Evliliğin Maksadı Evlat Yetiştirmektir
Hiç kuşkusuz evlilik hem ferdin hem de toplumun pek çok yönden menfaatini sağlayan bir müessesedir. Her şeyden önce evlenmek dünya ve ahiret saadetine götüren bir yoldur. Hele hele güzel ahlaklı, sevgi dolu bir eş, insanın bu dünyadaki en büyük mutluluk kaynağıdır.
Huzurlu bir evlilik dünya mutluluğunun önemli bir parçasıdır. Hatta ahiret mutluluğunun da...
Peygamber Efendimiz aleyhisselatu vesselam;
“Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı içinde Allah’a Karşı gelmekten sakınsın.’’ buyurmuştur.(Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, 2/239)
Evlenmek sadece zinadan koruması bakımından değil, Müslüman bir neslin yetişmesi bakımından da önemlidir. Peygamber Efendimiz;
“Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben Kıyamet gününde sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim" (Beyhakî,7:81) buyurarak, ümmetin nüfusunu artırmanın iki dünyada da izzet vesilesi olduğuna dikkat çekmiştir.
Allah-u Zülcelal Kur'ân-ı Kerîm’de, Hz. Zekeriyya’nın hayırlı bir evlat istemek için yaptığı dualara yer vermiştir.
رَبِّ هَبْ لِي مِن لَّدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةً إِنَّكَ سَمِيعُ الدُّعَاء
“Ya Rabbi, bana kendi katından temiz bir soy bahşet. Doğrusu sen duayı işitirsin”(Al-i İmrân, 38)
Hz. İbrahim ve Hz. İsmail de dualarında:
رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِنْ ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُسْلِمَةً لَكَ
“Ey Rabbimiz, ikimizi de sana teslimiyette sabit kıl. Soyumuzdan da müslüman bir ümmet yetiştir”(Bakara, 128) buyurarak salih bir evlatlar istemişlerdir.
Rasulüllah aleyhisselatuvesselamın Hz. Enes’e şöyle dua ettiğini görüyoruz: “Allah’ım! Onun malını ve çocuğunu çoğalt, onu bereketli kıl” (Buhari , Edebül Müfred, 88)
Bir hadis i şerifte, “vedud (sevecen) ve velud (doğurgan) hanımla evlenin” buyurmuş olması da yine aynı maksada işarettir. (Ebu Davud, Nikah, 2)
Rasulullah efendimizin tavsiye ettiği nikâh dualarında; “Allah’ım bizi şeytandan, şeytanı bize vereceğin nasipten (evlat) uzak eyle,” buyurması da evlilikte en mühim maksadın evlat yetiştirmek olduğuna işaret eder. (Buharî, Bed'ü'l-Halk, 11)
Eş Seçimi Önemlidir
Evlilikte eş seçimi çok önemlidir. Bilindiği gibi Peygamberimiz dindar kişileri eş olarak tercih etmemizi tavsiye etmiştir. Dindar bir eş, kişiyi hayra çağırır; hayırlı işlerinde yardımcı olur. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem:
"Kadın (genellikle) dört özelliği sebebiyle nikahlanır: Malı için, haseb ve nesebi için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç ki, iki dünyada mutlu olasın" (Buharî, Nikah 15)buyurarak evlenirken dindar hanımları tercih etmeyi tavsiye etmiştir.
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam erkeklere olduğu gibi hanımlara da eş olarak dindar erkekleri tercih etmelerini tavsiye etmiştir. Ebû Hureyre’den nakledilen bir hadiste erkekleri tercihe şayan kılan faziletler şöyle sıralanmıştır;
“Erkeğin dindarlığı onun keremidir. (cömertliği, iyiliğidir) Akıllı olması şahsiyetinin sağlamlığına işarettir. Güzelliği de, ahlâkının güzel olmasıdır” (Beyhakî, Şu’abu’l-Îmân, IV, 160)
Bu söz bazı kaynaklarda biraz farklı olarak Hz. Ömer’e nispet edilmektedir.
Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam, kızları olanlara: “Dindarlığını ve ahlakını beğendiğiniz birisi evlenmek isterse onları evlendirin. Şayet bunu yapmazsanız yeryüzünde fitne ve fesat çıkar” (Tirmizi, Nikah, 3) buyurmuştur.
Ancak eşini seçmek hususunda asıl tercih erkeklerin elindedir. Kızlar ancak talipleri arasında tercihte bulunabilirler. Erkekler dindar hanımlara rağbet ederlerse imanlı kadınlar da dinlerini taviz vermeden yaşayabilirler.
Dindar erkeklerin, sırf güzellik ve benzeri sebeplerle tercih yapmayıp, dindar hanımları tercih etmesi imanlı bir nesil yetiştirmek için de çok önemlidir.
Çocuklarla bütün gün birlikte zaman geçiren daha çok annedir. Annenin maneviyatı çocuğa çok daha fazla tesir eder. Bu sebeple erkekler evlenirken çocuklarına anne seçtiklerini unutmamalıdırlar.
İyi anneler, ekseriyetle iyi ailelerden yetişir. Bu sebeple Peygamber sallallahu aleyhi vesellem evlenilecek hanımı seçerken iyi ailede, iyi muhitte yetişmiş kızları tercih etmeyi tavsiye etmiştir “Çöplükte yetişen gülden sakının” buyurmuş; ashâb, bunun ne anlama geldiğini sorunca, “Kötü çevrede yetişen güzel kadın” cevabını vermiştir. (Deylemî, I, 464)
Beğendiği ve Dengi Olan Kişiyle Evlenmek
Peygamber Efendimiz her ne kadar evlilikte dindar eşi tercih etmeyi tavsiye ettiyse de insani zaaflarımızı da göz önünde bulundurmuştur. Ne de olsa insanoğlu fiziki yönden hoşuna giden kişilere sevgi duyar. Efendimiz de ashabına evlenmeden önce hanımını görmesini tavsiye ettiğini görüyoruz.
