ÇOCUKLARA NAMAZ EĞİTİMİ
“Sana vahyedilen Kitab’ı oku ve namaz kıl; çünkü namaz çirkin ve kötü işlerden alıkoyar. Allah’ı zikretmek en büyük iştir. Allah yapıp ettiklerinizi bilir.”[1]
Namaz müminin mirâcıdır… Zira manen olgunlaşır insan, ahlâken yücelir, rütbece yükselir… Bu sayede Rabbisine yaklaşır… Namaz ibadeti, kul olma yolunda müthiş bir eğitim sunar insana… Kulluk mutluluğuna eriştirir… Erir belki seccadede… Toprağı hisseder, kokusunu duyar… Mânen yeniden yoğrulmanın ve şekil almanın coşkusuyla terini damlatır toprağa… Çamurdan insan, yeniden bir başka insan oluverir… İçinde “ben”lik adına ne varsa erir ve yeniden bir kişilik bulur…
Bu manevi varoluşta namaz, artık bir coşkudur, vazgeçilmez ve paha biçilmez bir ibadettir… Çünkü insan orada en yakın olmuştur çok sevdiği Mevlâsına…
Bu arayış ve gayretin ikliminde geçen bir ömür, ancak çirkin ve kötü işlerden arınabilir… Çünkü Allah yapıp ettiklerimizi bilir…
Kendimizle birlikte ailemize de bu kulluk vazifesini kazandırmak manevi bir sorumluluktur. Bize emanet edilen yavrularımıza vereceğimiz en büyük miras, namaz ibadeti olacaktır.
“Aile efradına namaz kılmalarını emrederek kendin de ona sabırla devam et. Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz rızıklandırırız. Allah’tan sakınanlar için güzel bir akıbet vardır.”[2]
1-Çocuğun Gelişiminde ve Dinî Eğitiminde Namazın Yeri ve Önemi
Namaz ibadetinin, çocukların gelişiminde önemli yapıtaşlarını inşa ettiği bir gerçektir. Bu sebeple eşsiz bir eğitim vasıtasıdır.
Her şeyden önce namaz kılmak için bir takım şartların yerine getirilmesi gerektiğini öğrenen çocuklar, temizlik kaidelerini öğrenecek ve bunları yaşar hale geleceklerdir. Böylece beden, elbise ve de çevre temizliği konularında bilinç düzeyi sağlanacak, bu konuların önemi kendiliğinden anlaşılacaktır. Zira namaz kılmak isteyen çocuk, öncelikle bu konularda gerekli hazırlığı yapmanın öncül şart olduğunu öğrenecektir. Kapısının önünden akan nehirde günde beş defa yıkanan bir kimsede kirden bir eser kalmayacağı gibi[3] namaz kılanın günahlarından arınacağı da düşünülürse bu sayede müminler, içi dışı temiz bireyler olacaklardır.
Namaz ibadeti sayesinde Allah’ı(cc) tanımaya başlayan, O’nun sıfatlarını kavramaya odaklanan bir çocuk, bu sayede korkularından sıyrılarak güven duygusunu sonuna dek yaşayacaktır. Her şeye gücü yeten Mevlâ’nın huzurunda bulunmak; O’ndan istemek, O’na sığınmak; korkularını, endişelerini O’na havale ederek rahatlamak; kendisinin ve sevdiklerinin korunacağını düşünmek güven duygusunun gelişmesine zemin oluşturacaktır. Bu sayede ruh sağlığı yerinde nesiller neşet edecektir. Çocuklarımız, gönüllerinde Rabbi’nin sevgisini hissetmenin mutluluğunu ve yine O’nun rızasını kazanma yolunda büyük bir adım atmanın verdiği huzuru, namaz ile yakalayacaklardır.
Namaz vakitlerine dikkat etmeye başlayan bir çocuk, vaktini tanzim ederek doğru kullanmayı da öğrenecektir. Bu sayede programlı olmayı benimseyecektir. Böylece kendi kendisini disiplin altına almayı başaracaktır. Boş şeylerle vakit geçirmenin yanlışlığını kavrayarak zamanın ne kadar önemli ve değerli olduğunu öğrenecektir.
Namaz, içerisinde barındırdığı manalar ve sahip olduğu ruhi eğitim potansiyeli ile çocuklarımıza İslamî kimliğini hissettirecek en önemli ibadettir. Gerek diğer farzları öğrenip yaşamak, gerekse de ahlâkî seviyemizi yükseltmek hususunda en mühim eğitimi sağlayacaktır. Peygamber Efendimizin (sas) “gözümün nuru”[4] diye nitelendirdiği namaz, iman ile küfür arasındaki tek engeldir.[5]
2- Namaz Eğitiminde Dikkat Edilecek Hususlar:
Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyurmaktadır: “Çocuklarınız yedi yaşına geldiği zaman namaz kılmalarını isteyiniz. On yaşına geldiklerinde namaz kılmıyorlarsa ceza veriniz.”[6] Bu hadis-i şerif namaz eğitimi ile ilgili ilkelerin belirlenmesinde hareket noktası olarak kabul edilmiştir.
