Kavgacı Çocuklarımıza Nasıl Davranalım
Çocuklarımızın mizaçları farklı farklıdır. Bazı çocuklarda istediği bir şeyi sertçe, çekiştirerek almak, kardeşine vurmak, arkadaşını itmek ve hatta annesini ısırmak gibi saldırganca davranışlar görülür. Bu anne babaları zor durumda bırakan, hatta mahcup eden bir durumdur.
Yaratılış olarak bazı çocuklar sanki her an kavga etmeye hazır durumdadır. Oyun oynarken aniden kavga etmeye başlar. Sadece belli bir kişiyle değil, hiç kimseyle anlaşamaz ve geçinemez.
Gönül meyvelerimiz, evlatlarımızı İslam ahlakıyla yetiştirmek bir Müslümanın en önemli vazifelerinden biridir. Güzel ahlakın temeli çocuklukta atılır. Bu sebeple çocuklarda görülen olumsuz davranışlara göz yumulmamalı, güzel davranması istenmelidir.
Araştırmalar, küçükken kavgacı ve saldırgan olan çocukların büyüdüklerinde de aynı davranışı sürdürdüğünü gösteriyor. Özellikle günümüzde televizyon, internet ve dijital oyunlarda şiddet temalı yapım ve oyunların yaygınlaşması, çocuklardaki şiddet eğilimini tahrik ediyor.
Erkek çocukları yaratılış olarak daha hareketli, cesaretli, iddiacı, şahsiyetine düşkün, heyecan ve maceraya eğilimli oldukları için şiddete de daha meyilli oluyorlar. Ailelerin de hoş karşılamasıyla çok daha fazla kavgacılık, zayıflara karşı acımasızlık, kızınca hemen şiddete başvurma davranışı gösteriyorlar.
Ne yazık ki bu mizaca sahip çocukların okul hayatına uyum sağlayamadığı, çeşitli suçlar işlemeye, okulu bırakmaya, evden kaçmaya daha eğilimli oldukları görülüyor. İleride bu gençler mafya veya terör gibi oluşumlara katılma gibi yanlışlara da sürüklenebiliyorlar.
Eski zamanlarda çok nadir görülen bu tablolar her geçen gün yaygınlaşıyor. Bu durum toplumda ve ailede güven hissini sarsıyor. Mesela acımasızlığı, şiddeti bir erkeklik alameti gibi gören kişilerin çoğalması, aile içi şiddetin tırmanmasına sebep oluyor. Bu da kadın ve kızların da kendi ayakları üzerinde durma ihtiyacı hissetmesini beraberinde getiriyor.
Bu kısır döngünün aşılması için erkek çocuklarımızı, enerjilerini ve kabiliyetlerini güzel gayeler için kullanıp geliştirecek şekilde yetiştirmemiz gerekiyor.
Genelde kız çocukları fiziki şiddetten daha çok sözel kavgalara eğilimli oluyorlar. Bazı kız çocukları da, kardeş veya arkadaşlarının saçını çekme, çimdikleme, ısıma ve benzeri davranışlar gösterebiliyorlar.
Kız olsun, erkek olsun çocuklarımızın güzel ahlaklı, hoş geçimli olmaları için terbiyelerine dikkat etmek gerekiyor. Elbette bu konuda anne babalara çok iş düşüyor.
Şiddet Duygusunun Nedeni
Şiddet ve saldırganlık duygusu çocukların ilk öğrendiği duygulardan biridir. Çocuk kendi benliğini fark etmeye başladığı dönemde, isteklerinin yerine getirilmesini, yapmak istediği şeylerin engellenmemesini ister.
2- 2,5 yaşın çocukların gelişim dönemlerinde özel bir yeri vardır. Bu dönem, bebeklikten çocukluğa geçiş dönemidir. Çocuktan çocuğa değişmekle birlikte, 18 aydan üç yaşa kadar geçen süre içinde çocuk; kendi benliğini, ayrı bir birey olduğunu ve cinsiyet özelliklerini tanır.
Bu yaşlar çocuğunuzun kendine odaklandığı bir dönemdir. Çocukların her istediğinin olamayacağını en kısa zamanda öğrenip kabullenmesi gerekir. Kendi benliğini ancak, bazı sınırları kabullenerek kabul ettirebileceğini idrak etmesi gerekir. Bunu zamanında kabullenmez, şiddete başvurmanın işe yaradığını görürse saldırganlığı adet haline getirir.
Her şeyden önce çocuğun bu davranışları kabul görmemeli, ilgi odağı haline getirilmemelidir. Çocuk kardeşine veya arkadaşına sert davranışlar sergilediği zaman hoş görülmemelidir. Mağdur olana ilgi gösterip, zalim olan tarafa karşı soğuk davranmakla şiddetin bir şey kazandırmadığı, iyi netice vermeyeceğini göstermelisiniz. Asla sergilediği şiddete bahane aramamalı, savunmaya geçmemelidir.