Hz. Muğire radıyallahu anhunun anlattığına göre, o bir kadına talip olmayı düşünüyordu. Resûlullah aleyhisselatu vesselam kendisine;
"Ona bak! Zira bakman, aranızdaki uyum için daha muvafıktır!" buyurdular" (Tirmizi, Nikâh 5, 1087)
Peygamberimiz sevgi ve kaynaşmanın kolay olması için gençlerin yaşıtları olan genç kızlarla evlenmesini teşvik etmiştir. (Buhârî, Nikâh 10)
Daha zengin, daha tahsilli bir talibi çıksın diye kızları evlendirmeyip bekletmek uygun değildir. Kişiye en uygun talip dindar ve dengi olan taliptir.
“Üç şey vardır ki geciktirilmez: Vakti gelince namaz, hazır olduğunda cenaze, dengi bulunduğunda bekarı evlendirmek” buyurmuşlardır. (Tirmizi, Salat, 13)
İslam dini nikâhın kadın ve erkek arasında saygı, sevgi ve sadakat dolu bir bağ olmasını sağlamayı hedeflemiştir. Bu hem fertlerin hem de toplumun salahı için çok önemlidir. Ayrıca ruh sağlığı ve psikolojisi düzgün, ahlakı güzel evlatlar ancak huzurlu ailelerde yetişir.
Bu sebeple aile huzuru için yapılan fedakarlıklar Allah-u Teala katında çok değerlidir. İki insanın her yönden anlaşması mümkün olmayabilir. Ama şefkatli bir muhabbet olduğu müddetçe sorunlar görmezden gelinebilir. Bunun da çaresi sevgiyi artıracak hareketleri çoğaltmak, anlaşmazlıkları körükleyecek hareketlerden kaçınmaktır.
Peygamber efendimiz, karı kocaları birbirine karşı sevecen olmaya teşvik etmiştir. Karı kocanın muhabbet tezahürü olan hareketlerde bulunmalarının Cenab-ı Hakkın rızasına uygun düştüğünü haber vermiştir.
"Erkek hanımına, hanımı da beyine sevgiyle baktıklarında Cenab-ı Hakk' ta onlara rahmet nazarıyla bakar. Şayet erkek hanımının ellerini ellerine alırsa her ikisinin de günahları parmakları arasından akar gider" (Camiü's-Sağir 2:333)
Eğer bir ailede anne ile baba arasında iyi bir geçim olursa evlatlar da anne babalarını sayar ve sever. Onlar geçimsiz olur, sürekli birbirlerinin ayıbını ararsa çocuklar da onları küçük görür ve nefret eder. Bu durumda çocuk eğitimi nasıl mümkün olabilir?
Peygamberimiz evlilik birliğini ayakta tutmak ve çocukları aile birliğinden mahrum etmemek için sabır göstermeyi emretmiştir. Evlilere birbirini hoş görmeyi, hatalarını bağışlamayı ve birbirlerinin iyi yönlerini görmeye gayret etmeyi tavsiye etmiştir.
“Bir mü’min, hanımına buğzetmesin. Onun bir huyunu beğenmezse, bir başka huyunu beğenir.” (Müslim, Radâ‘, 61)
Esasen en iyi Müslüman, karşısındaki kişide kusur aramayan, kendi kusurlarını düzeltmekle meşgul olan insandır.
Kendi iyilik ve üstünlüklerini gözünde büyüten, başkalarının iyiliklerini ise görmezden gelen insana nankör denir. Böyle bir insan sadece karşısındaki kişiye karşı değil, onu kendisine nasip eden Rabbine karşı da nankörlük etmiş olur.
Halbuki imanlı, namuslu ve genel olarak kabul edilebilir özelliklere sahip, Müslüman bir eş için Allah-u Teala ’ya karşı şükretmelidir. Bu şükrün en güzel ifası ise o eşin haklarını ifa edip gönlünü hoş tutmakla olur.
Bilhassa hanımların, evin nafakasını kazanıp çoluk çocuğunu kimseye muhtaç etmeyen kocalarına karşı nankörlük etmeleri çok kötü bir ahlaktır. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem bu hususta mümine hanımları şöyle ikaz etmiştir:
"Ey kadınlar topluluğu, bol bol sadaka verin, çok çok istiğfar edin. Çünkü ben Cehennemliklerin çoğunun sizlerden olduğunu gördüm."
Bunun üzerine oradaki kadınlardan birisi, 'Ya Resûlallah, bizim ne kusurumuz var ki, Cehennemliklerin çoğu bizden oluyor?" diye sordu, Peygamber Efendimiz (a.s.m.):
"Çünkü siz fazla lanet eder ve kocalarınıza karşı nankör davranırsınız" (Müslim, İman: 132)
Kısacası, kadınlar da erkekler de bu dünya hayatını ahret sermayesi bilmeli ve eşleriyle yardımlaşarak iyi bir nesil yetiştirmeye gayret etmelidir. Böyle düşünürlerse birbirlerini ortak ve yardımcı olarak görürler. Rakip ve düşman gibi görmekten vazgeçerler. Müminlere yakışan da budur.