu oyun biçiminde çocuklar, arkadaşlarıyla birlikte oy-nama girişiminde bulunmazlar. Çevrelerindeki obje ve oyun mal-zemesiyle baş başa kalmayı yeğler-ler. 2. yaşına kadar çocuklar yalnız oynarlar. Bu yaşta ilk arkadaşlık iliş-kileri başlar. Diğerleriyle olan ilişki, taklit, birbirini seyretme ve bir-birinin oyuncağını alma şeklindedir.
2. Paralel oyun: Bu evredeki oyun biçimi, "başka bir oyunu izle-mektir. Bu tür oyunda çocuk, sözlü herhangi bir ilişki kurmadan, sade-ce diğer çocukların oyunlarını izler. "Paralel oyun", aynı oyun malzeme-sini kullanan çocukların yan yana oynamalarına karşın, faaliyetlerini bağımsız sürdürmeleridir. Sosyal etkileşimlerin artışına paralel ola-rak oyunda da gelişim görülür. 2-4. yaşta paralel etkinlik söz konu-sudur.
Çocuklar birlikte oynamaktan, birbirlerini izleyip taklit etmekten zevk alırlar. Benzer oyun ya da oyuncakları oynamalarına karşın; yine de, tam olarak etkileşime gir-mezler. Üç yaşına doğru, çocuklar, oyunlarında etken öğe olarak ken-dilerinden çok oyuncakları kullan-maya başlarlar. Bunun yanı sıra ha-yali ve sembolik oyunlara da girişir-ler.
3. Kolektif oyun: (Birlikte oy-nanan ya da işbirliğine dayalı oyun) Taklit oyunun en çok görüldüğü dönemdir. Bu dönemde, cinsiyet ayrımı belirginleşir.
"Birlikte oynanan oyun"da ço-cuklar, zaman zaman birbirlerinin fikirlerinden yararlandıkları gibi, oyuncak alışverişinde de bulunur-lar, bu oyun biçiminde çocuklar bir-birlerinin hareketlerini izleme ola-nağı da bulurlar. İşbirliğine dayanan oyunda temel amaç, topluca or-ganize olarak, belirli bir sonuca varmaktır. Bu amaca ulaşmak üzere çocuklar aralarında örgütlenirler.
4. Kurallı oyun: Çocuk, ku-rallı oyunlar oynamaya başlar. Bu oyun ya futbol, istop gibi belli ku-ralları olan oyunlara girişilmek şek-linde olur ya da çocuk, kurallarını kendisi oluşturur,
BU YAŞLARDAKİ ÇO-CUKLARIMIZDA ARKADAŞ İLİŞKİLERİ
Arkadaş ve akran, büyüme açı-sından oldukça önemli bir yere sa-hiptir. Çocuk, sosyal karşılaştırma-lar yapmak ve kendi benlik imgesini başkalarına yansıtmak suretiyle ar-kadaş ilişkilerinde kendini tanımayı öğrenir. Bunun yanı sıra, arkadaşlar hem duygusal açıdan birbirlerine destek olur hem de duygusal ge-lişimi pekiştirir, özellikle de empati duygusunun gelişmesini sağlar. Yani çocuk kendisini arkadaşının yerine koyarak davranmayı, düşünmeyi öğrenir. Çocuk arkadaşlarıyla olan etkileşimi yoluyla, çatışmaların çö-zülmesi ve ilişkinin sürekliliğinin sağlanması gibi konularda deneyim kazanır; böylece, beriki yılların ye-tişkin ilişkileri için uygun bir zemin hazırlanmış olur.
Bu özelikleri nedeni i!e arka-daş, önemli bir toplumsal etki kay-nağı olmaktadır. Arkadaş ilişkile-rindeki uyuşmazlıklar, çocuğa çe-şitli görüş seçenekleri sunduğu için bilişsel gelişim açısından da önem taşır.
Çoğu çocuk, seve seve başka-larıyla arkadaşlık etmeye çalışır ve bundan zevk alır; bununla birlikle, bazıları da yalnız olmayı yeğler. Bu yönde bir seçim, sosyal becerilerin yetersiz oluşuna ya da bireyin in-san ilişkilerine daha az ilgi duyma-sına bağlı olabilir.
Tuba Atalay