Bazı çocuklar anne babaya karşı da şiddete başvurabiliyorlar. Asla buna boyun eğmemeli, kazançlı çıkmasına izin vermemelidir. Mesela çocuk vurup kırıyor, ısırıyor, saldırıyor diye telaşlanıp isteklerini yerine getirmemeliyiz. O davranışları komik gelse bile gülmemeliyiz. Marifet gibi anlatmamalıyız.
Çocukların olumsuz davranışlarına odaklanmamalıyız. O zaman dikkat çekmek için yapmayı adet haline getirir. Çocuğa öfkesini kontrol etmeyi öğretmeliyiz. Bunun için çocuğa karşı kararlı olunmalıdır.
İlk üç yaşı içindeki çocuklar bazen konuşma becerileri gelişmediği için de sert davranışlar gösterebilir. Mesela arkadaşının elindeki oyuncağı istemek yerine çekip alır. Arkadaşı vermek istemeyince iter.
Çocuklara paylaşmayı, kardeşçe oyun oynamayı anne babalar öğretmelidir. Küçük çocuklar arkadaşlık kurma, beraber oynama eğiliminde değildir.
Bazen çocuğun ihtiyaçları anlaşılamadığı veya duyguları incitildiği için, hissettiği öfke sebebiyle olumsuz davranışlar gösterir. Mesela çocuk kardeşinin ilgi odağı olması sebebiyle kıskançlık duyar. Oysa o da sevilmek istemektedir. Burada çocuğun ihtiyacını anlamak, kıskançlığın ardında yatan incinmişliği fark etmek gerekir. Onun da sevgi ihtiyacı giderilirse bu davranışlarından vazgeçmesi daha kolay olacaktır.
Bazen çocuğun hissettiği huzursuzluğun farklı bir nedeni vardır. Mesela belki de çocuk anaokulunda dışlanıyor veya kötü muameleye uğruyordur.
Çocuğunuzun davranışları daha önce olmadığı şekilde olumsuz bir hale geldiyse bunun sebebini anlamaya çalışmalıdır. Bunun için konuşabilen çocuklara uygun şekilde sorular sormak, mesela gününün nasıl geçtiğini anlatmasını istemek faydalı olabilir. Çocuğa kendini ifade etme şansı tanımak, onu olumlu ve düzgün davranmaya teşvik eder.
Çocukla iletişimi geliştirmenin ilk şartı, ona güvenmek, anlattıklarına değer vermektir. Çocuğa, geçimsiz, kavgacı etiketi yapıştırmadan, ön yargısız bir şekilde anlattıklarını dinlemek gerekir.
Arkadaşlarıyla neden geçinemediği, hemen kavga çıkardığını anlamaya çalışmalıdır. Sorunlarını kavgasız çözme yolları üzerinde düşünmesini sağlamalıdır. Mesela sırasını kapan, hakkını yiyen birine karşı nasıl davranması gerektiği üzerinde konuşmak, kavgasız çözüm yolları bulması için fayda sağlayabilir.
Çocuklar kendileriyle detaylıca konuşulduğu zaman düşünmeyi öğrenirler. Böylece kendileri da bazı çözüm yolları geliştirebilirler. Çocukla böyle konuşmak, hiçbir şey kazandırmasa bile iletişim sayesinde kendilerine değer verildiğini hissettirir.
Kavgacı çocuklar genellikle birbirlerini tahrik ederler. Mesela sınıfın bir köşesinde bir kavgacı çocuk, diğer köşede diğer bir kavgacı çocuk olsa, onlar bu kadar mesafeden bile birbirlerini sinir eder ve kavga çıkarırlar. Öğretmenler onları uzak tutmaya çalışsa da birbirlerine sataşmayı başarırlar. Bu bir benlik mücadelesidir. Baskın kişiliklerini diğer tarafa kabul ettirme çabasıdır. Kavgada karşı tarafı yenmek, üstünlüğünü kabul ettirmek, korkutmak, sindirmek ve böylece benliklerini ispatlamak isterler.
Bunlar insanın nefsani tarafında bulunan vahşi dürtülerdir. Bazı kişilerde daha kuvvetli olan bu nefsani dürtüleri kontrol etmeyi öğretmek gerekir.
Çocukların bu nefsani dürtülerini kışkırtan kavga dövüş filmleri, şiddet içerikli oyunlar ve oyuncak silahlar yerine, aklını ve manevi duygularını geliştiren oyunlara yönlendirmek gerekir. Çocuğun üstünlüğünü ispatlamak istiyorsa bunu bilgi yarışmalarıyla, spor veya sanat uğraşılarıyla yapmasını söyleyebiliriz. Bunun yanında çocukları enerjilerini harcayabilecekleri spor aktivitelerine yönlendirmek de uygun olur.