Çocuğa yedi yaşında yani temyiz çağında namazın emredildiğini görüyoruz. Aslında her çocuk için bu dönemler farklılık arz edebilir. Çocuklarımız için kesin bir tarih belirlemek mümkün olmayabilir. Bir kaç yıllık zaman farklılığı burada bir realite olarak kabul edilmelidir. Ancak buradan anlaşılacak şey şudur ki; küçüklüklerinden itibaren onları namaza hazırlayıcı bilgilerle donatmalıyız. Farz, vacip ve sünnet gibi kavramların içerikleri; namaz sureleri ve dualarının ezberletilmesi gibi çalışmalar yedi yaşından önce verilmesi gereken bilgiler olarak karşımıza çıkıyor. Bu eğitimi alan çocuğun, yedi yaşında namaz kılması isteniyor. Yedi yaşına kadar aldığı bilgilerin uygulamasını yapmak ve hayata geçişini sağlamak bu süreç içerisindeki eğitimin temelini oluşturur.
Üç yıllık alışma döneminden sonraki onuncu yaşta çocuklarımızın hemen beş vaktin tamamını kılmasını beklemek de doğru değildir. Ancak kılmaya başladığı namazı tamamlaması, bu konuda ciddiyet ve disiplin kazanması, beş vakit namazı tamamlamaya çabalaması hedeflenmelidir. On yaş çocuğunun, edindiği bilgileri düzenleyerek içselleştirdiği, bunlar üzerinde eleştirel bir bakış açısıyla düşündüğü ve olgun bir tavırla kendisinin hal ve hareketleri hakkında fikir yürüttüğü gözlenir.[7] Çocuğun, sergilediği davranışların bilincinde olduğu ve bunları hayatına aksettirdiği bu dönemde çocuk yine de namaza karşı isteksiz davranıyorsa; o takdirde cezalandırma devreye girebilir. Ancak her ne kadar cezadan bahsedilirse de Peygamber Efendimizin (sas) sünnetinde asla dayak uygulaması bulunmamaktadır. Hz. Aişe Validemiz (ra), Peygamber Efendimizin (sas) hiç kimseye dövmek niyetiyle vurmadığını belirtir.[8]
Fudayl b. Iyaz, Süfyân-ı Sevrî’ye der ki:
-Ey Ebû Abdullah, biz namaz hususunda çocuklarımızı dövüyoruz. Bununla ilgili olarak ne dersin?
-Asla dövmeyiniz! Aksine çocuğunuzu eğitip, ona rehberlik ederek bu işi yaptırmaya çalışınız. [9]
Peygamber Efendimiz (sas) namaz konusunda ashabına rehberlik etmiş, onlara ibadetlerini nasıl yapacaklarını uygulamalı olarak göstermiştir. Bizim de metodumuz bu olmalıdır. Sehl b. Sa’d es-Sâidî (ra)anlatıyor:
“Resulullah (sas)’ın minber üzerinde ayağa kalkarak kıbleye yöneldiğini, tekbir aldığını ve insanların da arkasında kalkıp namaza durduklarını gördüm. Hz. Peygamber(sas) kıraat etti, sonra rükû yaptı. İnsanlar da onunla birlikte rükû yaptılar. Sonra rükûdan başını kaldırdı. Ardından secde etti sonra tekrar minberde kıyama kalktı. Sonra kıraat etti, rükû yaptı, rükûdan başını kaldırdı. Tekrar secde etti. Namazı bitirince insanlara döndü ve “Ey insanlar! Bunu, bana uyasınız ve nasıl namaz kıldığımı öğrenesiniz diye yaptım.” buyurdu.[10]
Namaz ile ilgili bu eğitimi sıkı tutmak ve disiplinli bir şekilde konuya yaklaşmak, anne babalar açısından son derece önemli olmalıdır. Zamanında ve çocuklara sevdirerek yapılacak olan namaz eğitimi, mutlaka sonuç verecektir. Yeter ki geç kalınmış olmasın…
Namazı en önemli ibadet olarak çocuklarımızın hayatında görmek istiyorsak devamlı olarak üzerinde durmalı, sözlü anlatımlar ve uygulamalarla bu eğitimi pekiştirmeliyiz. Sevdirmek, özendirmek şiarımız olmalıdır. Çocukların, büyüklerinin uygulamalarına ortak olmaları, onlara katılmaları çok önemlidir. Bu paylaşımları fırsat bilerek onları eğitmeliyiz. Kızmak, bağırmak yerine onları zaman zaman ödüllendirerek kazanmaya gayret etmeliyiz. “Ehline namazı emret. Bu hususta sabır göster.”[11] Namazı, çocuklarımızın hayatında vazgeçilemez bir ibadet haline getirmek adına her türlü eğitim ilkesini uygulamak, evlatlarımıza karşı en büyük borcumuzdur. Ancak her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Allah’tan yardım dilemek gereklidir. Çünkü o kalplere kendi aşkını ve ibadet sevgisini koyarsa hiçbir engel ona galip gelemeyecektir. O halde biz de, İbrahim aleyhisselâm gibi O’na yönelmeli ve O’ndan yardım istemeliyiz: “Ey Rabbim beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle…”[12] Âmin!..
------------------------------------------------------------------------------------
[1] Ankebut 29/45.
[2] Tâhâ 20/ 132.
[3] Buhârî, Mevâkît 6.
[4] Ahmed b. Hanbel Müsned, III, 285.
[5] Müslim, İman 134; Tirmizî, İman 9.
[6] Ebû Dâvûd, Salât 26.
[7] Yavuzer, Haluk, Çocuk psikolojisi, İst. 1985,130.
[8] Ebû Dâvûd, Edeb 5; İbn Mâce, Nikâh 51.
[9] Özyılmaz Ömer, Çocukluk ve Gençlik Çağında İslami Eğitim ve Psikolojik Temelleri, Pınar yay. İst. 2003, 156.