Bazen çocuklar aile içinde yaşanan geçimsizlik, kavga, boşanma düşüncesi gibi konuşmalardan dolayı kendini güvende hissetmez, hırçınlaşır.
Çünkü çocuklar duygusal durumlarını erişkinler kadar iyi anlatamazlar, huzursuzluklarını genellikle davranışlarıyla gösterirler.
Anne Babalar İyi Örnek Olmalı
Çocuk eğitiminde en önemli hususun örnek olmak olduğunu biliyoruz. Öfke ve şiddete meyilli çocukların çoğu zaman en başta gelen örneği, babalarıdır. Babalarının öfkeli, bağırıp çağıran, tehdit eden, sert davranıp hırpalayan kişiler olması, çocuğun şiddeti bir erkeklik alameti olarak görmesine sebep olur. Babası bu şekilde davranarak herkesi sindiriyor, korkutuyorsa bunun sonuç almaya yaradığını düşünür.
Bazen de çocuğun olumsuz davranışlarının arkasında, aileden kaynaklanan sorunları vardır.
Anadolu’dan büyük şehirlere göç etmiş ailelerin çocukları, üzerlerindeki yoksulluk, köylülük, eziklik psikolojisini atmak için bıçkın tavırlar sergilemeye eğilimli oluyor. Bunu çocuğun edindiği arkadaş çevresi de destekleyebilir.
Bilhassa ergenlik çağındaki çocuklar çete yapısına benzeyen arkadaş çevresinde kabul görmek için sert davranışlara, suç işlemeye meyledebiliyor. Çünkü kendisini bu koca şehirde yalnız ve güçsüz hissediyorlar. Herkesi korkutan çete yapısına sahip bir arkadaş grubuna kabul edilmekle bu histen kurtulmaya çalışıyorlar.
İşte çocuk ve gençlerimizi etkileyen bu psikolojik durumun farkında olmamız ve bu sorunlara doğru çözüm yolları bulmamız gerekiyor. Maalesef büyük şehirlere göç eden ailelerin çoğunda babalar ailenin geçimini sağlamak için çok çalışıyor, çoluk çocukla ilgilenme görevini tamamen annenin omuzlarına bırakıyor. Oysa anneler çocuğun karşı karşıya kaldığı sorunları, ya bilmiyor veya bunlara çözüm bulma imkanından mahrum. Bazen de babası kızmasın, dövmesin diye çocuğun karıştığı olayları saklıyor. Oysa bu şekilde çocuğuna merhamet etmiş olmuyor, ona zarar vermiş oluyor.
Bu sebeple babalar sadece para kazanmaya kendini adamamalı, çocuklarıyla, bilhassa erkek çocuklarıyla ilgilenmeli. İlgilenirken onun çocuk olduğunu unutmamalı, aradaki ilişkiye zarar verecek kadar veya çocuğun aileden iyice uzaklaşmasına sebep olacak şekilde sert davranmamalı. Anneler de babayla çocuğun ilişkisini desteklemeli. Bir yandan çocuğa saygıyı, edebi telkin ederken bir yandan da babayı merhametli ve sabırlı olmaya teşvik etmeli.
En önemli konu, çocuğun erkek kimliğini olumlu bir şekilde kazanmasıdır. Erkek çocuklar büyürken, kendilerine örnek alacağı bir yetişkin erkek modeline ihtiyaç duyarlar. Çocuğun babasını örnek almaya değer bir yetişkin erkek olarak görmesi için, babanın saygın ve itibarlı bir insan olmaya dikkat etmesi çok önemlidir.
Kişiliğine Uygun Davranın
Çocukların yaratılışları farklı farklıdır. Eğitim tarzımızın da bu farklılığa uygun olması gerekir. Tabiri caizse damara göre şerbet vermeyi bilmelidir.
Bazı çocukların sert davranışlarının altında yatan sebep duygusal ihtiyaçlardır. Çocuk kendini güvende hissetmek ister ve kendini sevdirmeye ihtiyaç hisseder. Böyle çocukların güzel davranışlarını fark etmek, ondan ilgi ve sevgiyi esirgememek, çabasını takdir etmek çocuğun iyi davranmasını sağlar.
Erkek çocuklarının birçoğu şahsiyetine düşkündür. Böyleleri biraz sert mizaçlı ve inatçıdır. Böyle çocuklar kendilerini ispat etmekten hoşlanır. Babalarının onlara vereceği vazifeleri başarıp aferin almak hoşlarına gider.
Kız çocuklarının da bir kısmı geçimsiz, kavgacı, dedikoducu bir yapıdadır. Ekseriyetle bu olumsuz davranışları yakın çevresinden örnek almıştır. Eğer anne babası olarak hatalı hareketlerimizle kız veya erkek çocuğumuzda bu davranışlara yol açtıysak, daha fazla geç kalmadan yanlışlarımızdan dönmeliyiz.